ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Türkiyenin Kullandığı Enerji Çeşitleri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Türkiyenin Kullandığı Enerji Çeşitleri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Türkiyenin Kullandığı Enerji Çeşitleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258060
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Türkiyenin Kullandığı Enerji Çeşitleri I231076_gsli

Türkiyenin Kullandığı Enerji Çeşitleri Empty
MesajKonu: Türkiyenin Kullandığı Enerji Çeşitleri   Türkiyenin Kullandığı Enerji Çeşitleri EmptyPtsi Haz. 07, 2010 6:41 am

Taşkömürü
TÜBİTAK’ın yaptığı araştırmaya göre Türkiye’nin taşkömürü toplam rezervi
1127 milyon ton. 1998 yılında taş kömür üretimi 2.1 milyon ton olarak
gerçekleşti. İhtiyaç duyulan taşkömürü giderek artan miktarlarda ithal
ediliyor. 1998 yılı ithalatı 10 milyon ton dolayında bulunuyor.
Önümüzdeki yıllarda yerli üretimde bir miktar artış öngörülmekle
birlikte hızla büyüyen demir çelik sanayiine paralel olarak taşkömürü
ithalatının giderek artması, 2020 yılında 148 milyon ton seviyesine
çıkması öngörülüyor.
Petrol ve doğalgaz
Petrol, Türkiye’nin enerji ithalatında en önemli yeri tutan ve
önümüzdeki yıllarda da bu önemini koruması beklenen enerji kaynağı
olarak değerlendiriliyor. Türkiye’de 43.7 milyon ton üretilebilir petrol
mevcut olup, ilave rezerv olmaması halinde yaklaşık 13 yıl üretim
yapabilecek kapasite mevcut.
Doğalgazda ise Türkiye’nin 1998 yılı üretimi 565 milyon metreküp olarak
gerçekleşti. Yerli üretimin yetersiz olması nedeniyle 1987 yılından
itibaren Rusya Federasyonundan doğalgaz ithal ediliyor. Ayrıca Marmara
Ereğli’sinde yapılan LNG terminali Ağustos 1995 tarihinde işletmeye
alındı. 1997 yılında Cezayir’den 3 milyar metreküp LNG ithalatı yapıldı.
Hidrolik enerji
Bugün işletmede 10 bin 306 MW kurulu güç bulunuyor. 1998 yılı sonu
itibariyle 125 milyar kwh/yıl olan hidrolik potansiyelin halihazırda
mevcut santrallerle yüzde 30’u değerlendirilmiş olup, 1998 yılında
hidrolik enerji üretimi 42.2 milyar kwh olarak gerçekleşti. İnşa
halindeki tüm hidrolik santrallerinin devreye girmesi ile Türkiye’nin
ekonomik potansiyelinin yaklaşık yüzde 38’i değerlendirilmiş olacak.
2020 yılı itibariyle, ekonomik hidroelektrik potansiyel kurulu güç
olarak yüzde 84.6 ve ortalama üretim olarak yüzde 83.3’ü
değerlendirilebilecek.
Biyokütle
Biyokütle kaynakları olan odun, bitki artıkları, tezek Türkiye’de uzun
yıllardan beri kırsal bölgelerdeki konutlarda ısıtma ve yemek pişirme
amaçlı olarak tüketiliyor. Bu kaynaklar toplam olarak halen ülkenin
birincil enerji tüketiminin yüzde 10’unu ve konutlardaki enerji
tüketiminin yüzde 40’ını oluşturuyor. Biyokütle nin sanayileşmiş
ülkelerdeki birincil enerji tüketimindeki payı yüzde 3’ün altında ise
de, bazı ülkeler biyokütle enerji kaynağını önemli ölçüde kullanıyor.
Örneğin Finlandiya yüzde 15, İsveç yüzde 9, Amerika yüzde 4 oranında
biyokütleden üretilen enerjiden faydalanıyor.
Elektrik enerjisi
Bugün 21 bin 889 mw (103 milyar kwh) olan kurulu gücün 2020 yılında 109
bin mw (547 milyar kwh ) seviyesine yükselmesi öngörülüyor.
Jeotermal enerji
Türkiye, jeotermal enerji yönünden şanslı ülkeler arasında. Sıcaklığı
100°C’ye varan 600’den fazla sıcak su kaynağının varlığı Türkiye için
önemli bir jeotermal enerji potansiyeli. Türkiye’nin ilk jeotermal
santralı 1984 yılında, TEK tarafından Denizli-Kızıldere’ de kuruldu. 20
mw gücündeki bu santral üretim kuyularındaki CaCO3 kabuklaşma problemine
rağmen kurulduğu yıldan bu yana elektrik üretimine devam ediyor.
Türkiye’de jeotermal enerjiye dayalı bina ve sera ısıtmacılığı da hızla
gelişiyor. Balıkesir-Gönen, Kütahya-Simav, Kırşehir, Kızılcahamam,
İzmir-Balçova vb. alanlarda 50 binden fazla konut günümüzde jeotermal
enerji ile ısıtılıyor. Hava kirliliği yaratmayan bu kaynakla yapılan
bina ısıtmacılığı diğer kaynaklara oranla çok daha ucuza mal oluyor.
Ülke sathında 2 bin 843 mwt olan potansiyelin toplam 250 mwt dolayındaki
bölümü kullanılmış olup, bunun önümüzdeki yıllarda giderek artması
bekleniyor.
Güneş
Türkiye’de güneş enerjisi potansiyeli açısından birçok ülkeye göre
şanslı durumda. Ortalama yıllık toplam güneşlenme süresi 2 bin 640 saat
(günlük toplam 7.2 saat) olup, ortalama toplam ışınım şiddeti
metrekareye yılda bin 311 kwh (günlük ortalama 3,6 kWh/m2) olduğu
hesaplandı. En fazla güneş enerjisi alan bölge Güneydoğu Anadolu olup,
bunu Akdeniz Bölgesi takip ediyor. Güneş enerjisi teknolojileri, termal
güneş sistemleri ve fotovoltaik sistemler olarak ikiye ayrılıyor. Güneş
enerjisi ısıtma, kurutma, tuzlu suyun damıtılması, yemek pişirme, yüzme
havuzlarının ısıtılması, soğutma, proses ısısı sağlama gibi alanlarda
kullanılıyor. Ancak güneş enerjisi uygulamalarının en yaygın ve ekonomik
olanı sıcak su sistemleridir.

Rüzgar
Türkiye’de rüzgar santrallerinin kurulması yolunda Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı’na Yap İşlet Devret modeli çerçevesinde 1400-1500 MW
civarında toplam 48 adet başvuru oldu. EİEİ tarafından yapılan rüzgar
enerjisi çalışmalarında Çanakkale Boğazı civarı, Bozcaada, Gökçeada,
Sinop, Bandırma, Ayvalık, Dikili, Çeşme, Bodrum, Antakya, Silifke ve
Mardin yörelerinin rüzgar enerjisinden yararlanılabilecek alanlar olduğu
tespit edildi.
Hidrojen
Geleceğin enerjisi olarak adlandırılan hidrojen, suyun elektrolizi veya
ısıl parçalanması ya da kömür veya petrol ürünlerinin parçalanması gibi
çeşitli yöntemlerle üretilebiliyor. Günümüzde ABD, Almanya, Kanada ve
Rusya gibi ülkelerin yansıra Uluslararası Enerji Ajansı gibi
kuruluşlarda araştırma ve geliştirme çalışmalarına önemli kaynaklar
ayırıyor. Japonya, 2020 yılına kadar hidrojen araştırmaları için 4
milyar dolar ayırdı. UNIDO işbirliği ile Türkiye’de Uluslararası
Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi (ICHET) projesi ile hidrojen
çağına adım atılması hedefleniyor.
Nükleer enerji
Son yıllarda Türkiye’de enerji sektöründe en çok tartışılan konuların
başında da nükleer enerji geliyor. Bu nedenle nükleer santral kurma
çabaları 1969 yılından bu yana, 30 yıldır gündemde olmasına rağmen henüz
bir gerçekleştirilemedi. Bugün dünyada 33 ülkede nükleer santral
mevcut. 1997 yılı itibariyle 437 ünite işletmede olup, toplam kurulu güç
351 bin mw. Nükleer elektrik üretimi ise 2 milyar mwh seviyesinde
bulunuyor. Bu miktar dünya elektrik üretimin yüzde 18’ini oluşturuyor.
1994 yılı dünya nükleer elektrik üretimi 470 milyon ton petrole karşılık
geliyor ve Suudi Arabistan’ın 1993 yılı petrol üretiminden fazla.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca yapılan projeksiyonlara göre ilk
nükleer santralın 2005 yılında, ikincisinin ise 2008 yılında işletmeye
alınması öngörülüyor. 2020 yılına kadar Türkiye’nin nükleer kurulu
gücünun 10 bin mw seviyesine ulaşması hedefleniyor.














ENERJİ TASARRUFU

Evde enerji tasarrufu enerjinin akıllıca kullanılışı anlamına gelir ve
gereksiz enerji tüketimini önlemekle yapılır. Enerji ihtiyacı ve
kullanımı açısından üzerinde en fazla durulması gereken grup ailedir.
Çünkü toplumda aileler, diğer kaynaklarda olduğu gibi enerji
kaynaklarının kullanımı ve tüketiminde de rol oynayan en önemli tüketici
gruplarından biridir. Sağlıklı, rahat, temiz ve etkin bir ev ortamının
yaratılabilmesi için yürütülen ısınma, aydınlatma, temizlik, kişisel
bakım gibi çeşitli faaliyetler için aileler enerji kaynaklarını
kullanmakta ve buna bağlı olarak her ay bütçelerinden binlerce lira
harcamaktadır.

Evde toplam enerji kullanımının yaklaşık %40’ı sıcak su sağlama, yiyecek
hazırlama ve pişirme, bulaşık yıkama, çamaşır yıkama, aydınlatma,
kişisel bakım, eğlenme, dinlenme ve iletişim gibi faaliyetler, %60’ı da
konutun sahip olduğu özellikler ile ilişkilidir.

Özellikle konutlarda tüketilen enerjinin toplam enerji tüketiminin
yaklaşık 1/3 oranında olduğu dikkate alınırsa bu alanda yapılacak
tasarrufun hem aile açısından hem de çevre açısından önemi ortaya
çıkmaktadır.
EVLERİN ISITILMASINDA ENERJİ TASARRUFU
• Isı elde etmek için elektrikli sobalar yerine gaz sobaları tercih
edilmelidir.
• Kötü takılmış kapı ve pencerelerdeki boşluklar ve hava girişleri
kontrol edilerek gerekirse izolasyonları sağlanmalıdır.
• Yerleri halı kaplamak zeminde ısı kaybını azaltacaktır.
• Kalın astarlı perdeler kullanılarak pencerelerden ısı kaybı
azaltılmalıdır.
• Perdeler radyatör önlerini örtmeyecek şekilde kapatılmalıdır.
• Odaları havalandırmak için pencereler uzun süre açılmamalıdır. 3-4
dakikalık süre yeterlidir.
• Radyatörler yaldız boya ile boyanmalıdır.
• Radyatörlerin üst tarafına mermer levha veya kafesler konmamalıdır.
• Çamaşırlar radyatör üzerinde kurutulmamalıdır.
• Kullanılmayan odalar ısıtılmamalı ve kapıları kapalı tutulmalıdır.
Ancak bu odaların sıcaklığının 10 °C altına düşmemesine dikkat
edilmelidir.
• Kullanılan odaların sıcaklığı 18-21 derece arasında tutulmalıdır.
• Bacalar kış aylarına girmeden önce kontrol ettirilerek
temizletilmelidir.
MUTFAKTA ENERJİ TASARRUFU

Yiyecek hazırlama ve pişirme faaliyetlerinde doğru tipte pişirme
araçlarının kullanımı ile de enerjiden tasarruf sağlanır.

Her şeyden önce yemekler mümkün olan en az suyla pişirilmeli ve
tencerenin kapağı sıkı bir şekilde kapalı tutulmalı, yemek kaynamaya
başladıktan sonra ocak iyice kısılmalıdır. Çünkü kaynama başladıktan
sonra verilen yüksek ısı daha çok suyun buharlaşmasından, dolayısıyla da
enerjinin boşa harcanmasından başka hiç bir işe yaramaz. Ayrıca
kapların sadece tabanına ısı verecek şekilde alev ayarlaması
yapılmalıdır. Kabın kenarlarından alev taşmamalıdır.

Düdüklü tencere olarak adlandırılan basınçlı tencereler, özellikle uzun
süre pişmesi gereken yiyeceklerin pişirilmesinde yakıt tasarrufu
sağladığı için tercih edilmelidir.

Basınçlı tencerelerin kullanılmadığı pişirme işlemlerinde ise pişirmenin
daha kolay ve kısa sürede olması için kenarları kıvrımsız, tabanı düz,
yan yüzleri dik ve tabanla birleştiği yerde hafif yuvarlak olan kaplar
kullanılmalıdır.

Ocakların verimli yanmalarını sağlamak için daima temiz tutulmalıdır.

Yiyecekler pişerken fırın kapağını sık sık açmak her seferinde soğuk
havanın fırın içine girmesine, dolayısıyla da enerji kaybına neden
olmaktadır. Bu nedenle kapak gereğinden fazla açılmamalıdır.

Birçok yiyecek için pişirilirken fırının önceden ısıtılmasına gerek
yoktur.


KONUTLARIN AYDINLATILMASINDA ENERJİ TASARRUFU
• Kullanılmayan alanlar aydınlatılmamalıdır.
• Çok sayıda ufak ampul yerine büyük bir ampul kullanılmalıdır.
• Çalışırken masa lambası kullanılmalıdır.
• Ampullerin üzerine ışığı az geçiren abajurlar kullanılmamalıdır.
• Genel ışıklandırma yerine kısmi ışıklandırma tercih edilmelidir.
• Duvarlar açık renklere boyanarak daha çok ışık yansıması
sağlanmalıdır.
• Merdiven aydınlatılmasında küçük ampullerin kullanılmasına özen
gösterilmelidir.
• Evimizde enerji kaybına engel olmak için halojen ve normal ampuller
yerine floresan lambalar kullanılmalıdır. Böylece %40 oranında enerji
tasarrufu sağlayabiliriz.
SU TASARRUFU
• Damlayan musluklar tamir ettirilmelidir.
• Su akıtırken daha az akıtan duş başlıkları ve muslukları
kullanılmalıdır.
• Diş fırçalarken musluklar kapatılmalıdır.
• Mümkün olduğunca küveti doldurmak yerine duş alarak yıkanılmalıdır.
• Kısa sürede duş alınmalıdır.
• Sifon asgari çekilmelidir. (Her sifon çekildiğinde, beş günlük içme
suyu kaybedilmektedir)
• Bulaşık ve çamaşır makinelerini tamamen doldurmadan çalıştırmamalıdır.

• Randımanlı su kullanan aletler tercih edilmelidir. Özellikle çamaşır
ve bulaşık makinelerin böyle olmasına dikkat edilmelidir.
• Sıcak su musluğu açıldığında suyun ısınmasını beklerken akıtılan suyun
ziyan olmaması için kova doldurulup bu su gereken farklı yerlerde
kullanılmalıdır (Örneğin, çiçek sulama, tuvalete dökme, balkon yıkama).
• Ne kadar az su kullanırsak o kadar az depolanmış su gerekir ve o kadar
az atık su oluşur. Biz de boşa harcadığımız suyu kesmekle su
faturalarından kolaylıkla %25 oranında tasarruf sağlamış oluruz.













TÜRKİYE’NİN ENERJİ KONUSUNDAKİ SIKINTILARI
HABERLER :
1- NTVMSNBC İnternet sitesi
http://www.ntvmsnbc.com
23.Ekim.2001
Enerji Bakanı Zeki Çakan, Japonya ve Türkiye hükümetlerinin işbirliği
ile kurulan enerji tasarrufu uygulama tesisinin açılışını yaptı. Çakan,
açılış konuşmasında, Türkiye’nin enerji ithal eden bir ülke olduğunu ve
2000 yılı itibariyle enerji arzının yüzde 66’sının ithal edildiğini
belirtti.
Çakan, 2020 yılında bu rakamın yüzde 78 olmasının beklendiğini ifade
ederek, Türkiye’de enerji tasarrufunun önemini vurguladı. Çakan, şöyle
konuştu:
“Sanayi sektöründe yıllık 1 milyar dolar enerji tasarrufu potansiyeli
belirlenmiştir. Bu nedenle Türkiye enerjisinin verimli kullananımı ve
enerji tasarrufu konularının üzerinde önemle ve hassasiyetle
durmaktadır. Tasarruf edilerek kazanılabilecek enerjiyi üretmek için
pahalı yatırımlara ve uzun zamana ihtiyaç vardır, oysa enerji tasarrufu
daha çabuk ve ucuza elde edilen bir enerji kaynağıdır.”
Enerji tasarrufu projesi kapsamında, mini bir fabrika şeklinde yapılan
tesiste verilecek eğitimin uygulanması ile enerji kullanımında yüzde 10
oranında tasarruf sağlanabileceği öngörülüyor.

2-Elektrik Mühendisleri Odası Yayınları (EMO)
http://www.emo.org.tr
Ülkemizde Enerji Krizi Yoktur. Enerjide Yönetim Krizi ve Çok Başlılık
Vardır!
Enerji yetmezliği değil enerji bürokrasisi yetmezliği vardır!
Ülkemizde özellikle son on yılda deneyimli bürokratlara el çektirilerek,
bir kriz ortamı yaratılmaktadır. ETKB, TEAŞ, TEDAŞ, TKİ, DSİ, EİEİ,
MTA, BOTAŞ, DPT ve Hazine Müsteşarlığı arasında bir çok başlılık ve
koordinasyon eksikliği vardır.
Ülkemiz bugün 26.300 MW'lık kurulu gücü ve 160.000.000.000 kwh'lik
yıllık üretim kapasitesine karşın 18.000 MW'lık puant değerini ve
118.000.000.000 kwh'lik ülke ihtiyacını karşılayamıyorsa burada
sorgulanması gereken enerji bürokrasisidir. Enerji yetmezliği değil
enerji bürokrasisi yetmezliğini sorgulamak gerekir.
Ülkemiz bugün tüketime sunduğu her yüz birim enerjinin yirmi birimini
(Ülkemizde %20 olan kayıp oranı gelişmiş ülkelerde % 6-10 arasındadır.
OECD ortalaması ise % 7'dir.) yani yirmibirmilyar kwh enerjiyi kötü
dağıtım hatlarında kaybetmektedir. Bu ise iki adet 1.000 MW'lık Nükleer
Santralın yıllık üretimine eşittir. Altyapıya yapılacak çok daha az bir
yatırımlarla kayıplar gelişmiş ülkeler seviyesine çekilebilir.
Termik santrallerimizde kapasite kullanma oranı gelişmiş ülkelerin %
15-20 gerisindedir. Termik santrallere yapılacak yatırımlarla hem
kapasite kullanma oranı yukarı çekilecek hem de verimleri artacaktır.
Buralarda yapılacak yatırımlarla 1.000 MW'lık bir Nükleer Santralın
üretimine eşit bir üretim sağlanabilir.
Ülkemizin 2010 yılında 375.000.000.000 kwh ve 2020 550.000.000.000 kwh
brüt enerji ihtiyacı olacağı söylemi bir fantezidir. Bu varsayımlar,
"hiç altyapı yatırımı yapmayacağım ve bugünkünden daha kötü bir
yönetimle enerjiyi çarçur edeceğim" demektir. (sadece dağıtım hatlarında
yapılacak yatırımlarla % 10'luk bir iyileştirme sağlanırsa bu talep
tahminleri otomatikman % 10 aşağıya çekilecektir.)
Gerek geçmiş yıllar trendi incelendiğinde gerekse gelişmiş ülkelerin
durumuna bakıldığında böylesine abartılı bir talebin olamayacağı
görülmektedir.
ETKB ulusal kaynakları alabildiğine küçük, talebi de olabildiğince büyük
göstererek Akkuyu Nükleer Santral projesini haklı göstermeye uğraşıyor.
DPT, biri 30 Haziran 1999'da diğeri ise 11 Ekim 1999'da iki kez ETKB'ye
mektup yazarak, olur verdikleri projelerle ülkemizin 2000 yılından
itibaren bir atıl kapasiteyle karşılaşacağını açıkça belirtmiştir.

• Öncelikle gerçekçi ve merkezi bir enerji planlaması yapılmalıdır.
Ülkemizde geleceğe yönelik projeksiyonlar ve planlamalar genellikle
bugünkü üretim/tüketim dengesine ve bugünkü kurulu güç/puant dengesine
dayandırılmaktadır. Oysa yapılması gereken fiili tüketimin esas alınması
ve ondan geriye doğru gidilmesidir. Bu tüketim değerinin üstüne
gelişmiş ülkelerdeki dağıtım kayıpları oranı olan %8 ilave edilmeli,
daha sonra iletim kayıpları ve diğer kayıplar ilave edilmelidir. Bu
noktadan hareketle önce yıllık nüfus artışı daha sonra da yıllık büyüme
oranları esas alınarak gelecek yıllara yönelik planlamaya gidilmelidir.
Geleceğe yönelik projeksiyonlardaki bir diğer hata ise son beş yıldaki
artış trendinin gelecek otuz yılda da süreceği varsayımıdır. Oysa
gerçekçi bir planlamayla artış trendinin 2010 yılı itibarı ile düşeceği
söylenebilir. Bugün gelişmiş ülkelerdeki yıllık artışların % 1'ler
civarında olduğu unutulmamalıdır.
• Özellikle termik santrallerin baca gazı arıtma ve kül tutma tesisleri
hızla devreye sokulmalı ve çevreye olan etkileri azaltılmalıdır.
Böylelikle kapasite kullanma oranı yukarı çekilecektir. 1997 yılı
içerisinde termik santrallerde ortalama kapasite kullanma oranı %55'tir.
Bu oran % 65'lere çekilerek sisteme bugünkü kurulu güçle yaklaşık yedi
milyar kwh enerji verilebilir.
• Termik santrallerde hızla otomasyona geçilerek santrallerin verimi
yukarıya çekilmelidir.
• Uygun bir fiyat politikası benimsenerek özellikle puantın yüksek
olduğu saatlerde (17.00- 22.00 saatleri arası) puantı aşağı çekebilecek
önlemler alınmalı - tarifeli sayaçlar vb - ve varolan kapasite ile daha
uzun süre sisteme düzenli enerji verilebilecektir. Kademeli bir şekilde
az enerji tüketen ev aletleri ve az enerji tüketen sanayi tesislerine
geçilmelidir.
• Öncelikle ulusal kaynaklarla çözüme yönelinmeli ve gerek proje, gerek
plan, gerekse başlanılmış olan ve bitirilmiş olan toplam 702
hidroelektrik santralın (sadece 510 adedinin ekonomiklik analizi
yapılmıştır.) tümünün çalışmaları tamamlanmalıdır. Böylelikle hem ucuz
enerji üretilecek hem de tüketime ucuz elektrik verilerek sanayinin
rekabet gücü artırılacaktır. Elektrik enerjisi üretimindeki dışa
bağımlılık en alt düzeye indirilecektir.
• Gelişmiş ülkelerde kullanılan Energy Managment System (EMS) ve
Supervisory Control And Data Acqusition (SCADA) sistemleri hızla devreye
sokularak etkin bir yük izleme ve yük yönetimi sağlanmalıdır.
• Dünyadaki yeni elektrik enerji üretim teknolojileri hızla gündeme
alınmalı ve bu konudaki pilot uygulamalar teşvik edilmelidir.
• Ülkemizin acilen bir rüzgar haritası çıkarılmalı ve bu konudaki
potansiyel tespit edilmelidir. Bugün rüzgar türbinlerinde pilot
uygulamalarda 1000 MW'lar düzeyine çıkılmıştır. Maliyetlerde termik
santrallerde yarışabilir düzeydedir. Rüzgar konusunda hızla pilot
uygulamalar başlatılmalıdır.
• Güneş enerjisinde en çok oranda yararlanma konusunda teşvik edici bir
politika benimsenmelidir. Fotovoltaik piller henüz elektrik enerjisi
üretimi için ekonomik değildir. Ancak özellikle güneyde su ısıtmada
güneş enerjili sistemler teşvik edilmeli ve bu işler için harcanan
elektrik enerjisinden tasarruf sağlanmalıdır.
• Fotovoltaik piller 2015 - 2020 yıllarından itibaren kwh başına
maliyetlerinin makul düzeylerde olacağı bilinmektedir. Bu konudaki AR GE
çalışmalarına başlanmalıdır.
• Sadece %2.97'sinde yararlanılan ülkemizin 2450 MW'lık jeotermal
potansiyelinin tümüyle kullanılması konusunda gerekli yatırımlara
gidilmelidir.
• Elektrik tüketiminde tasarrufu teşvik edici uygulamalara gidilmelidir.
Elektrik enerjisinin verimli kullanımı konusunda merkezi projeler
geliştirilmeli, özellikle elektrik enerjisinin yoğun olarak kullanıldığı
çimento ve demir çelik sektörlerinde hızla az elektrik tüketen
teknolojilere yönelinmelidir. Elektrikli ev aletlerinde kademeli olarak
az enerji tüketen teknolojilere geçilmelidir.
• Üretim, iletim ve dağıtımda bozulan merkezi yapı yeniden oluşturulmalı
ve sistemin bütünlü¤ü sağlanmalıdır. Özelleştirme uygulanmalarından
hızla vazgeçilmelidir. Özelleştirilmiş olan bölgeler derhal merkezi
sisteme dahil edilmelidir.
• Planlama ve karar vermede çok merkezli yapı terk edilmeli ve ulusal
düzeyde konunun tüm taraflarının özellikle (EMO ve tüketici temsilcileri
bu kurulda yer almalıdır.) yer aldığı Elektrik Enerjisi Ulusal Kurulu
oluşturulmalıdır.
• Sektördeki ekonomik olmayan küçük ölçekli yatırımlardan
vazgeçilmelidir. Bu konuda merkezi kurul optimum ölçekleri
belirlemelidir.
• Siyasi nedenlerle kenara itilmiş olan deneyimli kadrolar derhal
sistemin ilgili birimlerinde görevlendirilmelidir. Oluşturulacak olan
merkezi kurula siyasi iktidarların kolayca müdahale edemeyeceği özerk
bir yasal statü kazandırılmalıdır.
• Başta Avrupa Enerji Şartı (ki bu sözleşmeyi dönemin hükümeti TBMM'ne
onaylatmadan imzalamıştır) olmak üzere ülkemiz enerji sektörü üzerine
ipotek getiren tüm uluslararası sözleşmeler iptal edilmelidir.
Özelleştirme adı altında verilen tüm imtiyazlar geri alınmalıdır.

3-TEDAŞ (Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.) Resmi İnternet Sitesi
http://www.tedas.gov.tr
Türkiye 62 milyonu aşan nüfusu ile gelişmekte olan bir ülkedir. 1997
yılı sonu itibariyle kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla 3 000 ABD
Dolarına ve kişi başına elektrik enerjisi tüketimimiz brüt 1 650 kWh'a
ulaşmıştır. Ülkemiz, alt yapı yatırımlarını tamamlayarak, ekonomik
seviyesini gelişmiş ülkeler ile rekabet edebilecek bir düzeye çıkarma
noktasındadır. Bu durum özellikle enerji talebinde hızlı bir arışı
beraberinde getirmektedir.
Türkiye hızlı sanayileşme sürecinde olan bir ülkedir. Bununla birlikte
yerli enerji kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle kalkınmada enerji
ithalatı önemli bir yer tutmaktadır. Uygulamakta olduğumuz ulusal enerji
politikalarımızın başlıca amaçları şunlardır:
Ekonomik ve sosyal kalkınmayı desteklemek için yeterli, güvenilir ve
ekonomik enerji arzının sağlanması;
Enerji arzının emniyetli olarak yapılması;
Artan enerji talebinin karşılanması için gereken sermaye yatırımlarının
teşvik edilmesi.
Enerji sektörünün genel görünümüne bakıldığında; sanayileşme oranı ile
kalkınma hızı ve artan nüfusa paralel olarak birincil enerji
ihtiyacımızın yıllık ortalama % 8' lik bir artışa sahip olduğu
görülmektedir.
Yapılan projeksiyon çalışmalarına göre; 1997 yılında 71 milyon ton
petrol eşdeğeri (TEP) olan birincil enerji tüketimimizin, 2000 yılında
91 milyon TEP, 2010 yılında 175 milyon TEP ve 2020 yılında ise 314
milyon TEP'e ulaşması beklenilmektedir. Birincil enerji üretimimiz
dikkate alındığında ise; 1997 yılında 28 milyon TEP olan birincil enerji
üretiminin, 2000 yılında 31 milyon TEP, 2010 yılında 53 milyon TEP ve
2020 yılında ise 80 milyon TEP olarak gerçekleşeceği tahmin
edilmektedir.
Yerli enerji üretimi toplam birincil enerji talebinin 1997'de % 40'ını
karşılamış olup, muhtemelen 2000'de % 34'ünü, 2010'da % 30'unu ve
2020'de ise % 26'sını karşılayacaktır.
Enerji politikalarımızın en önemli unsurlarından birisi enerji arzının
kesintisiz olarak temin edilmesidir. Bu nedenle, yerli enerji üretimi
ile enerji talebi arasındaki fark geçmiş yıllarda olduğu gibi yine
ithalat yoluyla karşılanacaktır.
4-SABAH GAZETESİ 24.07.2000
Enerji sıkıntısına ek önlem
Enerji Bakanlığı, sıkıntıyı önlemek için ek önlem alıyor. Önlemler
arasında otoprodüktör santralleri için vergi kolaylığı da bulunuyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, enerji sıkıntısı çekilmemesi için
ilave tedbirler almaya çalışıyor. Alınacak tedbirler arasında,
otoprodüktör tesislere vergi yönünden kolaylıklar getirilmesi, daha
fazla doğalgaz kullanımı, gereğinde Marmara Ereğlisi'ndeki LNG
tesislerinde terminal olarak yararlanılmak üzere LNG yüklü bir tankerin
yedekte bekletilmesi yer alıyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan bir yetkili, özellikle kış
aylarında, bütün termik santrallerin tam kapasitede çalışması
gerektiğini belirterek, bunun için önlemlerin alınmaya başlandığını
söyledi. Şirketler açısından akaryakıt fiyatlarının yüksek gelmeye
başlaması nedeniyle, otoprodüktürlerden bir kısmının kapanmaya
başladığına dikkat çeken yetkili, "Otoprodüktörleri teşvik etmek
amacıyla, motorin üzerindeki akaryakıt vergisinin kaldırılması
düşünülüyor" dedi.

5-SABAH GAZETESİ 09.11.2000
Zeytinyağından elektrik
Selçuk Gıda, Germencik'te yapılacak enerji santralinde, zeytinyağı
fabrikalarının atığı olan "prina" adlı maddeyi kullanarak elektrik
üretecek
Türkiye'nin son aylarda devamlı gündemini meşgul eden enerji sorununa
İzmirli şirket Selçuk Gıda'dan farklı bir çözüm geldi. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in "Bu kışı programlı elektrik kesintisi
yaşamadan geçirebiliriz" sözleriyle rahat bir nefes alınmasına rağmen,
Türkiye'nin enerji sıkıntısı sürüyor. Bu nedenle harekete geçen Selçuk
Gıda, zeytinyağı fabrikalarının atığı olan "prina" adlı maddeyi
kullanarak elektrik üretebileceğini açıkladı. Bu nedenle bir fabrika
kuracak olan Selçuk Gıda, hedeflerini bir basın toplantısıyla duyurdu.
216 megawatt enerji
Selçuk Gıda'nın Sel Enerji adıyla kurduğu yeni şirketin Türkiye'nin ilk
Biomass enerji tesisi ile prinadan elektrik üreteceği belirtildi.
Fizibilite çalışmaları ve prina tahlilleri tamamlanan fabrika büyük bir
olasılıkla Aydın Germencik'te faaliyete geçecek. Tesis 216 megawat
enerji üretecek. Aynı zamanda bir çevre koruma projesi olan sistem
sayesinde fabrikada kullanılan teknoloji ile yakılacak prina çevreye
hiçbir zarar vermeyecek. Üretilen elektriğin yüzde 40'ı Selçuk Gıda
tarafından kullanılırken geriye kalan yüzde 60'lık bölümü ise TEDAŞ'a
satılacak. 20 milyon dolara malolacak santral 14 ayda teslim alınacak.
Biomass enerji santralinde yılda 200 bin ton prina kullanılması
planlanıyor. Böylece bölgenin yıllık 230 bin ton olan prina üretiminin
büyük bir bölümü çevre problemi yaratılmadan enerjiye dönüşecek.
Örnekleri var
Biyolojik atıkların kullanıldığı biomass enerji santralleri dünyanın
çeşitli köşelerinde faaliyet gösteriyor. Ancak bir zeytinyağı üretim
atığı olan prina ile elektrik üreten tesisler sadece İspanya'da
bulunuyor. İspanya'da şu anda çalışan iki fabrikaya ek olarak yapılan 4
fabrikanın da inşaatı sürüyor. İtalya ve Yunanistan ise inşaata başlama
safhasında.
Prina ve biomass enerji nedir?
Biomass enerji santralleri çeşitli biyolojik maddeleri yakarak
çalışıyor. Ağaç kabukları ile çalışan biomass enerji de santralleri var.
Zeytinyağı fabrikalarının artık maddesi olan prina ise ezelden beri
yakıt olarak kullanılıyor. Ancak prinanın kullanımı sırasında büyük
çevre kirliliği oluşuyor. Bir Amerikan sistemi olan "akışkan yatak
teknolojisi"nde ise yakılan prina çevreye hiçbir zarar vermeden enerjiye
dönüşüyor. Sistemde prinanın yakılması ile oluşan ısı ile su buharı
elde ediliyor. Bundan da elektrik enerjisi üretiliyor.
6-EKONOMİ VE POLİTİKADA TREND Haber / Ayşenur Bozal
Dünyanın enerjisi tükeniyor
Enerji krizi yalnızca Türkiye’nin değil, bütün dünyanın problemi. Nüfus
artıyor, sanayileşme yaygınlaşıyor, teknoloji baş döndürücü
gelişmeleriyle yaşamın bir parçası haline geliyor. Enerji krizi de tüm
ülkelerin kapısını çalıyor.
21. yüzyılın önemli sorunlarından birisi enerji açığı ve var olan enerji
kaynaklarının istihdam edilememesi. Türkiye’de doğal olarak bu sorundan
payını alıyor. Ekonomik ve sosyal kalkınmanın temel faktörlerinden
birisi olan enerji tüketimi artan nüfus, şehirleşme, sanayileşme,
teknolojinin yaygınlaşması ve refah artışına paralel olarak büyüyor.
Buna karşılık var olan enerji kaynaklarının yeterince verimli
kullanılamaması, maliyetlerin gittikçe yükselmesine ve halkın en doğal
ihtiyaçlarından birisi olan enerji tüketimini en pahalı fiyatlardan
satın almasına sebep oluyor. Yüksek fiyatı bir yana bırakın son yıllarda
‘acaba enerji krizinin eşiğinde miyiz?’ sorusu gündemdeki sıcaklığını
koruyor. Enerji sanayiinin vazgeçilmez ve en önemli girdisi olduğundan
enerjideki her çeşit dalgalanma ve kesinti sanayide maliyetlerin
artmasına ve sanayi ürünlerinin dünya ölçeğinde rekabet şansının
azalmasına neden oluyor. Petrol ve doğalgaz gibi kaliteli fosil yakıt
varlığı zaman içinde azalırken, bu kaynakların stratejik önemi
yükselecek, bu kaynakların yerini dolduracak yeni enerji kaynakları
geliştirilmediği sürece, fiyatları artış eğilimi içine gireceği bir
gerçek. Türkiye şu an enerji konusunda yüzde 62 oranında dışa bağımlı.
Yapılan araştırmalar böyle giderse, dışa bağımlılığın gün geçtikçe
artacağını gösteriyor. Örneğin Türkiye’nin 2020 yılında 148 milyon
taşkömürü, 74 milyon ton ham petrol, 78.5 milyar metreküp doğalgaz ithal
etmek zorunda kalacağı söyleniyor.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Türkiyenin Kullandığı Enerji Çeşitleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Enerji Çeşitleri ve Enerji Kaynaklari Nelerdir?
» Türkiyenin Madenleri ve Enerji Kaynakları
» Türkiyenin özel konumu ve sonuçları
» W a r e z Çeşitleri
» Harita Çeşitleri Nelerdir ve Kaça Ayrılır?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Coğrafya-
Buraya geçin: