ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Depresyon Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Depresyon Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Depresyon

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Depresyon I231076_gsli

Depresyon Empty
MesajKonu: Depresyon   Depresyon EmptyÇarş. Haz. 09, 2010 11:34 pm

Depresyon en sık rastlanan ruhsal bozukluk
Depresyonun nedenleri
MANİ: DEPRESYONUN NEGATİFİ
Depresyonun Mantığı
Kendini karanlık bir buluta girmiş gibi hissediyor, içinden hiç bir şey
yapmak gelmiyordu. Sanki beynindeki saat durmuş, akıp giden zamanın
dışında kalmış, unutulmuştu. Geceleri yatağa girdikten donra saatlerce
dönüp duruyor, arada uykuya dalsa bile genellikle gün ışımadan uyanıyor,
bir daha da gözüne uyku girmiyordu. Birisiyle konuşurken dalıp gidiyor,
dikkatini konuşulan konuya veremiyordu. Son günlerde olur olmaz şeyler
için ağlamaya başlamıştı. İçinde hiç geçmeyen bir mahsunluk, bir
terkedilmişlik duygusu vardı. Geçmişini gözden geçirdiğinde pişmanlık
duyuyor, gelecek için umut besleyemiyordu. Ölüm bir kurtuluş gibi
görünüyor, ancak çocukları aklına geliyor ve düşündüklerinden korkuya
kapılıyordu.

Sonunda, eşinin baskısıyla bir psikiyatriste gitmeyi kabul etti. Görüşme
sırasında oldukça sakindi. Yalnızca bir kez, intihar planlarından ve
çocuklarının annesiz kalmalarından duyduğu korkudan söz ederken ağladı.
Depresyon tanısını yadırgamadı. İlaç kullanması ve görüşmelere gelmesi
gerekiyordu.

İki hafta sonra, kendisini çok daha iyi hissediyordu. Ancak, tam olarak
iyileşmesi bir ayı buldu. Bu arada, aslında yıllardır ılımlı bir
depresyon içinde yaşamakta olduğunun farkına vardı. Gençlik yıllarındaki
heveslerini ve heyecanlarını yitirmesinin aradan geçen yılların doğal
bir sonucu olmadığını, otuz beş yaşında da geleceğe yönelik umutlar
beslenebileceğini gördü.

Depresyon en sık rastlanan ruhsal bozukluk
Yukarıdaki öykünün kişisel bazı bölümleri var. Herkesin depresyonu aynı
özellikleri göstermiyor. Kiminde karamsarlık ve umutsuzluk, kimindeyse
genel bir ilgisizlik ve yaşamdan zevk alamama ön plana geçiyor. Bazıları
uykusuzluk ve iştahsızlıktan yakınırken, bazen tam tersine aşırı bir
uyku ve tıkınırcasına yemek yeme davranışı görülüyor.

Ancak, şu ya da bu biçimde, depresyon toplumda en sık rastlanan ruhsal
bozukluk. Her on erkekten birisi ve her beş kadından birisi yaşamı
boyunca bir kez depresyon geçiriyor. Bu yüksek oranlar nedeniyle,
depresyon psikiyatrinin soğuk algınlığı olarak biliniyor.

Depresyon her yaşta görülebiliiyor. Kadınlarda en sık otuzbeş kırkbeş
yaşları arasında, erkeklerde ise kırkbeş altmışbeş yaşları arasında
ortaya çıkıyor. Depresyon riskinin en düşük olduğu grup evli erkekler.
İkinci sırada evli kadınlar geliyor. Bir başka deyişle, evlilik
depresyona karşı koruyucu bir rol oynuyor. En riskli grup ise ayrılmış
ya da boşanmış kadınlar.

İstatistiklerdeki en çarpıcı sonuçsa, kuşkusuz, depresyon oranlarının
yıllar içinde gösterdiği büyük artış. Son yirmibeş yılda toplumda
depresyon görülme sıklığının on ile yirmi kat arasında arttığı
bildiriliyor. Depresyon özellikle gençler arasında giderek
yaygınlaşıyor. Bu nedenle, bazı araştırmacılar, dünyanın melankoli
çağına girmekte olduğunu ileri sürüyorlar.



