TEM yolunda Edirne- Kırklareli il sınırında bir dinlenme tesisindeyiz. Saat 01.00 suları. Gecenin ayazı kalın montlarımıza soğan zarı muamelesi yapıp beter soğuğuyla yakıyor bizi. Titreyişimize sebep olan bu eksi sühunet, kanı kaynayan bir grup gence tesir etmiyor sanki. Onlar az ötemizde, boş TIR parkının göbeğinde ya kalabalık voltalar atıyor ya da 3'lü 5'li gruplar halinde 'vaziyet değerlendirmesi' yapıyor. Dışarısı gibi içerisi de kalabalık. Orada da bitiştirilip uzunlaştırılmış masalarda sohbet eden, durum muhasebesi yapan, hayata dair her konudan konuşup sonunu burada mevcut pozisyonlarına getiren genç kızlar, delikanlılar, tek tük orta yaş ve üstü insanlar var.
DEMOKRATİK HAK
Bu kadro kendisini "HALK CEPHESİ" olarak adlandıran 150- 200 kişiye yakın bir kadro. Edirne'de olup biten "malum olaylara" sebep olan basın açıklaması yapma isteğinde direnen kadro yani. Önce tedirgin, mesafeli yaklaşıyorlar bize. Sonradan avukatlarının da dâhil olduğu yönetici kadroyla temas sağlıyor bir kenara çekilip konuşuyoruz.
Geçen gün otoyol turnikelerinde oldukça haşin davranış gördünüz. Gaz, cop, taş üzerine şimdi de soğuk, uykusuzluk, yorgunluk ve belirsiz bekleyiş. Ne olacak peki? - Biz demokratik haklarımızı kullanıp Edirne'ye girmek, basın açıklamamızı yapmak istiyoruz başından beri. Neden engellediklerini de anlayamıyoruz
İzin verilemezse ne yapacaksınız? - Beklemeye devam edeceğiz. Vali küçük bir grubun otogara gelip açıklama yapmasını önerdi
Fena mı bu teklif? - Burada günlerdir demokratik haklarını kullanmak isteyen hangi arkadaşa "sen gelme geri dön" diyebiliriz ki?
Şehirde PKK'lı teröristler geliyor lafı yaygın. - Bunu biliyoruz. Bizim PKK ile bir ilgimiz yok. "Amerika defol, bu vatan bizim" diyoruz sadece. Esas vatan hainliği emperyalizme karşı olmamaktır.
Sizi kente sokmama emri alan polis eninde sonunda gelip dağıtır diye düşünmüyor musunuz? - Bunu defalarca denediler. Yine direniriz.
Otobüsleriniz özel firmaların, şahısların malı. Şoförler "yeter artık çocuklar. Dönelim" demiyor mu? - Yaşadıklarımızı görünce onlar da bize hak veriyor.
Bu tesisin sahipleri tedirgin mi peki? - Sanırız tedirginler. Burayı bir an önce terk etmemizi ima ediyorlar. Bir olay çıkacak diye endişeleri var.
Bu sıcağa kar dayanmaz. 200 kişiye yakın genç insana yiyecek içecek ve diğer ihtiyaçları için destek nereden? - Sivil toplum örgütleri ve her yerdeki arkadaşlarımızın desteği ve bağışlarıyla sürüyor eylemimiz. Kumanya bulmakta zorlandığımız oluyor. Suyu bile 7-8 kilometre ötedeki Havsa'dan aldık ilk günlerde.
KIZINI ALAN ANA
Satırlarımı öğlen vakti yazıyorum. O gençlerin bulunduğu dinlenme tesisinden. Bir anne kızını televizyonda eylemcilerin arasında görüp almak için Edirne'ye geldi, izlemişsinizdir. Bu halin kendi içindeki çarpıcılığı bir yana bu gençlerin aslında kim olduğu ya da "Kimler olmadığını" iyi anlatıyor. Eylem ortasında yetişen annesi tarafından grubun içinden alınıp götürülen bir PKK'lı düşünebiliyor musunuz? Bu arada annenin grup sözcüsü avukat hanıma "Kızımı size bırakayım da dağa çıkarın değil mi?" mealinde sözleri de kara mizah gibi. Analar dağa gitmesine, polis şehre girmesine izin vermiyor bu gençlerin. Ne dağ, ne şehir, kim bilir belki de o yüzden "sınırdalar".