Dün akşam Olimpiyat'taki maçta gol yağmuru bekleyenler yanılmadı. Yalnız bu yağmuru sadece Fenerbahçe'nin yağdıracağını bekleyenler fena halde yanıldı. Hiç ummadığımız şekilde çok güzel bir 90 dakika seyrettik. İlk önce bize bu güzelliği yaşatan Tokatspor'a teşekkürlerimizi sunalım. Daum, kupayı çok ciddiye aldığını sahaya çıkardığı 11'le gösterdi. Fakat, adam değiştirmelerde yaptığı hataları da söylememiz gerekli. Sakatlıklar ve Emre'nin (Ona da baş sağlığı diliyoruz) haricinde sahaya çıkardığı 11, Denizli maçında oynatmayı düşündüğü 11'di. Biliyorsunuz Denizli maçında Gökhan Gönül ve Alex yok. Gökhan'ın yerine Bekir'i deniyor. Özer'i ortaya çekti. Denizli karşısında Alex'in yokluğunda Emre gelince, Özer de bir öne çıkacak. Yani söylemek istediğim bu maç ciddiye alındı ve öyle oynandı. Bu nedenle Tokatspor'un mücadelesi ve oyunu daha büyük bir değer kazandı. Yalnız zor geçen maçta 3-2'lik skoru bulduktan sonra iyi oynayan, pas hatası yapmayan ve golleri de atan Alex ile Mehmet Topuz'u çıkarıp, Ali Bilgin'le Selçuk'u oyuna almak büyük risk taşıyordu.
3-2'ye yatmak hataydı
Dördüncü golü bulup rahatlamak
yerine 3-2'ye yatmak, bence doğru bir hareket değildi. Maça Fenerbahçe
baskılı oynar gibi başladı. Ayağa paslardan sonra ara toplarla Güiza pozisyona sokulmak istendi. Bunda bir kez başarılı olundu. Zaten topu topu iki pozisyon vardı. Bunlardan birini Alex golle neticelendirdi. Buna karşılık Tokatspor'un kaleyi sadece bir kere yokladığına şahit olduk. O da Arif'in güzel vuruşu Volkan Babacan'ın hatasıyla birleşince 1-0'lık skor ortaya çıktı. İkinci devre ise gollerle başladı. Mehmet Topuz'un golüne Abdullah karşılık verdi. Ardından Güiza sonucu
belirledi. Bu arada dikkati çeken nokta Tokatspor'un son dakikalarda
beraberliği sağlamak için çok etkili gelmesiydi. Haklı olarak, "Fenerbahçe'ye iki gol attıysam, üçüncüyü neden atmayayım" diye düşündüler. Neticede F.Bahçe, Eskişehir'deki gibi futbol adına ortaya fazla bir şey koymadan üç puanı alan taraf oldu ve çeyrek finali garantiledi.