Depresyon ve intihar

Depresyonun en dramatik sonuçlarından birisi intihar. Depresyon geçiren
kişilerin yüzde onbeşi yaşamlarını intiharla noktalıyorlar. Bu oran
genel toplum ortalamasının yaklaşık otuz katı. Dolayısıyla, depresyonda
intihar girişimlerine yönelik önlemler yaşamsal bir önem taşıyor.
Gelişmiş ülkelerde bu amaçla kurulmuş intihar önleme merkezleri var. Söz
konusu merkezler ülkemizde de bazı büyük kentlerde kurulma aşamasında.
Alınan diğer önlemler arasında, basındaki intiharı kışkırtıcı yayınların
denetlenmesi, büyük köprüler gibi intihar için sık tercih edilen
yerlerde önlem alınması, ateşli silah bulundurulması konusunda bazı
kısıtlamaların uygulanması sayılabilir.

Depresyonun nedenleri
Kişiyi depresyona sürükleyen nedir? Neden, yaşam insanın gözüne çekilmez
bir yük gibi görünmeye başlar? Çoğu zaman, kişinin başından bazı
olumsuz olaylar geçmiştir. Bir yakınının ölümü, ağır bir hastalık,
evlilikle ilgili sorunlar, ayrılık, işsizlik gibi bir çok neden
saptanabilir. Ancak bunların varlığı soruyu tam olarak yanıtlamıyor.
Çünkü, bir çok kişi bu tür sorunlarla karşılaşırken, yalnızca bazıları
depresyon geçiriyor? Dolayısıyla, bazı kişilerde depresyona bir
yatkınlık söz konusu.

Bugünkü bilgimize göre, depresyondaki en önemli yatkınlık etkeni
kalıtım. Yapılan araştırmalar, depresyon geçiren kişilerin akrabalarında
da depresyonun sık görüldüğünü gösteriyor.

Öte yandan, depresyona yatkın kişilerde bazı kişilik özellikleri dikkat
çekiyor. Kimseyi incitmemeye, herkesi hoşnut etmeye çalışıyorlar. Bunlar
genellikle aşırı duyarlı, titiz, sorumluluk duygusu yüksek kişiler.
Sürekli mükemmeli arıyor, ulaştıkları başarıları yetersiz görüyorlar.
Onurlarına fazla düşkünler. Öfkelerini genellikle belli etmiyor,
sıkıntılarını içlerine atıyorlar.

Ayrıca, depresyon ilaçlara ya da bedensel hastalıklara bağlı olarak da
ortaya çıkabiliyor. Tansiyon ilaçları, tüberküloz tedavisinde kullanılan
bazı ilaçlar ve steroidler söz konusu ilaçlar arasında sayılabilir.
Beyin kanamaları ve beyindeki damar tıkanıklıklarından sonra da sıklıkla
depresyon ortaya çıkıyor. Depresyona yol açabilen diğer hastalıklar
kanser, şeker hastalığı, kalp hastalıkları, ağır kansızlık ve tiroid
bezi hastalıkları. Böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize giren hastalarda
da depresyon sık görülüyor.

Cinsiyete özgü farklar

Yapılan araştırmalar kadınların depresyon konusunda erkeklere göre daha
açık sözlü olduklarını gösteriyor. Kadınlar genellikle duygularını kolay
açığa vuruyor, yaşadıkları sıkıntıyı dile getirip yardım talebinde
bulunuyorlar. Erkeklerse, 'erkek adam ağlamaz' deyişini haklı çıkaracak
şekilde davranıyor, depresif duygularını ve umutsuzluklarını gizlemeye,
güçlü erkek imajından taviz vermemeye çalışıyorlar.

Beyinde neler oluyor

Depresyon, hangi nedene bağlı olursa olsun bir beyin hastalığı.
Depresyon geçirmekte olan kişiler üzerinde yapılan incelemeler, bu
kişilerin beyinlerinde depresyon sırasında bazı değişiklikler olduğunu
gösteriyor. En sık rastlanan bulgu, sinir hücreleri arasındaki iletişimi
sağlayan kavşaklardaki tıkanıklık. Geçişten sorumlu maddelerin
üretimindeki ya da karşı tarafa iletilmesindeki bir bozukluğun
depresyona yol açabileceği ileri sürülüyor.

Tedavi

Depresyon ilaç tedavisine iyi yanıt veren bir bozukluk. Hastaların büyük
bölümünde iki üç hafta içinde belirgin bir iyileşme görülüyor. Eğer
uygun dozda ve yeterli süre ilaç kullanımına rağmen istenen düzelme
sağlanamazsa bazı ek ilaçlar ve son çare olarak da elektroşok tedavisi
deneniyor.

Psikoterapi, daha çok hafif depresyonlarda tercih edilen bir yöntem.
Hastalığın şiddetli döneminde genellikle pek yarar sağlamıyor. Ancak,
ilaçlarla belirli bir yatışma sağlandıktan sonra tedaviye eklenmesi,
kişinin kendisini ve depresyona zemin hazırlayan kişilik özelliklerini
daha iyi tanıması yönünden önem taşıyor.

MANİ: DEPRESYONUN NEGATİFİ
Mani, insanı karamsarlığın derinliklerine sürükleyen depresyonun bir
negatifi. Bir aşırı neşe ya da taşkınlık hali. Maniye giren kişinin ruhu
bir ırmak gibi gürültüyle akmaya başlıyor. Bu güçlü ve engel tanımaz
akış kişiye akıl almaz şeyler yaptırıyor. Örneğin, orta yaşlı mazbut bir
kadının aşırı makyaj yapıp, gözalıcı ve seksi giysilerle ortalıkta
dolaşmasına, olur olmaz yerlerde kahkahalar atıp, açık saçık fıkralar
anlatmasına yol açabiliyor. Ya da ölçülü ve saygılı tavırlarıyla bilinen
bir memur, böyle bir nöbet sırasında, müdürün odasına girip, ona hayat
hakkında tumturaklı bir nutuk çekebiliyor.

İçini kaplayan taşkın duygular, kişiyi boyuna konuşmaya ve hareket
etmeye zorluyor. Bir kaç saatlik uyku kendini dinlenmiş hissetmesine
yettiği için günlük uyku süresi azalıyor. Hesapsız harcamalar, iş
yatırımları ve tehlikeli bir şekilde araba kullanma manide sık görülen
diğer sorunlar.

Maniye giren kişi, genellikle bir aşırı güven duygusu içinde yüzüyor. Bu
güven duygusu kimi zaman onu, psikozun gerçek dışı dünyasına kadar
götürüyor. Kendini ülkenin tüm sorunlarını çözecek bir politik lider ya
da bir peygamber olarak görebiliyor. Nutuklar atıyor, vaazler veriyor,
hatta Tanrının onu görevlendirdiğini belirten sesler duymaya, çevrede
bazı kutsal işaretler görmeye başlıyor.

Maninin sonu depresyon

'Çok gülen çok ağlarmış' atasözünü doğrulayacak şekilde, manik atak
geçiren kişilerin neredeyse tamamı daha sonra bir depresyon geçiriyor.
Bu nedenle, mani ayrı bir hastalık olarak görülmüyor. Mani ve depresyon
aynı ruhsal bozukluğun iki farklı evresi olarak kabul ediliyor. Sanki,
duyguları düzenleyen zemberek bozulmuş gibi, kişi aşırı uçlara savrulup
duruyor. Neşe ve taşkınlığın doruklarına tırmanıyor, sonra karamsarlığın
derinliklerinde kayboluyor. Arada, normal dönemler olsa da, sarkaç bu
şekilde maniyle depresyon arasında sallanıp duruyor.

Maniye kim daha yatkın?

Mani ve depresyon evrelerinden oluşan ruhsal bozukluk 'İki Kutuplu Duygu
Bozukluğu' olarak adlandırılıyor. Bu bozukluk, yalnızca depresyon
dönemlerinin görüldüğü 'Tek Kutuplu duygu Bozukluğu'ndan bir çok yönden
farklılıklar gösteriyor. Bir kere toplumdaki yaygınlığı depresyona göre
oldukça düşük; yüzde bir dolayında. Daha erken yaşlarda ortaya çıkıyor.
Kalıtımın rolü bu bozuklukta daha belirgin. Birinci derece akrabalarda
bu hastalığı geçiren birisi varsa, kişinin hastalanma olasılığı toplum
ortalamasının altı katına yükseliyor.

Tedavi ve korunma:

Mani tedavisinde etkinliği gösterilmiş çok sayıda ilaç var. Ayrıca,
kişiyi iyileştikten sonra yeniden hastalanmaktan korumak için kullanılan
ilaçlar da oldukça etkili. Ancak, yıllarca koruyucu ilaç kullanma
zorunluluğu genellikle hastalar için sorun oluyor. Bir çok hasta bu
nedenle bir süre sonra ilacı bırakıp yeniden hastalanıyor.

Depresyonun Mantığı
Depresyondaki olumsuz düşünceler, hatalı ve tek yanlı işleyen bir mantık
sisteminin ürünü. Bu mantık sisteminin bir tarafından ne verirseniz
verin, diğer taraftan mutlaka karamsar ve umut kırıcı yorumlar çıkıyor.
Umuda çıkan tüm yollar özenle kapatılmış. Söz konusu sistem altı temel
mantık hatasına dayanıyor.

1. Keyfi çıkarsamalar: Yeterince kanıt olmamasına karşın, yaşanan
olaylar ve içinde bulunulan koşullar hakkında olumsuz sonuçlar
çıkarılır. Örneğin, sınava hazırlanmakta olan bir kişi, ortada bir neden
yokken, başarılı olamayacağı kararına varabilir. Ya da, depresyona
giren bir işadamı, iflasının kaçınılmaz olduğu inancına saplanabilir.

2. Seçici odaklanma: İçinde bulunulan durum ya da yaşanan deneyimlerin
kötü yanları üzerinde odaklanılır. Dolayısıyla, günboyunca bir çok
olumlu ve olumsuz olaylarla karşılaşan kişi, akşam olduğunda yalnızca
yaşadığı olumsuzlukları anımsar ve berbat bir gün geçirdiği kararına
varır.

3. Kişiselleştirme: Kişi, kendisiyle ilgili olmayan ya da çok az ilgili
olan olayları üzerine alınır. Örneğin, yolda karşılaştığı ve muhtemelen
onu görmemiş olan bir arkadaşının selam vermemesini, 'Mutlaka onu
kıracak bir şeyler yapmış olmalıyım' biçiminde yorumlayabilir.

4. Aşırı genelleme: Tek bir olaydan genel sonuçlar çıkarılır. Kişi,
otobüs zamanında gelmediği için, hiç bir işinin yolunda gitmediği
yargısına varabilir. Ya da arkadaşı zamanında telefon etmediği için,
artık hiç kimsenin onunla ilgilenmek istemediği sonucunu çıkarabilir.

5. Ya hep ya hiç biçiminde düşünme: Her türlü olay 'ya hep ya hiç'
kuralına göre değerlendirilir. Mükemmel olmayan her şeyin berbat olduğu
yargısına varılır. Kişi, yalnızca siyah beyazdan oluşan, diğer tonları
olmayan bir yargılama sistemine sahiptir.

6. Küçümseme veya büyütme: Kişi başarılı olduğu işleri küçümserken,
hatalarını abartır.



DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI ARTIK TEDAVİ EDİLEBİLİYOR

İkbinüçyüzyıl önce adı konup tanımlanmış bir insani sorun olan aşırı
duygulanma halleri, yani aşırı üzülme ve aşırı coşma, ancak son elli
yıldır etkili bir şekilde tedavi edilebiliyor. Çağımızın çözümlenebilir
sorunu olan çöküntü ve taşkınlık, artık, hekimlerin diğer tedavi
edilebilir hastalıklar gibi gördüğü bir sorun. Aslında acısını da çeken
bilir. Bir düşünün: Bir zamanlar ne denli iradeli bir insan olsanız da
gün gelip, bir nedenle çaresiz, çekilmez çözümsüz bir insan oldunuz ve
hatta size bu işten kurtulmak olası değil gibi geliyor ve bunu çözmenin
tek yolunun ortadan yok olmak olduğu bile aklınıza geliyor. Eşiniz
dostunuz artık eskisi gibi kolay anlaşılır bir insan olmadığınızı ima
ediyor ve sizin kendinizden yakındığınız kadar onlar da sizden
yakınıyor. Sonra birisi diyor ki, dostum, boşuna bu çektiklerin, bunun
çaresi var! İnanmak ne kadar da zor. Oysa bunun çok uzun bir öyküsü
vardı, bunlar nasıl düzelir? Yarı inanır yarı inanmaz bir halde bir
uzmana gidiyorsunuz, ve tanı konuyor: "Bu bir depresyon..." Sunulan
çareye inanmamakla birlikte sizi denemeye davet eden çağrıya kulak
verdiğinizde bir ay gibi bir sürede, dünyaya bakarken kullandığınız
gözlükler değişiyor. Kendinize güveniyor, dünyayı yaşanır bulur
oluyorsunuz. Eskiden kafanızda binlerce kez evirip çevirdiğiniz sorunlar
size artık çözülebilir geliyor. Bunu da hekimin size yazdığı bir
reçeteye ve/veya sorduğu bazı sorulara borçlusunuz.

Yanlış anlamadınız, çöküntü ve taşkınlık artık tedavi edilebiliyor.
Yeterki siz bir uzmanın sizi değerlendirmesine izin verin. Bunu
deneyenlerin yaklaşık yüzde yetmişi çare buluyor. Bu hiç de düşük bir
oran değil.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Depresyon
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Depresyon
» Enke'nin eşi: "Depresyon tedavisi görüyordu"

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Biyoloji-
Buraya geçin: