ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Akdeniz Bölgesi Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Akdeniz Bölgesi Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Akdeniz Bölgesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258048
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Akdeniz Bölgesi I231076_gsli

Akdeniz Bölgesi Empty
MesajKonu: Akdeniz Bölgesi   Akdeniz Bölgesi EmptyPtsi Haz. 07, 2010 6:36 am

Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinden
biridir. Anadolu’nun güneyinde Akdeniz kıyısı boyunca uzanır; genişliği
120-180 km arasında değişir. Batı ve k.batısında Ege Böl., kuzeyinde İç
Anadolu Böl. , doğusunda G.Doğu Anadolu Böl. Güneyinde ise Akdeniz
bulunur. G.doğudan Suriye ile komşudur. Yüzölçümü 110000 km2
dolayındadır; Türkiye toplam alanının yaklaşık %14’nü kaplar. Kıyı
uzunluğu doğuda Suriye sınırından batıda Dalaman Çayına kadar 1542
Km’dir. Bölgenin batı sınırı daha batıdaki Karaağaç koyuna kadar uzanır.
1990 nüfus sayımı sonuçlarına göre Akdeniz bölgesinde 8
milyona aşkın insan yaşamaktadır. Nüfus yoğunluğu km2’de 74 kişidir; bu
da km2’de 73 olan Türkiye ortalamasına çok yakındır. Bölge nüfusunun
%54’e yakın kısmı il ve ilçe merkezlerinde,
% 46 kadarı ise bucak merkezi ve köylerde yaşar.
Türkiye’nin başka bölgelerinde olduğu gibi Akdeniz
Bölgesi’nde de bölge sınırları ile yönetim birimleri olan illerin
sınırların tümüyle çakışmaz. Adana , Antalya, Burdur , Hatay, Isparta ,
İçel illerinin tümü ile Kahramanmaraş’ın Afşin ve Elbistan ilçeleri
dışında kalan bütün ilçeleri, Kayserinin Develi ve Yahyalı ilçelerinin
bazı bölümleri, Konya’nın halk pınar, Taşkent , Hadım , Ahırlı ,
Yalıhöyük , Seydişehir ,Derebıçak , Höyük ve Beyşehir ilçeleri ,
Karaman’ın Başyayla, Sarıveliler ve Ermenek ilçeleri ile merkez ilçe ve
Ayrancı ilçelerinin bazı bölümleri, Afyon Karahisar’ın Başmakçı, Dinar
ve Dazkırı ilçeleri , Denizli’nin Çardak, Serinhisar, Acıpayam , Çemeli
ilçeleri ile Bozkurt, Tavas ve Beyağaç ilçelerinin bir bölümü, Muğla’nın
Dalaman, Ortaca, Köyceğiz ve Fethiye ilçeleriyle Gaziantep’in Nurdağı,
Kilis ve İslahiye ilçleri bu bölgeye girer. Bölge , doğudaki Adana ve
batıdaki Antalya bölümlerinden oluşur.

YÜZEY ŞEKİLLERİ :
Akdeniz bölgesinin dağlık ve oldukça engebeli bir yapısı
vardır. Bölgenin yeryüzü şekillerinin ana çizgilerini Toros’lar
belirler. Antalya Kör.’nin iki yanında yer alan B. Toroslar, K.’de
Göller yöresinde birbirine yaklaşıp sıkışır. Teke Yarımadası’nın
batısında beliren batı Toroslar Taşeli Plato’suna kadar uzanır.
Genellikle kalker ve ofiyolitli kayalarından oluşan bu dağlar kırıklı
ve kıvrımlı bir yapı gösterir. Batı Torosların en yükse noktası Bey
Dağlarındaki 3096 m’lik Kızlar Sivrisi tepesidir. Göller Yöresi’nin
kalker oluşumu, Sarp dağlarının ortalama yüksekliği 2000-2005 m
arasındadır; Yüksek kütleler arasında Avlan, Gördes, Söğüt gibi karstik
kökenli çanak biçimli çukur alanlar vardır.
Bu kesim aynı zamanda düden, obrük, mağara , yer altı
dereleri ponor (suyutan) ve voklüz kaynakları gibi karstik şekiller
bakımından da zengindir. Türkiye’nin ,Beyşehir ve Eğridir gibi büyük
tatlı su gölleri buradadır. Batı Toroslar, dik eğimli yamaçlarından inen
bol sulu akarsular tarafından parçalanmış ve genellikle boylamasına
uzanan derin vadiler ortaya çıkmıştır.


Orta Toroslar, g.batıdaki Taşeli platosu ile
k.doğudaki uzun yayla arasında uzanır. Bu kesimdeki başlıca yüksek
kütleler batıdan doğuya doğru Bolkar dağları, Aydos Dağları, Aladağlar ,
Tahtalı Dağlar ve Binboğa dağlarıdır. Orta Torosların en yüksek noktası

Aladağlar’da 3756 m’ye yetişen Demirkazık Tepesidir. Orta Toroslar Uzun
Yayla’da 1500m yüksekliğindeki bir platoya dönüşür. Orta Toroslar
kuzey-güney doğrultusunda akan bol sulu akarsular tarafından
parçalanmıştır. Göksu, Lamaz (Limonlu) çayı , Tarsus çayı bunların
başlıcalarıdır. Bu akarsular kalker oluşumlu dağlar arasında, derinliği
1000m’yi bulan vadiler açar ve yörenin yüzey şekillerinin sert bir
görünüm almasına neden olur.
Amanos Dağları, Toroslar dağ sisteminin en
güneyindeki bölümünü oluşturur ve İskenderun Körfezinin doğusunda dik
bir duvar gibi yükselir. Lüblan topraklarından doğarak kuzeye doğru akan
ve Antakya yakınlarında dik bir açıyla batıya dönen Asi ırmağı , Amik
ovasının G.batı ucunda , geniş tabanlı bir vadiden geçer ve Samandağı
yakınlarında Akdenize dökülür. Çukurova , doğuda Amanos Dağları, batıda
ise orta Toroslarla sınılanır.
Bu geniş düzlük batıda Seyhan doğuda Ceyhan ırmaklarının taşıdığı
alüvyonlarla oluşmuş büyük bir delta ovasıdır. Çukurova’nın kuzey
kesimleri bu iki ırmağın kolları ile yeryer parçlanmış bir plato
görünümündedir; buna karşılık güneyde tekdüze bir hal alır.
Bölgedeki en önemli akarsular doğudan batıya doğru
sırasıyla Asi, Ceyhan ve Seyhan ırmakları ile Göksu, Köprü Suyu, Aksu,
Eşem ve Dalaman çaylarıdır. Başlıca doğal göller Beyşehir, Eğridir,
Burdur ve Suğla gölleridir. Kıyılarda ise irili ufaklı birçok lagün
vardır. En önemli yapay göller ise Seyhan ve Aslantaş baraj gölleridir.
Akdeniz kıyıları genellikle, az girintili
çıkıntılı olması ve geniş yaylar çizmesi bakımından Karadeniz kıyılarına
benzer; kıyı sahanlıklarına da pek rastlanmaz. Bölgenin en batı
kesiminde ise dağlar kıyıya dik uzandığı için, burada Ege kıyılarına
benzeyen daha girintili çıkıntılı bir kıyı tipi vardır. Bu kıyıların,
yakın zamanlardaki bir deniz düzeyi yükselmesi sonucu oluştuğu
sanılmaktadır. Engebeli kıyının içine sokulmuş küçük koylar, adalar ve
yarımadalar bu yükselme nedeniyle ortaya çıkmıştır. Kalker oluşumların
fazla olduğu bu kesimde birtakım karstik şekillerin kısmen deniz
basmasına uğramasıyla doğal koylar oluşmuştur.; ilkçağda gemilerin
sığınak ve barınarak yeri kullandıkları bu koylara kalanklı kıyı adı
verilir.

İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ:
Bölgede genelde yazları sıcak ve kurak,
kışları ılık ve yağışlı geçen Akdeniz iklimi egemendir. Ancak yüksekliğe
bağlı olarak iklim özellikleri oldukça önemli farklılaşmalar gösterir.
Dağların denize bakan yamaçlarında ve arkalarında çukur alanlar ise
karasal etkilerin arttığı bir iklim tipine rastlanır. Gene de
Akdeniz’in etkisi nedeniyle bu kesimlerdeki iklim , İç Anadolu’daki
kadar şiddetli karasal özellikler taşımaz.
En sıcak ay ortalaması kıyılarda 27-28 derece
, iç kısımlar 23-25 derecedir; en soğuk ay ortalaması ise kıyıda 10
derece dolayında iken iç kısımlarda 1,5-2 dereceye kadar iner. Benzer
biçimde, yıllık ortalama sıcaklık kıyılarda 18-20 derece , iç kısımlarda
ise 12-14 derece kadardır.




Akdeniz Bölgesi genellikle güney
ve güneybatıdan gelen hava kütleleri ile cephelerin etkisi altındadır.
Bunlara bağlı olarak da yağışlar orografik ya da cepheseldir. Yağış
miktarı genellikle dağların uzanış biçimlerine ve nemli rüzgarlara açık
olan yüzeylerindeki konumlarına, yani bakılarına göre değişir. Kıyı
kesimlerinde, bakı koşullarına bağlı olarak yılda ortalama 700-1300 mm.
tutarında yağış düşer. Bu değer iç kesimlerde 400 mm. dolaylarındadır.
Bölgede genellikle, bir Akdeniz iklimi özelliği olan kış yağışları
egemendir. İç kesimlere gidildikçe karasal iklim etkisi ile yağışlar
ilkbahara kayar; gene de en çok yağış kışın düşer. Kıyılarda yağışlar
genellikle yağmur şeklindedir ; kar, 5-10 yılda bir yağar; don olayına
da oldukça az rastlanır. Dağların yüksek kesimlerinde ve Göller
Yöresi’nde kışın kar yağışları etkili olur; don olayı ise hemen hemen
bütün kış sürer. Yaz kuraklıkları iç kesimlerde olmakla birlikte
kıyılardaki kadar şiddetli değildir.
Bölgede egemen rüzgarlar çoğunlukla kuzey
rüzgarlarıdır. Ancak rüzgar rejimi, topografik koşullara ve deniz
komşuluğa göre yerel değişikliklere uğrar. Kıyılarda yazın genellikle
batı ve güney yönlü rüzgarlar eser. Zaman zaman deniz ve kara meltemleri
etkili olur.
Akdeniz bölgesinde doğal bitki örtüsü sıcak
ve kurak yazlardan etkilenmiştir. Bu nedenle kurakçıl bir nitelik taşır
ve kolaylıkla bozulma eylemi gösterir. Orman örtüsü çalılık halini
almış, çalılıklarda yer yer seyrekleşmiş , hatta ovalık yerlerde
büsbütün ortadan kalkmıştır. Günümüzde Akdeniz Böl.’nde görülen bitki
örtüsü, başlangıçtaki karakterini tümüyle kaybetmiş gibidir.
Akdeniz bölgesinde doğal bitki örtüsü beş
gruba ayrılır. Kıyıda 500-600 m yüksekliğe kadar olan yerlerde şiddetli
yaz kuraklığına uyan, kışın da yeşil kalan makilerdir. Boyları 3-5 m’yi
geçmeyen bu bitkiler delice, kocayemiş, sandal ve zakkum en yaygın
olanlarıdır. Bu bitkiler terra rossa denen killi demirli ve az kireçli
topraklarda yetişir. Kireçli topraklarda yetişen daha seyrek bitki
tiplerine garig adı verilir.
600-1200m arasında kızıl çam ve meşelerin
egemen olduğu karışık ormanlar yada yamaç ormanları ortaya çıkar. Kızıl
çamların aralarında yer yer meşelikler, daha yükseklere doğru ise halep
çamı ile kara çamlar görülür. Bu kesimde kahverengi orman toprakları
yaygındır. Yüksek kesimlerde yağış etkisiyle toprakta yıkanma
(podzolleşme) görülür.
1200-2100m arasında ise yüksek ormanlar
diye adlandırılan ve seydir , köknar ile kayınlardan oluşan orman kuşağı
yer alır. Özellikle batı ve orta toroslarda saf sedir ormanları vardır.
Bu katın tipik tanıtıcı ağaçları toros köknarı , lübnan sediri , sarı
çam ve çeşitli ardıç türleridir. Amanos dağında ise Karadeniz böl’ndeki
bitki örtüsüne ve özellikle doğu kıyınına rastlanır. Bu katta podzolik
karakterli topraklar yaygındır.
2000m’nin üstünde iğne yapraklı ağaçlar
seyrekleşir ve bodurlaşır. Bu alan 2100-2300m sonra erer ve Alp
çayırları denen , renkli çiçeklerle bezenmiş yazları da kurumayan yüksek
otluklara geçilir. Bu katta kestane renkli çayır toprakları yaygındır.
Göller yöresi ve Tekke
yarımadasındaki yüksek ovalarda step bitkileri yetiştirilir. Buradaki
stepler gerçekte ot stepleri değil, meşe ormanının tahribi sonucu
oluşmuş ağaç stepleridir. Ova kenarlarında, tahripten kurtulmuş ardıç ve
kara çam



topluluklarına da rastlanır. Steplerde daha çok kireçli kahverengi ve
kestane renkli topraklar yaygındır.
Bölgede , tipik Akdeniz bitkisi
olmadıkları halde yerel koşullara uyum sağlamış Avustralya okaliptüsleri
ile kurakçıl Amerika bitkilerinden kaktüsler ve agavlar da oldukça
geniş alanları kaplar.

NÜFUS:
Akdeniz kıyılarında, D.Karadeniz
kıyılarında görülen yoğun nüfus şeridine rastlanmaz. Dağlık kesimlerin
geniş yer tutması nedeniyle kıyı boyu çok kez tenhadır. Bununla birlikte
dağlar arasına sıkışmış , yoğun tarım yapılan küçük ovalarda önemli
nüfus birikmeleri göze çarpar. Antalya düzlüğünün sert travertenlerden
oluşmuş batı kesimi ile Çukurova’nın kumul ve batıklık kıyı kesmi tenha
yerler arasındadır. Nüfus yoğunluğu Çukurova’nın iç kenarından başlayıp ,
sulanan yerlere doğru giderek artar. İskenderun körfezi kıyılarıda
nüfus yoğunlu oldukça yüksek yerlerdir ; Amanos Dağlarını denize dik
inen güney yamaçları ise çok tenhadır. Amik ovasının çevresindeki
yoğunlaşma şeridi Antakya’nın güney doğusundaki tepelik alanlara doğru
sokulur. Kahramanmaraş, Hatay çöküntü oluğunun çalılık “Hassa leçeleri”
kesimi oldukça tenhadır. Göller yöresinin dağlık ve ormanlık kesimleri
genelde oldukça tenhadır. Buna karşılık yalvaç-bozkur oluğunun dağ eteği
boyları ile Isparta odasının sulanan güney böülümünde nüfus oldukça
yoğundur.
Akdeniz böl’nde toplu kır yerleşimleri
egemendir. Bu durum özellikle dağlık kesimlerde ve dağ eteklerinde
belirgindir. Ovalarda toplu yerleşmeler arasında serpilmiş yerleşmelere
de rastlanır. Dağlık kesimlerdeki ya da Antalya travertenleri gibi
verimsiz alanlardaki yerleşmeler daha küçüktür. Bölgenin en büyük kenti
916000 bulan nüfusuyla Türkiye’nin 4. Büyük merkezi olan Adana’dır.
Nüfusu 500000 ile 100000 arasında ki kentler ise Mersin , Antalya,
Kahramanmaraş , Tarsus, İskenderun, Antakya, Osmaniye ve Isparta’dır.

EKONOMİ:
Akdeniz Böl’nde ekonomi tarıma dayanır.
Çalışan nüfusun büyük bölümü tarımla uğraşır. Türkiye’de tarımdan elde
edilen gelirin en yüksek olduğu bölge burasıdır. Sanayi ise daha çok
bölgenin doğusunda, Adana ,Mersin , arasında ve İskenderun'da
yoğunlaşmıştır. Turizm kıyı kesimlerde özellikle Antalya çevresinde
önemli bir gelir kaynağıdır.
Bölgede tarımsal etkinlik oldukça
çeşitlidir; özellikle bitkisel üretim gelişmiş ve teknik düzeyi
yükselmiştir. Ekonomik değerleri yüksek birçok ürün yetiştirilir; modern
tarım girdileri ve yoğun tarım teknikleri kullanımı yaygındır; üretim
iç pazarada olduğu kadar dış pazarada dönüktür. Başka alanlarda olduğu
gibi tarımsal etkinlik alanında da kıyı kesimi ile iç kesimler arasında
hem yetiştirilen ürün türleri , hem de yetiştirme açısından önemli
sayılabilecek farklar göze çarpar.



Kıyı kesiminin başlıca ürünleri pamuk,
susam , yer fıstığı , turunçgiller, muz , zeytin , incir , üzümdür, Bu
kesimde yapılan bitkisel üretimi farklılaşmış dalı da özellikle Antalya
ve Mersin dolaylarında yoğunlaşmış olan turfanda sebzecilik ve
seracılıktır; üretim özellikle son 10 yıl içinde hızla artmıştır.
Yumuşak kış koşulları , havaların erken ısınması, don olaylarının
seyrekliği gibi etkenlerin bu gelişmede rolü büyüktür. Bölge üretimi
büyük kentlerin sebze gereksinimini karşıladığı gibi önemli ölçüde
ihracat da yapmaktadır.
Göller yöresi ve Teke yöresinin iç
kesimlerindeki tarımsal etkinlik ise iklim ve toprak özelliklerine bağlı
olarak hemen hemen tümüyle farklı bir nitelik taşır. Bu kesimde daha
çok kuru tahıl tarımı egemendir. Sulana bilen alanlarda ise iklim
koşullarına uygun sanayi bitkileri ve meyveler yetiştirilir. Bu
yörelerdeki dağlık alanlar hem ovaların doğal su deposu hem de yazın
ovalardan getirilen sürüler için yaylak işlevi görür. Tarım takviminin
farklı oluşu yüzünden , dağlık alanlardaki kırsal kesimde yaşayan halkın
birbölümü zaman zaman aşağıdaki ovalara inerek tarla işlerinde çalışır.

Modern tarım teknikleri
kullanıldığından üretim miktarı fazladır. Yetiştirilen birçok ürünün
Türkiye içindeki payı yüksektir. Türkiye pamuk üretiminin %41 gül
yaprağı ve muz üretiminin tümü turunçgillerin %89, yer fıstığı
üretiminin % 90 , soya üretiminin %91, karpuz üretiminin %29, domates
üretiminin %21, üzümün %17 ve zeytin üretiminin de %15 Akdeniz Böl’nden
sağlanır.
Bitkisel üretimindeki ileri
teknoloji düzeyi hayvancılıkta yerini geleneksel ve ilkel yöntemlere
bırakır; bu nedenle hayvancılık pek gelişmemiştir. Daha çok küçük baş
hayvanlar beslenir. Ülkedeki kıl keçilerinin ¼’ü koyunların ise %06’sı
Akdeniz bölgesindedir. Bitkisel üretimden elde edilen gelirin
hayvancılıktan elde edilen gelire göre çok yüksek olması hayvancılıkla
uğraşan göçerlerin bitkisel üretime kaymasına yol açmaktadır. Yaygın
olarak tavukçuluk ve arıcılık yapılan bölgede elde edilen bal miktarının
Türkiye üretimi içindeki payı %12’dir. Deniz canlıları açısından pek
zengin olmayan Akdeniz’de küçük çapta balıkçılık yapılır.
Akdeniz Böl’nde varlığı bilinen
maden yatakları oldukça çeşitli ise de rezervleri fazla değildir.
Bölgenin dağlık yapısı nedeniyle ulaşım güçleşmekte , bu da maliyeti
yükselterek madenciliği bir ölçüde kısıtlamaktadır. Ülke ölçeğinde
önemli sayılabilecek tek maden batı toroslar kesimindeki boksit
yataklarıdır. Fethiye yakınlarında krom ve zımpara taşı yatakları
vardır. Keçiborlu’da ki kükürt yatakları ülkede işletilen tek kükürt
yatağıdır.
Sanayi kuruluşları özellikle
bölgenin doğusunda , Adana bölümünde yoğunlaşmıştır. Bu bölümün bölgeye
toplam üretimindeki payı, tarımda olduğu gibi sanayi sektöründe de çok
yüksektir. Pamuklu ve sentetik dokuma, petrokimya, çimento, bitkisel
yağ, tütün işleme başta konserve olmak üzere gıda, sabun , deterjan ,
içki , tarım araç ve gereçleriyle , madeni eşya ve metal doğrama başlıca
sanayi kollarıdır. Bölgenin çeşitli yörelerinde kağıt, şeker, gül yağı,
yem, gübre, süt ürünleri , tarım alet ve makineleri , un , hazır giyim ,
pil , orman ürünleri , tuğla ve kiremit fabrikaları vardır. Sanayi
özellikle Adana-



Tarsus-Mersin hattı üzerinde yoğunlaşmıştır. ATAŞ rafinerisi Mersin’de ,
kısa adı İSDEMİR olan İskenderun Demir-Çelik Tesisleri ise İskenderun
ilçesindedir.
Akdeniz böl’nde , özellikle
Adana’da sermaye birikimi önemli ölçeklere ulaşmış ve bölge sınırlarına
taşmıştır. Ülke çapındaki birçok yatırımda bu kesim sermayesinin payı
vardır.
Doğal güzellikler ve tarihsel
değerler nedeniyle bölgede turizm önem kazanmaktadır. Yılın 8 ayında
denize girilebilen geniş doğal plajlar ve antik kentler sayısı her yıl
artan yerli ve yabancı turisti çekmektedir. Özellikle Antalya yöresinde
gelişmiş olan turizm kıyılarda yaşayan halkın en önemli gelir
kaynaklarındandır. Turizm kaynakları giderek artmaktadır. Doğal ve
tarihsel değerler açısından zengin olan bölgelerde bazı çalışmalar
yapılarak koruma alanları oluşturulmuştur. Bunlardan başlıcaları Güllük
dağı, Karatepe-Aslantaş, Kızıl dağ , Kovada gölü, Köprülü kanyon,
Olimpos-Bey dağları sahil milli parklarıdır.
Ulaşım giderek gelişmektedir.
Mersin ve İskenderun limanları ayrı bir önem taşır. Çukurova’nın ticaret
iskelesi konumundaki Mersin limanı yöredeki petrol rafinerisi nedeniyle
daha işlek bir hale gelmiştir. İskenderun limanı da ticaret ve petrol
açısından önem taşır. Son yıllarda her iki limanında Akdeniz’de yapılan
ithal ve ihraç taşımacılığındaki payı artmaktadır. Bölgenin batısındaki
Alanya, Antalya ve Fethiye limanları turizm açısından önem taşır.
Akdeniz Böl’nin Türkiye’nin tüm bölgeleriyle kara yolu, ayrıca büyük
yerleşim merkezleriyle hava yolu bağlantısı vardır. Başlıca yollar E-5
ve E-24 kara yollarıdır. Bunların bir bölümü paralı otoyol haline
getirilmektedir. Adana , Antalya ve Dalamandaki havaalanlarından başka
merkezle düzenli uçak seferleri yapılır. Mersin , Taşucu’ndan KKTC’ye
feribot seferleri yapılmaktadır.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Akdeniz Bölgesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ege Bölgesi
» Karadeniz Bölgesi
» Akdeniz Anemisi (Talasemisi)
» Ailesel Akdeniz Ateşi (FMF)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Coğrafya-
Buraya geçin: