Binlerce yıllık geçmişi olan paradokslar, insanların kafasını devamlı
meşgul etmiştir. Aslında doğru gibi görülen bir önerme veya fikir,
tamamen yanlış olarak çıkar karşımıza. Tam tersi de mümkündür; yıllarca
yanlış zannettiğimiz olayların, fikirlerin, hesaplamaların, doğru
olduğunu görmek, bizi şaşkınlığa ve hayrete düşürür. İleride bolca misal
vereceğimiz paradoksların, yapılmış birkaç tanımını aktaralım:
'Çok mantıksız görünen, aslında çok mantıklı bir değiş'
'İki doğrunun veya yanlışın çelişkisi'
'Soyut muhakemenin sona erdiği tezat'
'Kağıt-kalem veya mantık ilüzyonu' (Galiba en güzel tanım bu!)
Paradokslar ilginçtir, eğlencelidir, öğreticidir, şaşırtıcıdır, zihni
açar...
Tarihte bilinen ilk paradoks örneklerini Epimenides vermiştir. Giritli
olan Epimenides:
-'Bütün giritliler yalancıdır!' diyerek bizi çelişkiye götürür. Şöyle ki
:
Eğer gerçekten giritliler yalancı ise kendisi de giritli olduğuna göre o
da yalancıdır. Yani söyledikleri yalandır(mesela yukarıdaki cümlesi).
Bu cümle yalan olduğuna göre doğrusu şu olmalı:
-'Bütün giritliler doğrucudur, doğru söyler.'
O halde söylediği doğrudur. Yani 'bütün giritliler yalancıdır......'
Örnekler:
'Bu cümleyi okumayın!'
Yukarıdaki cümleyi okuduğunuza göre paradoksa uğramış oldunuz.
' Tek kelime dahi türkçe bilmiyorum!'
- Beni duyabiliyor musun?
- Hayır. Sesin gelmiyor (!)
- Niçin her soruma soru ile cevap veriyorsun?
- Niçin vermeyeyim ki !?
Memleketimizde bazı yer adları, kendisi ile çelişir:
Bakırköy: Adı "köy" olmasına rağmen ilçedir. Hem de yaklaşık 50
vilayetten bile büyük bir ilçe.
Viranşehir: "Şehir" değil, Ş.urfa'nın bir ilçesidir.
Kuşadası: "Ada" değildir.
Denizli: Denizli'de deniz yoktur.
Elmadağ, Kadifekale, Akdeniz, Gümüşhane...vs.
-"Söylediğin herşey doğru mu?"
-"Hayır!"
Bu adam güvenilir biri midir? Önce fikir yürütelim:
"Hayır" dediğine göre arada bir yanlış(yalan) söylüyor demektir. Arada
bir yanlış konuşuyorsa "hayır" dediği de yanlış veya yalan olabilir. O
zaman "hayır", "evet" olur. Bu sefer de "evet" diyorsa, her söylediği
doğru olduğundan "hayır" da doğrudur... İyisi mi bu adama pek itimat
etmeyelim...
Bir otobüs ilanı:
-"Okuma-yazma öğrenmek isteyenlere müjde! Hemen aşağıdaki adrese
başvurun..."
Okuma-yazma bilmeyen bir insan nasıl bu ilanı okuyacak! Okusa zaten o
adrese başvurması gerekmez...
Bir adam, saçları döküldüğü için doktora gider. doktor, teşhisi koyar:
Stres!
Ama adam saçları döküldüğü için strese girmektedir. Strese girdikçe daha
da fazla dökülmektedir. Daha da fazla döküldükçe de, stresi aynı hızla
artmaktadır...
Ben her zaman yalan söylerim.
BU CÜMLEDEKİ HARF SAYISI OTUZYEDİ DEĞİLDİR. (37 Harf var)
Alaaddin'in sihirli lambasından çıkan cini herkes bilir. Cin diyor ki:
-Dile benden ne dilersen. Unutma ki sadece 'bir' dilek hakkın var ve
mutlaka yerine gelecek.
Siz olsanız ne isterdiniz? Alaaddin öyle bir istekte bulunuyor ki cin ne
yapacağını şaşırıyor:
-Benim tüm dileklerimi yerine getir!
SOCRATES'ten:
"Bildiğim tek şey var; o da hiç bir şey bilmediğim."
Bazı hayvan isimleri, insanlar için sıfat olarak kullanıldıklarında
iltifat kabul edilir:
Aslanım benim!
Koç gibi maşallah!
Tilki gibisin abi!
Bazı hayvan isimleri ise hakaret anlamına gelir:
Çok inek bir arkadaş!
Ayı mısın be birader! (Ayı, bazı ülkelerde iltifattır)
Öküz öküz bakma!
Sonuçta hayvan, hayvandır
Fizik Paradoksları:
Olbers Paradoksu
Bu paradoks, biraz da artronomi ile ilgili.
Olbers, araştırmaları neticesinde, şu fikirlere vardı:
a-) Kâinatın (uzayın), başlangıcı ve sonu yoktur.
b-) Kâinatın bir sınırı yoktur.
c-) Kâinattaki yıldızlar, düzenli bir şekilde dağılmıştır.
d-) Kâinatın büyüklüğü sabittir.
e-) Diğer yıldızlardan gelen ışığı engelleyici bir faktör yoktur.
Bütün bunlara dayanarak, Olbers'e göre gece gökyüzünün çok parlak olması
gerekir. Çünkü sonsuz adet ışık kaynağı yani yıldız mevcuttur. Gece,
karanlık olduğuna göre yanlış olan birşeyler var. Yapılan araştırmalar,
kâinatın bir başlangıcı olduğunu ispatlamıştır. Kâinatın saniyede 60 bin
km. hızla genişlediği de ilmî bir gerçektir. Yıldızlardan gelen ışığı
engelleyen bir faktör mevcut olsa idi, bu faktörün ısınması ve daha
sonra da ışık kaynağına dönüşmesi gerekirdi. O halde gökyüzü gece parlak
değilse bunun birkaç sebebi vardır:
a-) Kâinatın mutlaka bir başlangıcı vardır.
b-) Kâinatın büyüklüğü sabit değildir. Yani genişliyor.
c-) Yıldız sayısı sınırlıdır.
d-) Yıldızlar kâinatta düzenli olarak dağılmamıştır.
Aristodan:
Kabul edelim ki eşit ağırlıkta ve özellikte iki cismi belli bir
yükseklikten attığımızda ikisi de aynı zamanda yere düşer. Şimdi bu iki
cismi birbirine bağlayıp tekrar atalım. Aristo'ya göre bu cisimler daha
hızlı düşmelidir. Çünkü artık ağırlıkların iki katı olan tek bir nesne
olmuşlardır. Ya da olayı bir de şöyle düşünelim:
Ağırlıkları A ve a olan iki cisim düşünelim. Aristo'ya göre daha ağır
olan A, daha hızlı düşer. Hızlarına da B ve b diyelim. Bu iki cismi
birbirine bağladığımızda, A, a'yı kendine yani aşağı doğru çekecek; a da
A'yı yukarı doğru çekecektir. Bu cisimler, yere B ve b arasında bir
hızla yere düşmelidir. Ama Aristo der ki:
-" Cisimleri birbirine bağladığımızda ağır olandan daha ağır bir cisim
elde etmiş oluruz. O halde A'dan daha hızlı düşmeliler."
Amperler:
Üç fazlı dağıtımda, 2 amper ile 2 amper, dört amper etmez. Yani üçgen
bağlama motorda:
2 amp + 2 amp = 3.4641 amp olur.
İkizler:
Fizikte en önemli paradokslardan biride ikizler paradoksudur.
Buna göre ikiz olan kardeşlerden biri ışık hızı ile uzaya fırlatılsa ve
50 sene sonra dünyaya tekrar gelse dünyada kalan ikizin yaşı "x+50",
uzaydan gelenin yaşı ise "x+50>gelen" olacaktır. Yani biri yaşlı biri
genç ama bir çok bilim çevresi zamanda böyle bir yolculuğun ışık hızına
dahi çıkılsa mümkün olmayacağını iddia eder. Çünkü eğer böyle olsa idi
ışık sürekli geçmişe yol alır. Evrende sürekli yer değiştirmeyen ışık
bütün evreni aydınlatırdı.Fakat atmosferimize çarpan mezonların 1sn lık
anı, 10 dk gibi geçirdikleri ispatlanmıştır"
Nebi Volkan ÜNLENEN'den
Renklerin Karışımı:
Renklerin karışımını iki şekilde gerçekleştirebiliriz.
a-) Madde (meselâ boya) olarak,
b-) Işık olarak.
Aşağıdaki ilk şekilde renkler, madde olarak karıştırılmıştır.
Kesişimlerinde diğer renkler de görülmektedir. Tüm renklerin
kesişiminden de "SİYAH" elde edilir.
İkinci şekilde de ışık olarak karışım yapılmıştır. Burada da tüm
renklerin karışımı "BEYAZ"ı verir. (Gökkuşağında veya prizmada olduğu
gibi)
Akan Su
Bir musluğu biraz açıp gözleyelim. Seri halde akan su, aşağı doğru
indikçe inceliyor. Neden?
İpucu: Yerçekimi ve hız
Yağmur
Çok şiddetli bir yağmur yağıyor. Gideceğimiz yere ıslanmadan ulaşmak
için koşmak iyi bir fikir mi, Yoksa yürümeli miyiz? Süre ve mesafe,
ıslanmayı nasıl etkiler?
İpucu: Meselâ 10 metrelik bir mesafeyi ve 10 dakikalık süreyi ayrı ayrı
düşünün.
Bir sorunun cevabına ne doğru ne de yanlış diyemediğimiz
örneklerdendir...
Beni duyabiliyor musun?
- Hayır. Sesin gelmiyor !
bir türlü işin içinden çıkamasakta bu gibi sözleri günlük hayatımızda
çok ça kullanırız
Sen mi geldin?
Evet.Görmüyor musun?