Assassin™ No-Post !
Favori Oyuncu : Alex De Souza , Cristiano Ronaldo , Lugano , Messi Mesaj Sayısı : 8012 Puan : 188175 Rep : 2750 Yer : Efeler Diyarı AYDIN Cinsiyet : Kayıt tarihi : 20/08/09
| Konu: "Tanjevic'i eleştirenler, çizmeyi aşan insanlar" Paz Ocak 31, 2010 10:03 am | |
| Bu röportaj çok konuşulur! Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, Boxer dergisinde Pınar İlik'e verdiği röportajda gerek kendi hayatından gerekse basketbol gündemindeki konularla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte Türk basketbolunun en tepesindeki ismin ağzından dökülenler...Turgay Demirel 1992'den beri Türkiye Basketbol Federasyonu başkanlığını sürdürüyor. Federasyon'daki ofisi artık kendisi için evden öte bir hal almış. Başkanla çalışma odasında, şampiyonadan FIBA başkanlığına adaylığını kulüplerdeki olaylardan ligin durumuna kadar basketbolla ilgili her şeyi konuştuk.Çalışma odasında ortada bulunan sehpada Federasyonun kendi yayınları duruyor. 20/10 gazetesinin farklı sayıları konukların okuması için ayrılmış.Misafirlerin hiç eksik olmadığı odada konukların rahatı da düşünülmüş. Kalabalık grup da gelse herkesin oturacağı kadar rahat koltuk mevcut.Günlük gazetelerin büyük bir kısmı, her sabah mesai başlamadan önce ofise gelmiş oluyor. Erken saatlerde ofise gelmeyi tercih eden Demirel de acil bir işi veya toplantısı olmadığı sürece ilk iş olarak yayınlara göz gezdiriyor.Başkan fırsat buldukça odadaki dev ekran televizyonda kaçan maçların kasetlerini ve Abdi İpekçi Spor Salonu dışında oynanan önemli deplasman maçlarını seyrediyor. Gündemi ve tabii ki spor haberlerini de gün içinde takip ediyor.Gerek çalışma odasında, gerekse bağlantılı toplantı odasında hem raflar hem de duvarlar ödüller ve hatıra fotoğraflarıyla dolu. 18 yıllık görev süresince en öne çıkan organizasyonların fotoğraflarını çalışma masasının karşısına asmış.Türkiye'de gerçekleşecek 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası çalışmaları aralıksız sürüyor. Bu yüzden Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel de oldukça yoğun günler geçiriyor. Demirel, Federasyon binasındaki ofisinde hem basketbolla ilgili yazışmaları yürütüyor, misafirlerini bu ofiste ağırlıyor. Özel işlerini yürüttüğü bir başka ofisi daha olmasına rağmen zamanının çoğu burada geçiyor. Rutin işlerin dışında bu seneki gibi büyük organizasyonların düzenlendiği dönemlerde çalışma süreleri de uzuyor.Türkiye'de gerçekleşecek 2010 Dünya Baskebol Şampiyonasının kupası özel olarak ve ilk kez Boxer için kutusundan çıkarıldı.Demirel'in uzun çalışma masasından imzalanması ve incelenmesi gereken evraklar hiç eksik olmuyor.Başkan. 18 yıldır aynı ofiste olduğu için de artık bir değişikliğe ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Demirel. Abdi İpekçi Spor Salonunun üst katında bulunan federasyon ofisinde özellikle çalışma saatlerinin dışında ortalık sessizken daha verimli çalıştığını belirtiyor. Normalde sabah en geç dokuzda geldiği ofisten çıkışı işi bitmezse akşam sekizi bulabiliyor. Ayrıca Cumartesi günleri de çalışan başkana hiç sıkılıp sahaya şut atmaya İnip inmediğini sorduk. Şut atmanın dışında, sporcuların çalışması için yapılan fitness center’a bile inecek vakti bulamadığını söyledi.Pek çok fotoğraf, şilt ve özel yayının olduğu köşede, Atatürk resimleri ve 2010 için özel hazırlanmış hediyeler öne çıkıyor.Türk basketbolü hareketli bir dönemden geçiyor. 2010 hazırlıkları sürerken, Galatasaray'da yaşanan kriz. Kerem Gönlüm’de çıkan doping ve tribünlerdeki şiddet gündemin sadece bir kısmı. Boxer bu olayların perde arkasını Türk basketbolünün en yetkili ismi Turgay Demirel'e sordu.2010'la ilgili en çok tartışılan konu koç Tanjevic. Siz Tanjevic'i destekliyor ve 2010'da da birlikte çalışmayı planlıyorsunuz. Ama kulübüyle aldığı başarısızlıklardan ötürü istifa ederse ne yapmayı düşünüyorsunuz? Ben her zaman birlikte çalıştığımız antrenörleri destekliyorum. Kulüpler ve TBF’yi eşit düzeyde ilgilendirecek bir konu değil bu. 2004'te, 2010 Dünya Şampiyonası'nı kapsayan bir proje için çalışmaya başladık ve bu devam ediyor. Biz büyük bir problem olmadıkça antrenörümüze desteğimizi hep sürdürdük.Eleştirilerin hepsi Tanjevic'in oyun sisteminin artık eskidiği yönünde. Siz ne düşünüyorsunuz? O eleştirileri yapanların basketbol bilgileri, maçları seyretmekten öteye geçmiyor. Maalesef bizde hiçbir şey yapmadan, sadece televizyon seyrederek ya da İngilizce bildiği için internet okuyarak yorumcu olan ve çizmeyi aşan insanlar var. Federasyon olarak benim 1992'den beri başlayan sürecimde başarılı olduysak. bu tür yanlış değerlendirmelerden çok etkilenmediğimiz için. Gerçekten basketbolü bilen kişilerin değerlendirmeleri art niyetli olmadığı sürece farklı başka niyeti olup, bilmeden değerlendirme yapanların yorumu daha farklı.
2010 takım kadrosu nasıl olacak? Sizin kadroya hiç müdahaleniz oluyor mu? 18 senedir TBF başkanıyım, ondan önce de 15 sene basketbol oynadım. Hem bu işin sorumlusu olarak, hem de bu işi çok iyi bilen, bütün dünya basketbolünü takip eden bir kişi olarak tabii ki görüşlerim var. Bunları da herkesle, özellikle de koçlarımızla paylaşıyorum. Türk Milli Takımı'na davranış olarak uymayan ya da hatalı davranışları olan kişileri dışında tuttuğumuz organizasyonlarımız olmuştur. Ama onun dışında herkese Milli Takım'ın kapısı açık. Özellikle Mehmet Okur konusunda basında yıpratılan hep Tanjevic oldu. Hâlbuki Mehmet katılmadığı iki senede de Tanjevic'e sakat olduğunu söyledi. Geçen yıl da buluştuklarında da Dünya Şampiyonasında oynamak istediğini söyledi. Önümüzdeki yaz kadroda olmaması için bir engel yok. Yine konuşulan Kaya Peker vardı. O da bu sene formda. Basın yoluyla hem koça, hem federasyona daha önceki tutumlarıyla ilgili bir açıklama yaptı. Bu da mutlaka yeniden değerlendirilecek.Devşirme oyuncu konusunda çalışmalarınız var mı? Milli Takım'a zarar vermeyecek ve gerçekten böyle bir hak kullanıldığı için ilave fayda sağlayabilecek bir oyuncu bulmak gerekir. Bu da çok kolay değil. Çünkü bizim de çok değerli, iyi oyuncularımız var. Konuyu tamamen rafa kaldırmadık ama olma ihtimali de yüksek değil.Şu anda Türkiye liginin kalitesini nasıl görüyorsunuz? Ligin kalitesi sadece yabancı oyuncuların kontratlarının yüksek olmasıyla ya da ekonomik şartlarının iyi olmasıyla ilgili değil. İyi teknik ve idari kadrolarla ilgili bir şey bu. Biz isim sponsorluğundan almanın yüzde 98'si, televizyondan alman gelirin yüzde 96'sını kulüplere dağıüyoruz. Eksiğimiz, özellikle İstanbul'da çok takım olması nedeniyle az seyirci olması.Galatasaray'da yaşanan forma skandalı bu sezona damgasını vurdu. Olayları değerlendirebilir misiniz? Ortada maalesef tatsız ve istenmeyen bir gerçek vardı. "Sporcuların bir günahı yoktu onlara antrenörü emretti ve böyle yapmak zorunda kaldılar" deniyor. Buna cezayı hafif geçsek bundan sonra benzer olayların önüne geçemeyiz. Bu ağır bir suçtu ve karışan herkesin cezalandırılması gerekiyordu. Tufan Ersöz 29 yaşında, takım kaptanı. Antrenörü istedi diye bunu kabul eder mi? İtiraz etmez mi? Kulüp içerisindeki daha üst düzey, olaylara daha sakin ve sağduyulu birine aktarsalar ya da Federasyon'a danışsalar bu kadar ağır cezalar almazlardı. Eğer sezon sonunda ortaya çıksaydı Galatasaray oynadığı bütün maçlarda mağlup olacak. O kadar talihsiz bir olay yarat ti ki bunu yapan cüretkâr ve kendini bilmez insanlar. Kafile başkanı "Benim ne suçum vardı, o zaman malzemeciye de ceza verselerdi diyor. Bunları anlayabilmek mümkün değil.Galatasaray yeniden yapılanmaya girerken göreve Nur Gencer'i getirdi ve bir hafta sonra da geri aldı. O da bunun sizinle arasındaki sorunlardan kaynaklandığını iddia etti. Nedir aranızdaki problem? Benim basketbola zarar veren, ahlak dışı işler yapan herkesle sorunlarım oluyor. Şimdi detaya girip saatlerce anlatmak istemiyorum ama pek çok hukuk, ahlak dışı işler yapıldığı için böyle. Ama ne Galatasaray'ın bu süreci yönetmesinde, ne de seçiminde benim bir dahlim olmadı. O kulübün kendi iç tasarrufu, benle de alakalı değil. Bunda basın da tek taraflı olarak yanlış değerlendirmeler yaptı. Spekülasyon, polemik için böyle haberler çıkü ama konunun benle bir ilgisi yok.Senenin bir diğer büyük olayı da Kerem Gönlüm'de yasaklı madde çıkmış olması. Bu konudaki genel değerlendirmeniz nedir? Benim bu konuda çok fazla yorum yapmam doğru olmaz. Birkaç sene içinde tüm gerçek çıplaklığıyla ortaya çıkacak. Ama özellikle Milli Takım'a bu durum çok zarar verdi. Beko Basketbol Ligi'nin final maçında yasaklı bir narkotik maddenin Efes Pilsen'in kurayla çekilen iki oyuncusunda da çıkmış olması tesadüf gibi gözükmüyor. Basketbol için büyük bir şanssızlık ve Efes Pilsen için de üzüntü verici bir olay. Oyuncu da savunmasında nerden girdiğini bilmediğini söyleyerek konunun çözümüne de pek yardımcı olmadı. Kurallar da açık. Gerekenler yapıldı ve tahkim de cezayı onayladı. Madde bir tek Kerem'de olsaydı ve vücuduna nerden girdiğim söylemeseydi müsabakalardan iki yıl men alacaktı. Ama aynı madde kurayla çekilen iki oyuncuda da bulununca bunun tesadüflüğü ortadan kalkıyor. Bireysel bir olay gibi gözükmüyor.Diğer oyuncuda madde sınırın altında çıktı. Cezalar açıklanmadan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım tarafından kamuoyuna diğer oyuncunun adı verilerek açıklama yapıldı. Kamuoyunun böyle bilgilenmesi doğru muydu? Olayda iki taraf var. Final müsabakasında iki kulübün oyuncularına da doping kontrolü yapılıyor. Final serisini kazanan kulüpte doping maddesi olduğu ortaya çıkıyor. Bu da çok profesyonelce seçilmiş, enteresan bir madde. Laboratuar raporu geldikten sonra, ikinci sporcu da test verdiği için ve cathine de belli bir eşik değerinin altında olunca doping sayılmıyor. Ama bu hareketin organize olup olmadığına dair şüpheleri uyandırıyor. Fenerbahçe, ikinci oyuncuda da madde olduğuna dair duyum aldıklarını bildirdi. Kerem Gönlüm, B numunesini açtırırken de Köln'deki laboratuara diğer oyuncuda da maddenin olup olmadığı yazılı olarak soruldu. Laboratuardan gelen cevap her iki kulübe de iletildi ve Fenerbahçe açıklama yaptı. Kimlerden örnek alındığı da zaten belli, o yüzden oyuncunun adının söylenmesinde de bir sorun yok. Esas Türkiye'ye girmesi narkotik olarak yasal olmayan bir maddenin maç günü iki oyuncuda birden çıkmasının soruşturulması gerekiyor. Belli bir süre sonra kamuoyu her şeyi öğrenir. Hiçbir şey gizli kalmaz. İlla birileri konuşacaktır.Final serisinde çok tatsız şiddet olayları da yaşandı. Verilen cezalar caydırıcı oldu mu? Biz beş maç seyircisiz oynama cezası verdik ve Fenerbahçe buna itiraz dahi etmedi. "Biz bütün tahriklere rağmen maç sonunda olan olayları kontrol edemedik. Bu 3-5 kişi de olsa Fenerbahçe'nin sorumluluğundadır" dediler. Fenerbahçe-Galatasaray maçında biz beş maç ceza vermiştik ama tahkim onu iki maça indirdi. Orada bir oyuncuya da saldırı vardı. Bunlar ümit ediyorum caydırıcı olmuştur. Fenerbahçe'nin final serisindeki diğer maçlarında bu tarz başka hiçbir şey yaşanmadı. Üçüncü maçı 15 sayı öndeyken kaybetmelerine rağmen tatsızlık çıkmadı. Bu olay basketbol adına tabii ki üzücüydü.Fenerbahçeli oyuncular da bu şiddete karıştılar. Rasim Başak'ın final serisinde hakem masasını tekmelemesi, Galatasaray maçında Kinsey'nin seyirciye yumruk atması gibi. İşin içine oyuncuların da girmesi doğru mu? Hepsine cezalar verildi. Ama Kinsey'e vuran taraftara hiçbir şey yapılamadı. Özellikle o olayda tünele koşan arkadaşına su şişesi atan seyirciye vuruyor Kinsey. Bu tabii ki özür değil ama onların da psikolojisini göz önünde bulundurmak lazım. Sporcuların sorumluluğu daha fazla. Bunların hiçbiri kabul edilebilir davranışlar değil. Karşılık verdiklerinde üst düzeyde cezalandırılmaları gerekiyor.
Kulüplerin Avrupa liglerindeki durumlarını değerlendirebilir misiniz? Öncelikle Efes Pilsen Final 4 için kadro kurdu ama bir üst tura zorla çıktı. Bunca yatırıma rağmen böyle olması başarısızlık mı? Geçen sene Top 16'ya kalamamışlardı. Bu sene başka takımın sayesinde de olsa kaldılar. Demek ki bir ilerleme kaydedilmiş. İyi oyuncular geldi. Daha önceki kariyerlerinde kendilerini kanıtlamış değerli oyuncular aldılar. Kimsenin o oyunculara söyleyecek bir şeyi yok. Basketbolda bazen bir sayıyla çok iyi yerlere gelirken, bazen de çok büyük şanssızlıklar yaşayabiliyorsunuz.Fenerbahçe ise hiç beklenmeyen farklarla mağlubiyetler aldı ve kader maçında son periyoda kadar hiç savunma yapmayarak maçı kaybetti Geçen sene ilk 16, önceki sene ilk sekiz arasındalardı. Bu sene çok sakatlık yaşadılar. Sezon başında takıma guard olarak getirilen Solomon nerdeyse ikinci maçtan itibaren yer almadı. Disiplinsizlikleri yüzünden ülkesine döndü. Guardsız kalınca zorlandılar. Tam Ukic gibi iyi bir guard bulmuşken elenmeleri basketbol açısından üzüntü verici oldu. SakaÜıklan düzelse ilk 16'da çok başarılı olabilirdi. Bir hafta öncesinde Fenerbahçe'nin tur atlaması yüzde 80, Efes Pilsen'in ise yüzde 20 bile değildi. Ama basketbol bu, sadece sahada oynanıyor diyemeyiz.Euroleague'de düdüklerin de yanlı olduğu söylendi. Sizin başkan olarak Olympiakos-Efes Pilsen maçını takip etmemenizin hakemleri de rahatlattığı ve aleyhte düdükler çaldıkları iddia edildi. Ne yapacaktım, kalkıp tribünden "Dikkatli çalın" diye mi bağıracaktım. Bu çok büyük bir saçmalık. 10 bin kişilik salonda hakemlerin tribüne bakıp, başkanın olup olmamasına göre düdük çalması imkânsız. Ama zaman zaman hakemlerin kararlarında hatalar olabilir. Neresi hata, neresi art niyet bunu ayırt etmek lazım.FIBA başkanlığı için aday olmayı düşünüyor musunuz? 2010’da hem FIBA Dünya Başkanı, hem de FIBA Avrupa Başkanı seçilecek. Dünya Şampiyonası sırasında Dünya Başkanı seçilecek ve ben bunun için aday olmayı düşünmüyorum. Avrupa için adaylık süreci devam ediyor. Bu süreç tamamlanmadan bir şey demenin anlamı yok. Ankara'dan GSGM Genel Müdürü, Bakanımız ve basketbol camiası Avrupa'da bir Türk spor adamının başkanlığı almasının gurur verici olacağım söylüyorlar.Yani aday olduğunuzu söyleyebilir miyiz? Olabilir. Ama daha 16 Mart'a vakit var.TBF Başkanlığı'na tekrar aday olacak mısınız? Görev sürem ben FIBA Başkanı olsam da, olmasam da 2012'de sona erecek. Ondan sonra da aday olmayacağım.Emeklilik planlarınız var mı? Bugüne kadar çok fırsat bulamadığım eski Avrupa maçlarını tekrar seyredip, o günleri hatırlamak çok hoş olur diye düşünüyorum.Basketbolün dışında ne yapıyorsunuz? Kendi şirketimin işleriyle uğraşıyorum. Çok fazla da ilave zamanım kalmıyor. Zaman kaldığında futbol ve tenis maçlarına da bakıyorum. Ama herhangi bir spor dalında bir fanatikliğim yok.
30.01.2010 Kaynak : TBF
|
|
| |
|