ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Rijkaard kafası!..  Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Rijkaard kafası!..  Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Rijkaard kafası!..

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Rijkaard kafası!..  I231076_gsli

Rijkaard kafası!..  Empty
MesajKonu: Rijkaard kafası!..    Rijkaard kafası!..  EmptyC.tesi Tem. 31, 2010 5:14 pm

Meselenin esasını ortaya koyalım; Galatasaray Futbol Takımı,
“Rijkaard’ın yönetiminde”, Young Boys’a karşı, “rakibin 3 golünü
direklerin, 5 golünü harika kurtarışlar yapan kaleci Volkan’ın önlediği
ve de rakip forvetlerin beceriksizlikleri ve şanssızlıkları yüzünden
gole çeviremediği 5 de net pozisyondan” sonra “2 de gol yiyerek”, yani
“çok genç” bir rakibe “15 gol pozisyonu verip”, 3 pozisyondan “iki gol
çıkaran” ve 2-2 berabere kalan Fenerbahçe’ye, hem de 76 dakika 10 kişi
oynayan Fenerbahçe’ye “yenilen” bir takımdır!..


Neden; çünkü başında “gerçek bir hoca gibi davranan” bir teknik direktörü yoktur!..

Baros, “koşan, zıplayan, vuran” bir sporcu için “en hassas yerinden”
Aşil Tendonu’ndan sakatlanmıştır, “ne kadar süre oynayıp oynamayacağı”
belli değildir ve Galatasaray’ın “onun yerini dolduracak” Mehmet
Batdal’dan başka santrforu ve golcüsü yoktur!.. Mehmet Batdal gençtir ve
“istikrarlı” şekilde fırsat verilirse, “oynayacağı takıma uzun yıllar
yararlı olacak ve gol atacak” bir ümittir; Baros’un sakatlığı süresince
de, Galatasaray’da alternatifsizdir!..


“Böyle” bir durumda, Mehmet Batdal “iyi de oynasa, kötü de oynasa”, bir
teknik adamın “onu el üstünde tutması, moralini bozmak yerine, moral
üstüne moral aşısı yapması” gerekmez mi?..


Ama, bakınız Rijkaard ne yaptı; Fenerbahçe maçında “bir gol kaçırdı”
diye Batdal’ı 63’üncü dakikada oyundan aldı ve yerine “boyu Batdal’dan
iki karış kısa Emre Çolak’ı, adeta alay eder gibi sahaya sürdü” ve
bundan sonra “27 dakika doldur boşalt oynayan Galatasaray, Fenerbahçe
önünde beraberliği sağlayacak” sonuç hamlesini yapamadı ve yenildi;
bitti mi?..


Hayır, “bu tablo üzerine” hemen “Mehmet Batdal yeterli değil,
Galatasaray golcü aramasını hızlandırdı” haberleri gündeme girdi ve 3
gün sonra, daha önce “benzer rakipler önünde 4 gol atan ve bir o kadar
da asist yapan” ama bu defa “moralman bitmiş” olarak sahaya çıkan Mehmet
Batdal, Belçika’nın bir kasaba takımı önünde “kötü oynadığı” ilk
yarının sonunda “gene” oyundan alınıp, soyunma odasına gönderildi!..


Gene bitmedi; “aynı senaryo” UEFA Ligi ön eleme maçında da oynandı;
“oynadığı sürede, bir golü direkten dönen, iki golü kaleci tarafından
kurtarılan, bir golü kale çizgisinden çıkarılan, üç nefis gol pası
veren” ve “Arda ile beraber takımın en etkili adamı olan” Batdal,
takımın Serdar Özkan, Sabri ve Hakan ile beraber “en kötü adamı” olan
Barış dururken, sahadan alınıp, yerine Kewell sokuldu ve “bundan sonra”
ileride top tutma ve pozisyona girme üstünlüğü kaybedildi, Arda ile “bir
şans golü” daha bulmasına rağmen, galibiyet korunamadı ve Belgrad’a çok
riskli bir 2-2’lik sonuç taşındı!..


Bitmedi; maçtan sonra Rijkaard’ın söyledikleri yürekler acısı idi; ona
göre “Galatasaray vakit geçirmeyi ve kapanmayı bilmediği için iki gol
yemiş ve galibiyeti koruyamamıştı”; herhalde Rijkarard “maçı
seyretmemişti”; zira Galatasaray’ın yediği iki gol de “duran toplardan”
geldi; “açılıp kapanma” ile bir ilgisi yoktu; “futbol” tabiriyle tamamı
tamamına “aptal” golleriydi!..


Ve “koca” Rijkaard “kendi sahasında, üçüncü sınıf bir Balkan takımına
karşı”, futbolcularını “kapanmamak ve vakit geçirmemekle” suçluyordu;
“Biz defansif değişiklikler yaptığımız hâlde, takımımız kapanamadı,
vakit geçiremedi, onun için berabere kaldık” diyordu; vah ki, ne vah!..


İşte “bu kafaydı” Galatasaray takımını yöneten ve “kendi”
gazetecilerine, Galatasaray yönetimine meydan okuyarak “Transfer işi
benim elimde değil, alırlarsa da alırlar, yönetimin bileceği iş. Aslında
3’lü orta sahayla oynamak istiyorum ama eldeki kadro uygun değil”
diyerek, “gelecek kötü sonuçlara” şimdiden “bahane” hazırlayan!..


Galatasaraylılar, “geçen sezondan daha kötü” bir sezona hazırlanın;
Galatasaray yönetiminin de, Galatasaray takımının da içi kaynıyor; kimse
kimseyi sevmiyor, çoğunluk “kendine oynuyor”; Başkan Polat’ın
yönetimdeki, hoca Rijkaard’ın saha kenarındaki, kaptan Arda’nın saha
içindeki “egoizmleri” de bu kaosun en bariz belirtileri; yazık!..



İşte üç büyükler!..

Kuralar çekildiğinde uçuyorduk; “Kolay rakipler çıktı, takımlarımız turları güle oynaya geçecek!..”

“Kolay rakip”, Fenerbahçe’ye karşı “15 net gol pozisyonuna girdi” ve
sarı-lacivertli defansı hallaç pamuğu gibi attı, beraberliğe, maçı TV’de
yorumlayan sevgili Rıdvan Dilmen’le beraber şükrettik!..

“Kolay rakip”, Galatasaray’a karşı, hem de “Galatasaray’ın sahasında”
2-0’ın altından kalktı; memleketine “tur ümidini” hem de fazlasıyla
götürdü!..

“Kolay rakip”, Fenerbahçe kalecisi Volkan’a 24 saat sonra nazire yapan
kaleci Hakan’a takıldı ve Beşiktaş da İstanbul’a getirdiği beraberliğe
sevindi!..

“Üç büyükler”, 3 maçta “beş küçük gol” yedi; “beşi de duran toplardan”;
biri penaltıdan, ikisi -Beşiktaş’ın yediği gol ile Galatasaray’ın yediği
birinci gol- “benzer” gafletten, diğer ikisi -Galatasaray’ın yediği
ikinci golle, Fenerbahçe’nin yediği birinci gol- “benzer” uykudan,
bilmem ki “afiyet ile” hazmedilecekler mi?..

“Kolay rakipler” önünde “üç maç” ve üç beraberlik; işte futbolumuzun
büyükleri; saha dışında bol yağ, bol şamata, ama iş sahaya gelince, “üç
beraberliğe binlerce defa şükür” ve de en azından Galatasaraylılara
soruyorum; haksız mı, yönetimi yerden yere vuran sevgili Hakan Şükür?..


Hocalar yarışı!..

Sezona “en şanslı giren” hocalar, Ertuğrul Sağlam ile Şenol Güneş; zira
“yönetimleri ve taraftarları” onlara inanıyor, güveniyor, futbolcuları
da hocalarının bir dediğini iki etmeyecek bir moral motivasyonun
içinde!..


Fenerbahçe’de Aykut Kocaman konusunda “kocaman bir soru işareti”,
yöneticilerin de, taraftarların da, futbolcuların da beyinlerini
karıştırıp duruyor, başta “iyi sonuçlar alınırsa” ne âlâ, alınamazsa,
yandı gülüm keten helva!..

Galatasaray’da Rijkaard konusunda çok kişinin kanaati “olumsuza
dönüşmüş” durumda, her alınan kötü sonuçta, “olumsuzluk” stat
tribünlerine ve internet sayfalarına, oradan da TV ekranlarına ve gazete
sayfalarına sıçrayacak; işi zor, çok zor!..


Beşiktaş’ta Schuster, “yapılan ve çok şey beklenen” büyük ve gösterişli
transferlere rağmen, Avrupa Kupalarında ve ligin başında “iyi sonuçlar
alamazsa”, bugünkü “günlük güneşlik” hava, tersine dönecek ve fırtınalar
kopmaya başlayacak; ünlü teknik adam için “risk dolu” bir süreç
başlıyor!..


Kısacası, başkanlar ve takımlarla beraber, bu sezon “teknik adamlar
yarışı” da enteresan olacak; bakalım kim gidecek, kim kalacak?..


Abra kadabra!..

Galatasaray’ın eski başkanlarından Faruk Süren, gene konuşmuş ve aklınca
alay etmiş; “Haldun Üstünel’e medyatik yakıştırmalar yapıldı. Sihirbaz,
hokkabaz falan gibi... Bir abra kadabra beşincilik, 2. sene bir abra
kadabra mabra kadabra daha, üçüncülük...”

Ben alay etmeden gerçeği yazayım; Galatasaray’da “bir abra kadabra
süreci var” ise, bu, Faruk Süren’in başkanlığı döneminde cereyan eden
olaylar dizisidir; “Kulübü Alp Yalman’dan borçsuz ve hatta kasada para
ile devralan” Süren, görevi bıraktığında, Galatasaray Kasası “fiilen
iflâs etmişti” ve bugüne kadar “o dönemden gelen mali felâketin altından
hâlâ kalkılabilmiş değil!..”

Hem de, “maliyeti ucuz” Hagi’lerin, Taffarel’lerin, Popescu’ların
transfer edildiği bir dönemde ve UEFA Kupası’nın, Süper Kupa’nın
alındığı, dolar bazında onlarca ve onlarca milyonun “gelir olarak
aktığı” bir süreçte!..


Borç yüzünden kulübün telefonlarının kapandığını, manavın, bakkalın bile
alacak kuyruğuna girip, icralar, hacizler çıkardığını ne çabuk unutmuş,
Süren; söylesin bakalım, yüzde 10 faizlerle borçlanılıp, 15 milyon
dolara mal olan ve çöpe atılan , çöpe atılacağı da bilinen, sadece
“kongrede seçim kazanmaya yarayan” stat proje ve maket abra kadabrası
kimin zamanındadır?..”


Ya “TGS kredisi” abra kadabrası; ya Cayman Adaları abra kadabraları, ya
“Samsunspor’a verilen” çekler abra kadabrası, ya Galatasaray’a çok
pahalıya mal olan AİG ve de “Galatasaray Şirketleri” abra kadabraları?..



Daha birçok örnek yazarım ama, yerim bitti; burada kalsın; üstelik ben
“abra kadabra” sözünü, Süren gibi “hokkabazlık, göz boyamacılık, el
cambazlığı” anlamına kullanmıyorum; “yıllar yılı Galatasaraylılara
anlatılan hayali ve pembe ama sonuç olarak mali felaketi hazırlayan
hikâyeler” anlamına kullanıyorum; alay etmiyorum, acı gerçekleri
yazıyorum!..


Galatasaray’da “en son konuşacak insandır” Süren; susup oturmayı bile hâlâ öğrenemedi!..

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Rijkaard kafası!..
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ade'nin kafası karıştı..
» Kafası Boşalmış!+18
» Baltayla Kafası Kesilmiş!+18
» Kafası Güzel Sercan
» Terry'nin kafası güzel: 1-0

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Özel :: Blog Dünyası :: Sizden Gelen Yazılar-
Buraya geçin: