Fenerbahçe çakma Barcelona gibiydi. Bir sınıf altı. Topa çok sahipti,
pas üstüne pas yaptı. Sanırım taraftarları takımlarını izlerken, "Bugün
rahat kazanırız" diye içlerinden geçirmiştir.
Ancak
futboldatopa çok sahip olmak kazanacağınız anlamına gelmez. Hatta genelde tersi
olur. Topla az oynayan maçı alır. Fenerbahçe rakibini pasla çok fazla
yordu, oyunun tüm hakimiyeti elindeydi. Bunun karşılığında yeteri kadar
pozisyon yakalayamadı. Çünkü kenarlara inmedi.
Teknik Direktör Daum iki haftadır oyuna yanlış müdahalelerde bulunuyor.
Takım tam rakibi hataya zorlamaya, gardını düşürmeye başlarken, oyun
sistemini değiştiriyor. İkinci forveti alarak oyunu rakip ceza alanına
şişiriyor. Alex’i de geri çekerek takımın gol şansını en aza indiriyor.
Mehmet Topuz’un yerine Gökhan Ünal’ı alınca aslında bu Manisa’nın
ekmeğine yağ sürdü. Çünkü sekiz kişi ile kendi ceza alanına kapanan
Manisa, Fenerbahçeli oyuncuların da bu bölgeye yığılmasıyla oyunu
kilitledi.
Fenerbahçe maç kaybedebilir ancak tarzını kaybetmemeli. Oyunun başında
yakalanan pozisyonlara bakıyorsunuz hep kenarlara inilmiş. Özellikle
soldan Özer, sağdan da Mehmet Topuz ve Gökhan’ın bindirmeleri Manisa’yı
zor duruma soktu. Fenerbahçe’de sol kanatta, sol ayaklı oyuncular, sağ
kanatta sağ ayaklı futbolcular oynamalı. Özer sık sık şut atmak için
içeri girince oyun sıkışıyor.
Gökhan Gönül’ün kötü gününde olması da Fenerbahçe’yi olumsuz yönde
etkiledi.
Fenerbahçe hakikaten adamı sinir eder. Kötü oynadığında zaten üç yiyor,
iyi oynadığında bile taraftarına ızdırap veriyor. Bir de takımın yediği
gollere bakın, hepsi birbirinin kopyası. Çizgi halinde ileri çıktıkları
için gollerde ne Santos’u, ne de Gökhan’ı ortalıkta görebiliyorsunuz.
Bu kesinlikle tesadüf değil.
Fenerbahçe’nin orta saha oyuncuları abartılı pas yapmayı bırakmalı. Hedef nedir, karşı kale. Oraya
hızlagidebilmeliler. Bunu yaparken de kenarlara inmeliler. Altını ısrarla
çiziyorum, son iki maçta yanlış hamlelerde bulunan Daum bu durumu
düzeltmeli.