ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
İletişim Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
İletişim Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İletişim

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
İletişim I231076_gsli

İletişim Empty
MesajKonu: İletişim   İletişim EmptyÇarş. Haz. 09, 2010 12:10 am

İletişim şöyle tanımlanmaktadır: Düşünce ve görüşlerin sözlü olarak
karşılıklı alışverişidir. Başka bir tanıma göre; Bizim başkalarını
başkalarınında bizi anlaması süreci olarak tanımlanmaktadır. Doğan
Cüceloğlu ise; “iletişim iki birim arasında bir biriyle ilişkili mesaj
alışverişidir” şeklinde açıklamıştır. Birim kelimesi insanı, hayvanı ya
da makineleri kapsamaktadır. İletişim sadece insana özgü bir olay
değildir.

İNSANLARDA İLETİŞİM
İnsan, jest ve mimikleri kullanan gelişmiş refleks ve içgüdülerinin
yanısıra dilide içine alan çok karmaşık öğrenilmiş davranışlarla
iletişim yapan yegane varlıktır. Davranışlar doğuştan gelen gelip geçici
ve öğrenilmiş olarak üçe ayrılır. Öğrenilmiş davranışlar bireylerin
toplum içinde doğduktan sonra iç ve dış çevrelerinden gelen uyarıcılarla
iletişimini etkileşim sonucu edindikleri nisbeten kalıcı
davranışlardır. Bunlar ikiye ayrılır:
a) Toplumca arzu edilen davranışlar, b) Toplumca arzu edilmeyen
davranışlar.
Toplumca arzu edilen davranışlarda da uyum gösterme isteği söz
konusudur.
İnsan etkileşim dinamiğini açıklamada beş temel varsayım öne
sürülmektedir:
1) İletişim kuramamak imkansızdır. Hiçbir şey yapmamak dahi anlamlı bir
mesaj oluşturur ve iletişime girer.
2) İletişimin içerik ve ilişki düzeyleri vardır. İlişki düzeyi içerik
düzeyine anlam verir. Kişi öğretmeninden kalem isterken farklı,
arkadaşından isterken farklı cümleler kuracaktır. İkisinde de anlam
içerik aynıdır.
3) Mesaj alışverişindeki dizinsel yapı anlamı oluşturur. Kurulan
cümlede yükleme en yakın kelime vurgulanmak isteniyor demektir.
4) Mesajlar sözlü ve sözsüz olarak iki tiptir. İçerik iletişiminde
sözlü mesajlar ilişkiyle ilgili tutum ve tercihlerde anlatımda ise
sözsüz mesajlar etkili olurlar. Mantıksal mesajlar sözlü, duygusal
mesajlar sözsüz olurlar.
5) İletişimi kuran kişiler eşit veya eşit olmayan ilişki içindedir


İletişim 3 İletişim kavramının farklı alanlarda birbirinden farklı
anlamlarda kullanılmasına ilişkin yapılan bir araştırmada, 15 ayrı
anlamda kullanıldığı belirlenmekle birlikte iletişim sözünün konumuz
bağlamında ilk çağrışımı, insanlar arasında duygu, düşünce ve bilgilerin
her türlü yolla başkalarına bildirimi olmaktadır.Tüm yaşamı boyunca,
psikolojik olarak insanın, varlığını bildirmek ve varlığının
farkındalığının kendisine bildirilmesi ihtiyacı vardır.Bu ihtiyaç
içindeki insan, sözlü veya sözsüz çeşitli iletişim yollarına kaçınılmaz
olarak başvurur. Her türlü iletişim insanın psikolojik gereksinmelerinin
sonucudur. Kendisini tanıması, tanıtması ve dönüt alarak kendini
değerlendirmesinde bu iletişim süreçleri önemli rol oynar. Kişiler arası
iletişimle ilgili olarak yapılan tanımların buluştuğu nokta bu
iletişimin psikolojik nitelikli bir bilgi alışverişi olduğu
yolundadır(Capelle 1987). Evrim merdiveninin en üst basamağını işgal
eden, en evrimli hayvan olarak tanıdığımız insan jest ve mimikleri en
iyi kullanan, gelişmiş refleks ve içgüdülerinin yanında dili de içine
alan çok karmaşık öğrenilmiş davranışlarla iletişim yapan yegane
varlıktır.Ancak düşünürken, konuşurken, yazarken, dinlerken sürekli
olarak, sembollerden oluşan dili kullanmaktayız.

1.1. Sözel İletişim
İleti alışverişi canlı dünyasının ortak bir özelliği olmakla birlikte,
yalnız insanlar arasında insanın simgeleştirme yetisi sayesinde simgeler
aracılığıyla duygu, düşünce ve bilgi aktarımı söz konusudur.İnsan
iletişiminin temeli dil, özellikle de konuşmadır.İnsan simge yaratabilme
özelliği ile duygusal dilden önerme diline geçebilmiştir. Dili
kullanarak gerçekleştirdiğimiz adlandırma, sınıflama, soyutlama ile
yaşantımızı bir düzen içinde yürütürüz.Dil ve konuşma yalnızca bundan
ibaret olmayıp, anlam yaratma ve onu paylaşma ile ilgili simgesel bir
etkinliktir aynı zamanda. Kaynak, hedeflediği kişiye erişmek için,
öncelikle iletişimin taşıyacağı duygu, düşünce ve bilgiyi dil dediğimiz
simgesel sistem aracılığıyla kodlar.Özünü ve biçimini koruyacak doğru
kodlama yapılmadığı zaman, duygu ya da bilgi yerine farklılaşarak
ulaşacak ya da ulaşamayacaktır. İletinin kodlanması çok kısa, çarpıcı,
dikkat çekici, kolay akılda kalıcı olmalıdır.Böyle olmayan iletiler
hedef kitleye ulaşabilse bile, onun tarafından algılanmayacak; yarım
yamalak algılanarak taşıdığı anlamsal içerik tam bir biçimde
iletilmediğinde ise, bizim kodlarken amaçladığımız ileti çarpıtılarak
algılanmış olacaktır. Sözlü iletişim“dil” ve “dil ötesi” olmak üzere iki
alt sınıfa ayrılmaktadır.İnsanların karşılıklı konuşmalarını ve
yazışmalarını dille iletişim kabul edebiliriz.Dille iletişimde kişiler
ürettikleri bilgileri birbirlerine ileterek anlamlandırırlar. Dil ötesi
iletişim sesin niteliği ile ilgilidir; ses tonu, sesin hızı, şiddeti,
hangi kelimelerin vurgulandığı, duraklamalar ve benzeri özellikler, dil
ötesi iletişim sayılır.Dille iletişimde kişilerin“ne söyledikleri”, dil
ötesi iletişimde ise “nasıl söyledikleri” önemlidir. Bu ayrımı sözel ve
sözsüz iletişim terimleriyle de adlandırabiliriz.Sözel iletişim daha çok
düşüncelerin, sözsüz iletişim de duyguların aktarımında önemli işleve
sahiptir. İnsanları diğer canlılardan üstün kılan düşünceleri söze
dökülmediğinde, insanlara ulaşamadığında bir anlam ifade
etmeyecektir.Akıl ve düşünce gücümüze işlerlik kazandıran, onu üretken
hâle dönüştüren güçtür konuşma. Her türlü teknolojik gelişmeye karşın,
yüzyıllardır bireysel ve toplumsal ilişkiler alanında vazgeçilmez yerini
korumuştur.Sözlü iletişimin bu gücü çalışmamızın konusu olan ders
ortamındaki iletişim çatışmalarında da; özellikle etkin dinlemenin
yansıması olan tümcelerle, sen-ben dili aktaran tümceler bağlamında önem
kazanmaktadır. Sözlü iletişimin bu gücüne karşılık insan iletişimi
yalnız sözcüklerle sınırlı değildir. İletişimin bir de sözel olmayan
boyutu vardır.Sözsüz iletişim beden dili ve ses, bütün ögeleri (tonlama,
vurgu vb.) aracılığıyla gerçekleşir. Sözsüz iletişimin iki ana
işlevinden birincisi doğrudan anlam -özellikle duygularla ilgili-
iletmek; diğeri de sözlü iletişimin içeriğini belirlemek, onu
desteklemektir.Aynı sözler farklıtonlarda ya da farklı jest ve
mimiklerle farklı anlamlar kazanır.

1.2. İletişimin Etkinliği
İletişimin etkinliğinin ölçütü, bir iletişim sürecinde karşımızdakine ya
da hedef kitleye yönelttiğimiz bildirinin karşılığında, amaçladığımız
sonucun alınıp alınmamasıdır.Bu etkinin sağlanabilmesinin:
1. İletinin alıcının dikkatini çekecek biçimde kodlanması ve açık olması

2. İletiyi kodlayan simgeler konusunda alıcı ve vericinin ortak
bilgisinin bulunması
3. İletinin alıcının gereksinmesine yanıt verecek nitelikte olması
4. Alıcının temel değerlerinin, tutumlarının tanınması
gibi bazı koşulları vardır.

Karşımızdaki insanla iyi ilişkiler içinde olduğumuz oranda onu etkileme,
eğitme ve birlikte çalışma konusunda daha başarılı olma şansına sahip
oluruz.Bu durumda, iletişimin taraflarından olan alıcılar zamanlarının
çoğunu kendilerini korumak ve karşısındakini atlatmak için kullanmazken;
kaynak durumundaki ögenin de rolden role geçmesine, sert davranmasına
ve insan üstükişiliklere bürünmesine gerek kalmaz.İdeal bir öğretici rol
yapmayı bırakıp olduğu gibi davranan, daha erişilebilir olandır.Okul
ortamında öğretmen-öğrenci arasında etkin iletişimin kurulması bu iki
kişi arasında özel bir ilişkinin, güvene dayalı sağlam bir bağın
kurulmasına bağlıdır. Bu ilişki içinde her iki taraf birbirlerinin
bireyselliğine, gereksinmelerine saygı gösterir; birbirlerinin
yaratıcılığına ve gelişmesine fırsat tanır.

1.2.1. Sınıf İçi Etkin İletişim
Sınıf içi iletişim her şeyden önce öğretme-öğrenme ve bilgilendirmeyi
temel alan amaçlı bir iletişimdir.Öğrenci her öğretim düzeyinde ve her
zaman gönüllü taraf olmayabilir.Öğretim-öğrenim sürecini gönüllü,
dolayısıyla verimli kılacak olan öğretici-öğrenci arasında kurulacak
özel bağdır ki bu da öğretimin amacına ulaşmasında öğretim felsefesi ve
yöntemleri kadar önemli bir diğer araç olan bazı temel iletişim
becerilerinin bilinmesini ve uygulanmasını gerektirir. Bu becerilerin
temeli de konuşmaya dayanmaktadır.Konuşma, yapıcı veya yıkıcı olma
özellikleri ile öğretmen öğrenci ilişkilerinin niteliğine ve düzeyine
önemli katkıda bulunur.
Sınıf ortamında çok yönlü bir iletişim söz konusudur. Bazen bir
öğrenciye gönderilen mesaj bir başka öğrenci üzerinde daha etkili
olabilir.Ayrıca öğrenci-öğrenci iletişimi de çok yoğundur ve bu aynı
anda birçok duygu ve düşünceyi harekete geçirdiği için dersin akışını
etkiler. Kuşkusuz her zaman mesajlar gönderildiği gibi anlaşılmaz.Sık
sık yanlış anlamalar ortaya çıkabilir.Örneğin öğretmenin, görüşünü almak
ya da konuşma fırsatı vermek için soru yönelttiği bir öğrenci,
öğretmenin kendisini küçük düşürmek için soru sorduğunu düşünebilir.Bu
durum kaynağın duygu ve düşüncelerini uygun iletişim biçimine
çevirememesi, doğal davranmaması, alıcının gönderilen mesajı
çözümleyememesi vb. nedenlerden kaynaklanıyor olabilir.Bu, tarafların
etkili iletişim becerilerinden yoksun olması demektir.
Öğreticinin etkililiği insan psikolojisinin ve insan ilişkilerinin genel
kuramı üzerine kurulabilir.Her öğretici ile her grup ve yaştan öğrenci
her şeyden önce insandır. Benzer duyguları ve tepkileri
vardır.Dinlenilme, anlaşılma, beğenilme, güvenilme, başarılı olma gibi
bir çok duygu ve değerler paydasında buluşurlar.Ve bu duygu ve
değerlerin oluşması, korunması sözel iletişimbağlamında ağırlıklı olarak
“etkin dinleme” ve “ben iletisi becerisi”nde odaklanmaktadır.

2. Sınıf İçi Etkili Sözel İletişim
Öğrencilerin bazı derslere karşı geliştirdikleri tutumlarının dersin
öğreticisi ile geliştirdikleri ilişkiyle ne kadar doğru orantılı
olduğuna sıkça tanık oluruz.Öğretmen-öğrenci ilişkisinin niteliği,
öğrenmeyi etkileyen temel etkendir.Bu olgu öğretici açısından ciddî bir
sorumluluğu beraberinde getirmektedir.Öğrenme kolaylığı, öğrenmeyi
eğlenceli hâle getirme ve azami verimi sağlama öğreticinin etkili
iletişim becerilerine sahip olmasını gerektirmektedir.Ana babalar gibi
çoğu öğreticiler de -eğitimli oldukları hâlde- çocukları ve gençleri
istemeyerek de olsa nasıl incitebileceklerinin, onların özsaygılarına ve
özgüvenlerine nasıl zarar verebileceklerinin, yaratıcılıklarını nasıl
yok edebileceklerinin farkında olmak durumundadırlar.Oysa mevcut eğitim
sistemi içerisinde bir çok öğretici öğrencilerine; sorumluluk alma,
kendini yönetme ve yönlendirme; kendini tanıma, gerçekleştirme,
denetleme ve değerlendirme yetilerini kazandıracak bilgi ve becerilerden
yoksun görünmektedir.Ayrıca, etkili iletişim becerilerinden yoksun
öğreticiler bu eksikliklerinden kendileri de olumsuz etkilenecek;
gençlerin tutum ve davranışlarına biçim vermek, onların gelişimine
katkıda bulunmak gibi yüce ve zevkli bir uğraşın ızdıraba dönüşmesine
tanık olacaklar ve öğretme coşkusunu yitireceklerdir. Öğreticiyi
zorlayan en önemli etken öğrencilerin kabul edilemez davranışlarından
kaynaklanan disiplin sorunudur.Eğitim-öğretimle geçirmeyi plânladığı
zamanın çoğunu, sınıf içinde düzeni sağlamaya ayırmak zorunda kalan
öğretmenlerin, disiplini sağlamak içinsıkça başvurdukları yöntemler;
yargılama, suçlama; alay etme, utandırma ve disiplin cezası veya not ile
tehdit etme şeklindedir.Oysa baskıcı ve otoriteye dayanan yöntemler
reddetmeyi, başkaldırmayı ve savunucu tutumu körükler. Öğretmenin bu
konudaki yaklaşımı onun öğrenci davranışlarını kabul edilebilir görme
konusundaki esneklik ve hoşgörü sınırıyla; yaşanacak sorunun boyutu da
takındığı tutum ve sorun çözmede izleyeceği yöntemle; yani etkili sözel
iletişim becerileriyle yakından ilgilidir.

2.1. Kabul Edilebilir/Edilemez Davranışlar
Öğrenci davranışlarıyla ilgili kabul edilebilirlik yelpazesi
öğretmenlerin bilgisi, deneyimi, bakış açısı hatta o anki duygusal
durumu ile bağlantılı olarak değişiklik gösterebilir.

2.2. Sorun Kimin?
Sorunun kime ait olduğunun belirlenmesi sorunun çözümünde ilk
basamaktır.Kabul edilemez davranışlar alanı öğretmenin gereksinmelerine,
onayına ters düşen alandır ve öğretmen için sorun oluşturur. Kabul
çizgisinin altında bulunan bir davranışın anında çözülmesi ile ancak
öğretim devam edebilecektir.Yani sorun öğretmene aittir.Sorunun kime ait
olduğunu belirlemek için öğretmen“Bu davranışın benim üzerimde somut
bir etkisi var mı?” sorusunu kendisine yöneltir.

2.2.1. Sorun Öğretmeninse
2.2.1.1. Yararsız İletiler(İletişim Engelleri)
Öğrencinin ders esnasında cep telefonunu açık bırakarak mesaj sesinin
duyulmasına izin verdiğini varsayalım.Öğrenci öğretmenin ve diğer
öğrencilerin dikkatini dağıtmış, öğrenmene sorun yaratmıştır. Böyle bir
durumda öğretmenin göndereceği yararsız iletiler şunlardır:

1-Çözüm İletileri
a)Emir vermek, yönlendirmek:
“Telefonu derhal kapat ve çantana koy!”
b)Uyarmak, gözdağı vermek:
“Telefonunu kapatmazsan elinden alırım.”
c)Ahlâk dersi vermek:
“Bir üniversite öğrencisi derste ne yapılıp yapılmayacağını bilir.”
d)Öğretmek, mantık yürütmek:
“Telefon dikkat dağıtmak için icad edilmedi.”
e)Öğüt vermek, çözüm getirmek:
“Dersin düzenini bozmaya hakkın yok, yerinde olsam o telefonu
kaldırırdım.”
Çözüm iletileri öğretmenin gereksinimlerini yansıtmadığı için öğrencide
olumsuz etki bırakmaktan öte gidemez.“Sınıfta otorite benim, benim
dediğim olur” iletisi içerir.

2-Bastırıcı İletileri
a)Yargılamak, eleştirmek, suçlamak:
“Her derste sorun yaratmasan olmaz sanki.”
b)Ad takmak, alay etmek:
“Sınıfın şarlatanı olmak zorunda mısın?”
c)Yorumlamak, tanı koymak:
“Dikkat çekmek için yapıyorsun.”
d)Övmek, olumlu değerlendirme yapmak:
“Bu yaptığın senin gibi akıllı bir öğrenciyle bağdaşmıyor.”
e)Güven vermek, desteklemek, duygularını paylaşmak:
“Anlıyorum alacağın mesaj şu an seni dersten daha çok ilgilendirdiğine
göre önemli olmalı.”
f)Sınamak, sorguya çekmek:
“İlgini bütünüyle derse vermedikçe dersi nasıl anlayacaksın?”
Bastırıcı iletiler de çözüm iletileri gibi sorun hakkında bilgi
iletmediği ve öğrencide utanma ve yetersizlik duyguları yaratacağı
içinsorunu çözmeye katkıda ulunamaz.“Sorun öğretmenin kendisinde”
iletisi içerir.

3.Dolaylı İletiler
Dolaylı iletiler alay etme, iğneleme ve utandırmayı amaçlar.Aynı örnek
durumda: “Oyuncağınla evde oynarsın.”
Çözüm iletileri ve bastırıcı iletiler kadar doğrudan olmadığı için daha
az incitici olduğu kanısıyla kullanılan bu iletiler öğretmenin sinsi ve
güvenilmez olduğu iletisine neden olur.
Sorun öğretmenin olduğunda, “İletişimEngelleri” de denilen bu yararsız
iletiler seçenek ne olmalıdır?

2.2.1.2. Sen Dili-Ben Dili
Kabul edilmezlik alanında yer alan bir sorun karşısında duygularımızı
açıklamadan oluşturacağımız tümceler“sen” ikinci kişi adılıyla
biçimlenen tümceler olacaktır.Örn:“Terbiyesizlik ediyorsun.”
Duygularımızı dile getirerek oluşturacağımız tümceler ise birinci kişi
adılı, yani ben’li tümceler olacaktır. “Örn:Dikkatim dağıldı, rahatsız
oldum.”
Sen’li tümcelerde sorun, öğretmenin engelleme duygusunun sorumluluğunu
almayıp, öğrenciyi suçlaması, yargılamasıdır.Bu tür tümceler
kullanıldığında karşı tarafa genellikle olumsuz, savunmacı bir tutum
oluşur.Yargılayıcı, denetleyici, üstünlük bildiren bu tutum karşısında
öğrenci iç dünyasını kapatır.

Sen dili:
1. Suçlayıcıdır. 2. Davranıştan çok kişiliğe yöneliktir. 3. Kişiye
anlaşılmadığını hissettirir. 4.Yeniden konuşma isteğini engelleyicidir.
5. Neye kızıldığının anlaşılmamasına neden olur. 6. Kişiyi incitir,
kırar. 7. Kişinin direnmesine, yani savunucu iletişime neden olur.
Savunucu iletişim ise iletişimin içerik düzeyinden ilişki düzeyine
geçmesine, ilişkinin bir savaş, bir kazanma sorununa dönüşmesine neden
olacağı için öğretimin asıl amacına ulaşmasını engelleyecektir.Örnekler:

“Yeterince açık konuşmuyorsun.”
“Derse hep geç giriyorsun.”
“Çok fazla gürültü ediyorsun.”
“Dikkatini derse vermiyorsun.”
“Arkadaşlarına haksızlık ediyorsun.”

Ben dili ise özellikle olumsuz duyguların yaşandığı durumlarda, sorun
karşısında duygularımızı dile getiren iletilerdir.Etkili olabilmesi için
sırayla:
1. Olumsuz duyguların yaşandığı kişiye davranış veya durum tanıtılmalı:
“Ben ders anlatırken sözüm kesilince ......”
Bu tür tümceler bizi kaygılandıran durumları içerir.
2. Birinci bölümde tanımı yapılan davranışın öğretmen üzerindeki somut
etkisi belirtilmeli:
“Ben ders anlatırken sözüm kesilince tekrarlamak zorunda kalıyorum
......”
İnsanların davranışlarını değiştirmesi amacıyla davranışının somut
etkileri olduğuna inandırılmasını sağlar.
3. Duygular dile getirilmelidir:
“Ben ders anlatırken sözüm kesilince tekrarlamak zorunda kalıyorum.Bu da
benim canımı sıkıyor.”

Ben dili:
1.Savunmaya itmez. 2. Suçluluk hissettirmez.3.Duygunun nedeni
anlaşıldığı için iletişim sağlıklı olur. 4. Ben iletisi alan kişi
başkalarını düşünmeyi de öğrenir. 5.Yakınlaşmayı sağlar. 6.
Anlaşmazlıkları azaltır. 7. Konuşan kişiyi rahatlatır.
Bir başka örnek:
1. Yüksek sesle konuştuğunuz zaman(davranışın yargılamadan tanımlanması)
dikkatim dağılıyor (davranışın somut etkisi).Böyle olunca da
gerginleşiyorum(duygunun ifadesi).

2.2.2. Sorun Öğrencininse
Yararsız iletiler bölümünde yer alan 12 ileti kabul edilmezlik
iletileridir.Sorunlu olmanın sorun olduğunu ileten bu iletiler kişilere
yardımda etkisiz, hatta olumsuz etkiye sahiptir. Bunun yerine
karşımızdakini olduğu gibi kabul etmek ilişkileri kuvvetlendirir.Kabul
edildiğini hissetmekse sevildiğini hissetmek demektir.
Sorunları olan bireylerle etkili iletişim kurmayı kolaylaştıran dört
temel dinleme süreci vardır.
a)Edilgin sessizlik:
Kabul etmeyi gösteren sözsüz bir iletidir.Daha fazla duygu düşünce
paylaşmayı sağlar.Karşıdakine konuşma ve kendini anlatma şansı tanır.
b)Kabul edildiğini gösteren tepkiler:
Dikkatle dinlediğini göstermek için kullanılan baş sallamak, gülümsemek,
kaş kaldırmak gibi jest ve mimikler ile “hı hı” “evet” gibi kısa, sözlü
belirtilerdir.
c)Kapı aralayıcılar ve konuşmaya çağrı:
Konuşmayı başlatmak, derinleştirmek ve daha çok konuşturmayı sağlamak
için kullanılan tümcelerdir.
“Bu konuda konuşmak ister misin?”
“İlginç, devam etmek ister misin?”
“Yaa, anlıyorum, sonra?”
d)Etkin dinleme:
İlk üç temel dinleme sürecinde etkin olan konuşucudur.Konuşan
dinlendiğini bilir ama anlaşılıp anlaşılmadığını bilmez.Etkin dinlemede
etkileşim daha fazladır.Konuşucuya dinleyenin yalnız duyduğunu değil,
aynı zamanda doğru olarak anladığını da gösterir.
Etkin dinleme savunmayı azaltan, öz güveni zedelemeyen bir iletişim
tekniğidir.Aynı zamanda duygusal olarak gerilimi azaltır.Etkin dinleyici
olmak; karşıdakinin duygularını anlayabilmek, tanımlayabilmek, onlara
zamanında yanıt verebilmek ve onları kendi sözcükleriyle takrarlayarak
konuşanın onayını almaktır. Duyguların yansıtılması kişinin duygularının
açıklığa kavuşturulmasına, belirginleştirilmesine yardımcı olur. Etkili
dinleyici olmak için özetle; dikkati vermek, önyargısız olmak,
konuşmaktan çok dinlemek, ilgi ve sabır ile dinlemek, anlamak için
dinlemek gerekir.

Örnek1: Konuşucu :Bu hoca bana gıcık gidiyor.Derste beni azarlamak için
fırsat kolluyor.Ne yapsam suç.
EtkinDinleyici :Seni sevmediğini hissediyorsun, nasıl davranacağını
bilemiyorsun.

Örnek 2: Konuşucu :Bu gün size korkarak geldim. Sizden önceki öğretmenim
yaptığı bir çalışmada yazdıklarınız gizli kalacak dediği hâlde
yazdıklarımızı ailelerimize anlattı.Bu nedenle ailemle ilişkilerim
bozuldu.Şu an size açılmakta kararsızım.

EtkinDinleyici :Öğretmenin davranışından dolayı güvenin sarsıldı. Aynı
şeylerin tekrar başına gelmesinden korkuyorsun.
Konuşucu :Evet korkuyorum.Ama şu anda da çok fazla sıkıntım var.Anlatma
ihtiyacı içindeyim.
EtkinDinleyici :Kendini bunalmış hissediyorsun, güvenecek birine ihtiyaç
duyuyorsun.
Etkin dinleme gerçekleştirirken, konuşan kişinin konuşmasında yer alan
anahtar sözcüklerin tekrarlanmasıyla kişi konuşmaya sevk edilir. Sorulan
sorular gelişigüzel olmamalıdır.İyi soru sormak da bir iletişim
becerisidir.Yargılayıcı, hesap sorucu bir izlenim yarattığı için“neden”
“niçin” soru sözcükleri yerine “ne” “nasıl” soru sözcükleri
kullanılmalıdır.Ayrıca konuşmanın sürmesini sağlamak için soruların açık
uçlu olması gerekir.

2.2.3. Kaybeden Yok Yöntemi
İletişimde birinin davranışları diğerinin ihtiyaçlarına ters düşüyor,
onu engelliyor ya da değerleri birbirine uymuyorsa, bu kişiler arasında
çıkan sürtüşmeye “çatışma” denir. Çatışma durumunda sorun her iki tarafa
aittir.Çatışmaların çözümünde en ideal yol, her iki taraf için kabul
edilebilecek ve hiç birinin kaybetmeden kazanacağı bir çözüm üretme
yöntemi olan“kaybeden yok yöntemi”dir.
“Kaybeden Yok” yöntemi bir süreçtir.Taraflar olumlu sonuca ulaşıncaya
kadar pek çok iletişim içine girerler.Çatışmalarda her iki taraf soruna
çözüm getirebilmek için baş başa verip çeşitli çözümler üretir ve
içlerinden her iki tarafın gereksinimine yanıt verecek biri seçilir.

3. Sonuç
Sonuç olarak öğretimin etkili olmasında iletişim başat rolü
oynamaktadır. Bunun için öğretmenlerin etkili iletişim becerilerine
sahip olması ve bunları öğrencilere da kazandırmaya çalışması
gerekmektedir.
karşılarındaki Dili”ni kullanarak kendilerine yaratılan sorunu çözecek;
“Kaybeden Yok” yöntemiyle de çatışmalara iyi

bir çözüm bularak etkili bir iletişim kuracaklardır.İnsan“EtkinDinleme”
becerileriyle kişilerin sorunlarını çözmelerine yardımcı olacak; “Ben

Günlük sosyal hayatın ,insanlar,gruplar ve toplumlar arası ilişkilerin
temelini iletişim kavramı oluşturmaktadır.İletişimi kısaca “bilgi
üretme,aktarma ve anlamlandırma süreci” olarak tanımlanmaktadır.Bu
tanımdan yola çıkarak iki insanın karşılıklı konuşmasını iletişim
sayabileceğimiz gibi ,arıların bal bulunan bir bölgeyi birbirlerine
haber vermelerini de iletişim olarak kabul edebiliriz.
Genel anlamda iletişimin gerçekleşmesi için iki sistemin varlığı ve bu
sistemler arasında bir alış-veriş şart koşulmaktadır. Bu sistemler iki
insan , iki hayvan yahut iki makine olabileceği gibi bir insan bir
hayvan veya bir insan bir makine de olabilir.
Yukarıda bahsedilen alış-veriş kavramından da anlaşılacağı üzere
iletişimde bilgi akışının iki yönlü olması beklenir.Sibernetikte tek
yönlü bilgi akışına “Enformasyon” karşılıklı bilgi alışverişine ise
“Komünikasyon” yada iletişim adı verilir.(Akman 1982)
Tüm bu açıklamalar dikkate alındığında insanlar arası konuşmalara
iletişim denemeyeceği anlaşılmaktadır.Örneğin ana-babalar yada
amirler,çocuklarına / memurlarına sadece emirler verir,karşı tarafın
tepkileri dikkate alınmıyorsa bunun adına iletişim denemez. Bu durum tek
yönlü bir bilgi akışı ve anlamlandırma süreci olduğu için “Enformasyon”
olarak adlandırılır.
Şu aşamada iletişim kavramını oluşturan bütünün parçalarını açıklamanın
yerinde olacağını düşünüyorum.Bunlardan ilki birbiriyle ilişkili olma
kavramıdır.İletişimde yalnız mesaj alış-verişi yeterli
değildir.Mesajların birbiriyle ilişkili olması da gereklidir.İkinci
kavramı alış-veriştir.Bu kavram daha öncede belirtildiği gibi iki
yönlülüğü ifade etmektedir.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
İletişim
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İletişim 2
» İLETİŞİM ADRESLERİ
» Turnuva İletişim Adresleri
» İletişim ve İnternet Tarihi
» Güneş'in en büyük silahı iletişim..

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Felsefe - İnsan İlişkileri-
Buraya geçin: