ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
İnsan Vücüdunda Yolculuk Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
İnsan Vücüdunda Yolculuk Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İnsan Vücüdunda Yolculuk

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258061
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
İnsan Vücüdunda Yolculuk I231076_gsli

İnsan Vücüdunda Yolculuk Empty
MesajKonu: İnsan Vücüdunda Yolculuk   İnsan Vücüdunda Yolculuk EmptyÇarş. Haz. 09, 2010 8:29 pm

İNSAN VÜCUDUNDA YOLCULUK
DENETLEYİCİ ve DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER
Gelişmiş yapıda olan bitki ve hayvanların vücudunda, doku ve organ
farklılaşması bulunur. Doku ve organların görevleri farklı farklı olup
çalışmaları birbirine bağlıdır. Bu nedenle vücuttaki doku ve organların
çalışmasının birbiriyle uyumlu olmasını sağlayan yapılara denetleyici ve
düzenleyici sistemler denir. Denetleyici ve düzenleyici sistemler
çalışma, şekil ve hızına göre 2 çeşittir.

A. SİNİR SİSTEMİ
Organların çalışmasını hızlı, etkili ve elektriksel yollarla düzenleyen
yapılardan oluşur. Sinir sistemi sinir telleri yardımıyla tüm vücuttaki
olayları denetler ve düzenler. Özelliğine göre 2 kısımdan oluşur.

1. Merkezi Sinir Sistemi
Sinir sisteminin yönetici ve denetleyici kısmıdır. Kafatası ve omurga
içindeki sinirsel organlardan oluşur.
a. Beyin : Kafatası içerisindeki en büyük sinirsel organdır. Yüzeyi
girintili çıkıntılı olup iki yarım küreden oluşur. Beyinle kafatası
arasında bulunan 3 katlı zar beyni sarsıntılardan ve darbelerden korur.
Yapısında milyarlarca sinir hücresi ağ şeklinde bulunur. Beyin
yardımıyla insan vücudunda;
– Duyu organlarından gelen uyarılar değerlendirilir.
– Problem ve olaylar düşünülür, çözülür.
– Öğrenme faaliyeti ve hafıza olgusu sağlanır.
– Acıkma, susama, uyku, uyanıklık düzenlenir.
– Kan basıncı ve vücut sıcaklığı düzenlenir.
– Hormonların salgılanma zamanı belirlenir.

b. Beyincik : Yapısı beyne benzer ve küçüktür. İki yarım küreden oluşur.
Kafatasının arka alt tarafında bulunur. Beyin, iç kulak ve iskelet
kaslarıyla bağlantılıdır. Beyincik yardımıyla insan vücudunda;
– Kol ve bacaklardaki kasların birbiriyle uyumlu çalışması sağlanır.
– Kol ve bacaklardaki kasların çalışma derecesi düzenlenir.
– Aktif hareketin dengeli olması sağlanır.

c. Omurilik soğanı : Yüzeyi düz olup soğana benzer bir şekle sahiptir.
Boynun üst kısmında bulunur. İstem dışı çalışan iç organları yönetir.
Omurilik soğanı yardımıyla insan vücudunda;
– Solunum sisteminin çalışması düzenlenir.
– Dolaşım sisteminin çalışması düzenlenir.
– Boşaltım sisteminin çalışması düzenlenir.
– Sindirim sisteminin çalışması düzenlenir.

d. Omurilik : Sırtdaki omurga içerisinde bulunur. Yüzeyi düz olup sinir
kordonunundan oluşur. Kafatası organları ile vücut organları arasındaki
bağlantıyı sağlar.
Omurilik yardımıyla insan vücudunda;
– Beyinle organlar arasında bilgi iletimi sağlanır.
– Refkles davranışlarının oluşması düzenlenir.

Refleks : Vücuda yapılan ani ve güçlü etkilere karşı vücudun aynı
şekilde tepki göstermesidir. İstemsiz olarak yapılır. Vücudu koruyucu
özelliğe sahiptir. Kazanılma şekline göre 2 çeşidi bulunur.
· Doğuştan kazanılan (kalıtsal) refleks : Genlerle ilgili olup nesilden
nesile aktarılır. Her insanda aynı şekilde bulunur.
– Doğan çocuğun emme hareketi
– İğne batan parmağın çekilmesi
– Gürültülü sesten ürkme
– Göz bebeğinin büyüyüp küçülmesi
· Sonradan kazanılan (şartlı) refleks : Doğumdan sonra deneyimlerle ve
öğrenme sonucu kazanılır. Nesilden nesile aktarılmaz.
– Limon görünce ağzının sulanması
– Örgü örme, dans etme, yüzme davranışları
– Bisiklet ve araba sürme davranışları

2. Çevresel Sinir Sistemi
Vücudu ağaç kökü şeklinde saran sinir liflerinden oluşur. Merkezi sinir
sistemi ve vücut organları arasındaki sinirsel iletimi sağlar.

Sinirlerin Yapı ve Özellikleri
Sinir dokusunu oluşturun hücrelere nöron denir. Milyarlarca nöron insan
vücudunu ağ gibi sararak yönetimi sağlarlar. Nöronlar görevleri için
aşırı farklılaşmış olup bölünme yetenekleri yoktur. Çalışmaları
sırasında bol miktarda enerji harcarlar. Nöronların şekilleri benzer
olup 3 kısımdan oluşurlar.
Dendrit : Kısa ve çok sayıda olan uzantılardır. Çevreden aldıkları
uyarıları aksona taşırlar.
Akson : Uzun ve bir tanedir. Dendritten aldığı uyarıları hedefi olan
organa doğru taşır.
Gövde : Nöronun çekirdek ve organellerinin bulunduğu sitoplazma
kısmıdır. Hücredeki hayatsal olayları gerçekleştirir.
Miyelin kılıf : Bazı nöronlarda, aksonların çevresiyle yalıtımını
sağlayarak uyartıların daha hızlı taşınmasını sağlar.
Uyarı : Nöronları etkileyen çevresel değişmelerdir.
Uyartı(İmpuls) : Uyarılar etkisiyle nöronlarda oluşan elektiriksel ve
kimyasal değişmelerdir. İnsan vücudunda görev ve taşınan bilginin
farklılığına göre 3 çeşit sinir hücresi kullanılır.
· Duyu nöronu : Uyarıları duyu organlarından merkezi sinir sistemine
taşır.
· Motor nöron : Merkezi sinir sisteminden organlara doğru emir taşır.
· Ara nöron : Merkezi sinir sistemini oluşturur.
Uyarı ve emirler sinirler üzerinde uyartılar şeklinde taşınırlar.
Taşınma hızları sabit olup oluşma miktarları değişebilir. Uyartılar
nöronlar üzerinde iyonlar yardımıyla elektriksel; Nöronlar arasında
hormonlar yardımıyla kimyasal olarak taşınır. Nöronlar birbirine
bağlandığı bölgelere sinaps denir. Sinapslar bir nöronun aksonuyla
diğerinin dendriti arasında kurulur. Uyartılar sinapslar üzerinde
salgılanan özel hormonlarla taşınır. Böylece uyartının hangi yolu takip
ederek hangi organa ulaşacağı belirlenir.

B. HORMON SİSTEMİ
Organların çalışmalarını yavaş, zayıf ve uzun süreli olarak etkileyen
sistemdir. Organların çalışmasını ürettiği hormonlar yardımıyla
düzenler. Üzerinde özel mesaj taşıyan protein ve yağ yapılı maddelere
hormon denir. Hormonlar özel salgı bezlerinde üretilirler. İhtiyaç
anında belli miktarda salgılanıp kanla tüm vücuda yayılırlar. Hormonlar
belirli orgaların çalışmasını bir süre etkiler. Hormonların az ya da
aşırı miktarda salgılanması hastalık oluşmasına etkide bulunur. Her bir
hormonun yapı ve etkisi birbirinden farklıdır. İnsanda hormon üreten
organlar ve görevleri birbirinden farklıdır.

1. Hipofiz Bezi
Beynin alt kısmında bulunan küçük bir bezdir. Sinir sistemi ile hormonal
sistem arasındaki bağlantıyı sağlar. Çok çeşitli hormonları salgılar ve
vücudu yönetir. Hipofiz bezi yardımıyla insan vücudunda;
– Diğer salgı bezlerinin çalışması yönetilir.
– Yaşa uygun büyüme ve gelişme sağlanır.
– Vücutta tutulacak su miktarı belirlenir.
– Damarlardaki kan basıncının kontrolü sağlanır.
– Doğum öncesi süt bezlerinin gelişmesi sağlanır.
– Sperm ve yumurta üretiminin düzenlenmesi sağlanır.

2. Epifiz Bezi
Beyin yarım kürelerinin arasında bulunur. Çalışması ışık miktarından
etkilenir. Epifiz bezi yardımıyla canlılarda;
–Ergenlik dönemine kadar eşeysel gelişme önlenir.
–Günlük uyku, uyanıklık peryodu düzenlenir.
–Hayvanların mevsimsel üreme davranışları düzenlenir.

3. Tiroit Bezi
Gırtlağın sağında ve solunda bulunur. İki parçalı olup iki çeşit hormon
salgılar. Tiroit bezi yardımıyla insan vücudunda;
· Tiroksin hormonu salgılanır. Bu hormon hücrelerdeki enerji üretim
hızını etkiler. Besin ve oksijen kullanımını artırır.
· Kalsitonin hormonu salgılanır. Bu hormon kandaki kalsiyum ve fosfat
miktarını düzenler. Kemiklerin sertleşmesini sağlar.

4. Böbrek Üstü Bezi
Vücudun arka tarafında bel hizasında bir çift olarak bulunur. Böbreğin
üzerinde bağımsız olarak çalışır. İki çeşit hormon salgılar. Böbrek üstü
bezi yardımıyla insan vücudunda;
· Adrenalin hormonu salgılanır. Bu hormon korku, çoşku, heyecan, öfke
anlarında metabolizmanın hızlanmasını sağlar.
· Aldosteron hormonu salgılanır. Bu hormon kandaki mineral oranını
ayarlar. Fazlasının idrara geçmesini sağlar.

5. Pankreas Bezi
Hem hormon hem de sindirim enzimi üretebilen karma bir bezdir. Midenin
hemen altında bulunur. İki çeşit hormon salgılar ve kan şekeri
seviyesinin sabit değerde kalmasını sağlar. Pankreas yardımıyla insan
vücudunda;
· Glukagon hormonu salgılanır. Bu hormon hücrelerde depolanmış
glikojenin eritilerek kana geçmesini ve kan şekerinin artmasını sağlar.
· İnsülin hormonu salgılanır. Bu hormon kandaki şekerin hücrelere
geçerek depolanmasını ve kan şekerinin azalmasını sağlar.

6. Eşey Bezleri
Cinsiyetle ilgili olup erkeklerde testis, dişilerde yumurtalık şeklinde
bulunur. Bazı eşey karakterlerinin oluşması ve üreme faaliyetinin
yapılmasını sağlar. Eşey bezleri yardımıyla insan vücudunda;
– Sperm ve yumurta hücrelerinin üretimi sağlanır.
– Erkek ve dişilerde ilgili cinsiyet karakterlerinin oluşması sağlanır.

DUYU ORGANLARI
Canlıların yaşadığı doğada ışık, ısı, nem, yağış, basınç gibi çevre
şartları zamanla değişir. Bu değişmeleri algılayarak yaşamını düzenleyen
canlılar ortama uyum sağlarlar. Çevredeki değişmelerin canlılara
ulaşmasına uyarıdenir. Uyarıları alarak sinirlere aktaran organlara duyu
organlarıdenir. Vücuttaki duyu organları kendilerine yapılan ışık,
basınç, ses, koku, tat gibi uyarıları alarak sinirleri etkiler. İnsan
vücudunda 5 çeşit duyu organı kullanılır.

A. GÖZ
Cisimleri görmeyi sağlayan duyu organıdır. Cisimlerden gelen ışığı
algılayarak beyne iletir. Böylece cisimlerin uzaklığı, şekli, rengi,
büyüklüğü algılanır. Göz evinde bulunan gözün çevresinde koruyucu
organlar bulunur. Kaşlar terin göze ulaşmasını önler, kirpikler tozların
göze ulaşmasını önler, göz kapakları gözün dış kısmını temizler, göz
yaşı gözün dış kısmını yıkar.
Göz yuvarlağı ortadan kesildiğinde, üç tabakadan oluştuğu ve görme
yapılarını taşıdığı görülür.

1. Sert Tabaka
Bağ dokudan oluşur ve beyazdır. Sık dizilimde hücrelerden oluşur. Göze
yuvarlak şeklini ve direnç kazandırır. Böylece gözdeki iç ve dış basıncı
dengeler. Gözün ön tarafındaki saydam tabakayı oluşturur.
Saydam tabaka (kornea) : İnce ve esnek olup ışığın kırılarak göze
girmesini sağlar. ince kenarlı mercek gibi davranır ve göze gelen ışığı
göz bebeğinde toplar.

2. Damar Tabaka
Orta tabakadır. Bol miktarda kan damarı taşır. göz yapılarının
beslenmesini sağlar. Göz boşluğuna bakan yüzeyi siyah maddelerle
kaplıdır. Böylece göz içinin karanlık odaya dönüşmesini sağlar. Karanlık
oda göze giren ışığın yansımasını önler. Bu tabaka farklılaşarak iris,
göz bebeği, mercek ve mercek kaslarını oluşturur.
İris : Düz kaslardan oluşan renkli yapıdır. Göze siyah, kahverengi,
yeşil, mavi gibi özel renkleri kazandırır. Işık miktarına göre kasılır.
Göze girecek ışığı ayarlar.
Göz bebeği : İrisin ortasındaki açıklıktır. Işığın merceğe ulaşmasını
sağlar.
Mercek : Canlı, esnek ve ince kenarlıdır. İncelip kalınlaşarak gözün
uzak ve yakına uyumunu sağlar.
Mercek kasları : Bakılan mesafelere göre merceğin şeklini değiştirir.

3. Ağ Tabaka (Retina)
En içte bulunan tabakadır. Ağ şeklinde göz içini astarlamıştır. Üzerinde
ışığı alan duyu almaçları bulunur. Işığın kırılmaları sonucu oluşan
görüntüyü alarak göz sinirine aktarır. Farklılaşmasıyla sarı benek ve
kör nokta oluşur.
Sarı benek : Görme düzleminin tam karşısında bulunur. Üzerinde yoğun
olarak da duyu almacı taşır. Görüntünün en net olarak algılandığı
yerdir.
Kör nokta : Üzerinde almaç taşımadığı için görüntü alınmasında etkili
değildir.

Görme Olayı
Cisim ®️ Işık ışınları ®️ Kornea ®️ Göz bebeği ®️ Mercek ®️ Ağ tabaka ®️
Sarı benek ®️ Ters görüntü ®️ Almaç ®️ Sinirler ®️ Beyin ®️ Değerlendirme

Göz Kusurları
Gözün normal görüşünü etkileyen yapısal ve işlevsel bozukluklarına göz
kusurları denir. Görüntünün bulanık ya da bazı renklerin alınamaması
şeklinde etkili olur.
· Miyopluk : Göz yuvarlağının uzaması ve merceğin kırığının artmasıyla
oluşabilir. Uzağın bulanık, yakının net görülmesini sağlar. Kalın
kenarlı mercekle düzeltilir.
· Hipermetropluk : Göz yuvarlağının kısalması ve merceğin kırılıcığının
azalmasıyla oluşabilir. Uzağın net, yakının bulanık görülmesini sağlar.
İnce kenarlı mercekle düzeltilir.
· Astigmatlık : Işığı kıran kornea ve merceğin pürüzlenmesiyle oluşur.
Yakının ve uzağın bulanık görülmesini sağlar. Silindirik mercekle
düzeltilir.
· Presbitlik : Merceğin esnekliğini kaybetmesiyle oluşur. Uzağın net,
yakının bulanık görülmesini sağlar. İnce kenarlı mercekle düzeltilir.
· Kataraktlık : Merceğin saydamlığını kaybetmesiyle oluşur. Cisimlerin
eksik görülmesine neden olur. Ameliyatla düzeltilebilir.
· Şaşılık : Göz yuvarlağını hareket ettiren kasların bozulmasıyla
oluşur. ameliyatla düzeltilebilir.
· Renk körlüğü : Kalıtsaldır. Nesilden nesile aktarılır. Kırmızı ve
yeşil renkler algılanamaz. Tedaviside yoktur.

B. KULAK
Sesleri algılayan işitme duyu organıdır. ses, maddelerin titreşmesi
sonucu oluşur. Hava moleküllerinin üzerinde çevreye yayılır. Kulak, ses
titreşmelerinin yönünü, derecesini ve özelliğini algılayarak sinirlere
aktarır. Kulak dıştan içe doğru 3 farklı kısımdan oluşur.

1. Dış kulak
Ses titreşmelerini alarak kulak zarına taşır. Kulak kepçesi ve kulak
yolundan oluşur.
Kulak kepçesi : Sesi toplar ve kulak yoluna verir.
Kulak yolu : Havadaki toz ve mikropların kulak içine girmesini önler.

2. Orta Kulak
Ses titreşmelerini düzenleyerek oval pencere zarına aktarır. kulak zarı,
kulak kemikleri ve östaki borusundan oluşur.
Kulak zarı : İnce ve esnektir. Ses dalgaları etkisiyle titreşerek
uyarıları çekiç kemiğine aktarır.
Çekiç - örs - üzengi kemikleri : Çevresinde kaslar bulunan özel
kemiklerdir. Ses titreşimlerinin derecesini ayarlar. Fazlaysa azaltır,
azsa yükseltirler.
Östaki borusu : İşitmeyle ilgisi yoktur. Orta kulağı ağız boşluğuna
bağlar. Çok gürültülü ses ve basınçlarda kulak zarının iç ve dış
kısmındaki hava basıncını dengeler.

3. İç Kulak
Uyarıların sinirlere aktarıldığı yerdir. salyangoz, dalız, oval pencere
ve yarım daire kanallarından oluşur.
Dalız : İçi sıvı dolu yoldur. Ses titreşimlerini sıvı dalgası şeklinde
salyangoza iletir.
Salyangoz : İki buçuk kez kıvrımlı olup, kıvrımların sonundaki almaç ve
sinirler titreşimleri algılarlar. Son kısmında esnek zar ve duyu
almaçlarının bulunduğu yere korti organı denir. Korti organı ses
titreşimlerini alarak duyu sinirlerine aktarır.
Yarım daire kanalları : İşitmeyle ilgisi yoktur. Birbirine dik olan 3
yarım kanaldan oluşur. Kanalları yardımıyla vücudun duruşunu beyinciğe
bildirir. Böylece dengeye yardımcı olur.

C. DİL
Yenilen besinlerin tadını algılar. Yapısında çizgili kaslar bulunur.
İstemsiz ve istemli olarak çalışabilir. Üzerinde kabartılar şeklinde tat
tomurcukları bulunur. Bu tomurcukların üzerinde çok sayıda duyu almacı
ve sinir bulunur. Dil üzerinde 4 çeşit almaç bulunur. Bu almaçlar tatlı,
tuzlu, ekşi ve acıyı algılar.
Bu almaçlar dilin her tarafında bulunmakla beraber bazı kısımlarda
yoğunlaşmıştır. Bu nedenle dilin ucu tatlıyı, arkası acıyı, ön yan
tuzluyu ve arka yan kısımlar ekşiyi daha iyi algılar. Almaçların
çalışabilmesi için tat moleküllerinin tükürükte erimesi gereklidir.

D. BURUN
Koku alma duyu organıdır. Nefesle alınan havadaki koku taneciklerini
algılar. İçerisinde kıllar, mukus tabakası, kemik kıvrımlar ve kılcal
damar tabakası bulunur.Burun alınan havanın temizlenmesini,
ısıtılmasını, nemlendirilmesini ve kokusunun alınmasını sağlar.
Uçucu olan koku maddeleri burun içindeki mukus sıvısında eriyerek almaç
ve sinirleri uyarır. Buradaki almaçlar aşırı ve uzun süreli uyarımlardan
dolayı koruyucu olarak yorulma özelliğine sahiptir.

E. DERİ
Vücut çevresini örten ince, esnek ve canlı bir dokudur. Hücreleri sık
dizilimli olup çok farklı görevleri yapabilir. İki tabakadan oluşur.
· Üst deri : Derinin en dış kısmıdır. Dış ortamla etkileşim halindedir.
İki kısımdan oluşur.
Ölü kısım (Korun) : Protein tabakasından oluşur. Yabancı maddelerin
vücuda girmesini önler.
Canlı kısım (Malpigi) : Deriye özel renk kazandırır. Ölü tabakanın
sürekli olarak yenilenmesini sağlar.
· Alt deri : Derinin beslenmesini, uyarıları almasını, kılların
oluşmasını sağlayan kısımdır.

DESTEK ve HAREKET SİSTEMLERİ
İnsanların yer ve yönlerini değiştirmelerine hareket denir. Hareketi
sağlayan organlar hareket sistemini oluşturur. Destek ve hareket
sisteminin oluşmasında kemikler, kaslar ve eklemler kullanılır.

1. İskelet
Kemiklerin birleşmesiyle oluşan yapıya iskelet denir. İnsan iskeletinde
210 civarında kemik bulunur. İskeleti oluşturan kemikler eklemlerle
birbirine bağlanırlar. İskelet insan vücudunda;
– Genel şeklini kazandırır.
– Aktif hareketi sağlar.
– İç organlara desteklik sağlar.
– Merkezi sinir sistemini dış etkilerden korur.
– Kan hücrelerini üretir ve mineral depolar.
İnsan iskeleti özelliğine göre 3 kısımdan oluşur.

a. Baş iskeleti : Kafatası kemiklerini oluşturur. Beyin ve beyinciği dış
etkilerden korur. Çene kemikleriyle beslenmeyi sağlar. Yapısında yüz,
elmacık, burun, çene ve şakak kemikleri bulunur.

b. Gövde iskeleti : Vücudun karın ve göğüs kısımlarını oluşturur. İç
organları tutar. Kalp ve akciğeri korur. Yapısında omurga, kaburga,
kürek, köprücük, göğüs kemikleri bulunur.

c. Üye iskeleti : Kol ve bacakların oluşmasını sağlar. Aktif hareket ve
ellerin oluşmasında etkili olur. Uyluk, kaval, baldır, pazu, dirsek,
parmak kemiklerinden oluşur.
Şekil ve büyüklüğüne göre 4 çeşit kemik bulunur.
· Kısa kemik : Eni boyuna yakın olan kemiklerdir. El ve ayaklardaki
parmak ve bilek kemikleri bu gruba girer.
· Uzun kemik : Boyu eninden uzun olan kemiklerdir. Kol ve bacaklarda
bulunur.
· Yassı kemikler : Yüzeyi geniş, levha şeklindeki kemiklerdir. Kafatası,
kaburga, kürek, köprücük, çene kemiği bu gruba girer.
· Düzensiz şekilli kemikler : Belli bir şekle sahip olmayan omurlar bu
gruba girer.

Kemiğin Yapısı
Kemiklerin enine kesilmesi durumunda farklı yapı ve özelliklerdeki
kısımlardan oluştuğu görülür. Yapısında kemik zarı, sert kemik dokular,
süngersi kemik doku, kemik kıkırdağı, sarı ilik ve kırmızı ilik bulunur.
Kemik zarı (periost) : Kemiğin dışında bulunur. Kemiğin beslenmesini,
büyümesini, (kalınlaşmasını) ve onarılmasını sağlar.
Kemik kıkırdağı : Kemiğin uç kısmında bulunur. Kemiğin boyuna uzaması ve
eklemlerin oluşmasını sağlar.
Sert kemik dokusu : Mineral oranı fazla olan sıkı dizilimli kısımdır.
Kemiğe direnç ve şekil kazandırır.
Süngersi kemik dokusu : Kemik içerisinde oyuk şeklinde boşluklar
oluşturur.
Sarı ilik : Yağ depolanmasında etkili olur.
Kırmızı ilik : Alyuvar, akyuvar ve kan pulcuklarının üretilmesini
sağlar.

2. Eklemler
İskeleti oluşturan kemiklerin birbirine bağlanmasını sağlayan yapılara
eklem denir. Kemiklerin hareket yeteneğine göre 3 çeşidi bulunur.
a. Oynamaz eklemler : Bağladığı kemiklerin hareket etme yeteneği yoktur.
kemikleri tamamen birleştirmiştir, Kafatası ve kalçada bulunur.
b. Yarı oynar eklemler : Kemiklerin kısıtlı ve dar açıda hareket
etmesini sağlar. Omurgadaki eklemler gibi.
c. Oynar eklemler : Kemiklerin farklı şekil ve açıda hareketine imkan
sağlar. Kol ve bacaklardaki eklemler bu gruba girer.

3. Kaslar
Uzayıp kısalma şeklinde, şeklini değiştirebilen hücrelerden oluşurlar.
Yapısında, kas dokunun hücreleri demet şeklinde bulunur. Kasların
kasılıp gevşemesi sinirlerin uyarılarıyla gerçekleşir. Çalışmaları
sırasında bol miktarda enerji harcarlar. İnsan vücudundaki kaslar;
– Aktif hareketi sağlar.
– Bazı iç organlara hareket yeteneği kazandırır.
– Kalbin çalışmasını sağlar.
– Konuşmanın gerçekleşmesini sağlar.
– Yedek enerji depolanmasını sağlar.
Kasların kasılması sırasında kısalma, şişme, sertleşme ve kalınlaşma
gerçekleşir. Kol ve bacaklardaki kemiklerin çalışması sırasında ön ve
arkada birbirine zıt çalışan kaslar bulunur. Bu zıt (açıcı ve bükücü)
kasların kasılıp gevşemesiyle kol ve bacaklardaki bükülme ve gerilmeler
gerçekleşebilir.
BESİNLER ve SİNDİRİM SİSTEMİ
A. BESİNLERİN ÖZELLİKLERİ
Canlıların temel özelliklerinden birisi de beslenmedir. Besin
maddelerinin üretilerek ya da dışarıdan alınarak vücutta kullanılmasıyla
gerçekleşir. Beslenmede kullanılan maddelere besinler denir.
Besinler canlı vücudunun büyümesinde, onarılmasında ve yaşamın
düzenlenmesinde etkili olur. Üretici canlılar kendi besinlerini
yaparken, tüketici olanlar dışarıdan hazır olarak alırlar. Tüketici
canlıların kullandığı besinler 2 grupta bulunur.
a. Bitkisel besinler : Bitkilerin vücudunu oluşturan yaprak, meyve,
tohum, kök gibi kısımlardır.
b. Hayvansal besinler : Hayvanların vücudu ve faaliyetiyle oluşurlar.
Et, süt, yumurta, bal, yoğurt, peynir bu gruba girer. Kimyasal
yapılarına ve özelliklerine göre besin maddeleri 2 alt grupta incelenir.
Organik besinler : Canlı hücrelerde, biyolojik reaksiyonlar sonucu
üretilirler. Protein, yağ, şeker, vitamin gibi.
İnorganik besinler : Toprak üzerinde ve içinde doğal olarak bulunurlar.
Su, mineraller gibi.
Besin maddeleri canlı vücudunda kullanıldığı görevlere göre 3 grupta
incelenir.

1. Karbonhidratlar (Şekerler)
C, H, O elementlerinin birleşmesiyle oluşur. Fotosentez sonucu ilk
oluşan organik besindir. Değiştirilerek diğer organik besinlerin
oluşmasını sağlarlar. Enerji üretiminde ilk önce kullanılır. Daha çok
bitkisel besinlerde bulunur. Atom sayısı ve özelliğine göre hücrelerde
farklı şekerler bulunabilir.
Glikoz şekeri : Kimyasal yapısı C6H12O6 dır. Fotosentez sonucu üretilir.
Şekerlerin yapıtaşıdır. Solunum ve sentez olaylarında kullanılır. İnsan
ve hayvanlarda kan şekerini oluşturur. Fehling (benedikt) çözeltisi ile
kırmızı renk verir.
Glikojen şekeri : Şekerin insan ve hayvanlardaki depo şeklidir. Binlerce
glikozun birleşmesinden oluşur. Kan şekeri azaldığında eritilerek kana
verilir.
Nişasta şekeri : Şekerin bitkilerdeki depo şeklidir. Binlerce glikozun
birleşmesinden oluşur. Hücrelerdeki lökoplast organelinde üretilir.
Tohum ve meyvelerde bol bulunur. Nişasta iyot çözeltisi ile mavi renk
verir.
Selüloz şekeri : Bitkilerde,hücre çeperinin oluşmasını sağlar. Hücrede
yapısal görev yapar. Çok sert yapılıdır. Hücrelere desteklik sağlar.
İnsan ve hayvanların çoğu tarafından sindirilemez. Odunun % 50’si,
pamuğun %95’i selülozdan oluşur.

2. Yağlar (Lipidler)
C, H, O elemetlerinin birleşmesiyle oluşur. Şekerlerin golgide
değiştirilmesiyle üretilir. İki tane yapı taşı bulunur. Bunlar yağ asidi
ve gliseroldür. bir yağ molekülü 3 yağ asidi ve 1 gliserolün
birleşmesinden oluşur.
Sindirilmesi zor olup şekerlerden sonra enerji verici olarak kullanılır.
Çoğunlukla yedek besin olarak depolanır. Bitkisel yağlar sıvı ve
hayvansal yağlar katıdır. Yağ molekülleri beyaz kağıt üzerine saydam
leke bırakır. Canlılarda bulunan yağlar;
– Hücre zarını oluşturur.
– Hormonların yapısına katılır.
– Vücudun ısı yalıtımını sağlar.
– Göçmen kuşlar ve kış uykusuna yatan canlıların enerji ihtiyacını
karşılar.

3. Proteinler
C, H, O, N elementlerinin birleşmesiyle oluşur. En küçük yapı taşlarına
amino asit denir. Hücrelerde 20 çeşit amino asit bulunur. Amino asitler
farklı sayı, sıra ve çeşitte kullanılarak değişik tipte proteinin
yapılmasını sağlarlar. Proteinler ribozomlarda üretilir. Proteinler
nitrik asit ile sarı renk verir. Canlılarda bulunan proteinler;
– Hücre zarı, hormon ve antikorların yapılmasını sağlar.
– Enzimlerin, kasların, tırnağın, kılların yapılmasını sağlar.
– Uzun süreli açlıklarda en son enerji vericidir.

4. Vitaminler
Hücrelerdeki biyolojik olayların düzenlenmesinde görev yapar. Çoğu
bitkiler tarafından üretilir. B ve C vitaminleri suda, A, D, E, ve K
vitaminleri yağda erirler. Yağda eriyen vitaminler vücutta
depolanabilir.
Sindirilmeden kana karışırlar, enerji vermezler. Eksiklerinde metabolik
hastalıklar oluşur. (A vitamini - Gece körlüğü, B vitamini - Beriberi, C
vitamini -Skorbit, D vitamini - Raşitizm, E vitamini - Üreme bozukluğu,
K vitamini - Kanın pıhtılaşmaması) Canlılarda bulunan vitaminler;
– Vücut direncini artırır.
– Kemiğin sertleşmesini, kanın pıhtılaşmasını, sağlar.
– Büyüme, gelişme, üreme davranışlarını etkiler.

5. Su (H2O)
H, O elementlerinden oluşur. Hücrelerin ortalama % 70’ini su molekülleri
oluşturur. Su molekülleri kararlı, akıcı ve taşıyıcı özelliğe sahiptir.
Vücuttaki kimyasal olaylar için enzimlerin çalışma ortamını oluşturur.
Vücutta bulunan suyla;
– Besin ve artıkların taşınması sağlanır.
– Büyük yapılı besinlerin sindirimi sağlanır.
– Fotosentezle besin yapılır.
– Vücut sıcaklığının düzenlenmesi sağlanır.

6. Mineraller (Madensel Tuzlar)
Doğada maden şeklinde ve toprakta karışım halinde bulunur. Canlılarda 20
- 25 çeşidi (Demir, sodyum, kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi)
kullanılır. Sindirilmez ve enerji vermezler. Vücutta bulunan
minerallerle;
– Klorofilin, hemoglobinin, kemiklerin oluşması sağlanır.
– Kasların, sinirlerin, enzimlerin çalışması sağlanır.

B. SİNDİRİM SİSTEMİNİN ÖZELLİKLERİ
Besin maddeleri hücrelerin sitoplazmalarında kullanılır. Büyük yapılı
besinlerin hücre zarından geçmesi için parçalanması gereklidir. Bu olaya
sindirim denir. Sindirim olayı hücre içinde yapılıyorsa hücre içi;
hücre ve vücut dışında yapılıyorsa hücre dışı sindirim denir.
İnsanlarda büyük yapılı besinlerin parçalanması için özel organlardan
oluşan sindirim kanalı kullanılır. Besinlerin diş ve kaslarla
parçalanmasına mekanik sindirim; enzimler yardımıyla parçalanmasına da
kimyasal sindirim denir.
Bitkisel ve hayvansal kaynaklı yiyecek ve içeceklerde bulunan protein,
yağ ve şekerler sindirime uğrarlar. İnsanların sindirim kanalı ağız -
yutak - yemek borusu - mide - ince borusu - kalın bağırsak - yardımcı
organlardan oluşur.
a. Ağız : Sindirim kanalının başlangıcıdır. Besinlerin vücuda alınmasını
sağlar. Ağızda dişler, tükürük bezleri ve dil bulunur.
Dişler : Vücudun en sert yapısı olup katı besinlerin mekaniksel
sindirimini sağlar. Böylece besinlerin yutulmasını ve daha kolay
hazmedilmesi sağlanır.
Ağızda besinlerin parçalanmasını sağlayan kesici dişler (8) köpek
dişleri (4) ve azı dişleri (20) bulunur. Bir diş dıştan içe doğru mine
tabakası, fildişi tabakası ve diş özü tabakası kısımlarından oluşur.
Tükürük bezleri : Kaygan, eritici ve sindirici özelliğe sahip tükürüğü
salgılar. Ağızda 3 çifti bulunur. Tükürük besinlerin ıslatılmasında,
yumuşatılmasında ve kayganlaştırılmasında görev yapar.
Dil : Çizgili kas taşıyan hareketli bir organdır. Kısmen istemli ve
kısmen istemsiz olarak çalışır. Besinlerin ağız içinde çevrilmesinde ve
yutulmasında etkili olur.
b. Yutak : Nefes borusu ve yemek borusunun giriş kısmında bulunur.
Yapısındaki kaslı kapakçık yardımıyla solunan havanın soluk borusuna,
yutulan lokmaların yemek borusuna geçmesini sağlar.
c. Yemek borusu : İnce, uzun, boru şeklinde olan düz kaslardan oluşmuş
bir yapıdır. Yutulan besinlerin yavaş ve ritimsel olarak mideye
taşınmasını sağlar.

d. Mide : Karın boşluğunun sol alt kısmında bulunur. sindirim kanalının
geçiş kısmıdır. Duvarlarında çok sayıda düz kas ve salgı bezi bulunur.
Mideye ulaşan besinler burada bir süre depolanır, karıştırılır ve
mikropları öldürülür. Besinlerde bulunan proteinlerin bir kısmı
sindirilir.

e. İnce bağırsak : Sindirim kanalının ince ve uzun olan kısmıdır.
Duvarlarında düz kaslar bulunur ve ritimsel olarak çalışır. Burası
besinlerin tamamen sindirilip emilmesinde iş görür. Pankreas ve kendi
salgı bezlerinden gelen enzimler protein, yağ ve şekerleri kimyasal
olarak sindirir. İç yüzeyinde bulunan kılsı villuslar sindirilen
besinlerin kana geçirilmesini sağlar.

f. Kalın bağırsak : Sindirim kanalının son kısmıdır. Sindirim
artıklarının bir süre depolanmasını ve zaman zaman atılmasını sağlar.
Depolama sırasında gerekli su ve mineraller emilebilir. Bu kısımda
bulunan yararlı vitamin bakterileri B ve K vitaminlerinin üretilmesini
sağlar.

g. Yardımcı organlar : İnce bağırsaktaki sindirimin tamamlanabilmesi
için sindirime yardımcı olan sıvılar üretirler. Karaciğer ve pankreas bu
özelliğe sahiptir.
Pankreas : Ürettiği özsuyu içerisinde protein sindirici tripsin, Yağ
sindirici lipaz ve şeker sindirici amilaz enzimleri bulunur.
Karaciğer : Ürettiği safra özsuyu ince bağırsaktaki yağların mekanik
sindirimini sağlar.

DOLAŞIM SİSTEMİ
Bütün organ ve sistemler arasında madde iletimini sağlayan yapılara
dolaşım sistemi denir. Dolaşım sistemi besin, gaz, hormon, artık,
antikor gibi maddeleri ilgili hücrelere taşır.

A. DOLAŞIM SİSTEMİNİN KISIMLARI
Dolaşım sistemini kalp, damarlar ve kan dokusu oluşturur.

1. Kalp
Göğüs boşluğunda bulunan çizgili kaslardan oluşmuş bir organdır.
İstemsiz, hızlı, güçlü ve uzun süreli olarak çalışır. Böylece kan
sıvısının damarlarda akmasını sağlar. Kalp, kulakçık ve karıncık olmak
üzere 2 kısımdan oluşur.
Kulakçık : Kan sıvısını kalbe doğru çeken kısmıdır. Sol kısmı vücut
toplar damarına, sağ kısmı akciğer toplar damarına bağlıdır.
Karıncık : Kan sıvısını organlara doğru pompalayan kısımdır. Sol kısmı
vücut atar damarıyla, sağ kısmı akciğer atardamarıyla bağlantılıdır.
Kalbin sağ tarafında kirli kan (CO2 oranı fazla) ve sol tarafında da
temiz kan
(O2 oranı fazla) bulunur.
Kalbin çevresinde koruyucu olan perikard adlı kaygan zar bulunur. Bu zar
kalbi dış etkilerden korur. Kalp üzerinde bulunan damarlara koroner
damarlar denir. Bu damarlar kalbin hızlı bir şekilde beslenmesini
sağlar.
Kalbin kulakçık ve karıncıkları art arda ritimsel olarak kasılıp
gevşerler. Kulakçıklar kasılırken karıncıklar gevşer ve kan sıvısı
kulakçıktan karıncığa doğru akar. Karıncıklar kasılırken kulakçıklar
gevşer ve kan sıvısı organlara doğru pompalanır. Kalbin kulakçık ve
karıncıklarının kasılması dakikada ortalama olarak 70 - 80 kez
gerçekleşir. kasılma hızı hormon ve sinirler etkisiyle artırılıp
azaltılabilir.

2. Damarlar
İçerisinde kan sıvısının dolaştığı boru şeklindeki yapılara damar denir.
Özellik ve görevine göre 3 çeşidi bulunur.
a. Atar damarlar : Kalpten organlara kan götüren damarlardır. Vücut ve
organ atar damarlarında temiz kan, akciğer atar damarında kirli kan
bulunur. Yapısında kalın düz kas tabakası bulunur. Kan basıncı ve akış
hızı yüksektir.
b. Toplar damarlar : Organlardan kalbe kan getiren damarlardır.
Organ toplar damarlarında kirli kan, akciğer toplar damarında temiz kan
bulunur. Yapısında ince düz kas tabakası bulunur. Kan basıncı ve akşı
hızı düşüktür.
c. Kılcal damarlar : Atar damarlar ile toplar damarlar arasında bulunur.
Kanın atar damardan toplar damara geçmesini sağlar. Yapısında kas
dokusu bulunmaz. Kan basıncı normal ve kanın akış hızı en düşüktür.
Kalbin çalışması sırasında damarlarda oluşturduğu sarsıntılara nabız
denir. Kanın damarlarda akarken oluşturduğu basınca tansiyon denir.
Nabız ve tansiyon arttığında damarlardaki kanın akış hızıda artar.
Kalpten çıkan kirli ve temiz kanın dolaşma mesafesi ve özelliğine göre 2
çeşit dolaşım kullanılır.
· Küçük kan dolaşımı : Kalpten çıkan kirli kanın akciğerlerde
temizlenmesini sağlar. Kalbin sağ karıncığından başlar ve sol
kulakçığında biter.
· Büyük kan dolaşımı : Kalpten çıkan temiz kanın vücut organlarına
ulaşmasını sağlar. Kalbin sol karıncığından başlayıp sağ kulakçığında
biter.

3. Kan Sıvısı
Başlı başına bir doku olup, sıvı ve akıcıdır. Su oranı çok yüksektir.
Yapısında hücrelerin ihtiyacı olan maddelerle, metabolizma sonucu oluşan
zararlı maddeler bulunur. Kan sıvısında; su, mineral, oksijen,
karbondioksit ve kan hücreleri bulunur. Kanın yapısında özel görevler
yapan kan hücreleri taşınır.
a. Alyuvarlar : Kırmızı renkli ve kanda en fazla bulunan hücrelerdir.
Oksijen ve karbondioksitin taşınmasında görev yapar.
b. Akyuvarlar : Beyaz renkli ve kanda en az bulunan hücrelerdir.
Mikropların yok edilerek bağışıklığın sağlanmasında görev yapar.
c. Kan pulcukları : Hücre parçaları olup üzerinde pıhtılaşma
proteinlerini taşır. Kesilen ve zedelenen damarların onarılmasında görev
yaparlar.


B. KAN GRUPLARI
Kan gruplarının oluşumunda alyuvarlar üzerindeki özel protein çeşitleri
ve kandaki antikor çeşitleri etkili olur. Alyuvarlar üzerinde A, B ve Rh
tipinde 3 çeşit proteinin bulunma durumuna göre farklı kan grupları
oluşur.
Alyuvar üzerinde;
A proteinleri varsa
B proteinleri varsa
A, B proteinleri varsa
A, B proteinleri yoksa
Rh proteinleri varsa
Rh proteinleri yoksa
®️
®️
®️
®️
®️
®️
A grubu,
B grubu,
AB grubu,
O grubu,
Rh+ grubu,
Rh– grubu,
Ayrıca, kan sıvısında yabancı proteinleri çökelten özel antikorlar
bulunur. Bunlar A antikoru, B antikoru ve Rh antikorudur.
A grubunda – B antikoru, B grubunda – A antikoru, 0 grubunda – A, B
antikoru, Rh– grubunda – Rh antikoru bulunur.

Yaralanma, ameliyat, hastalanma durumlarında vücuttaki kan sıvısı
yeterli olmadığı için vericiden kan nakli yapılır. 2 çeşidi kullanılır.
· İdeal kan nakli : Herkesin kendi grubundan kan alıp vermesidir.
A « A, B « B, AB « AB, O « O, Rh+ « Rh+, Rh– « Rh– şeklinde yapılır.
· Zorunlu kan nakli : Kendi grubundan kan bulunmadığı zamanlarda
yapılır.


MİKROPLAR ve BAĞIŞIKLIK OLAYI
Vücudu oluşturan organ ve sistemlerin çalışmasının bozulmasına
hastalanma denir. Soğuk hava, zehirler, besinler, kimyasal maddeler ve
mikroplar hastalanmaya neden olabilirler. Vücutta hastalık oluşturan bir
hücreli mikroorganizmalara mikrop denir. Mikroplar iç parazit olarak
yaşarlar. Yaşama ve çoğalmaları için insan vücudunu kullanırlar.
Mikroplar vücuda besinlerle ağızdan, havayla burundan, kan nakli ile ve
yaralanmalarla deriden bulaşabilir. Vücuda sızan mikroplar kan yoluyla
yaşayabilecekleri hedef organa taşınarak yerleşirler. Her mikrop çeşidi
kendisine has olan organa yerleşir.
Nezle mikrobu - Burun, Kuduz mikrobu - Beyin, Hepatit mikrobu -
Karaciğer, Verem mikrobu - Akciğer, Kızamık mikrobu - Deri, Zatürre
mikrobu ®️ Akciğere yerleşir.

Organlara yerleşen mikroplar hücreleri parçalanarak ve besinleri
kullanılarak hızla çoğalırlar. Böylece vücutta hastalık belirtileri
ortaya çıkar. Vücuda sızan mikroplar virüs, bakteri, protist ve mantar
kökenli olabilir. Mikroplara karşı vücudu koruyan ve sızan mikropları
yok eden yapılara bağışıklık sistemi denir. Mikroplara karşı bağışıklık 2
şekilde gerçekleşir.
– Mikropların vücuda sızmasını önleme
– Organlardaki mikropları parçalayarak yok etme
Vücuda sızan mikropların yok edilmesinde akyuvar ve antikorlar
kullanılır.
Akyuvarlar hareketli olup mikropları yakalayarak sindirir. Antikorlar,
özel proteinler olup mikrop ve toksinleri etkisiz hale getirir.
Mikropların ürettiği zararlı maddelere toksin denir. Toksinlere karşı
etkili olan antikorlara da antitoksin denir. Vücutta, kazanılma şekline
göre 2 çeşit bağışıklık kullanılır.

1. Doğuştan Kazanılan (Doğal) Bağışıklık
Kalıtsal olup bütün insanlarda benzer şekilde bulunur.
– Deri üzerindeki ölü tabaka mikropları geçirmez.
– Midedeki asitli sıvı besinlerdeki mikropları geçirmez.
– Burundaki mukus havadaki mikropları tutar.
– Ağızdaki tükürük giren mikropları tutar.
– Anne kanından bebeğe geçen antikorlar bir süre kullanılır.
– Kandaki akyuvarlar sızan mikropları yok eder.
2. Sonradan Kazanılan Bağışıklık
Farklı şekillerde karşılaşılan mikroplara karşı vücudun antikor üretmesi
ve kullanmasıdır. 4 şekilde gerçekleşir.
a. Hastalığın geçirilmesi : Hastalanan vücut mikropları tanıyarak
antikor üretme yeteneği kazanır. Üretilen antikorlar bitse bile vücut
sürekli antikorları yeniler.
b. Vücuda yavaş yavaş sızan mikropların tanınması : İster istemez vücuda
yavaş yavaş sızan mikroplar hastalanmadan tanınarak antikor üretme
yeteneği kazanılır.
c. Aşı olunması : Aşı içesinde zayıflatılmış olan mikroplar bulunur. Bu
sıvı vücut kuvvetli iken uygulanır ve vücudun mikropları tanıyarak
antikor üretme yeteneği kazanması sağlanır. Mikroplara karşı vücudu
korur.
d. Serum alınması : İçerisinde başka canlılara ait antikor bulunan özel
sıvılara serum denir. Serum hasta insanların tedavi olması için
uygulanır. Kullanılan antikorlar başka canlılardan alındığı için etkisi
kısa sürelidir.
Hastalıklara karşı bağışıklık kazanma süresine göre 2 çeşit bağışıklık
kazanılır.
· Aktif bağışıklık : Mikroplara karşı uzun süreli olarak bağışıklık
kazanılır. Vücut antikor üretme yeteneği kazanmıştır. Sonradan kazanılan
bağışıklıktaki a, b ve c seçeneklerindeki durumlar bu bağışıklığı
sağlar.
· Pasif bağışıklık : Mikroplara karşı kısa süreli olarak bağışıklık
kazanılır. Vücutta başka canlılara ait antikorlar kullanılır ve kendisi
üretmez. Serum kullanılması ile bu durum sağlanır.

SOLUNUM ve BOŞALTIM SİSTEMLERİ
A. SOLUNUM SİSTEMİ
Hava ile kan arasında gaz değişimini sağlayan organlara solunum sistemi
denir. İnsanlar akciğerli solunum sistemini kullanırlar. Solunum sistemi
kanal şeklinde olup farklı organlardan oluşur.
a. Burun : Havanın vücuda girdiği organdır. Yapısında kıllar, mukus
bezi, nemli deri, kılcal damarlar, kıvrımlı kemik kanalları (sinüs)
bulunur. Alınan havanın temizlenmesini, ısıtılmasını, nemlendirilmesini
ve kokusunun alınmasını sağlar.
b. Yutak : Yapısındaki kapakçık yardımıyla solunan havanın nefes
borusuna geçmesini sağlar.
c. Nefes borusu : Havanın akciğerlere taşınmasını sağlar. Yapısındaki
kıkırdak halkalar soluk borusunun sürekli açık kalmasını, kaslar borunun
çapının değiştirilmesini, mukuslu siller de yabancı maddelerin
tutulmasını sağlarlar.
Soluk borusunun başlangıç kısmına gırtlak denir. Gırtlağın yapısında
kıkırdaklar, ses telleri ve kaslar bulunur. Nefes verilirken konuşma
sesinin oluşmasını sağlar.
d. Bronşlar : Solunan havanın sağ ve sol akciğerlere taşınmasını sağlar.
Havanın akciğer içinde yayılmasını da bronşçuklar sağlar.
e. Akciğer : Havanın kana geçmesini ve kanın temizlenmesi sağlar.
Akciğerde gaz değişimini sağlayan balon şeklindeki birimlere alveol
(hava kesesi) denir. Alveoller, kılcallardaki kirli kan ile
akciğerlerdeki temiz hava arasında yoğunluk farkına göre difüzyonla gaz
değişiminin yapılmasını sağlarlar.
Akciğerler göğüs boşluğunda sağlı sollu 2 kısımdan oluşur. Sağ akciğer
3, sol akciğer 2 parçalıdır. Akciğerin yapısında kas, kıkırdak, kemik
gibi yapılar bulunmaz. Tamamen epitel dokunun zarlarından oluşur.
f. Diyafram ve kaburga kasları : Solunumun yapılmasına yardımcı olan
yapılardır. Kasılıp gevşeyerek iç basıncı değiştirerek akciğerin
çalışmasını sağlarlar.

Nefes Alma Olayı
– Omurilik soğanı akciğerin çalışması için uyartı gönderir.
– Akciğer çevresindeki diyafram ve kaburga kasları kasılır.
– Göğüs boşluğu öne ve alta doğru genişler.
– Akciğerler büyür.
– İç basınç düşer.
– Dışarıdan temiz hava çekilir.
– Alveollerde gaz değişimi yapılır.
Nefes verilmesi sırasında, nefes almadaki olayların tersi yapılır.

B. BOŞALTIM SİSTEMİ
Besin maddelerinin hücrelerdeki metabolik olaylarda kullanılması sonucu
oluşan ürünlere artık denir. Vücuttaki suyun fazlası, tuzun fazlası,
minerallerin fazlası, vitaminlerin fazlası, asitler, gazlar, amonyak,
üre ve ürik asitler, ilaçlar artık özelliğinde olup hormonal düzenleme
sonucunda boşaltımla dışarı atılabilir.
Artıklar dolaşım sıvısı olan kanda bulunur. Kan boşaltım sistemi
organlarında süzülerek artıkları ayıklanır. Boşaltım sistemi farklı
organlardan oluşur.
Böbrek atar damarı : Yapısında bol artık bulunan kirlenmiş kanı
organlardan böbreğe doğru getirir.
Böbrek toplar damarı : Böbrekte temizlenmiş olan kanı kalbe doğru taşır.
Böbrek : Kanı süzerek artıkları ayıklar ve sulandırarak idrarı
oluşturur. Kanın bileşimini belirli sınırlar içerisinde düzenler.
İdrar kanalı : Artıklı sıvıyı (idrar) idrar kesesine taşır.
İdrar kesesi (Mesane) : Gün boyu oluşan idrarı depolayarak belli
zamanlarda dışarıya atar.
Böbrek, boyuna kesildiğinde 3 kısımdan oluştuğu görülür. Dış kısmında
kabuk, iç kısmında havuzcuk bulunur.
· Kabuk kısmı : Kanın süzülmesini sağlayarak artıkların kan sıvısından
ayrılmasını sağlar.
· Öz kısmı : Süzüntüde bulunan yararlı maddelerin tekrar kana geri
alınmasını sağlar.
· Havuzcuk : Artıkların toplandığı idrarın oluştuğu kısımdır.
Bundan başka deri, akciğer ve karaciğer boşaltım yapılmasına yardımcı
olur. Deri terleyerek, akciğer solunum yaparak ve karaciğer zehirli
maddeleri etkisiz hale getirerek boşaltıma yardımcı olur.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
İnsan Vücüdunda Yolculuk
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İnsan vücudunda yaşayan sevimli böcük
» Bunlar Ya İnsan Yada İnsan
» Arkasspor'dan umuda yolculuk..
» İnsan Vücudu
» İnsan Hakları

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Biyoloji-
Buraya geçin: