Masaüstü FRP'yi ve Magic the Gathering’i yoğun olarak oynadığım
zamanlardan beri Warhammer serisine müthiş bir ilgim olmuştur. Fakat
hiçbir zaman başımı belaya sokacak kadar bu dünyanın içine giremedim.
Oyun hakkında sınırlı sayıda bildiğim detaylar; gerçekten büyük bir
masada oynandığı, karakterlerinizi satın alıp kendinizin boyadığı ve
sağlam bir strateji olduğundan ibaretti. Üzerinde oynayacak masa
olmadığı ve İzmir’de oynatan kafe de açılmadığı için hayırlısıyla
Warhammer belasına bulaşmamıştım. Hayırlısıyla diyorum; çünkü eminim
eğer bulaşsam içinden çıkamazdım. Magic the Gathering cebimdeki parayı
önemli ölçüde sömürürken Warhammer için gerekli parayı mahallenin
marketini soyarak elde ederdim herhalde. Bu yüzden hikayesi sağlam
temellere oturtulan bu oyunla doğru düzgün ilk yakınlaşmam, bilgisayar
oyunu olarak karşıma çıktığında oldu.
İlk oyunun RTS (Gerçek Zamanlı Strateji) türünde iyi bir konuma
yükselmesi ve strateji seven oyuncuların gönlünde saygın bir yer
edinmesi uzun sürmedi. Belli aralıklarla çıkan ek paketlerle THQ, sadık
oyuncu kitlesine Warhammer 40.000’i unutturmadı ve ilgiyi kaliteli
eklentilerle sürdürmeyi devam ettirdi. Kısa bir aradan sonraysa 2009
yılında ikinci oyuna kavuştuk. Serinin ana hatlarına sadık kalan ama
oynanış detayları açısından ufak, grafik ve ses yönünden büyük
değişikliklerle meydana çıkan DoW II’yi kendi kitlesi hemen bağrına
basmasını bildi. Özellikle yeni eklenen "The Last Stand" seçeneği,
oyuncuların takım oyunu yeteneğini test eden önemli bir savaş seçeneği
olmuştu. Fakat gel zaman, git zaman oynarken yavaş yavaş sıkılmaya
başladık ve THQ yine harika bir zamanlama yeteneğiyle ek paketi piyasaya
süreceğini duyurdu. Karşınızda Dawn of War II - Chaos Rising!
DoW II oynarken kendi kendime sorduğum ilk soru “Chaos nerede?”
olmuştu. Çünkü Imperium'un ve Space Marines’in olduğu yerde ve tam
karşısında ona diş bileyen Chaos Legion da olmalıydı. İkisi kediyle
köpek gibiydi ama yoktu. Onun yerine Eldar, Ork ve Tyranid ırkları
vardı. Herhalde sağlam bir ek paketle oyunun havasını canlı tutmayı çok
daha önceden planlamış olacaklar ki gelen ek paketle Chaos’a
kavuşuyoruz.
Hikayeye kısaca değinelim. Eskiden Imperium’un nadide gezegenlerinden
olan Aurelia, Chaos’un etkisiyle yaşanmaz hale gelmişti ve Warp’a
düşerek ortadan kaybolmuştu .(Warp: Chaos’un içinde bulunduğu diğer
boyut, düzlem.) Gezegen neredeyse unutulmuşken bir gün Warp’tan tekrar
bizim uzayımıza geldi. Bu sefer beraberinde Chaos ırkını da getirmişti.
Blood Raven en son savaştan sonra tam olarak rahat bir nefes alacağını
düşünürken elektrikli testereleri tekrar çalışmaya başlayacaktı.
Hikaye bu şekilde başlıyor ve biz önceden zaten elimizde olan
karakterlere "Librarian" denen güçlü psişiği de katarak savaşa
girişiyoruz. Karakterlerin seviye kısıtlaması 30’a yükseltilmiş,
dolayısıyla birçok yeni yetenek açılıyor. İsterseniz bir önceki oyundaki
karakterinizi buraya taşıyabilirsiniz. Fakat üzerinizdeki bütün eşyalar
eklentide gidiyor, sil baştan yapıyorsunuz. Librarian denen karakterse
kendisini ve silah arkadaşlarını iyileştirmekten tutun da onların
güçlerini arttıracak değişik özelliklere sahip. Bu kadar güçlü bir
karakter olmasının bedeliniyse yeteneklerinin enerjisinin yüksek ve
bekleme süresinin fazla olması ile ödüyor.
Savaşın içine Chaos dahil olunca gittiği her yere yozlaşma getirdiği
gibi Imperium’a ve hatta bizim kendi bölüğümüze kadar ihaneti
sokabiliyor. Oyunda RPG öğelerinin varlığınıysa "Corruption Point" denen
sistem güçlendiriyor. Oyunda aldığımız kararlar sayesinde Corruption
Point kazanabiliyoruz.
Yozlaşma puanını karakterinizde kullanınca
Chaos özelliklerini kullanmaya başlıyorsunuz. Örneğin; Librarian,
karakteri iyileştirme yeteneği yerine düşmana hasar veren yetenekler
kazanıyor. Böylece oyunun kaderine de doğrudan etki ediyoruz. Oyun,
karakterinizi ne şekilde yönettiğinize göre beş farklı sonla
bitebiliyor.
Chaos Rising'de Eldar ve Ork’a yeni birer karakter gelirken, Space
Marines’e dört, Tyranid’e ise iki yeni ünite gelmiş. Chaos ise başlı
başına yeni bir ordu olduğu için onu saymıyorum. Eklenti paketini
oynamanız için oyunun birincisine ihtiyacınız yok ve birinci oyun
olmadan sadece Chaos ile oynayabiliyorsunuz. Keza oyunun birincisine
sahip oyuncular için de tam tersi geçerli. Oyunun The Last Stand
modunaysa Tyranid Hive Tyrant ve Chaos Sorcerer eklenmiş. Fakat ne yazık
ki halen tek haritada oynanıyor. Umarım en yakın sürede bu moda en
azından yeni bir harita daha eklerler.
Oyunun hikayesi Aurelia gezegeni ve Space Hulk, Judgement of
Carrion'da geçiyor. Tam karla kaplı Aurelia’dan yavaş yavaş sıkılmaya
başlarken, Aurelia ile aynı delikten bizim boyutumuza giren Space
Hulk’un üzerinde ve içinde Tyranid ile yüz yüze geliyoruz. Space Hulk
denen cihazlara uzayın hayalet gemileri denilebilir. Yoluna çıkan
göktaşlarını ve sahipsiz veya yolunu şaşırmış gemileri kendi bünyesine
dahil eden dev bir yığın. Dolayısıyla içinde birçok sürpriz taşıyor.
Bu eklenti paketi, Chaos’un da oyuna eklenmesi ile DoW II’ye sağlam
destek vererek piyasaya girdi. Oyunun fiyatının 30$ olması biraz göz
korkutabilir ama DoW II’ye çok fazla bağımlı olmadan tek başına
çalışabildiğini düşündüğünüzde aslında ek paket değil, yeni bir oyun
alıyormuş gibi oluyorsunuz; o yüzden fiyat çok yüksek sayılmaz.
Eğlenceli ve birbirinden bağımsız, entrika dolu senaryosu ile Chaos
Rising, bir ek paketten daha fazlasını sunuyor ve serinin fanatiğiyseniz
kaçırmayacağınızdan eminim.
