ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Baltalimanı Antlaşması Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Baltalimanı Antlaşması Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Baltalimanı Antlaşması

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258041
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Baltalimanı Antlaşması I231076_gsli

Baltalimanı Antlaşması Empty
MesajKonu: Baltalimanı Antlaşması   Baltalimanı Antlaşması EmptyPtsi Haz. 07, 2010 5:59 am

Osmanlı Devleti'nin, 1838’de,
İngiltere ile Baltalimanı’nda imzaladığı ticaret antlaşması.
Avrupa’da sanayi inkılabının neticesi olarak daha fazla ham maddeye
ihtiyaç duyulmaya başlandı. Bunun üzerine Osmanlı hükümeti de 1826’dan
itibaren, ham maddesini dışarıya çıkararak, esnafın işsiz kalmasını
önlemek maksadıyla bir nevi himaye sistemi olan yed-i vahid (tekel)
usulünü uygulamaya koymuştu. Sistemin, ayrıca, yeni kurulmuş olan
Asakir-i Mansure-i Muhammediyye ordusuna kaynak bulmak ve üreticinin
mahsulünü ucuza satarak aldanmasını önlemek gibi gayeleri de
bulunuyordu. Yed-i vahid uygulaması özellikle İngiliz tüccarlarını son
derece rahatsız ediyordu. Nitekim, İngiliz sefiri Ponsen, yed-i vahid
usulü ile ticaret serbestisine konmuş engellere şiddetle çatmakta;
Türkiye’de mahsul yetiştirenler, bunların fiyatlarını tespit etmekte
yegâne hakim olan imtiyazlı kimselere satmak mecburiyetinde kaldıkça,
Türk sanayiinin geriliğe mahkûm kalacağını iddia etmekteydi. Kısaca
yed-i vahid usulü, İngiltere’nin Osmanlı Devletini gönlünce sömürmesini
engellemekteydi.

Bu sebeple İngilizler, Osmanlı ticaretinde kendilerine ters düşen
hükümlerin kaldırılması için 1833’ten itibaren ünlü hariciye nazırları
Palmerston aracılığıyla uğraşmaya başladılar. 1836’daki müzakerelerde
Osmanlı heyetine başkanlık eden gümrük emini Tahir Efendi, eski düzenden
mümkün olduğunca az taviz vermeye çalışmış ve İngiliz isteklerine boyun
eğmemişti. Bu durumda İngiliz diplomasisi, Osmanlı bürokrasisinin zayıf
ve bunalımlı bir devresini kollamaya başladı. Nitekim bu fırsat, iki
yönlü bir şekilde, İngilizlerin karşısına çıktı. 1837’de Londra büyük
elçiliğinden hariciye nazırlığına getirilen Mustafa Reşid Paşa,
İngilizlere yakın bir müzakereciydi. Londra büyükelçiliğindeyken mason
locasına kayıtlı olan Reşid Paşa, Osmanlı Devletini, iktisadi bakımdan
çökertecek bir antlaşmaya yanaşmakta hiç tereddüt göstermedi. Bu sırada
Mehmed Ali Paşa, Mısır'da Osmanlı Devleti için büyük bir tehlike arz
ediyordu. Reşid Paşa, Mısır meselesinde İngilizlerin yardımlarını temin
bahanesiyle, Baltalimanı’ndaki yalısında dört gün süren ve çok gizli
tutulan pazarlıklar sonucunda, 16 Ağustos 1838’de Osmanlı-İngiliz
ticaret antlaşmasını imzaladı. Antlaşma, 8 Ekim 1838’de Kraliçe
Victoria, bir ay sonra da Sultan Mahmud tarafından tasdik olundu. Esas
ve zeyl olmak üzere iki kısım halinde tanzim edilen antlaşmanın birinci
kısmı, iç ticarete ait maddeleri; zeyli meydana getiren ikinci kısım ise
İngiltere’den ithal edilecek mallarla, transit eşyaların
gümrüklendirilme şekillerini ihtiva ediyordu.

Antlaşmanın zeyl kısmının ikinci maddesine göre, zirai mahsullerle sair
eşya üzerine konan yed-i vahid yani tekel usulü, tamamen kaldırılıyordu.
Bu maddeyle emperyalizmin önündeki engeller kaldırılarak, iktisadi
sistemimiz felce uğramış oluyordu. Ayrıca, iç ticaretin, Osmanlı
vatandaşlarına münhasır kalması da kaldırılıp, istisnasız bir şekilde
İngiliz tüccarlarına veriliyordu.

Antlaşmanın diğer önemli hükümlerine gelince, dördüncü madde ile,
Britanya tebaası, Osmanlı memleketleri mahsulü olan bütün maddeleri,
istisnasız olarak ihraç etme iznine sahip olacaklardı. Altıncı madde ile
transit resmi kaldırılmaktaydı. Yedinci madde ile, İngiliz gemileriyle
gelen İngiliz emtiası için, bir defa gümrüğü ödendikten sonra, ithalatçı
veya alıcı tarafından nereye götürülürse götürülsün bir daha gümrük
ödenmeyecekti. Antlaşmanın bu hükümleri ile, Osmanlı hazinesi, önemli
bir gelir kaynağından mahrum kaldı. Önceden yabancı bir emtia bir
eyaletten diğer bir eyalete geçerken, ilave gümrük ödemek zorunda
bulunduğundan, fiyatı artarak rekabet gücünü kaybediyordu. Şimdi ise,
Osmanlı tüccarı, bir yerden bir yere bir malı götürüp satarken yüzde 12
vergi verirken, İngiliz tüccarları, ortakları ve adamları, yüzde beş
vergi ödeyecekti. Böylece, İngiliz tüccarları, Osmanlı tüccarına karşı
korunmuş oluyordu. Bilahare transit resminin devam etmesine karar
verilmiş ise de, buna karşılık ithalat resimlerinde, yüzde ikiye varan
bir indirime daha gidildi.

Bu arada antlaşma hükümlerinin Mısır, Afrika eyaletleri dahil bütün
Osmanlı ülkelerinde ve her sınıf halk tarafından tatbik ve riayet
olunacağına dikkat çekildikten sonra, isteyen bütün dost devletlere de
istisnasız olarak antlaşmanın teşmil edileceği taahhüt olunuyordu.
Nitekim, 19. yüzyılın ilk çeyreğine kadar, Osmanlı dış ticaretinde
birinci sırayı alan Fransa, menfaatlerine halel geleceğini bilerek bu
antlaşma hükümlerine şiddetle karşı çıktığı halde, çok geçmeden 25 Kasım
1838’de yukarıdaki maddeye istinaden aynı hükümleri ihtiva eden bir
antlaşma imzaladı. Bunu, Avrupa’nın diğer devletleri takip etmekte
gecikmediler. 31 Ocak 1840’ta İsveç ve Norveç, 2 Mart 1840’ta İspanya,
14 Mart 1840’ta Hollanda, 30 Nisan 1840’ta Belçika, 1 Mayıs 1841’de
Danimarka ve 20 Mart 1843’te Portekiz ile antlaşmalar imzalandı.

Mustafa Reşid Paşanın faaliyetleri sonucu, 1838’de önce İngiltere ve
sonraki yıllarda diğer Avrupa devletleriyle imzalanan bu ticari
antlaşmalar, esnafı ve tüccarlarımızı uşaklığa, devletimizi de borç
bataklığına düşürmekten öte bir işe yaramamıştır. Nitekim, antlaşmanın
imzalanmasından sonra Avusturya başbakanı; “İşte Osmanlı şimdi bitti!”
derken, Osmanlı’ya büyük bir darbenin vurulduğunu daha işin başında
söylemekten kendini alamamıştır. Aradan yirmi yıl geçtikten sonra,
1858’de antlaşmanın tesirlerini anlatan İngiliz Edward Michelson ise;
“Yabancı ülkelerde büyük ünü olan Türk sanayiinin birçok kolları, şimdi
tamamen yok olmuştur. Bunlar arasında pamuk sanayii başta gelir ki,
bunlar tamamıyla İngiliz sanayii tarafından sağlanmaktadır. Şam’ın çelik
bıçakları, Kıbrıs’ın şekeri, İznik’in çinisi, Teselya’nın iplik boya
sanayii hep yok olmuştur. Bütün bu sanayi kollarının, bugün, Türk
topraklarında artık izi bile kalmamıştır” derken, Türk sanayiinin
düştüğü acı durumu dile getirmiştir. Bu ticaret antlaşmaları, devlet
hazinesini, önemli masrafları karşılayamaz hale getirdi ve Avrupa’dan
borç alma yolu açıldı. Böylece, dışa bağımlılık devri başlamış oldu.

Gerçekten de Sultan Abdülaziz, 1861’de tahta çıkarken, 1838 ticari
antlaşmalarının bir neticesi olarak, dış ticaretin yanında iç ticaret de
yabancıların eline geçmiş, büyük çapta mali ve iktisadi çöküntü
içerisinde bulunan bir devletle karşılaşmış idi.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Baltalimanı Antlaşması
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Yaş Antlaşması
» Karlofça Antlaşması
» Gümrü Antlaşması
» Edirne Antlaşması
» Zitvatorok Antlaşması

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Tarih-
Buraya geçin: