ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Gençlik Çağı Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunlar Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Gençlik Çağı Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunlar Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Gençlik Çağı Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunlar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Gençlik Çağı Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunlar I231076_gsli

Gençlik Çağı Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunlar Empty
MesajKonu: Gençlik Çağı Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunlar   Gençlik Çağı Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunlar EmptyÇarş. Haz. 09, 2010 1:34 am

Yazar: Prof. Dr. Atalay YÖRÜKOĞLU


Gençliğin Tanımı ve Toplumdaki Yeri
Gençlik, çocuklukla erişkinlik arasında yer alan, gelişme, ruhsal
olgunlaşma ve yaşama hazırlık dönemidir. Ergenlikle başlayan hızlı
büyüme, gençlik çağını sonunda bedensel, cinsel ve ruhsal olgunlukla
biter. BM Örgütünün tanımına göre genç, 15-25 yaşları arasında, öğrenim
gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve ayrı bir konutu bulunmayan
kişidir. Gerçekten gençlik hem toplumsal, hem biyolojik, hem de ruhsal
bir kavramdır.
Türk toplumu gerçek anlamda genç bir toplumdur. Nüfusumuzun % 60�nı 25
yaşın altındaki çocuk ve gençler oluşturmaktadır. 50 milyonluk hiç bir
Batı ülkesinde nüfus içindeki gençlik kesimi bu kadar büyük değildir.
Ülkemiz gençliği sorunsuz bir gençlik sayılabilir. Çünkü varlıklı
toplumların gençlerine özgü hastalıklarına daha tutulmadı. Ülkemizde
gençler arasındaki uyuşturucu kullanımı o kadar değildir. Gençlik
suçluluğu da nüfusumuza ve genel suçluluk oranına göre düşüktür.
Gençlik yalnız olumsuzlukların toplandığı bir çağ değildir. Gençlik
tatlı hayallerin, tutkuların ve idealizmin filizlendiği, sıkı
arkadaşlıkların, ilk sevgilerin yaşandığı dönemdir. Yeniliğe ve ileriye
doğru atılımların yapıldığı, kendini kanıtlama ve kendi kimliğini ortaya
koyma çabalarının yaşandığı dönemdir. ARİSTO 2300yıl önce gençliğin
özelliklerini çok çarpıcı anlatmıştır. Şöyle ki; tutkuludurlar, huysuz
ve öfkelidirler. Kendilerini içtepilerine kaptırırlar; tutkularının
kölesi olurlar. İsteklerinin önüne dikilen en küçük engele bile
katlanamazlar. Onura, başarıya, paradan çok değer verirler. Çünkü paraya
gereksinimleri olmamıştır. Eli açık ve iyilikseverdirler. Çünkü
kötülükleri tanımamışlardır. Çabuk güvenir, çabuk bağlanırlar. Çünkü
aldatılmamışlardır. Yüksek amaç ve hayalleri vardır; çünkü daha yaşamın
sillesini yememişlerdir. Koşulların sınırlayıcı etkisini
öğrenmemişlerdir.
Gençler yanılınca, çok yanılırlar. Sevgide de, nefrette de aşırıya
kaçarlar. Her şeyi bildiklerini sanır ve onun için yanlışlarında sonuna
kadar direnirler.
Gençlikte Arkadaşlık
Gençlik çağı evden kopma ve topluma açılma çağıdır. Ergenliğe giren bir
gence evi dar gelmeye başlar. Ana-babanın öğütlerinden ve
karışmalarından usanan genç, kendini dışarı atar. Çünkü soluk
alabildiği, özgür davranabildiği yer, dışarı ortamıdır. Evle bağları
gevşeyen genç kendini dışarıda bulur. Kendi gibi bağımsızlık arayan,
aynı kaygıları yaşayan, benzer bocalamayı yaşayan yaşıtlarına takılır.
Evinde anlaşılmadığını, değer verilmediğini, çocuk gözüyle bakıldığını
sanan genç için arkadaş kümesi bir kurtuluş, bir sığınaktır.
Gencin sıkı arkadaşlık kurmadan topluma açılması düşünülemez. Bu
bakımdan arkadaşlık ilişkileri toplumsal ilişkilere öncülük eder.
Arkadaşlarca aranmak, beğenilmek ve benimsenmek, benlik saygısının
önemli bir koşuludur. Genç bu ilişkilere girerek zekasıyla, spor ve
sanat yetenekleriyle kendini kanıtlar.
Arkadaşlık kurabilmek ve sürdürebilmek başlı başına bir başarı, ruh
sağlığının bir ölçüsüdür. Ailesine bağımlı, güvensiz ve sıkılgan bir
çocuk okulda başarılı olabilir ama, arkadaşlık kurmada çok yetersiz
olabilir. Gençlik çağında, gençlerin ruh hekimlerine başvurma
nedenlerinin başında arkadaşsızlık yakınması gelir.
Gençlikte Benlik
Ben, benlik, kişilik çoğunlukla eş anlamlı olarak kullanılan
kavramlardır. Kişiyi kişi yapan, başkalarından ayıran duygu, tutum ve
davranışların tümünün örgütlenmiş bütünlüğünü anlatır. Her insanın
ulaşmak istediği bir benlik vardır. Kişi özlediği, kendine yakıştırdığı
bu ideal benlik kavramını geliştirmeye çabalar. İdeal bene yaklaştıkça
mutlu olur. Kimi zaman ideal ben, bir düş, bir özlem olarak kalır. İdeal
benliğe ulaşamazsa, kişi mutsuz olur. İdeal benliğin gerçek dışı olduğu
durumlarda kişi bunalıma düşer, kavramını geliştirmeye çabalar. İdeal
bene yaklaştıkça mutlu olur. Kimi zaman ideal ben, bir düş, bir özlem
olarak kalır. İdeal benliğe ulaşamazsa kişi mutsuz olur. İdeal benliğin
gerçek dışı olduğu durumlarda kişi bunalıma düşer. Kendi kendinden
beklentisi çok yüksek olan kişi, genellikle bilinçdışı dürtülerin ve
tutkuların buyruğundan çıkmayan kişidir.
Gençlikte Kimlik Karmaşası
Kimlik karmaşasına giren gençler, kendilerine belli bir yön veremeyen
bir yerde kök salamayan gençlerdir. ERİKSON (1968) kimlik karmaşasını
yaşayan genci şöyle tanımlar:
İnsanlara yaklaşma ve sıkı ilişkiler kurmada başarısızlık gösterir ve
bunun sonucu yalnızlık çeker. Uygun olmayan rastgele kişilerle
arkadaşlık eder. Çalışamama, kendini bir işe verememe, dikkatini toplama
güçlüğü belirgindir. Yarışmadan kaçar ve yeteneklerine uymayan işlerde
kendini tüketir. Ailenin ve toplumun onaylamadığı rollere girer. Ters ya
da olumsuz kimliğe bürünür.
Kimlik karmaşasında kurtulmak için gençler değişik yollara başvururlar.
Dış ülkelere göçüp yerleşerek, uyruk değiştirerek, din değiştirerek
kendilerine yeni bir kimlik bulmaya çalışırlar.
Toplum içinde bir yer edinemeyen, kök salamayan ve geleceğinden de umudu
kesilen genç, topluma sırt çevirebilir. Çocukluğundaki kötü örneklere
dönüş yapar. �adem ben sizi istediğiniz gibi olamıyorum, öyleyse
istemediğiniz gibi olacağım�der. Sınıfını, uyruğunu, dinini, ülkesini,
yetiştiği ortamın tüm değer yargılarını yadsıyabilir.
Kimi genç de, topluma sırt çevirmek yerine topluma meydan okuyarak
olumsuz kimliğini kanıtlamaya çalışabilir. Şiddet eylemcileri,
teröristler bunlara örnek gösterilebilir. Bunlar içinde en çarpıcı
örnek, hiç şüphesiz ki MEHMET ALİ AĞCA�ır. Zemzem kuyusuna işeyerek üne
kavuşan insan gibi, o da değer verilen insanları öldürerek ünlü kişiler
arasına girmiştir.

Aile Tiplerine Göre Çocuğa Verilen Önem

ÇOK SEVEN-KOLLAYAN, GEVŞEK DİSİPLİNLİ AİLE
Çocuğa büyük sevgiyle bağlanmışlar, tam benimsemişler. Çok sıcak verici
ancak çok koruyucu ve kollayıcıdırlar. Tüm yaşamları çocuğa göre
düzenlenmiştir. Yalnız çocuk için yaşıyor gibidirler; bir dediğini iki
etmezler.

SIKI DİSİPLİNLİ, SEVECEN AİLE
Bu aileler de çocuklarına karşı sevecen, ilgili ve düşkündürler. Çocuğun
tüm maddesel ve ruhsal gereksinimlerini karşılarlar. Çocuğun sağlığı ve
öğrenimi için hiçbir özveriden kaçınmazlar.

BASKICI-İTİCİ SEVGİSİZ AİLE
Gence bu ailelerde küçükten beri yeterli sevgi ve sevecenlik
gösterilmemiştir. Aile ortamı gergin, ilişkiler düşmancadır. Bol
eleştiri, azar, aşağılama ve dayak vardır.

SEVGİSİ YETERSİZ, DİSİPLİNLİ GEVŞEK AİLE
Bu aileler çocuğa karşı ilgisiz, ruhsal gereksinimlerine karşı
duyarsızdırlar. Çocuk ayak altında dolaşmadıkça, ağlamadıkça ya da bir
muzırlık yapmadıkça ilgilenmezler.

PARÇALANMIŞ AİLEDE GENÇ
Ölüm veya ayrılık nedeniyle bölünmüş ailelerde büyüyen çocukların
gençlik çağında çok değişik uyum sorunları ortaya çıkabilir. Çocukluğu
babasız geçmiş bir genç erkek, genellikle bir genç kızdan daha çok
sorunlarla karşılaşır.

SEVEN, BENİMSEYEN, DEMOKRATİK AİLE
Çağdaş bir ailedir. Ana-baba arasında saygı vardır. Sorunlar buyruklarla
değil, konuşarak çözümlenir. Evde gerginlik yerine, ılımlı bir hava
vardır.

GELENEKSEL, ATAERKİL AİLE
Geleneksel Türk ailesinde babanın tartışılmaz, salt otoritesi vardır.
Evde ilk ve son sözü söyleyen babadır. Babayla çocuk arasında korkuyla
karışık saygılı bir uzaklık vardır.

Ruhsal Hastalık Kavramı
Ruhsal hastalık, insanın duygu, düşünce ve davranışlarında olağan dışı
sapmaların aykırılıkların bulunmasıdır diye tanımlanabilir.
Ruhsa hastalık belirtileri rahatsız edici, acı verici, kişiyi ve
çevresini mutsuz eden türden belirtilerdir. Kişinin uyumunu bozar,
ilişkilerini sarsar, çalışmasını etkiler.

Nevrozlar
BUNALTI NEVROZU
Bunaltı sürekli olabildiği gibi, yoğun biçimde nöbet nöbet de gelebilir.
Bunaltı nöbeti geçiren bir kimse belirsiz bir korku içindedir. İçi
daralır, sık sık solur, soğuk soğuk terler döker, göğüs sıkışır,
boğazında lokma kalmış gibi bir tıkanma duyar, çarpıntısı vardır.
Çocuklukta yaşanan bunaltının en önemli nedenlerinden biri ana-babadan
ayrılma, ana-babayı yitirme durumlarıdır.

FOBİK NEVROZ
Saçma, abartılmış ve gerçeğe uymayan korkulara fobi adı verilir. Korku,
benliğin sağlıklı bir tepkisidir. Kişiyi tehlikelere karşı uyarır ve
önlem almasını, korunma yolları aramasını sağlar. Fobik kişi, benliği
tehlikeye sokmayan durum ve nesneler karşısında korkuya ve paniğe
kapılır. Köpekten korkan bir kimse bir yavru köpek yanından geçse bile,
dizinin bağı çözülebilir. dokunmak ya da kucağına almak ise paniğe
kapılabilir.

HİSTERİK NEVROZ
Hasta, hiçbir organik bozukluğu olmadığı halde birden bacaklarının
tutmadığından, ellerini kollarını oynatamadığından yakınır. Sanki birden
felç olmuş gibidir. Ancak sinirlerde ve kaslarda bir bozukluk yoktur.
Gündüz kolunu-bacağını oynatamayan hasta, uykudayken serbestçe oynatır.

OBSESİF-KOMPULSİF NEVROZ
Kişi, düşüncesinin saçma olduğunu bilir. Ama bunaltı çekmekten kendini
alıkoyamaz. Aklından kovmaya çalışır ama başaramaz. Örneğin, bir anne
yeni doğan çocuğu ile ilgili olarak aklından geçen �a çocuğumu boğarsam.
Ya elimdeki bıçağı çocuğuma saplarsam�gibi düşünceden çok büyük sıkıntı
duyar.

DEPRESİF NEVROZ
Depresyon genel bir çöküntü durumudur. Depresyona giren bir kişi yaşama
sevincini yitirir. Sürekli üzgün. kederli, isteksiz ve yorgundur. Günlük
işler ona büyük bir yük gibi gelir. Yaptığı işten tat almaz. Gülmeyi
unutmuş gibidir. Canı konuşmak istemez.

Psikozlar

ŞİZOFRENİ
Şizofreni, genç yaşlarda başlayan düşünce, duygu ve davranışlardaki ağır
bozukluklarla birlikte giden, kişinin ruhsal dengesini ve uyumunu bozan
bir psikozdur. Genellikle ergenlik çağı ile 45 yaş arasında ortaya
çıkar. En yaygın psikoz türüdür. Hastaneye başvuranların % 20�ini
oluşturur.

MANİK-DEPRESİF PSİKOZ
Hasta, depresyona girdiği zaman, tam bir çöküntü içinde görünür.
Yemez-içmez, uyumaz; insanlardan kaçar. Bezgin, üzgün ve elemlidir.
Çalışma gücünü yitirmiştir. Hasta, suçluluk duygusu çeker. Öyle ki hasta
ikinci Dünya Savaşı�ın kendi yüzünden çıktığını söyleyecek kadar
gerçekten kopabilir.

Ruhsal Tedavi
Ruhsal tedavi (Psikoterapi) ruhsal bozuklukları konuşma yoluyla
düzeltmeyi ve iyileştirmeyi amaçlayan tedavi biçimidir. En yoğun tedavi
biçimi Psikanaliz�ir. Bu tedavide hasta divana uzanarak değil, hekimle
yüzyüze konuşarak tedavi edilir.
Hastanın beklentileriyle hekimin amaçları çelişiyor, tedavi süreci
verimli olmaz. İyi bir arkadaşla dertleşme, sorunlarını paylaşma ve
dayanışma bir ölçüde ruhsal tedavidir. Hekimin hastasını tanımasından
daha önemlisi hastanın kendi kendini tanımasıdır. Hastanın yardım almaya
istekli ve işbirliğine yatkın olması, ruhsal tedavide ön koşuldur.
Hekimlikte hastanın isteğine karşın tedavi uygulanamaz.
Gençlerle ruhsal tedavi sürdürülürken, ana-babalarla düzenli ya da belli
aralıklarla görüşmeler yapmak gerekir. Genç, ana-babası arasında
kalırsa, tedavinin etkisi olmaz. Örneğin tutucu bir aileden gelen bir
genci, daha bağımsız davranmaya yöneltmek, gençle ana-babanın daha çok
çatışmasına yol açar. Böyle bir durumda tedavi son bulur.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Gençlik Çağı Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunlar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Görünen sorunlar
» FM 2009 için Bilinen Sorunlar ve Çözümleri
» Pro Evolution Soccer Hakkında Bütün Sorunlar Buraya
» İBB'ye gençlik aşısı..
» Malatyaspor'a gençlik aşısı..

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Felsefe - İnsan İlişkileri-
Buraya geçin: