Tarih 05.12.2001 ŞL grup maçinda, Nou Camp’ta Barça’ya karsı ilk yarıda 2-0 öne geçiyoruz ve ikinci yarıda Barça bulduğu iki golle eşitliği sağlayınca, maç berebare bitiyor ama biz üzuntüden kahroluyoruz.
Tarih 13.03.2002, bu sefer rakibimiz İtalyan devi Roma’ya karşı deplasmanda Ümit Karan'la 1-0 öne geçiyoruz yine galibiyeti son anda kaçırarak maçı berabere bitiriyoruz diye gözümüze uyku girmiyor..
Tarih 29.07.2010 rakibimiz Sırp takimı, Galatsaray'ın "gücü"nün "bütcesi"nin yanına yaklaşamayacak kadar "zayıf" bir takım; yine 2-0 öne geçmemize rağmen skoru koruyamıyoruz ve rakip maçı 2-2'ye getiriyor ama şimdi üzülmüyorum(z), hem de bizden 5 gömlek zayıf takıma karşı alınan bu utanç verici sonuca rağmen…Barça'yla berabere kalmanın bedeli üzuntü, OFK'yla berabere kalmanın sonucu 'TEPKİSİZLİK', neden?
Çünkü alıştırdılar biz de kabullendik; sanki yıllardır sistemli bir çalışmanın neticesinde bu durumlara gelircesine...Yani bir tümör gibi; yakalanmışız kansere ve kurtarılamıyoruz, bir taraftan alınırken öteki tarafımıza sıçrıyor ve ilerledikçe ilerliyor... Kimse müdahele etmiyor, edemiyor ya da etmek istemiyor.
Peşpeşe yapılan hatalar..
Umursamazlık,
Vurdumduymazlık, sorumsuz tavırlar had safhada...
Mesele zayıf bir takıma yenilmek değil; bunu alışkanlık haline getirmek,kanıksamak, kabullenmek; yani bir nevi çaresizliğe donüştüren, boş vermişlik ve sorumluluğun bilincinde olmayan bir yığın insan topluluğunun yıllardır nerede olduklarının farkında olmamalarıdır…
Peki kim çıkaracak bizi bu durumdan?
Gidip deplasmanda aynı takıma 5 tane atıp tur atlayınca çağ mı atlayacağız? Her sezon başında gelene 5 gidene 6 atmıyor muyuz zaten? Peki ya sonra? 10.haftadan sonra bu takım istikrarlı bir şekilde yokları oynadığını görmüyor mu bu yönetim? "Galatasaray iyi yolda" diyen başkan görmüyor mu bunları? Galatasaray'ın parayla çalışan menajeri SEZ(gin)miyor mu bunları?
Gerets
Kalli
Cevat Güler
Skibbe
Korkmaz
Rijkaard
Son 4 sezonda değişen 6 antrenör ve elde edilen iki mucizevi şampiyonluk...Avrupa'da çizilen inişli çıkışlı grafik, Şampiyonlar Ligi'ni unutan unutturan mantalite, son iki senede ligde yaşanan rezalet...
Bir takım sezon başlarken sahaya tek yabancıyla çıkıyorsa bunun sorumlusu kim? "Galatasaray'da transfer bitmez" diyenler, Galatasaray'ı bitirme noktasına getirdiklerinden neden bu kadar bihaberler?
Rijkaard geldiğinden beri inanılmaz hatalara imza atıyor, hem de yanında dünyaca ünlü bir yardımcısının olmasina rağmen.. Fakat, eğer takımda bu kadar antrenör değişikliği olmamış olsa sorun Rijkaard'ta derdim, ama her sene antrenör değişiyorsa ve takımdaki hatalar zihniyet ve sonuçlar değişmiyorsa sorun antrenörde değil demektir.
Sorunlar, plansız programsız ne yaptığını bilmeden, her sene başında taraftarı aptal yerine koyarak "Galatasaray'ın hedefi bütün kupaları toplamak" diyerek beklentileri yükseltenler, Nisan ayına kadar tüm kupalara mendil sallayınca bu sefer "bu sene geçti gelecek sezonda gerekli değşiklikleri yaparak çok farklı Galatasaray oluşturacağız" diyenler, Mayıs'ın sonunda "kampa kadar bütün transferle bitecek" diyenler, Haziran sonunda "bütçemize göre transferler yapacağız" diyenler, Temmuz'un sonunda "Galatasaray'da transferler bitmez" diyenler, Ağustos başında yine yeniden "hedefimiz 5 kupa" diyenler, Ağustos sonunda " falan oyuncu geç geldi kampa yetişmedi , zamana ihtiyaci var" diyenler ve her sene bıkmadan usanmadan, sabırla sebatla bu palavraları tekrarlayan bir zihniyetin ürünüdür. Bu zihniyetin meyvaları ne mi oluyor? Eskiden kahır şimdi ise 'TEPKİSİZLİK' oluyor.
Yönetimler değisir, antrenörler değişir, futbolcular topyekün değişir ama zihniyet değişmez ise, bize her sevdadan geriye kalan sadece kabullendirilmiş 'TEPKİSİZLİK' olacaktir.
Velhasıl kelam; bizim Galatasaray için üzuntü hislerimizi bile elimizden aldılar!
Yürüyedurun kimse tutamaz sizi!..
TEK VAZGEÇİLMEZİM BLOG
#Yashar#