Transferde de şampiyon (mu?)
Geçtiğimiz sezon hem Turkcell Süper Lig hem de Fortis Türkiye Kupası'nı müzesine götüren Beşiktaş, yurt içinde kusursuz denebilecek bir sonuç elde etti. Rakiplerinin aksine sezona yıldız kalibresinden uzak ancak faydalı isimlerle başlayan Beşiktaş, özellikle sezon ortasında yaptığı nokta transferler ile ikinci yarıda ciddi bir yükseliş yaşadı ve hem lig hem de kupa şampiyonluğuna uzanmayı başardı.
Yönetimin tatil yapıp şampiyonluk sarhoşluğuyla geçirecek vakti yoktu. Zira Lig, Ağustos başında başlayacaktı. Ezeli rakipler Fenerbahçe ve Galatasaray da ilk resmi maçları Temmuz ayında oynayacağı için onlar da gerek yurt için gerekse yurt dışından ciddi isimlerle anlaşıp hazırlık kamplarına yeni transferlerini yetiştirmeyi amaçlıyorlardı.
Dört büyükler içinde Mustafa Denizli ile yeniden anlaşan Beşiktaş dışındaki diğer üç ekibin teknik direktör arayışında olması, yeni bir sistem ve doğal olarak gideniyle ve geleniyle yoğun bir sezon geçireceği anlamına geliyordu.
"DOĞUŞTAN BEŞİKTAŞLI" MEHMET TOPUZ
İşte bu zamanlarda yani Haziran ayında, şampiyonluk kutlamaları sürerken Beşiktaş'ın adı ciddi bir transfer bombasıyla gündeme geldi. Kayserisporlu Mehmet Topuz, Beşiktaş'a 'Evet' demişti. Fenerbahçe'nin de istediği bu oyuncuyla anlaşmak hem rakibine atılmış bir darbe olacaktı hem de siyah beyazlı ekibin kadrosu ciddi bir yerli güç ile takviye edilecekti. Bu arada Mehmet Topuz'un da, Beşiktaş'a gitmek istediğini söyleyip üzerine Beşiktaş formasını geçirmesi, daha resmi imzalar atılmadan işin bittiği şeklinde yorumlandı.
Ancak Kayserispor yönetimi, sözleşmesi devam eden Mehmet Topuz'u Fenerbahçe'ye vereceğini açıklamasıyla bir anda kıyamet koptu. Fenerbahçe cephesinin kendinden emin tavırları, Kayserispor yönetiminin kararlı tutumu sonrası, Beşiktaş formasıyla poz veren ve gerekirse kontratı bitene dek Kayserispor forması giymemeyi göze aldığını söyleyen Mehmet Topuz yelkenleri indirdi ve Fenerbahçe'ye gitti.
Beşiktaş'ın transferde yediği ilk ciddi darbe Mehmet Topuz olayı oldu ancak milli oyuncu için harcanan parayı hak edecek değerde bir oyuncu olmadığı ve bu transferi gerçekleştirmeyerek aslında Beşiktaş'ın kazançlı çıktığı da sıkça dile getirildi. Benim de kanaatim Mehmet Topuz'un o paranın adamı olmadığı şeklinde... Ama bu olayla Beşiktaş yönetiminin, yöneticilik ve yönetmeliklerle ilgili becerilerinin bir kez daha ciddi biçimde sorgulanma gereği ortaya çıktı.
VARAN 2: GÖKHAN ZAN!
Mehmet Topuz olayı sonrası bir diğer ciddi olay da Gökhan Zan ile yaşandı. Serbest durumda olan milli oyuncu, Galatasaray'a imza attı hem de Beşiktaş bir kuruş bile kazanamadan... Gökhan'ın yeteneği ve takımına olan katkısı tartışılabilir ancak milli takım seviyesinde ve her şeyden önce yerli statüsünde olan bir oyuncunun bu kadar kolay kaybedilmesi Galatasaray'ın zaferi olduğu kadar Beşiktaş'ın da kaybı oldu. Yakın gelecekte yabancı kontenjanı aşağı çekilmeye başlandığında, elinde yerli yıldızı fazla olan takımlar hep bir adım önde olacaklar.
Beşiktaş, Gökhan olsa da olmasa da, Mustafa Denizli'nin sistemine uyum sağlayamayan Tomas Zapotocny'i gönderip bir yabancı stoper almayı hedefliyordu ancak Gökhan Zan'ın varlığı rekabeti bu da başarıyı getirecekti. Bunu geçtiğimiz sezon gördük. Bu bakımdan Gökhan Zan, aldıkları ve verdikleriyle bir başka kayıptır.
FİNK, FERRARİ VE NİHAT
Bu iki kayıp, ciddi transferleri kaçınılmaz hale getirdi. Forma ve kombine satışları, Şampiyonlar Ligi hedefleri ve en önemlisi ligdeki unvanını koruyup geçtiğimiz sezon elde edilen başarıların tesadüf olmadığının ispatı için gidenlerin yerinin dolması şart oldu.
Denizli'nin istemediği Cisse'nin yeri, sezon ortasında anlaşılan Michael Fink ile dolduruldu. Aynı ekolden gelen ve aynı pozisyonda oynayan Fabian Ernst'in başarılı çıkmasının ardından Fink sessiz sedasız geldi, idmanlara çıktı ve hazırlık kampında fena görüntü çizmedi. Zaten o pozisyonda oynayan bir oyuncudan çok fazla şey beklenmemeli. Ernst ve Fink ikilisi, dil avantajıyla da kısa sürede uyum sorununu atlatacaklarının sinyallerini verdi. Bu arada Barış Kupası'nda eski E. Frankfurtlu'nun gol girişimleri gözlerden kaçmadı. Bu yönüyle de Cisse'den ciddi biçimde ayrılıyor.
Mustafa Denizli'nin 'Mutlaka alınmalı' dediği stoper transferi de uzun süreli arayışlar sonunda Denizli'nin istediği Matteo Ferrari ile sonlandı. Cezayir asıllı oyuncunun Roma gibi elit bir takımda oynaması, geçtiğimiz sezon Serie A'nın flaş ekibi olan Genoa'da oynaması ve her şeyden önce İtalyan ekolünden gelmesi nedeniyle kendisi için büyük umutlar beslendi. Ama yeni bir ülke ve ekole gelmesi, pozisyonu gereği konuşarak oynamak zorunda olması önemli bir uyum süreci geçirmesini zorunlu kıldı. Catania ve Barış Kupası maçlarında henüz hazır bir görüntü çizememesinin ana nedeni de buydu.
Bu arada bu noktada Tomas Zapotocny'nin derslik davranışı da unutulmamalı. Çek oyuncu, Temmuz sonuna kadar takımla çalışsa da aslında Denizli'nin kafasından sildiği bir isimdi ve bunun da farkındaydı. Hatta kendisinin yerine transfer edilen Matteo Ferrari ile beraber idmanlara çıkması da dikkat çekiciydi. Ancak yine de yılmadan, hiç ayrılmayacakmış gibi çalıştı ve en ufak bir huzursuzluk çıkarmadı. Bu noktada Zapo'nun profesyonelliği de gözlerden kaçmamalı...
Ve Nihat transferi... Beşiktaş'tan çıkıp La Liga'nın yolunu tutan yıldız oyuncu yıllar sonra Beşiktaş'a, daha da olgunlaşmış bir halde geri döndü. Nihat bence bu sezon ligin en önemli 3 transferinden biridir. Son yılında, sakatlıklar nedeniyle yaşadığı şanssızlıkları saymazsak İspanya ve Milli Takım'da başardıklarıyla artık kalitesini ispatlamış bir yıldız. Beşiktaş yönetimi, bu transferde de bir ara kaybetme noktasına gelse de sonunda Nihat'ı Beşiktaş'a ve Turkcell Süper Lig'e döndürmeyi başardı.
Gelir gelmez bedelli askerlik için kışlanın yolunu tutan Nihat, daha sonra doğrudan İspanya'ya giderek Beşiktaş kampına katıldı ve daha ilk idmanla birlikte kısa sürede hazır olacağının sinyallerini verdi. Eğer sakatlıklar yaşamazsa ki bu noktada Beşiktaş Sağlık Ekibi'nin, alanında ligin en iyilerinin başında geldiğini hatırlatalım, Nihat, Nobre, Holosko ve kafası Yunanistan'dan Türkiye'ye dönerse Bobo dörtlüsüyle Beşiktaş forvet hattı sezon boyu sorun yaşamaz.
Bu forvet dörtlüsünün arkasında süre alması zor gözüken Batuhan'ın, saha dışı nedenlerin de etkisiyle kiralanması kaçınılmaz oldu.
BEKLERE UZUN VADELİ YATIRIM
Bunca isim içinde Beşiktaş, geleceğini de düşünerek bazı hamlelere imza attı. Sezonun ilk transferi olarak sessiz sedasız anlaşılan Erhan Güven, hazırlık maçlarındaki performansıyla dikkat çekti. Genç sağ bek, hücum yönünü geliştirirse gelecekte hem Beşiktaş hem de Türk Milli Takımı için önemli bir kazanç olur.
Bu pozisyon için yapılan bir diğer transfer de Rıdvan Şimşek oldu. Bir çok takımı peşinden koşturan Karşıyakalı genç sağ bek, Genç Milli Takım'ın vazgeçilmezlerinden biri ve gelişmeye açık bir isim. Geliş zamanı itibariyle biraz da Gökhan Gönül'e benzetilen Rıdvan, eğer çalışır ve doğru yönlendirilirse Türkiye yeni bir yıldız kazanabilir.
Genç yetenek harekatının en ciddi hamlesi ise İsmail Köybaşı oldu. Serdar Kurtuluş + para karşılığında G.Antep'ten gelen İsmail için ödenen nakit para oldukça ciddi ancak geçen sezon yaptığı çıkışı sürdürebilirse Beşiktaş'ta İbrahim Üzülmez'in ardından sol bekteki gelecek 10 yılı sağlama alınmış olur.
İdmanların yıldızlarından olan İsmail, Beşiktaşlılar'a umut verse de hazırlık maçlarında tam hazır bir görüntü çizmedi ancak hazırlık maçlarındaki rakiplerin gücüne bakıldığında bu bocalama çok da anormal değil. O da diğer gençler gibi doğru yönlendirilir ve şımarmazsa alternatifi az olan sol bekte, hem Beşiktaş hem de ülkemiz adına bir başka önemli kazanç olur.
BOBO, DELGADO VE 10.5 NUMARA
Gelenler ve gidenler dışında bir de mevcut isimlerle yaşanan sıkıntılar da yaz boyu Beşiktaş'ın başını ağrıttı. Önce Bobo'nun Yunanistan sevdası sorun oldu... Olympiakos'un teklifiyle başı döndü ancak Yunan ekibi aynı baş döndürücü teklifi Beşiktaş yönetimine yapamadı ve siyah beyazlı kulüp de yok pahasına Bobo'yu kaybetmek istemeyince imzalar atılamadı. Anlaşmanın sağlanamaması Bobo'nun futbola odaklanmasını zorlaştırdı. İdmanlar ve Barış Kupası maçlarında izlediğimiz Bobo'nun Beşiktaş'a pek katkısı olmaz.
Bir diğer sorun da Delgado ile yaşandı. Geçtiğimiz sezondan kalan sakatlığı için ameliyat olan Arjantinli kaptanın dönüşünün Mart'a kadar uzayabileceğinin söylenmesi Beşiktaş yönetimini harekete geçirdi. Yıldız oyuncu için en makul çözüm olarak gözüken sözleşmenin askıya alınması formülünde ise iki taraf henüz anlaşamadı.
Bu pozisyonda Yusuf ve Tello gibi iki alternatif olsa da üç kulvarda başarılı olma mücadelesi veren Mustafa Denizli ısrarla bu alana takviye istiyor. Bunda da haksız sayılmaz! Rakiplerinin transferleri sonrası artık Beşiktaş'ın mevcut gücünü koruyup tek tük transferlerle sezona girme lüksü kalmadı. Orta sahaya kaliteli bir ismin alınması kaçınılmaz hale geldi. Yukarıda saydığımız dört yıldız golcüden maksimum performans sağlamanın en önemli şartı da budur. Ancak ligin başlamasına günler kala bu takviye henüz yapılamadı.
Sözün özü, önem sırasına göre sıralanacak olursa, orta sahaya yapılacak yıldız bir oyuncu transferi ve buna bağlı olarak Delgado sorunun çözülmesi ile Bobo'nun futbola döndürülmesi, rakipleri güçlerine güç katarken Beşiktaş'ın geçmesi gereken sınavlar olacak.