ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
"Güneşi batıramadılar" Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
"Güneşi batıramadılar" Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 "Güneşi batıramadılar"

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Assassin™
No-Post !
Assassin™


Favori Oyuncu : Alex De Souza , Cristiano Ronaldo , Lugano , Messi
Mesaj Sayısı : 8012
Puan : 188255
Rep : 2750
Yer : Efeler Diyarı AYDIN
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 20/08/09
"Güneşi batıramadılar" I231073_fbli

"Güneşi batıramadılar" Empty
MesajKonu: "Güneşi batıramadılar"   "Güneşi batıramadılar" EmptyÇarş. Şub. 03, 2010 3:57 pm

Şenol Güneş, Milli Takım’dan ayrılışıyla ilgili,
“Yüzüme ayrıl demediler, Azerbaycan’dan haber yolladılar. Güneş
batmasın diye doğuya gittim. Güneşi batırmaya çalıştılar, ama görüyorsunuz
batıramadılar” dedi.
“Küçükken güneşin denizde ufuk çizgisinden kaybolmasına çok üzülürdüm.
Güneş’in suya batacağını ve bir daha hiç çıkmayacağını sanırdım. Büyüdüm,
öğrendim, deneyim kazandım, dünyayı ve insanları tanıdım. Şimdi her batışında
ertesi sabah doğudan yeni umutlarla yükseleceğini biliyorum”..
Trabzonspor’un ve Türk futbolunun unutulmaz isimlerinden Şenol Güneş 45
yıllık birikimi, sevinç ve hüzünleriyle bugün çok daha hoşgörülü bakıyor
yaşama. Geçmişin
muhasebesini yaparken sakin, kendinden emin. Edinimlerinin, yarınlar için yol
gösterici olduğunu söyleyecek kadar açık yürekli. Hırslı, araştırmacı ve hâlâ
ilk günkü gibi heyecanlı.
Yaklaşık iki yıl süren Seul macerasından sonra
döndüğü Trabzon’da kendisinden ne beklendiğinin farkında. Neler verebileceğinin
de tabii.
Milliyet Gazetesi'nden Cemal Ersen'in özel
röportajı...

“Milli Takım’dan başlayalım hocam. 48 yıl
aradan sonra A Milli Takımı Dünya Şampiyonası’na götüren ve üçüncüsü yapan
teknik adam olarak böyle bir başarıya ulaşacağına
inanıyor muydunuz?”

- “Yaptığınız bir şeyi istemek daha kolay oluyor. Çocukken birşeyler elde
etmek duygusu vardı içimde. Farklı olma hayallerim vardı. Hava atmak değil,
üretmek peşindeydim. Hep farklı bir şey yapmayı düşündüm. Ama şöyle bir başarı
olacak, bunu elde edeceğim diye düşüncem yoktu. Dünya Kupası’nda ne olacağını
bilmiyordum doğrusu. Niyetlerimle isteklerim örtüştü. Hırsımı belli etmem, ama
hırslı olduğumu iyi biliyorum. Futbolcularımla çok iyi bir ekip oluşturduk ve
başarıya ulaştık.”
“Görev yaptığınız süre içinde saçınız,
giyiminiz, tarzınız eleştiri konusu oldu. Bunlara üzüldünüz mü?”


-“Ben yaşamın içinden geldim. Hakkımda çeşitli
yakıştırmalar yapanlar o sözcüklerin anlamını yeni öğreniyorlardı. Ben onların
anlamını yaşayarak büyüdüm. 15 yaşında ailenin reisi idim. Bugünlere atama ile
gelmedim. Hem okuyor hem futbol oynuyordum. Küçük bir kentte, dar sokaklar
arasında büyüyen bir insan olarak hayallerim fazla idi. Mesela karşımdaki deniz
beni hep bir yere bağlardı, gemi beni başka bir kente götürürdü. Oyuncu iken en
iyi giyinen futbolcu idim, teknik direktör olunca en kötü giyinen oldum. Bu bir
bakış açısı. Benimle ilgili sorun yok. İstanbul’da bir berberim vardı, saçımı
eleştirdiler. Ama ne gariptir o gün beni eleştirenler şimdi aynı berbere
gidiyorlar.”

“2002 Dünya, 2003 Konfederasyon Kupası üçüncülüğünden
sonra 2004 yılında Milli Takım’dan ayrılmak zorunda kaldınız”.

-“2004 yılı. Benim için en büyük olumsuzluk buydu, başarısızlık. İngiltere’yi
elimizden kaçırmak bizi etkiledi. Moral bozukluğu ile Letonya maçına çıktık.
Letonya’yı bir engel olarak görmedik ve gidemedik Avrupa Şampiyonası’na.
Sorumlusu benim. Şamarı orada yedim zaten. Yalnız kaldım.”
“Ayrılış şekliniz peki?”
- “Ben ayrılmayı hiç doğru bulmadım. Sezon sonu mukavelem bitiyordu. Taraflar
oturup konuşmalıydık. Görevde olan insana istifa sorulur mu? Ama Türkiye’de bu
soruluyor. Bir tarafın öte tarafa oyun yapması iş ahlakına aykırıdır. İki taraf
açısından da böyle. O gün de bu gün de aynı fikirdeyim. Yüzüme ayrıl
diyemediler. Gittiler Azerbaycan’a, oradan haber yolladılar. Bu hatayı yapanları
affetmiyorum. Bana nasıl yaptın demediler. Niçin yaptın dediler. Aslında zararı
bana değil, temel yapıya verdiler. Bunu aşmak lazım. Futbolun etik değerleri
kollanarak karar verilmeli. Medeni bir ayrılık olmalı”.

“Fatih Terim’in
ayrılışı da sizinkinin benzeri oldu galiba.”

-“Fatih hocanın ayrılışı da böyle. Yanlış. Haksızlık bu. İki senelik yeni
sözleşme yapılmıştı. Aynı yönetim, aynı hoca sözleşmeyi uzatıyorlar sonra ortaya
böyle bir durum çıkıyor. Aslına bakarsanız Fatih hoca da hatalı davrandı. O
zaman bu durumu sorgulamak lazım. Terim büyük işler yaptı, ama bu şekil ayrılık
doğru olmadı. Milli Takım ve Türk futbolu zarar gördü.”
“Futbol Federasyonu, A Milli Takım için
yabancı bir teknik adam düşünüyor. Türk bir teknik adam yapamaz mıydı bu
işi?”

-“Ben bile milli takım antrenörlüğünü yaptığıma göre herkes yapar
diyorum.(gülüyor). Niye yabancı arandığını bilmiyorum. Bana sorarsanız Türk
olmalı. Olmadığı zaman bunu bir kaos haline getirmek doğru değil. O takım gelen
antrenörün değil, Türkiye’nin. Yabancı da gelse bizim takım. Ona yardımcı
olmamız lazım. Ancak bu süreçte Türk antrenörünü tartışmaya açmak da yanlış
oldu. Bunun da hesabı sorulmalı.”
“Yeniden A Milli Takım’ın başına gelmek ister
misiniz?”

-“Şu anda kesinlikle istemem. İleride olur mu bilinmez. Trabzon’da çalışmayı
düşünmüyordum, bir anda burada buldum kendimi. Tatile gidiyordum buraya geldim.
Yarın ne olacağı belli olmaz. Sizin dışınızda gelişen pekçok olay var.
Kaleciliğin bana en önemli katkısı her türlü hamleye hazırlıklı olmayı öğretti.
Kontripiyede kalmayacaksın.”
“Seul macerasını nasıl
değerlendiriyorsunuz”.

-“Seul’de sabır, saygı ve sevginin kutsallığını gördüm. Örf ve adetlerine
bağlılıklarına tanık oldum. Hem ülkemi temsil ettim, hem hoşgörünün ne denli
önemli olduğu konusundaki fikirlerimi güçlendirdim. Şunu söylemeliyim. Doğu her
zaman aydınlıktır. Güneş batmasın diye doğuya gittim. Güneşi batırmaya
çalıştılar ama görüyorsunuz batıramadılar. Ben batmadım.”
‘Fabrikanın dumanı
tütmeli’

“1995-96 sezonundaki 2-1’lik Fenerbahçe
yenilgisi sonrası kaçan şampiyonluk sizi çok mu üzdü?”

-“Berabere kalsak da, şampiyon olacaktık. Doğru işler yaptığım maçı
kaybettim. Kazanabilirdik de. Adam ne diyor ‘Hücum etti o yüzden yenildik’.
Neye göre? Skoru nasıl koruyacaktık. Defansta kalarak mı? O zaman gol yemeyecek
miydik? Yanlış yaptığımı düşünmüyorum. Elbette kaçan şampiyonluğa üzüldüm. Ancak
yaptıklarımın 15 yıl sonra anlaşıldığını düşünüyorum. 82 puan aldım, Fenerbahçe
84. Beş-on puan, benim hatamdan kaybettik diyelim, demek ki 104 puan
toplayamadık. Bu yüzden kusura bakmasınlar. Saha sonuçları ve şampiyonluk
amaçtır, hedef değildir. O gün yapmak istediğimiz şey borçlu kulübü borçtan
kurtarıp iyi futbol oynayarak zirveye tırmanmaktı. Bunun önemli bölümünü
başardık. Futbolcuların değeri arttı. Bir maç kaybedince yaptığın herşey yanlış
oluyor.”
“Bu sezon gerçek hedefiniz nedir?”
-“İki hedefimiz var. İlki ve en önemlisi kupa şampiyonluğu. Futbolcularıma
bana istek ve yeteneğinizi gösterin, ona göre hedef belirleyeceğim dedim.
Onlardan aldığım sinyal olumlu. Kupada sonuna kadar gideceğimize inanıyorum.
Açık söyleyelim, ligde şampiyonluk uzak hedef. İlk üçe girmek başarıdır.
Herkesin beğenisini kazanan bir futbol oynamak istiyoruz. Gelecek yıl hedefimizi
büyültebiliriz. Trabzon büyük caimadır. İyi takım olmayabiliriz, ama büyük
camiayız. 25 yıl şampiyonluk görmemiş takım olmasına rağmen bu istek ve heyecan
Trabzon camiasının büyüklüğünü gösterir.
Diyelim ki bu yıl şampiyon olduk. Seneye takviye yapmayacak mıyız? 20-30
milyon euro harcayacağız. Sonra? Sonrası zor. Doğru işler yaparak başarılı
olmalısın. Şampiyon olalım, borç yapalım sonrasına bakarız mantığı ile yürünmez.
Kulüpler maalesef bu yolda. Sonra devlet borçları affetsin. Türkiye’de futbolcu
da, teknik adam da vergisini ödemeli. İnsanlar vergi dairesinin yolunu öğrenince
işler düzelir”.
“Tekke işinin gerçek yüzü nedir?”
-“Fatih ile konuştum. O da, ben de, yönetim de gelmesini istiyordu. Belki
birkaç kişi istememiş olabilir. Beni de istemeyen vardır, bu normal. Fatih
Terim’i de isteyen, istemeyen var. Tekke’ye 2 milyon euro vermemiz gerekiyordu.
Bu aşamada doğru bulmadım. Fatih’e dedim, olursa şimdi olacak. Olmazsa sene sonu
zaten bonservis bedelin yok. Fakat sonra yapılan konuşmalar doğru olmadı. Buna
rağmen her zaman kapımız açık. O tartışmasız Trabzonspor’ludur. Fatih’in
takımımda olmasını isterim. Bir sıkıntısı varsa bana gelebilmeli. Ama biz de
istersek onu alabilmeliyiz. Türkiye’ye gelecekse Trabzonspor’a gelsin. Ağabeylik
yapsın arkadaşlarına”.
“Trabzonspor geçmişte futbolcu fabrikası idi.
Fabrika iflas mı etti?”

“Bu konu önceliklerim arasında. Ağabeylerimizi de bu işin içine sokarak yeni
proje geliştireceğiz. Üniversiteleri de dahil etmek lazım. Önce kulüpte, sonra
şehirde, ardından bölgesel anlamda uygulanacak plan hazırlayacağız. Bu
fabrikanın dumanı tütmeli. Tüttüreceğiz. Takım sayısı arttı bölgede, ama futbol
kalitesi artmadı. Hep geriye gittik, yatırım yok.”
‘Kaleci
yalnızdır’

“Kaleci olmanız rastlantı mıydı?”
-“Doğrusunu söylemek gerekirse kaleci olmak istememiştim. Sokak arasında top
oynarken, mahalle arası maçlarda ağabeyim forvetti beni kaleye geçirirdi.
Erdoğdu Gençlik’te futbola başladıktan sonra bu yolun değişmeyeceğini gördüm.
İsteyerek olmadım, ama iyi oynayınca devam etmek zorunda kaldım. Kaleci yalnız
adamdır. Forması, oyun alanı farklıdır. Herkes size arkasını döner. 20 sene
yaptım, ama çok başarılı olduğumu söyleyemem. Çünkü eğitim alarak yetişmedim,
oynaya oynaya öğrendim. Bizim zamanımızda kaleciler aptal olur, kafası çalışmaz
derlerdi.
‘TEOFİLO
ALIŞACAK’

“Teofilo yararlı olacak mı?”
- “İyi futbolcu, zamanla alışacak. Takımda her zaman yeri var. Forveti
ikileyebilirim. Ancak bu sistemin oturması için zaman gerekli. Bize katkısı
olacak. Umut’un da kendini geliştirmesi gelebileceği en iyi seviyeye çıkmak için
çaba göstermesi gerek. İstek var, yetenek de var. İkisi bir arada yükselecek.”
‘EN İYİSİ RÜŞTÜ’
“Türkiye’de iyi kaleci yetişmiyor gibi bir
düşünce var, katılıyor musunuz. Size göre son dönemlerin en iyi kalecisi
kim?”

-“Türkiye’de kalecilik gerilemedi. Futbolun katılım ve yatırım boyutu azaldı.
Futbol değişti. Türkiye’nin şu an en iyi kalecisi tartışmasız Rüştü’dür. Geçmiş
dönemler de dahil. Rüştü kolay gelmedi o noktaya. Hem kişilik hem yetenek
açısından en iyisidir. Volkan da iyi bir kaleci, ama Rüştü’nün gerisinde. Dünya
kupası onun zirve yaptığı noktadır. Kalecilik zorlaştı artık. Benim fizik olarak
özelliklerim yetersizdi, ama tekniğim ile açığımı kapatmaya çalıştım. Çok
başarılı olduğumu söyleyemem.”


03.02.2010
Kaynak : Milliyet
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
"Güneşi batıramadılar"
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» "Matador" Paris'te "Horoz" kovaladı..
» Mustafa Sapmaz: "Necip Uysal, Beşiktaş'ın Lampard'ı olabilir!"
» Murat Aksu: "Metin Keçeli'ye 'çakma aday' demedim"
» Recep Akdağ: "Osman Durmuş kamuoyundan özür dilemeli"
» Nouma: "Jübileme Mustafa Denizli engel oldu"

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: Futbol :: Spor Toto Süper Lig-
Buraya geçin: