ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Depresyon Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Depresyon Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Depresyon

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Depresyon I231076_gsli

Depresyon Empty
MesajKonu: Depresyon   Depresyon EmptyÇarş. Haz. 09, 2010 1:35 am

Günümüzde her geçen gün biraz daha
sık rastlamaya başladığımız bir rahatsızlık olan Depresyon (ruhsal
çöküntü); genellikle çevremizde meydana gelen olaylara bir tepki olarak
ortaya çıkar. Pazartesi sabahları yaşadığımız geçici sıkıntılardan,
derin duygusal kayıpların yaşandığı ve psikiyatrist müdahelesi
gerektiren ağır vakalara kadar birçok rahatsızlık depresyon olarak
adlandırılır.

İnsanlar zaman zaman kendilerini üzüntülü ve mutsuz hissederler. İşinden
ayrılmak, sevdiğini kaybetmek veya başarılı olamamak üzüntüye yol açan
yaşam olaylarındandır. Kısaca üzüntü normal yaşamın bir parçasıdır.
Ancak bu üzüntülü durumun uzaması ve nedensiz ortaya çıkması ruh sağlığı
sorunudur ve depresyon olarak tanımlanır. .Depresyon duygu düşünce ve
davranışı etkiler. Tedavi edilmediği taktirde aylar yıllar bazen de ömür
boyu sürebilir.

Depresyon her yaşta her birey de görülebilecek ruhsal bir hastalıktır.
Genetik veya biyokimyasal nedenler, çevre koşulları ve psikososyal
zorlanmalar depresyonun başlamasında etken olabilir. Tedavi edilmediği
durumda bireyin yaşamını ümitsiz, karamsar, bunalım içinde geçirmeye
başlamasına neden oluşturarak, " Depresif Psikoz" olarak tanımlanan "
gerçekleri görmeyecek kadar bunalım" a ilerleyebilir. Toplumun her
kesiminde görülebilir. Psikiyatrik hastalıklar arasında en sık rastlanan
bir tablodur.

Yaşam boyunca her 100 erkekten 10'unun ve her 100 kadından 20'sinin
Depresyon geçirdiği araştırmalarla saptanmıştır.

Depresyonun Belirtileri :
1. Duygularda , kederli, üzüntülü, hüzünlü hissetme
2. Yaşamdan geri çekilme. İlgi ve isteğin azalması. Daha önce yapılan
etkinliklerden keyif almama ve ilgisizlik.
3. Her işi ve duyguyu engelleyen bir enerji kaybı. Bitkin hissetme,
çabuk yorulma.
4. Uyku bozukluğu. Kişi uyandığında kendini dinlenmemiş hissedebilir.
Sabahları erken uyanma, uyumakta güçlük çekme, ya da " uykuya kaçış "
olarak tanımlanan fazla uyuma şeklinde görülebilir.
Uyku bozukluğu bir hastalık değildir başka hastalıklarda görülebilen bir
belirtidir. Nedeninin araştırılması gerekir. Bedensel hastalıklar
(astım, kalp hastalığı v.b.) nedeniyle olabileceği gibi psikiyatrik
hastalıkların (depresyon, mani v.b.) çoğunda görülebilir.
5. Dikkati toplamada güçlük, yetersizlik. Konsantrasyon azalmıştır. Bir
gazeteyi okuyamayabilir ya da bir filmi izleyemeyebilir. İşini tam
olarak yapamayabilir.
6. Değersizlik duyguları. Kendini eleştirme sürekli hale dönüşebilir,
kendine güven azalmıştır. Cesaret kaybolur. Birey kendini yetersiz,
başarısız, eksik değerlendirmeye başlar.
7. Suçluluk duyguları. Birey geçmiş ve bugünün olumsuz olaylarında
kendini gerçeğe uygun olmayan bir tarzda suçlamaya başlar. Vicdan
hesaplarına girişir ve sonunda neşesini kaybeder.
8. Yavaşlama. Birey karar vermekte, kararlar uygulamakta güçlük çeker.
Davranışlarda, düşüncenin akışında yavaşlık ortaya çıkabilir. Birey
durgundur, ya da tam tersi bir şekilde ajitasyon ve aşırı hareket
görülebilir.
9. İntihar düşünceleri. Birey ölüm düşünceleriyle ilgilenmeye
başlayabilir. Bu durum sıkıntılı olunduğu zamanlarda söylenebilen "
ölsemde kurtulsam " duygusundan farklı olarak daha çok ölümle ilgili
düşünce, sorgulama şeklinde ortaya çıkabilir.
10. Cinsel istekte azalma. Cinselliğe karşı ilgisizlik başlayabilir.
11. Tolerans eşiğinin düşmesi. Çabuk öfkelenme. Birey kolay öfkelenmeye
başlayabilir. Tahammülsüzlük, gürültüye karşı aşırı duyarlılık kazanma
ortaya çıkabilir.
12. Sıkıntılı durum. Birey kaygılı bir bekleyiş içinde olabilir. Sinirli
hissetmeye başlar. Bazen sürekli veya sıklıkla, bazen de hiç
ağlamayabilir. İnsanlardan uzaklaşabilir.
13. Sanrı ve varsanılar. Kişide, herkesin öleceği, mahvolacağını,
sonunun geldiğini, kimsenin kendisini sevmediğini, insanların kendisine
kötülük yapabileceği gibi psikotik ataklar görülebilir.
14. Obsesyon. Bireyin anlamsız, saçma olduğunu bildiği ama durduramadığı
düşüncelerdir. Depresyonlu hastaların %30'unda obsesyon bulunabilir.
15. Somatizasyon. Bazen birey depresyonda olduğunu bilinç düzeyinde
farketmeyebilir. Açıklanamayan bedensel yakınmaları gündeme gelebilir.
Migren, mide ağrısı, yan ağrısı, saç dökülmesi, sedef hastalığı gibi
hastalıklarda organik bir neden bulunamazsa, depresyonun bir organda
somatize olmasından şüphelenilir. Bu durum bilimsel kongrelerde
tartışılmaktadır.
Bazen de bedensel hastalıklara eş zamanlı olarak depresyon eşlik
etmektedir. Kronik ( uzun süren ) bedensel hastalıklarda en sık görülen
ruhsal bozukluğun depresyon olduğu açıklanmıştır.
Not:Hiçbir neden olmadan da kalıtsal yatkınlık olarak da depresyon
ortaya çıkabilir.

Depresyonun Nedenleri

Depresyon sık görülen bir hastalık olarak tanımlanmıştır. Bu sıklık
yaklaşık her dört kişiden biri olarak ifade edilebilir. Depresyon
tedaviye cevap verir ve kişilerin çoğunluğu iyileşir. Hiçbir neden
olmaksızın depresyon başlayabilir. Nedenleri şöyle özetleyebiliriz :

* Olumsuz yaşam olayları ile karşılaşma
* Büyük üzüntülere neden olabilecek kayıplar ve yas
* İş yaşamı sorunları
* Partner, evlilik, aile sorunları
* Hamilelik ve lohusalık süreci
* Kalıtsal yatkınlık
* Fazla alkol kullanımı
* Bazı hastalıklar ( Kanser, Multiple Skleroz, Epilepsi, Aids gibi
ölümcül hastalıklar )
* Bazı ilaçlar ( Kardiyak ve hipertansifler gibi )
* Doğum ve hamilelik süreci
* Menapoz - Antrapoz dönemi
* Mevsim değişiklikleri
�Ülke, şehir değiştirme, yeni yaşam koşulları
�Birçok insanın aynı şartlarda yaşamasına rağmen bazılarının depresyona
girdiği, bazılarının girmediği araştırılıp, tartışılmıştır.
Biyolojik-genetik alt yapının depresyona yatkınlık gösterdiği kişilerin
dış faktörlerle daha kolay depresyona girdiği ileri sürülmektedir.

Depresyon değişik şekillerde ortaya çıkabilir:
Bazısında neden olmaksızın aniden ortaya çıkar
Bazısında stresli bir yaşam olayından sonra başlar
Bazen tek atak olarak yaşam boyu sürebilir
Bazen tekrarlayan ataklar halindedir
Bazen semptomların şiddetli olması ile hastalar iş yapamaz hale
gelebilir
Bazıları ise iş yapabilir ama sürekli mutsuzluk hissederler

Depresyonda Hafıza
Dikkat toparlanamaz
Konsantrasyon bozulur.
Unutkanlık başlar
Yeni şeyler öğrenilemez
Bu nedenle bir iş performansı ciddi şekilde düşer.

Depresyonda Biyolojik-Vital fonksiyonlar Uykuya dalmada güçlük Sık sık
uyanma, sabahları erken uyanma
İştahsızlık ( Perhizde değilken 1 ayda kilosunun %5'inden fazlasını
kaybetme)
Cinsel istekte azalma
Hareketlerde faaliyetlerde yavaşlama, halsizlik, yorgunluk, bitkinlik.

DEPRESYON TÜRLERİ
Maskeli Depresyon Sınıflamalarda yer almamakla birlikte klasik
kitapların çoğunda yer alır.
Bu durumda klasik depresyon belirtileri yerine: Bedenin değişik
yerlerinde ağrılar, sızılar, uyuşma, karıcalanmalar, hissiyet azlığı,
karakter bozuklukları, Sexsüel alanda ve beslenme ile ilgili
davranışlarda bozukluklar, alkolizm, madde bağımlılığı gibi sorunlar ön
plandadır. Yani temeldeki depresyon bu şekilde dışa yansımıştır.

Tipik depresyon
Hastada deprestif duygu durum dikkati çekmekle beraber, diğer belirtiler
"tipik" depresyon belirtilerine uymaz.
Gün içi değişmeler görülür.
Kişilik yapısı takıntılara saplantıları yatkın insanlarda takıntılar,
saplantıar, kuruntular ön plana çıkar. Örneğin; su muslukları, tüpün
düğmesi, ütü fişi sürekli kontrol edilir. Bazen yoldan dönülüp tekrar
tekrar bakılır.
Bedendeki fizyolojik değişiklikler organlardaki bozukluğun habercisi
gibi değerlendirilir ve bedensel uğraşlar artar.
Çeşitli korkular gelişir.
Dışarıdan gösteri, rol gibi algılanacak davranışlar görülebilir.
A tipik depresyonlu insanlar her zamankinden fazla uyur ve fazla yemek
yerler. Aşırı kilo alırlar.
Kollarda ve bacaklarda aşırı güçsüzlük vardır.
Beklenmedik bir şekilde alkole, maddeye, kumara düşkünlük.
Aile ve iş yaşamından uzaklaşma
Açıklanması güç cinsel uyumsuzluklar dikkati çeker.

Çocuklarda ve gençlerde depresyon
Çocuklarda ve gençlerde tipik depresyon belirtileri olmayabilir. Daha
çok davranış ve tutum değişiklikleri belirgindir. Aşırı ağlama,
hırçınlık, asi davranışlar, çabuk sinirlenme, alkol ve uyuşturucu
kullanımına başlamanın temelinde depresyon olabilir.

Yaşlılarda ve Menapoz Sonrası depresyon
Kadınlarda daha sık görülür.
Depresyonun tipik belirtileri olmakla beraber; ağır bunaltı (anksiyete),
sıkıntı, özellikle sabah sıkıntısı, uyku bozukluğu ön plandadır.
Aşırı telaş ve tedirginlik vardır.
Sıkıntıdan dolayı sürekli eller oğuşturulur ve yerinde duramama, dolaşma
hali vardır.
Bedensel uğraşılar daha fazladır.
İntihar düşünceleri yoğundur.

Doğum Sonrası depresyonları Doğumdan sonra annelerde görülen depresif
tabloya "puerperal depresyon" denmektedir. Bazı anneler doğumdan sonra :
Gelip geçici ağlama nöbetleri, güçsüzlük , halsizlik, sıkıntı, üzüntü,
bebeğe karşı ilgisizlikle karakterize "Bebek hüznü " denen bir durum
yaşar. Destekleyici tedavilerle olumlu yanıt verir.
Doğum sonrası bir ila 3 ay içinde gelişen karamsarlık , üzüntü,
yetersizlik , hiçbir şeyden zevk alamama, çocuğa, ev işlerine bakmamak
gibi hallerinde tam bir depresyon geçiriyor denmektedir. Ciddi tedavi
gerekmektedir. Hastaların çoğu tedavi ile düzelir. Bazılarında
depresyonun belirtileri uzun süre üzerinde kalabilir.

Distimik Bozukluk
Eskiden nörotik depresyon, depresif kişilik, nevrasteni diye
nitelendirilirdi. Hastalarda en az iki yıl süren ve çok ağır olmayan
depresyon belirtileri vardır. Uyku bozuklukları, hiçbir şeyden mutlu
olamama, müzmin karamsarlık hali, yogunluk, istek ve ilgi azlığı,
güvensizlik hissi, bedensel yakınmalar dile getirilir. Bu bozuklukta bir
kaç gün , bir kaç hafta iyilik dönemleri görülebilir. Ancak bu iyilik
dönemleri iki ayı geçmez.

Postpsikotik depresyonlar
Şizofreni gibi gerçeği değerlendirme yeteneğinin bozulduğu, "akıl
hastalıklarında da zamanla depresyon gelişebilir.
Organik nedenlere bağlı depresyon
Bir çok fiziksel bozukluğa bağlı depresyonlar görülebilmektedir.
Örneğin;
Hormonal sistemdeki bozukluklar, Nörolojik bazı hastalıklarda ( Örneğin
Parkinson, Multipl skleroz) kan hastalıklarında, kanserde, enfeksiyon
hastalıklarının bazılarında, kaza ve ameliyetlardan sonra depresyon
gelişebilmektedir. Uzun süre kullanılan tansiyon düşürücü, ülser
giderici bazı ilaçlar bağımlılık yapan uyarıcı ve uyuşturucular,
kortizollü ilaçlarda depresyon yapabilirler.

Depresyonun Mantığı Depresyondaki olumsuz düşünceler, hatalı ve tek
yanlı işleyen bir mantık sisteminin ürünü. Bu mantık sisteminin bir
tarafından ne verirseniz verin, diğer taraftan mutlaka karamsar ve umut
kırıcı yorumlar çıkıyor. Umuda çıkan tüm yollar özenle kapatılmış. Söz
konusu sistem altı temel mantık hatasına dayanıyor.

1. Keyfi çıkarsamalar: Yeterince kanıt olmamasına karşın, yaşanan
olaylar ve içinde bulunulan koşullar hakkında olumsuz sonuçlar
çıkarılır. Örneğin, sınava hazırlanmakta olan bir kişi, ortada bir neden
yokken, başarılı olamayacağı kararına varabilir. Ya da, depresyona
giren bir işadamı, iflasının kaçınılmaz olduğu inancına saplanabilir.
2. Seçici odaklanma: İçinde bulunulan durum ya da yaşanan deneyimlerin
kötü yanları üzerinde odaklanılır. Dolayısıyla, günboyunca bir çok
olumlu ve olumsuz olaylarla karşılaşan kişi, akşam olduğunda yalnızca
yaşadığı olumsuzlukları anımsar ve berbat bir gün geçirdiği kararına
varır.

3. Kişiselleştirme: Kişi, kendisiyle ilgili olmayan ya da çok az ilgili
olan olayları üzerine alınır. Örneğin, yolda karşılaştığı ve muhtemelen
onu görmemiş olan bir arkadaşının selam vermemesini, 'Mutlaka onu
kıracak bir şeyler yapmış olmalıyım' biçiminde yorumlayabilir.

4. Aşırı genelleme: Tek bir olaydan genel sonuçlar çıkarılır. Kişi,
otobüs zamanında gelmediği için, hiç bir işinin yolunda gitmediği
yargısına varabilir. Ya da arkadaşı zamanında telefon etmediği için,
artık hiç kimsenin onunla ilgilenmek istemediği sonucunu çıkarabilir.

5. Ya hep ya hiç biçiminde düşünme: Her türlü olay 'ya hep ya hiç'
kuralına göre değerlendirilir. Mükemmel olmayan her şeyin berbat olduğu
yargısına varılır. Kişi, yalnızca siyah beyazdan oluşan, diğer tonları
olmayan bir yargılama sistemine sahiptir.

6. Küçümseme veya büyütme: Kişi başarılı olduğu işleri küçümserken,
hatalarını abartır.

DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI ARTIK TEDAVİ EDİLEBİLİYOR
İkibinüçyüzyıl önce adı konup tanımlanmış bir insani sorun olan aşırı
duygulanma halleri, yani aşırı üzülme ve aşırı coşma, ancak son elli
yıldır etkili bir şekilde tedavi edilebiliyor. Çağımızın çözümlenebilir
sorunu olan çöküntü ve taşkınlık, artık, hekimlerin diğer tedavi
edilebilir hastalıklar gibi gördüğü bir sorun. Aslında acısını da çeken
bilir. Bir düşünün: Bir zamanlar ne denli iradeli bir insan olsanız da
gün gelip, bir nedenle çaresiz, çekilmez çözümsüz bir insan oldunuz ve
hatta size bu işten kurtulmak olası değil gibi geliyor ve bunu çözmenin
tek yolunun ortadan yok olmak olduğu bile aklınıza geliyor. Eşiniz
dostunuz artık eskisi gibi kolay anlaşılır bir insan olmadığınızı ima
ediyor ve sizin kendinizden yakındığınız kadar onlar da sizden
yakınıyor. Sonra birisi diyor ki, dostum, boşuna bu çektiklerin, bunun
çaresi var! İnanmak ne kadar da zor. Oysa bunun çok uzun bir öyküsü
vardı, bunlar nasıl düzelir? Yarı inanır yarı inanmaz bir halde bir
uzmana gidiyorsunuz, ve tanı konuyor: "Bu bir depresyon..." Sunulan
çareye inanmamakla birlikte sizi denemeye davet eden çağrıya kulak
verdiğinizde bir ay gibi bir sürede, dünyaya bakarken kullandığınız
gözlükler değişiyor. Kendinize güveniyor, dünyayı yaşanır bulur
oluyorsunuz. Eskiden kafanızda binlerce kez evirip çevirdiğiniz sorunlar
size artık çözülebilir geliyor. Bunu da hekimin size yazdığı bir
reçeteye ve/veya sorduğu bazı sorulara borçlusunuz.

Yanlış anlamadınız, çöküntü ve taşkınlık artık tedavi edilebiliyor.
Yeterki siz bir uzmanın sizi değerlendirmesine izin verin. Bunu
deneyenlerin yaklaşık yüzde yetmişi çare buluyor. Bu hiç de düşük bir
oran değil.

Psikiyatrist
Doç. Dr. Levent METE

Depresyonun Tedavisi
Tedavide iki ana prensip vardır.
1-İlaç tedavisi
2-Psikoterapi metodları.

Bu iki yöntem birlikte uygulandıklarında eni iyi cevaplar alınır.
Bütün hastalık belirtileri geçtikten sonra yapılması gereken şey en az 6
ay daha ilaç kullanımı ve belirli aralarla psikiyatristinizle
görüşmektir. Unutmayın bir kez depresyon geçirmek ikincisinin daha kolay
gelmesine işarettir.

Depresyon tedavi edilebilen bir hastalıktır Hafif depresyonlarda
genellikle aile ve ve dost çevresinin desteği yeterli olur. Ancak uzun
süren, çalışmayı, kişinin günlük yaşamını ve toplumsal yaşama katılmayı
aksatan depresyonlarda konuyla ilgili bir uzmanın yardımı gerekir.
Depresyon tedavisi için günümüzde psikoterapilere ve antidepresan
ilaçlara başvurulmaktadır. Depresyonda kişinin çevreyle ilişkisinin
azalması, ona yönelik toplumsal desteği azaltmakta ve toplumsal desteğin
azalması da çevreyle ilişkileri daha aza indirmektedir. Bu kısır döngü
antidepresan ilaçlarla kırılabilirse hastanın normal düşünce biçimine
geri dönebilir ve yaşam karşısında yeni bir tutum takınabilir.


Depresyon belirtileri 2 haftadan fazla sürüyorsa mutlaka bir
psikiyatrise gidip tedavi olmak gerekir. Günümüzde depresyon giderici
çok güçlü ilaçlar geliştirilmiştir. Psikiyatrislerin tedavide bir çok
seçenekleri vardır. 2-3 aylık bir tedavi ile ciddi düzelmeler
sağlanabilmektedir. Tedavinin süresi hastalığın ciddiyeti, süresi tekrar
edip etmediğine göre ayarlanır. Psikoterapi ile birleştirilen ve sosyal
düzenlemeler ile desteklenen tedaviler daha iyi sonuçlar vermektedir.
Depresif hissetme varsa veya depresyona girilmiş ise, öncelikle hastanın
fiziksel bir rahatsızlığının olup olmadığı araştırılır.
Fiziksel bir hastalık görülmüşse, konuyla ilgili bir uzmana
başvurulmalıdır. Fiziksel rahatsızlık tedavi edilirken ya da tedaviden
sonra bir psikiyatrisle görüşülerek, hastaya depresyon tedavisi
uygulanmalıdır.

"Fiziksel bir hastalığa bağlı olmayan travma" sonrası veya "Bir nedene
bağlı olmayan bir depresyon" söz konusu ise, bir psikiyatr terapiste
başvurulmalıdır. İlaç tedavisi ve terapötik yaklaşımla depresyon tedavi
edilmektedir.

Depresyonda psikoterapi her bireyin kendi özgün dünyasındaki dinamikler,
iş, eş, sosyal yaşamla ilgili sorunları ve bunlarla başa çıkma
yöntemleri, hastanın genetik yapısı, çocukluğunda yaşadığı travmalar,
davranış döngülerinin bugünle bağlantısı, yaşadığı olaylara getirdiği
yorumlar, yetersizlik ve çaresizlik hissettiği durumlar, yeni bir
düşünce sistemi geliştirmeyi öğrenebilmesi, algı çarpıklıkları
düzeltilerek yapılır. Modern tıp günümüzde, tedavisi bittikten sonra da
bir süre psikoterapi, ve daha sonra da destekleyici psikoterapi ile
hastanın güçlenmesini önermektedir.

Dr.Tülay ARSU

Yeni tedavi
Depresyon çağımızın ruh hastalıklarının vebası gibi
değerlendirilmektedir. Yaygınlığı ve tedavisinin başka psikiyatrik
rahatsızlıklara oranla yüz güldürücü olması dikkatlerin hep üzerinde
toplamasına neden olmuştur. Ve bu arada hekimler tedavi için hep yeni
arayışlar içerisinde bulunmuşlardır.
Tedavi için yapılan araştırmalar öncelikle depresyonun nedenine yönelik
araştırmaların artmasına neden olmuştur. Yapılan beyin araştırmaları
rahatsızlığın kaynağına yönelik bir çok farklı durumu tespit etmiş
olmakla birlikte beyinde bulunan bir merkezin (corpus pineale) güneş
ışığıyla uyarılması neticesinde beynin daha aktif ve canlı uyarı olduğu
keşfedilmiş. Bu buluş özellikle kuzey ülkelerinde kış aylarında havanın
kapalı olduğu zamanların çok fazla olması nedeniyle gün ışığından
oldukça az faydalandığı tespit edilmiştir.
Bu durum güneş ışığının suni olarak verilmesi ile tedavide fayda
sağlanabileceği tezinin öne sürülmesine neden olmuş ve denemişlerdir.
Bir süre sonra hakikaten faydalı neticeler alınmış insanlar daha az
depresif bulunmuştur. Ancak yinede bu tedavi yeterince faydalı
bulunmamıştır. Başka tedavi yöntemleri araştırılmaya devam edilmiştir.
Bir süre önce gazetelerde gördükleri bir haber neticesinde
depresyonlarını bu ampullerden çıkan ışıkla tedavi ettirmek istediğini
söyleyen bir grup hastam oldu. Şunu hatırlatmakta fayda var. Bu ışık ne
kadar iyi taklit edilirse edilsin güneş ışığının kalitesini asla
yakalayamaz. Ve kaldı ki Türkiye en az güneş alan bölgesi olan Doğu
Karadeniz bölgesi dikkate alındığında bile böyle bir tedaviye ihtiyaç
göstermemektedir. Çünki Türk insanı güneşten faydalanmak adına coğrafi
olarak çok şanslı bir noktada yaşamaktadır.
Bu anlamda ışık tedavisini dışlarken hatırlatma fayda var şu an
depresyon için en etkili tedavi metodu ilaç ve psikoterapinin birlikte
uygulanmasıdır.

Yaslılarda Depresyon
Londra, New York, Nantwich ve Liverpool'da yürütülen bir dizi çalışmada,
65 yaşın üzerindeki kişilerde depresyonların , doğal gidişi ve
sonuçları araştırıldı.Bu çalışmalarda Geriyatrik Mental Durum
Çizelgesi'nin topluma uyarlanmış şekli, ve bilgisayarlı bir tanı sistemi
kullanıldı. Normal yaşlılar beklenenin aksine yaşantılarından hoşnut ve
oldukça aktiftiler. Yaşlılarda da önemli oranlarda depresyon görülüyor
fakat yaşla birlikte depresyona yatkınlık artmıyordu. Depresyonu olan
yaşlılarda tedavi görenlerin oranı düşük. Spontan iyileşme olabiliyor,
fakat bu iyileşme sıklıkla uzun zaman alıyordu. Depresyonu olan yaşlı
hastaların önemli bir kısmına tanı konamamaktadır. Bu, hastaların çökkün
durumlarından daha az yakınmaları, hastalıklarını bedenselleştirme ve
depresyonu reddetme eğilimleri ya da yaşlıların doğal olarak çökkün
olacakları inanışına bağlı olabilir.

J.R.M. Copeland, M.E.Dewey






ÖZET
Depresyon her yaşta görülebilen bir hastalıktır. Majör Depresyon ( büyük
depresyon) nöbetlerle gelen ve tam düzelen bir özelliğe sahiptir.

Toplumun her kesiminde görülebilir.
Psikiyatrik hastalıklar arasında en sık rastlanan bir tablodur.
Yaşam boyunca her 100 erkekten 10'unun ve her 100 kadından 20'sinin
Depresyon geçirdiği araştırmalarla saptanmıştır.

Depresyon ruhsal bir hastalıktır.
Depresyon çok yaygın bir sağlık sorunudur. Ülkemizde yaklaşık her on
kişiden birinde depresyon görülmektedir.
Ancak halk ve doktorlar tarafından yeterince tanınmamaktadır.
Depresyonlu kişinin iş verimi düşer, çalışamaz, insanlar ile olan
ilişkileri bozulur.
Aileye ve topluma getirdiği ekonomik yük çok büyüktür.
Depresyon tedavi edilebilen ve tam olarak düzeltilebilen bir
hastalıktır.
Depresyon tedavi edilmezse intahar ile sonuçlanabilir. İntihar
olgularının büyük bir bölümü depresyon geçiren hastalardır.
Depresyonun tanınmamasının ve yeterince tedavi edilmemesinin hastaya ve
topluma maliyeti çok yüksektir.
Tanınması ve tedavi edilmesi halkın ve doktorların eğitimi ile mümkün
olabilir.

ABD�e depresyon hastalarının 2/3� çeşitli nedenlerle tedavi
görememektedir.Türkiyede bu konuda yapılmış araştırma yoktur ancak benim
kanıma göre bu oran yurdumuzda çok daha yüksektir. Psikiyatriste
başvurmama nedenlerinden bazıları şunlardır: hastalık bilinememekte,
hastalar çevresi tarafından zayıf oldukları gerekçesi ile suçlanmakta,
hastalık dolayısı ile iş güç yapamaz durumda olan hastalar yardım
isteyecek enerjiyi kendilerinde bulamamakta bazende yanlış tanı konup
tedavi yanlış uygulanmaktadır.

DEPRESYONA YAKALANMA RİSKİNİZ NEDİR? Yaşam boyu depresyon geçirme riski
%15 dolayındadır. Kadınlarda bu oran %25� kadar çıkmaktadır. Hemen hemen
tüm toplumlarda depresyon kadınlarda iki kat daha fazladır.Gebelikte,
doğum sonrası dönemde ve menopozda depresyon geçirme riski artar. Bunun
nedeni tam olarak bilinmemektedir, ancak kadınların hormonları bundan
sorumlu olabilir. . Sürekli bedensel hastalığı olanlarda daha fazla
görülür. Örneğin infertilite(kısırlık) tedavisi gören kadınlarda normal
kadınlara göre iki üç kat fazla depresyon görülmektedir.

Hastaların %50�i 20-50 yaş arasındadır. Bununla birlikte çocuklarda ve
yaşlılarda da depresyon görülür. Boşanmış, ayrı yaşayan veya yalnız
yaşayanlarda evlilere göre daha sıktır Sosyal çevre veya ekonomik seviye
ile depresyon geçirme oranı arasında ilişki yoktur.Kütürel etkenlerle
depresyon arasında ilişki yoktur.Yakın akrabalarda depresyon geçiren
birilerinin olması depresyon geçirme riskini artırır.

Depresyon hastalarının yardım istemek için genelde yardıma ihtiyacı
vardır. Depresyonun doğası gereği hastalar genelde kendiliğinden yardım
istemezler. Hastalar sıklıkla enerji, ilgi ve istek azlığından
yakınırlar. Bu nedenle depresyonu olan hastaların aileleri, arkadaşları
veya diğer hekimleri tarafından psikiyatriste yönlendirilmeleri gerekir.
İntihar düşüncesi varsa acilen psikiyatriste başvurmak gerekir. Halk
arasında yaygın olan inanışa göre intihar düşüncesini ifade eden kişiler
pek intihar etmezler. Ancak yapılan araştırmalar bu inanışın doğru
olmadığını göstermiştir. Bu nedenle bir yakınınız intihar düşüncelerini
sık ifade ediyorsa bunu önemseyin ve en yakın zamanda bir uzmana
başvurmasına yadımcı olun. Depresyona yakalanmak sizin tercihiniz
değildir ancak tedavi olup olmamak sizin elinizdedir...




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Depresyon
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Depresyon
» Enke'nin eşi: "Depresyon tedavisi görüyordu"

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Felsefe - İnsan İlişkileri-
Buraya geçin: