ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Bahçeli öyle bir şey söyledi ki Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Bahçeli öyle bir şey söyledi ki Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Bahçeli öyle bir şey söyledi ki

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Bahçeli öyle bir şey söyledi ki I231076_gsli

Bahçeli öyle bir şey söyledi ki Empty
MesajKonu: Bahçeli öyle bir şey söyledi ki   Bahçeli öyle bir şey söyledi ki EmptyC.tesi Ocak 30, 2010 6:34 am

Bahçeli öyle bir şey söyledi ki 107878


Erdoğan'ın "Sivas’ın ötesine gidemezler" sözüne
Bahçeli'nin cevabı çok tartışılacak. Erdoğan'ın bu sözü sık sık
tekarlamasının bilinçli bir tercih olduğunu iddia eden MHP lideri, "Neden
durmadan Sivas, başka bir il değil, diye biz de araştırdık. Sivas,
Birleşik Kürdistan haritasında Türkiye topraklarının en son sınırı
çıktı"
diye konuştu.MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli,
Vatan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Yuvacan, Ankara Temsilcisi
Bilal Çetin ve Deniz Güçer’i partisinin genel merkezinde ağırladı;
gündemdeki konuları değerlendirdi.


Böylece, bir Kürdistan kurulacağını ve son sınırının Sivas olduğunu da Devlet Bey’den öğrenmiş olduk…
“Komedi” gibi değil mi?.
Hâlbuki ben şahsen Bahçeli’nin şöyle demesini beklerdim.
“Partimizin
memleketimizin belirli bölgelerinden oy alamaması bizim değil, bizi o
bölgelerdeki değerli vatandaşlarımıza ‘düşman’ belletenlerin ayıbıdır.
Ama biz en kısa zamanda bölgemizde yaşayan ve kendilerinin Kürt alt
kimliğine sahip olduklarını söyleyen o vatandaşlarımıza gerçek MHP’nin
bir sevgi, bir barış, bir proje partisi olacağını anlatacağız”…

Devlet Bey böyle bir şey söyler mi?..
Bence söyler ama parti tabanı öyle bir düşmanlaştırılmış ki bölge insanına, oy korkusu ile söyleyemiyor…

Adnan Berk Okan




Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu nasıl özetlersiniz?

Bu
7 yıllık dönemin siyasi analizinin her yönüyle yapılması lazım.
Toplumsal sistemlerin oluşturduğu kurum, kural ve davranışlar vardır.
Bu toplumsal sistemin kurumları arasında aile kurumu, hukuk kurumu,
inanç, ekonomi, siyaset kurumu geliyor. Listeyi uzatabilirsiniz. Bunlar
arasında tahrip edilmeyen kurum kalmadı. Aile kurumu televizyonlarda
görüyorsunuz tahrip ediliyor. Devletin tüm kurumları çatışma halinde.
Bunun izahının yapılması lazım. Demokrasi tahribatta önemli bir araç
mıdır, Türkiye’nin bugünkü durumunu görmek lazım. Ne kadar yalan,
iftira var bunu görmek lazım. Bu kadar kışkırtıcılığın, zihniyet
bunalımının olduğu ortamda bakıyorsunuz bir de günde 7-8 kişi çıkıyor
televizyonlara konuşuyor...

Erdoğan son grup toplantısında yine sizi eleştirdi...

Aslında
o toplantıda Başbakan 7 yıldır en doğru konuşmasını yaptı. ’Beni gaza
getirmeyin’ dedi. Bunu farketmesi çok önemli. Çünkü bu birincisi
Türkiye’yi, ikincisi AKP’yi, üçüncüsü ise Recep Tayyip Erdoğan’ı
kurtarır. Altı çizilecek bir açıklamadır.Cumhurbaşkanı’nın MGK’yı toplamasını istediniz. Bunca kavga ortasında işe yarayacak mı?

Ben
bugün yaşananları ’devlet krizi’ olarak isimlendirdim. Ekonomik
krizler, tedbirler alınarak aşılabilir. Ancak devlet krizleri çok
tehlikeli sonuçlar ortaya çıkartabilir. Siyasal tarihimizdeki
gelişmeleri gözden kaçırmamak lazım. Değişik kavramlarla kafa
karıştırılacak yerde bir sonuca varılması gerekiyor. Bir eksik varsa
düzeltilmesinde fayda var. İstikrar için tüm bunlar ön şarttır. Devlet
kirizini de oluşturduğu unsurlar çözer. Cumhurbaşkanı’nın Anayasal
görevi budur. Israrcı olması gereken kişi de Cumhurbaşkanı’dır. Sonuca
doğru götürmesi gerekiyor. Herkes medya aracılığıyla çıkıyor temel atma
töreninde gelişigüzel değerlendiremeler yapıyor. Dinleyenlerden kim, ne
kadar ve ne anlıyor peki? ’Cami bombalaması’deniyor. Farklı olaylar
farklı anlatılabiliyor. Bunun mütedeyyin bir Müslüman üzerindeki
etkisini düşünebiliyor musunuz? MGK’da bunların ele alınması gerekli.
Zirveyi kucaklayan kurum MGK’dır. Ben MGK üyelerine ek olarak TBMM’nin
de bu toplantıya davet edilmesini istedim. Meclis’i de MGK’ya alıp
konuşsunlar. Sonra buradan çıkacak sonuç TBMM’ye gelsin ve Meclis son
kararı versin. İki yol var: Ya devletin kurumlarını biraraya getirip
sorunu çözeceksiniz ya da Türkiye’yi seçime götüreceksiniz. Askere
yapılan şeyler toplumda etkili oluyor. Çünkü Türk milletinin TSK’ya
saygısı çok yüksektir. Ordu-millet sevgisi vardır. Bir de bakıyorsunuz
televizyona çıkanlar müdahale olacak diye kesin yorumlar yapıyorlar.
Aslında bu televizyon konuşmaları sorgulama kapsamına alınmalı. Darbe
yapılacak diyorsun, bilgiyi belgeyi getir demek gerek.

Cami bombalaması gibi olayların yer aldığı raporları nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu planlar ne kadar gerçekçi?

Açıkçası
çok ciddiye alınacak gibi görünmüyor. Ancak bu belgeleri görme
imkanımız olmadığı için ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemiyoruz.
Analiz yapma imkanımız da yok. Fakat yargı sürecini uzun tutmamak
gerekiyor. Gece gündüz çalışıp bunu sonuca bir an önce bağlamak
gerekiyor. Bu Türkiye’nin bir yerindeki toprak, kiracı davası değil.
Türkiye’nin rejimini, mukadderatını alakadar eden kurumlar bunlar.
TÜRKİYE'NİN DOĞUSUNU KÜRDİSTAN OLARAK GÖRÜYOR

Doğu ve Güneydoğu’ya gidememeniz çok defa eleştirildi...

Evet,
Başbakan bir çok defa çıkıp ’Sivas’ın ötesine gidemezler’ dedi.
Başbakan bir şeyi iki kere söylüyorsa şuurludur demiştim. Neden
durmadan Sivas, başka bir il değil, diye biz de araştırdık. Sivas,
Birleşik Kürdistan haritasında Türkiye topraklarının en son sınırı
çıktı. Bu haritaları zaten güvenlik raporlarından, internet
sitelerinden bulabilirsiniz. Aynı zamanda Barzani’nin haritasında da bu
var.

O bölgenin fiili olarak kaybedilmiş olması durumu var mı? Çünkü seçimlerde yarış AKP ve DTP arasında geçiyor...

Orada
siyasi partilerin oy oranlarına göre bölgenin siyasi kimliğini
tanımlamak büyük bir yanlıştır. Bu yanlış da birilerine büyük fayda
getiriyor. Oysa gerçek bu değil. Tüm seçimlere baktığınızda: Bölücü
terörü enstrüman olarak kullanan parti ve onun karşısındaki
yoğunlaşmayı görürsünüz. Orada sinsi bir propaganda yapılıyor. ’Şu
kazansın, şuraya verelim’ telkini yapılıyor. O kim? Şimdi AKP. Yani
ölümden korkup sıtmaya razı gösterilen telkin oylarıdır. Eskiden de
aynı şey FP için söylenirdi. Hepsi Türkiye üzerine yazılmış olan
senaryoların milimetrik alanlar dahil yerleştirilmiş planlarıdır.
Hiçbir cümlenin altını boş bulamazsınız. Halkı bu kadar yanıltan, o
senaristlere figüran haline gelmiş insanlara bakınca görüyoruz. AKP
hangi özelliğinden dolayı oy alıyor? Mahalli seçimlerde gördük ki diğer
parti bir çok yer kazandı. AKP propagandasını orada kim yapıyor? Şu
olmasın, bu olsun kim diyor? AKP’nin propagandistleri mi çok başarılı
yani? Kömür, makarna bir yere kadar tamam ama o kadar da değil. Biz her
şeye rağmen o bölgelerden oy alıyoruz. Bölge normalleşsin bakalım AKP
oradan ne oy alıyor. Bir de o bölgeden seçilen AKP’liyle DTP’den
girenin arasındaki bariz fark nedir, biri bana bunu anlatsın. Dün orada
başka partilere oy verilmiş, bugün başkasına. Siyasiler bunu bilir ama
dürüst konuşmuyorlar. Oy kaynaklarım şunlardır, demiyorlar. Bir dönem
CHP, bir dönem ANAP bir dönem FP şimdi de AKP. O bölgeye en az
gelişmiiş bölge diyeceksin, Türkiye’nin en fukara bölgesi diyeceksin,
eğitimi en düşük bölgesi diyeceksin. Ama demokratik hak kullanımında
İzmir seçmeninden çok daha değişken olacak. Bunu siyaset biliminin izah
etmesi gerekiyor.AKP’ye oy propagandasını kim yapıyor?

Ben
kısaca okyanus ötesi diyorum. Bakın önce sorun askeri yöntemlerle
çözülmez dendi. Siyasi çözüm oltasına herkes takıldı. Sonra birçok
rapor yazıldı. Hak-İş yazdı diğer kurumlar yazdı. Sonunda bir
bakıyorsunuz ki siyasi çözümler PKK’nın talepleriyle bire bir
örtüşüyor. AB sürecini, AB’nin tam üyelik için yapılması gerekenleri,
demokrasi ve insan hakları konusundaki taleplerini de üstüste
koyduğunuzda PKK, sivil toplum kuruluşları ve AB dayatmaları, ABD’nin o
bölgedeki beklentileri iskambil kağıdı gibi hiç taşmıyor. Diyelim ki en
alttaki sinek 10. Bütün çözümler o sinek 10 ile tamamen örtüşüyor,
hiçbir taşma yok. Ne Abdullah Öcalan ne de Recep Tayyip Erdoğan bu
kadar örtüşmeyi başaramaz.Sizce yakın mı erken seçim?Bence
erken seçim ülkeyi rahatlatır. Bazı tartışmalar ötelenir. Yeni bir
Meclis, öncesinin hatalarını gözden geçirecektir. Kamplaşmalar
yumuşayacaktır. Seçim demokrasilerde sihirlidir. Tıkandığında oraya
başvurmak lazım.Genelkurmay’ın açıklamaları “tatminkar değildir” dediniz...Daha net ve anlaşılır açıklamalar, cevaplar şekilde açıklamalar yapmaları gerektiğini düşünüyorumAçılımın geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz?Açılım
olarak bir şey göremiyoruz ve ne kadarı açılımdır anlamakta güçlük
çekiyoruz. Açılım adlandırmasını kitapçık haline getirdiler. Başta
söyledikleriyle farklılıklar var. Bu bir tıkanmanın ve yanlıştan
dönüşün kıvrımları olarak yorumlanabilirAnayasa değişikliğiyle ilgili tavrınızı ortaya koydunuz. Uzlaşabileceğiniz maddeler olabilir mi?Hükümetin
bütün söylemlerini, uygulamalarını gözden geçirip üst üste koyduğumuzda
devletin temel niteliklerine yönelik gelişmeleri görüyoruz. Yüce
Divan’da netliğe kavuşacak meseleler var. Bugünkü Meclis’te ortaya
çıkan bu gerginlik ortamında yeni bir Anayasal süreci konuşmak değil,
yeni oluşmuş bir Meclis’te konuşmak gerekiyor. Hangi değişiklikler
yapılacaksa bunların yeni oluşmuş TBMM’de gündeme gelmesi gerekiyor.
Eskiden beri söylüyorum. Ama nedense iltifat bulmadı. 1999 seçimlerinde
21. Dönem Meclis’i oluşuyordu. 21. Yüzyılı kucaklayan bir Meclis olsun
dedik. İlk 5 yılı 21. Dönem’e tesadüf ediyordu. 21. dönem TBMM 21.
Yüzyılı kucaklasın istedik. 1876’dan bu yana Anayasa, 1946 yılından bu
yana ise çok partili rejimi konuşuyoruz. 21. yüzyıla bunların
unsurlarıyla gözden geçirildiği, sağlıklı bir toplum yapı ve ülke
yönetimiyle girmeliyiz dedik. O gün bunu başarabilseydik bugün hala bu
tartışmalar son bulmuş olurdu. Siyasilerin geleceğe yönelik planlar
yapabildiği bir dönem yaşardık. Parlamento’nun 21. yüzyıl vizyonu
olurdu. 100 küsur senedir anayasa tartışıyoruz. Ne yazık ki 21.
yüzyılın ilk 10 yılı heba edildi. 7 yıl boyunca da Türkiye Recep Tayyip
Erdoğan’ı hava ve havaalanında dinledi. Şunu anladık ki eğer Başbakan
bir görüşü iki defa vurguluyorsa konuşmalarında şuurlu konuşuyor
demektir. Zihniyetinin arka bahçesini ortaya koyuyor demektir.Referandum tartışmaları...AKP’nin
sayısal çoğunluğu mevcut. Eğer bunu sayısal olarak söylüyorlarsa
kullanmaları mümkün. Ancak referandumu başka amaçların üzerini örtmeyi
düşünerek, açılımın unsurlarını bunun içine takıp götürmeyi
düşünüyorlarsa Yüce Divan’a giden yolda artışları olur. Sosyal dokunun
bu kadar parçalandığı bir ortamda referandumdan kim neyi kazanır bunu
iyi düşünmek lazım.Peki tüm bu süreçte açılımın Türkiye açısından sonuçları ne oldu?Ayrımcılık
derinleşti ve yerleşti. Türkiye genelinde artık fırından ekmek alırken
bile tercih yapılır hale geldi. Pazar yerlerinde bile bu hissedilir
hale geldi. Herkes kendi kimliğini sorgulama arayışına büründü. Üstelik
bunu artırıcı davranışlara da girdiler. Mesela Roman açılımı dendi.
Romanların Türkiye ile problemleri yok. Bu insanlar bu milletin
mensupları. Sosyo-ekonomik şartlarının iyileştirilmesi, İstanbul’da
yaşadıkları yerlerin insani hale getirilmesi apayrı bir şey, Romanları
kendi kimliği ile istismar etmek ise başka birşey.Alevi açılımı için de geçerli mi bu sözleriniz?Alevi
açılımını bir etnik açılımın yanına katmak doğru değildir. MHP olarak
Alevilerin taleplerinin karşılanması gerektiğine yönelik görüşlerimizi
söyledik. Aynen koruyoruz.Bölgedeki faili meçhuller sürekli gündeme geliyor...Biz
her şeyin açığa çıkarılmasını istiyoruz. Ancak dengeli olmalı. Yani
kaybolmuş bir PKK’lıyı ararken o bölgede işine giderken öldürülen bir
insanın katilini de, Mehmetçiğin katilinin de bulunması lazım. Ama bir
yandan Cumartesi anneleri falan derken diğeriyle ilgili bir şey
söylemiyorsunuz. Etnik ayrışma netleşti. Belirsiz olan ise bunu
sorguluyor. Mesela sanatçı çıkıyor televizyona ’ben Arnavutum’ diyor.
Kimse sormadan bunu söylüyor. Orada bir Arnavutluk devleti var. Yarın
biri çıkar, ’Seni burada yaşamaya mecbur bırakan kim? Arnavutluğa git’
derse ne yapacaksın? Ki zaten bunlar söylendi. Bunları da düşününce çok
yönüyle karmakarışık bir mesele.Kürt-Türk evlilikleri çok yaygın, böyle bir ayrım nasıl yapılabilir?Elbette.
Sağ-sol çatışması böyle değildi. Kardeşlerden biri ODTÜ’ye gitmiş
devrimci olmuş, diğeri Gazi Üniversitesi’ne gitmiş ülkücü olmuş.
Okuldan eve gelince birbirleriyle konuşmaz ama babalarıyla aynı sofrada
oturup yemek yerlerdi. Böyle bir ayrımda çocukları nasıl
dağıtacaksınız, kime vereceksiniz? Etnik, inanç temelli ayrımcılığı
körükleyen davranışlardan kaçınmak gerekir. Böyle siyaset olmaz. Ama
Türkiye’de yapılıyor maalesef.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Bahçeli öyle bir şey söyledi ki
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Öyle bir sözleşmesi var ki!
» Gökhan F.Bahçeli gibi!
» Bahçeli'den Habur muhtırası
» "F.Bahçeli futbolcuların yerinde..."
» Obama'ya öyle bir küfür etti ki ABD'ye girişi yasaklandı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Gündemden Haberler-
Buraya geçin: