ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
The Godfather II Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
The Godfather II Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 The Godfather II

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Assassin™
No-Post !
Assassin™


Favori Oyuncu : Alex De Souza , Cristiano Ronaldo , Lugano , Messi
Mesaj Sayısı : 8012
Puan : 188124
Rep : 2750
Yer : Efeler Diyarı AYDIN
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 20/08/09
The Godfather II I231073_fbli

The Godfather II Empty
MesajKonu: The Godfather II   The Godfather II EmptyC.tesi Mart 06, 2010 4:59 pm

The Godfather II I1


T
he Godfather
Mario Puzo'nun en iyi eserlerinden biridir. Aynı şekilde Francis Ford
Coppola tarafından çekilen filmi ise, kitabın başarısını en iyi şekilde
beyaz perdeye yansıtmış az örneklerden birisidir. Genelde sanat
dünyasında şöyle bir terim vardır. Kitapların film uyarlaması iyi olmaz
derler. Gerçi biz bunu filmlerin oyun uyarlaması iyi olmaz diye
kullanıyoruz. İşte The Godfather filmi bu sözü yalancı çıkartan çok az
uyarlamadan biriydi. Anlaşılan filmde kazanan oyun uyarlamasında
kaybediyor çünkü birkaç yıl önce çıkan The Godfather oyunu, beklentileri
gökyüzüne ulaştırıp sonra çok hızlı bir düşüş yaşanmasını sağlamıştı.
Ne yazık ki o düşüşün şokundan hala çıkmayan insanlar bile var. İlk oyun
aslında iki bölüm olarak incelenebilir. Birinci bölüm film ile paralel
giden ve sanki o dünyanın içindeymişiz gibi bizi hissettiren kısmı ki bu
yaklaşık 6-7 saatlik ana hikaye oluyordu. Bir de bundan sonra süre
gelen ve sürekli aynı şeyleri tekrarlatan oyunu sulandıran ikinci kısım.
EA bir servet harcayıp filmle ilgili sayısız lisansı satın almıştı.
Bunlar içerisinde filmden görüntüler, müzikler, mekanlar, oyunların
yüzleri ve bazılarının sesleri bile vardı. Özellikle sinema dünyasının
unutulmaz ismi Marlon Brando'nun Don Vito Corleone'yi seslendirmeyi
kabul etmesi nedeniyle, The Godfather Game dünya medyasında en çok
konuşulan oyunlardan birisi olmuştu. Oyun yapılırken, yavaş yavaş gelen
görüntüler ve haberler herkesin iştahını kabarttı. Ancak Marlon
Brando'nun oyunun yapım aşaması sırasında hayatını kaybetmesi, hem
üzüntüye hem de endişelere yol açmıştı. Acaba seslendirmesi gereken her
sahne bitmiş miydi? Onu son kez sanal da olsa doğru düzgün görebilecek
miydik? Bunun üzerine EA'den gelen açıklama Brando'nun seslendirmesinin
çoğunu yaptığı, yapmadıklarını ise profesyonel kişiler tarafından en
uygun şekilde yapılacağıydı. Farkı anlamayacağımız vaadi verilmişti. Ama
ne yazık ki olay böyle olmadı, olayın belirli bir yerinden sonra Vito
Corleone'nin sesi alt yazı dışında anlaşılmaz bir haldeydi. Oyun
piyasaya sürüldü. Herkes büyük bir merakla oynamaya başladı. Müthiş
detaylı bir karakter yaratma ekranıyla mest olduk. Klasik Godfather ana
teması eşliğinde gelen çakmak sesi ile iyice kanımız kaynadı. Giriş
videosundaki olaylar ise bizi iyice coşturmuştu. İlk oyunda çocukken,
babası gözlerinin önünde öldürülen ve kendisi de son anda Don Vito
Corleone tarafından, Aldo Trapani'yi canlandırıyorduk. Karakterimiz
yeterince büyüyünce, Vito Corleone'nin sözünü dinleyip babasının
intikamını almak için "Aile" yaşantısına giriyordu. Ufak işlerle
başladığımız oyunda yavaş yavaş Don of New York'a kadar yükseliyorduk...


The Godfather II I2

İlk
oyun filmdeki birçok klasik sahneyi oynamamızı sağlıyordu. Ayrıca Genco
Zeytinyağları şirketi dahil filmdeki bir çok mekanda dolaşabiliyorduk.
Hayranlıkla izlediğimiz bu kişilerle muhabbet bile edebiliyorduk.
Özellikle Don Vito Corleone ile bire bir görüştüğümüz ve "Aile"'ye
alındığımız sahnede tüylerim diken diken olmuştu müthiş bir deneyimdi.
Sonra adamın biriyle tanıştık ve kendini Michael Corleone olarak
tanıttı. İçimden hayır sen Michael değilsin, gerçek Michael'a ne
yaptınız diye bağırmak geldi. Ancak lisans konusunda keseyi bol tutan EA
Al Pacino ile anlaşamamıştı. Bu yüzden kara kuru bir adamı Michael farz
edip maceramıza devam ettik. İlk oyunu başyapıtlıktan son anda emekli
sorun şuydu. Baba öldükten sonra yani oyunun aşağıya yukarı yarısı
bittikten sonra, artık adam akıllı yapacak bir şey kalmıyordu. Oyunda
bize tek kalan şey, kafamıza göre kıyafetlerimizi değiştirip, yeni haraç
alacak mekanlar bulup, masum insanları öldürmekti. Ayrıca Don of New
York olmamıza rağmen hala ayak takımı adamların bize laf sokarcasına
konuşması yapay bir duyguydu. Ancak iyisiyle kötüsüyle The Godfather:
Game ilk filmin havasını ve ciddiyetini gayet iyi yansıtıyordu.


Don öldü yaşasın yeni Don!

�Beş yıl içerisinde Corleone
ailesi tamamıyla yasal olacak�br>Don Michael Corleone

İlk
oyunu beğenerek oynamıştım. Her ne kadar eksi yönleri olsa da bir o
kadar da eğlenceli artıları vardı. Ancak EA oyun yüzünden büyük bir
zarara uğradı. Herkes maceranın sonunun geldiğini düşünürken, firma
devam oyununu duyurdu. Aynı film serisi gibi The Godfather Part 2 oyun
dünyasında da devam edecekti. Anlaşılan EA, Sims'den kazandığı paraları
bu oyun için harcıyor. Part 2 seyirciler tarafından beğenilen az
sayıdaki devam filmlerinden biridir. Ancak bu haberi duyduğum zaman
benim için en büyük sorun ikinci filmin tamamıyla Michael Corleone
üzerine kurulmasıydı. EA, Al Pacino'yla anlaşmaya varamadığı için bu
karakteri nasıl yansıtabileceklerdi. EA bir sürü geliştirme sözü verdi,
ilginç ekran görüntüleriyle yine ilgimizi çekti. Yapacağı yeniliklerle
birlikte oyunu beklenilen bir proje yaptı. Şimdi sorun yeni baba
eskisinden güzel mi olacak yoksa klasik bir gelen gideni aratır durumu
mu yaşayacağız. Oyun bol kanlı bir EA reklamıyla başlıyor. Bu reklam
oyunda ketçap gibi kan kullanacağız hazırlıklı olun tarzında bir uyarı
olmuş. Yine çok gelmiş bir karakter yaratma ekranıyla karşılaşıyoruz.
Burada hemen dikkat çekecek şey yeni geliştirdiğimiz karakterin ilk
oyundakine kıyasla daha yaşlı olması. Yüzünde hafif kırışıklıklar var.
Hikayenin geçtiği yıllar oyuna moda olarak yansıtılmış. Açık mavi, pembe
renklerindeki takım elbiseler İspanyol paçalar, insanın yüzünü kaplayan
maske gibi güneş gözlükleri. Ama aynı zamanda günümüze yakın kıyafetler
de oyunda var. Oyun Cuba�a başlıyor. Aslında bu filme göre hikayenin
ortası. Ama işin komik kısmı kronolojik olarak başlangıçtan önce geçen
kısımları da oynamamız. Kısacası, sadece mafya oyunu değil zamanda
yolculuk tabanlı bir bilimkurgu da olmuş, tabii yerseniz�br>

The Godfather II I3

Her
mafyanın hayali bir devletle anlaşıp tamamıyla yasal hale gelip
istedikleri gibi para kazanmaktır. Fidel Castro'nun devrimci asilerinin
karıştırdığı Küba hükümeti, asileri durdurmak için mafyayla anlaşma
yoluna gider. Hyman Roth'un sağlam kaynakları sayesinde, parasını
Küba'ya yatıran mafya babaları bu ülkede yasallık kazanacaktır. Bir
yandan da artık ömrünün sonuna gelen Roth, ölümünden sonra sahip
olduklarını diğer Don'lar arasında paylaştırmaya başlar. Ancak tüm
bunlar olurken Castro'da devrimini gerçekleştirir ve her şey çöpe gider.
Bu devrim olurken biz de oyunun eğitim bölümünü oynuyoruz. İlk oyunda
yönettiğimiz Aldo Trapani, artık Michael'ın sağ koludur biz de onun emri
altındaki bir adamız. Yeni karakterimizin adı Dominic Corleone. Bu
soyadı nasıl aldığı bilinmiyor ve benim en çok aklımı karıştıran olayda
bu. Anlaşılan Corleone ailesinde birisi rahat durmamış. Aldo ve Dominic
Don Michael için kendilerini siper edip yolu açarken bizde hareketleri
öğreniyoruz. Amacımız hava alanına ulaşmak. Küba�ın devrim yaşadığı o
kaotik ortam çok iyi yansıtıldığını not düşmek isterim. Havaalanına
ulaştığımız zaman, yolu tel örgülerle örtülü olduğunu görüyoruz. Aldo,
İsviçre Çakısı ve Mcguyver karışımı bir şekilde tel örgüyü kesip yolu
açıyor. Ancak kör bir kurşunla hemen orada ölüyor. Bunun üzerine ölenle
ölünmez mantığında olan Michael Corleone Aldo'nun görevini bize veriyor
ve artık yeni Don (ya da Don Kişot oluyoruz, ne kadar çok Don ismi
geçti, artık ben de sıkıldım bu işten! - Emre Acar
) oluyoruz.

Sen
gel, sen de gel, sen gelme!


Eminim herkes Michael
Corleone'nin modellemesini merak ediyordur. Ne de olsa tüm hikaye onun
üzerine kurulu. Ancak karakter Al Pacino'dan çok İlyas Salman ile Andy
Garcia kırması biri olmuş. Üstelik giyim zevki de çok kötü. Yapımcılar
Al Pacino'yla kırılan kalbimizi kendi ailemizi kurmamıza izin vererek
düzeltmeye çalışmışlar. Bu oyunun temel değişikliği artık, kendimize
aile kurup sokakta çete olarak dolaşabilmemiz. Kısacası kahveden adam
toplayıp, mekan basıp ve aksiyona giriyoruz. Adamları sağda solda ve
Corleone malikanesinde bulabiliyoruz. Hepsinin bir yeteneği var.
Kundakçı, sıhhiye, kasa açıcı, bombacı ve mafyanın olmazsa olmazı güçlü
kuvvetli bir adam seçebileceğimiz yeteneklerden. Bu karakterlerin
hepsinin ayrıca bir kişiliği de var. Kişilikleri hareketleriyle kendini
gösteriyor. Ama sakın bir RPG oyunundaki kadar detaylı sanmayın. The
Godfather kitabını ve filmlerini efsane yapan bir başka unsur ise
repliklerinde en az kurşunlar kadar öldürücü olmasıydı. Artık karakterle
konuşurken diyeceğimiz lafları biz seçiyoruz. Ekranda ok tuşlarıyla
yönlendirilebilen farklı replikler var. Hangisini seçersek konuşma o
şekilde devam ediyor. Ama yine RPG'lerin aksine bu konuşmaların karizma
yapmak dışında senaryoya pek bir artısı yok. Konuşma olayının üzerine
gidilip, karakterlerle olan iletişimimiz artabilirdi. Ya da direk
senaryoyu derinden değiştirecek şeyler yaşayabilirdik�


Başta yanımızda sadece bir kişiye dolaştırabiliyoruz ancak senaryo
ilerledikçe bu sayı üçe çıkıyor. Yanımızdaki bu adamlar oyunun akışını
çok değiştiriyor. Mekan baskınlarında hepsinin yeteneklerine ihtiyacımız
var. Sıhhiye ise kesinlikle mutlaka her ekipte bulunmalı. Biz ya da
adamlarımızdan birisi ölünce sıhhiye yanına geliyor bir iğne vuruyor ve o
kişi ayaklanıyor. Bu ölüyü dirilten iğneyi de oyunun fantastik
unsurlarından sayabilirsiniz. Kasa açıcı olmadan zengin olmak mümkün
değil. Bombacılar ise girilemeyen her mekanı bizim için yol geçen hanına
çeviriyor. Kaba kuvvetli karakterimiz ise kapalı kapılara bir omuz
atarak açıyor. Ayrıca emir verdiğimiz insanları çaktırmadan
öldürebiliyor. Bu karakterler sayesinde oyuna bir nevi taktik aksiyon
havası da verilmiş. Ancak emir komuta zinciri çok zayıf ve az. Sadece
yapabildiğimiz köpek çağırır gibi ıslık çalıp adamları yanımıza
çağırmak, onların özel güçlerini kullanmasını istemek ve belirli bir
yere gitmelerini emretmek. Bu sistem çok daha geliştirilebilirdi bu
haliyle sırf oyunda bulunsun diye konulmuş gibi duruyor. Kendimize 8
kişilik mini bir aile kurabiliyoruz. Adamlarımızı terfi ettirme şansımız
da var. Onlar terfi ederken seçtiğimiz yeni bir özelliği de
kazanıyorlar. Bu şekilde her birinin en az iki tane özelliği oluyor. Üç
adamımızda terfi ettiği zaman yanımızda hemen her özellikle birileri
olmuş oluyor. Peki, geriye kalan adamlar ne işe yarıyor? Onları da süs
olsun diye almıyoruz�br>
Mafia: Total War

The
Godfather Part 2'nun başka bir özelliği ise Don's View. Aslında bu
içinde bulunduğumuz şehrin haritası. Ancak bu sefer daha da
geliştirilmiş ve bu harita üzerinde emirler verebiliyoruz.
Kullanmadığımız diğer 4 adamı bu harita üzerinde mekan baskınına
yollayabiliyoruz. Böylece her baskına kendimiz gitmek zorunda değiliz.
Zaten koskoca Don olmuşuz her işle biz mi ilgileneceğiz? Oyuna bu
şekilde strateji unsurları da eklenmeye çalışmış. Don's View sayesinde
şehirde olan biten her şeyi görebiliyoruz. Kim nereye saldırıyor, hangi
mekan kime ait gibi temel bilgiler buradan takip ediliyor. Ayrıca, kendi
ailemiz ve düşman ailelerimiz de kimler olduğunu da görebiliyoruz.
Oyundaki mekanlar mağaza zinciri misali bir bağlantıya sahip. Belirli
başlı kategoriler altında toplanıyor. Bu zincirler tamamlanınca oyun
bize bir bonus veriyor. Kurşun geçirmez yelek, zırhlı araba, daha çok
cephane taşıma imkanı, yanıcı mermiler bu bonuslardan bir kaçı. Ancak bu
bonusların görsel olarak oyuna zararı var. Çünkü karakterin üstünde
gözüküyorlar ve onları istediğimiz zaman giyip çıkartma şansımız yok.
Haliyle karizmatik mafya babamız bir anda belinde, kurşun kemeri ve
takım elbise üzerine kurşungeçirmez yelekle dolaşıyor. Bu haliyle o
detaylı kıyafet değiştirme sistemini baltalamış oluyor. Don's View'de
kendi karakterimizi ve yanımızdaki adamların özelliklerini
geliştirebiliyoruz. Daha hızlı kurşun değiştirme, daha iyi nişan alma,
daha dayanıklı olma gibi bir sürü alınabilecek yetenek var. Bunları
satın almakta oyuna eklenen strateji unsurlarından birisi. Gelelim
herkesin merak ettiği mekan basmaya. İlk oyun da her mekanın iki sahibi
vardı birincisi görünen yasal yüzü diğeri ise bizi ilgilendiren yasa
dışı yüzü. İki mekan sahibini de ikna edip mekandan haraç almaya
başlıyorduk. Artık her mekanın tek sahibi var bu yerlerin büyüklüğüne
göre onlara ulaşma zorluğu da giderek artıyor.

Tam teçhizatlı
bir ekip ile mekan basmak daha kolay. Böylece onlarca adamla dövüşmeden
duvarları patlatıp, kolay yolları bulup mekanın sahibine ulaşabiliyoruz.
Mekanın içindeki, adamlar telefonla yardım çağırabiliyor. Savaşta
üstünlük kazanmak için, binanın elektriğini kesmek ya da yangın çıkartıp
kısa sürede panik yaşatmak mümkün. Ancak yapay zeka o kadar geri zekalı
ki, düşmanlar adam gibi karşılık vermek yerine sadece Allah ne verdiyse
üzerimize doğru saldırıyorlar. Bizde sırayla hepsini temizliyoruz.
Burada dövüş sistemi devreye giriyor. Bir tabanca, bir makineli tüfek,
pompalı tüfek, magnum tabanca ve snipera sahibiz. Ayrıca, bomba, Molotof
kokteyli ve dinamit gibi patlayıcılarımızda var. Bir de insanlığın eski
dostu her türlü sopa cinside kullanabilir silahlar arasında. Eğer
yetmediyse sağdan soldan şişeleri kapıp düşmanın kafasında kırıyoruz.
Her silahın kendine has idam etme yöntemi var. Bu yöntemler oyunun en
ilgi çekici yanlarından birisi. Oynanışı tek düzelikten eğlenceli bir
hale getiriyor. Üstelik idam animasyonları gerçekçi bir şiddete de
sahip. Mesela yumrukla idam ettiğimiz bir adamın ağzı burnu yamuluyor.
Kafasına silah dayayıp vurduğumuz kişilerin kanları etrafa sıçrıyor.
Ancak işimiz bittikten sonra bir bakıyoruz ki o da ne?


The Godfather II I4

Düşman
cesetleri bir den ortadan kayboluyorlar. EA grafiksel olarak oyun rahat
oynansın diye her şeyi yapmış. Şimdi mekanı ele geçirmeye dönecek
olursak, her mekan sahibinin kendine has korkuları var. Onları yola
getirmek için bunları kullanmak lazım. Bazısı mala gelen zarardan
korkuyor bazısı dayak yemekten, bazısı silahla vurulmaktan, bazısı ise
yüksek yerlerden aşağıya doğru sarkıtılmaktan. Yukarıda mekan sahibinin
canını ve iradesinin derecesinin gösteren barlar var. Her mekan
sahibinin iki tane kritik noktası var birincisi yola gelip paraları
sökülmeye başladığı nokta. Diğeri ise bu noktanın bitiminde başlayan
cinnet geçirip bize karşılık verme. Mekan sahipleri yola gelme
noktasındayken giderek daha fazla para ödüyorlar. Ancak onları yine de
fazla zorlamayın. Artık ilk oyundaki gibi mekanı aldık alemin kralıyız
mantığı yok. Çünkü diğer aileler acayip kinci hemen karşı bir saldırıyla
mekanı sizden geri alıyorlar. Bu da uzun süren bir strateji savaşını
başlatıyor. Bundan kurtulmak için çeşitli yollar var. Birincisi mekana
koruma kiralamak. Don's View üzerinden yapılan bu özellik biraz pahalı.
Çünkü savaşlar kızıştıkça düşman daha fazla kişiyle geliyor ve korumanın
sayısını artırmak gerekiyor. Sonuçta bir bakıyorsunuz günlük gelirin
yarısı korumalara gidiyor. Ya da her mekana yapılan saldırıya bizzat
müdahale etmek lazım. Başka bir yöntem ise boştaki adamları oraya
yollamak. Eğer adamla iyi eğitimliyse çıkan çatışmadan sağ çıkıyor.
Özellikle Underboss olmuş bir adamı buraya yollarsanız düşmanın hiç
şansı yok. Bir sonraki yöntem ise düşmana misilleme yapmak�


Mafyanın iyilik yap iyilik bul felsefesi

-Bir gün ki tabi
o gün hiç gelmeyebilir de, senden benim için bir şey yapmanı
isteyeceğim�br>Don Vito Corleone

The Godfather Part 2 filminde
halim selim Vito Corleone'nin biraz kaderin zorlamasıyla nasılda Don
Corleone'ye dönüştüğünü görüyorduk. Baba her zaman, bir iyiliğin
karşılığının paranın bile sağlayamayacağı büyük bir güç olduğuna
inanırdı. Bu şekilde gücünü ve namını kazandı. Oyunda bize bu imkanı
veriyor. Sokakta dolaşırken, kafasının üzerinde anahtar ya da para olan
kişiler görüyoruz. Para olan insanlar para karşılığında bizden bir
iyilik istiyorlar. Anahtar ise iyilik karşılığında düşman ailelerin
kilit elemanlarının nerede olduğunu gammazlıyor. En ilgi çekici olan
ise, nüfuslu insanlara yaptığımız iyilikler. Bunun karşılığında onlardan
nüfuslarını bizim lehimizde kullanmalarını istiyoruz. Düşman aileden
birisini temizlemek için Don's View'e giriyoruz ve bu kişiyi öldürmek
için onu işaretliyoruz. Ölüm işareti denilen bu yöntem diğer ailelere
gözdağı ve mesaj vermek için geliştirilmiş. Ancak bu kilit kişileri
canımızın istediği gibi öldüremiyoruz. Her biri için özel bir yöntem
gerekli. Eğer bu özel yöntemi uygulamazsak kişi ölmüyor 15-20 dakika
sonra tekrar spawn oluyor. Özel idam yollarıyla öldürdüğümüzde ailenin
gücü ve saldırıları da azalmış oluyor. Bir aileyi tamamıyla ortadan
kaldırmak için ise, onların tüm mekanlarını ele geçirmek lazım. Daha
sonra ise liderlerinin olduğu eve baskın yapıp bu evi patlatıyoruz.
İyilik sistemine geri dönecek olursa, iyilikler bir mekanı basıp orayı
darmadağın etme, birilerini öldürme ve birisini sadece dövme şeklinde
ayrılıyor. Evet kulağa müthiş bir sistem gibi gelebilir ancak bir süre
sonra her şey rutine bağlıyor. Oyunun en kötü yanı da zaten bu rutinlik
oluşturuyor. Tüm bu yenilikler sadece yeni rutinlikler doğurmuş. Favor
yani iyilik menüsü bu rutinliği bozmak için yaratılmış. Nüfuslu kişiler,
polisleri üstemizden çekme, düşman ailenin elemanlarını hapisse atma
gibi iyilikler yapabiliyorlar. Bunlar için belirli bir ücrette ödemek
lazım�br>
Gelelim diğer bir merak edilen noktaya yani arabalara.
Dönemin arabaları Cadillac tarzı, American Muscle'lar ve Station
Vagonlar oyuna güzel yansıtılmış. Hepsinin hızı ve özellikleri farklı
olmuş. Ancak modellemeleri biraz yapay duruyor. Bulunduğumuz semte göre,
ucuzdan pahalıya doğru birçok araba etrafta dolaşıyor. Ancak öyle
gerçekçi ve yaşayan bir trafik yok. Yoldan bir araba çalarken etrafta
görgü tanıları oluşuyor. Bu görgü tanıklarını susturmak için ya onlara
para veriyoruz ya da gözlerini korkutuyoruz. İki yöntemde oyuna ayrı bir
hava katmış. İnsanın kendini mafya gibi hissetmesini sağlıyor. Oyunun
hikaye sistemi ise bize 9-10 saatlik bir oynanış sunuyor. Küba'da
başlayan macera, New York, Florida ve tekrar Küba'da son buluyor. Hikaye
de filmdeki olayların için entegre oluyoruz. Filmde Corleone ailesinin
başı devletin açtığı soruşturmayla dertte olduğu için, Michael tüm
işleri yavaş yavaş bize bırakıyor. Bu sayede yapımcılar hem Al Pacino
derdinden kurtulmuş hem de oynanışa yenilikler katmaya çalışmış. Bu
hikaye görevleri rutinlikten uzak durmak ve kendine has bir senaryosu
olsun diye bizi hiç beklemediğimiz yerlere götürebiliyor. Mafya
babalığını bırakıp, Fidel Castro'ya suikast düzenlemeye bile
çalışıyoruz. Sonuçta ana görevler bittiği zaman, Michael'ın emriyle tüm
aileler arasında topyekun bir savaş çıkıyor. Bundan sonra amacımız her
mekanı ele geçirip diğer aileleri ortadan kaldırmak oluyor�br>

The Godfather II I5

Oyunun
grafiklerini en sona sakladım çünkü onlara özel bir ayırmak lazım.
Bunun nedeni müthiş olmaları değil garip ve yetersiz olmaları. Oyunda
iki tarz grafik var. Birincisi sinematik gibi sahnelerde giren ve düzgün
grafikler. Diğeri ise her şey tüm ayrıntısına kadar açık olmasına
rağmen pek de tatmin etmeyen normal oynanış grafikleri. Bizim
karakterimizin ve Tom Hagen gibi ana karakterlerin detayları müthişken,
etrafta dolaşan diğer insanlar çok yapaylar. İlk oyundaki ağır mafya
havası bu oyunda bozulmuş. Her şey de şeker renkleri hakim olmuş. Bekli,
oyunun geçtiği dönem böyle olabilir ama yine de bu haliyle çoğu zaman
etraf çizgi roman gibi duruyor. Sesler güzel müzikler ise döneme uygun.
Ancak ilk oyunda müzikler daha iyi kullanılmıştı. Bu sefer arabada radyo
dinleme özelliğine sahibiz. Hatta yaptığımız şeyleri az da olsa anlatan
bir radyo kanalı bile var. Müzikler en iyi radyo kanallarında
kullanılmışlar. Yanımızdaki adamlar, arabanın içinde giderken bizimle
konuşuyor ya da aralarında sohbet ediyorlar. Bu güzel ve hoş bir ayrıntı
olmuş bir de sürekli aynı şeyleri söylemeseler daha da iyi olacaktı.
Banka soymak ve gelişmiş silahlar bulmak ise oyunun olmazsa olmazları.
Özetle, The Godfather Game Part 2 ilk oyundaki havayı pek yakalayamamış.
Yapımcılar güzel ve yaratıcı fikirlerini istedikleri gibi oyuna adapte
edememişler. Başyapıt olma şansı olan bir oyun orta şekerli bir hale
dönüşmüş. Özellikle yanımızdaki adamların her yere ışınlanma sorunu
oyunun gerçekçiliğine büyük darbe vuruyor. Mesela arabaya bizim adamları
almayıp yola devam ettiğimiz de ilk durduğumuz yerde karşımıza
çıkıyorlar. En azından onlar da araba çalıp peşimizden gelebilirdi.
Senaryo olarak ise suikast görevi yerine bir şekilde geçmişi öğrenip,
Vito Corleone�in gençliğini oynayabilirdik. Diğer mafya aileleri hiç
gerçekçi durmuyor. Yaptıkları saldırılar bir makinenin elinden çıktığı
çok belli. Oyun belki bir GTA ya da Mafia değil ancak ikisinin de
olmadığı şu dönemde müthiş bir eğlence vaat ediyor. Tüm eksikliklerine
rağmen, istediğimiz gibi giyinme özelliğiyle birlikte insanı eğlendiren
ve içine çeken bir yapım olmuş. Artık EA üçüncü oyunu yapar mı meçhul
ama eğer yeni projeye yeşil ışık yakacaklarsa bu oyundan çok ders
çıkartmaları lazım. Fikirler doğru uygulanırsa en sonunda bir başyapıt
çıkartabilirler. Eğlenmek ve sokaklarda çaka satarak dolaşmak ve klasik
bir filmin havasını yakalamak için iyi bir seçim. Tabii önce bazı
şeyleri göze almanız gerek
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
The Godfather II
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» The Godfather II (X-Box 360)
» eski açık godfather şovu leverkusen maçı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Oyun Dünyası :: Oyun İncelemeleri-
Buraya geçin: