Taraf Gazetesi'nden Neşe Düzel'in Boğaziçi
Üniversitesi Tarih Bölümü üyesi Prof. Dr. Selim Deringil'le
söyleşisinin üçüncü bölümünde yakın geçmişimizle ilgili birbirinden
ilginç konulara yer veriliyor.
Ermeni tehcirine değinen Prof. Selimgil, yaşanan dramda İsmet İnönü'nün payını şöyle değerlendiriyor:
Mustafa
Kemal'i doğrudan itham eden hiçbir şey çıkmadı, ama İnönü'yle var.
İnönü'nün bu sürgün meselelerinde, tehcirde, enazından karşı çıkmadığı
açık.İşte konuyla ilgili Neşe Düzel'in sorusu ve Deringil'in yanıtı:
Resmi
tarih dediğiniz şey, Cumhuriyet'i kuranların ve yönetenlerin yazdığı
tarih. Cumhuriyet'i kuranların ve yönetenlerin, İttihatçıların günahına
böylesine ısrarla sahip çıkmalarını nasıl açıklıyorsunuzbir tarihçi
olarak?Mustafa Kemal'in bir ara, Ermeni katliamı için
"utanç verici" gibi bir şey diyor ama resmi tarih olan Nutuk'ta Ermeni
katliamından hiç bahsetmiyor. Bugüne kadar Mustafa Kemal'i doğrudan
doğruya itham eden hiçbir şey çıkmadı. Ama İnönü'yle ilgili var.
İnönü Ermeni katliamına karışmış mı?Önünü Malatyalı. Önünü'nün bu sürgün meselelerinde, tehcirde, en azından karşı çıkmadığı açık.
İnönü, emirleri mi yerine getirmiş tehcir sırasında?Evet.
Ama İttihatçıların bir sürüsü öyle. Zaten bütün mesele de buradan
kaynaklanıyor. Cumhuriyet'i kuranlar binlerce insan değil ki. Bunlar
yüzlerle sayılan insanlar. Belli bir Kemalist kadro var. Bunların
hepsi bu olay sırasında, tehcirde, şöyle veya böyle görev almışlar. Ya
göz yummuşlar ya da uygulamışlar. Savaş var ve bunlar 1915'de
subaydılar. Mesela Tevfik Rüştü Aras doğrudan doğruya tehciri uygulayan
örgütlenmenin oldukça yükseklerde bir yerinde. Mesela Celal Bayar... O
da Teşkilat-ı Mahsusa'da... 1913'te Rumların kaçırılıp göçürülmesini
Galip Hoca kod adıyla yapıyor. Böyle bir sürü şey var. Bu olayın
personelinde müthiş bir süreklilik var.