ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Orhan Gazi Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Orhan Gazi Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Orhan Gazi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258091
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Orhan Gazi I231076_gsli

Orhan Gazi Empty
MesajKonu: Orhan Gazi   Orhan Gazi EmptyPaz Haz. 06, 2010 5:11 am

Osmanlı sultanlarının ikincisi. 1281 yılında Söğüt’te doğdu. Babası
Osmanlı Devleti ve hânedânının kurucusu Osman Gâzi, annesi Şeyh
Edebâli’nin kızı Mal Hâtundur. İslâm terbiyesiyle yetiştirildi. İyi bir
eğitim ve öğretim gösterilerek büyütüldü. Gâzilerin gazâlarını ve meşhur
İslâm mücâhidlerinin, âlimlerinin, evliyâların menkıbelerini dinleyerek
şuurlandı. Osman Gâzinin kumandanları ve arkadaşlarından silah tâlimi
gördü. Devrin silahlarını mahâretle kullanmasını ve muhârebe
taktiklerini öğrendi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda hizmet aldı. Küçük
yaştan îtibâren devletin teşkilâtlanıp müesseseleşmesinde lâzım olan
tecrübelere sâhip oldu.
Orhan Gâzi, gençliğinden îtibâren Bizans tekfurlarıyla yapılan gazâlara
katıldı. Muhârebelerde gösterdiği muvaffakiyetle babasının ve gâzilerin
takdirini kazandı. 1298’de Bizanslıların tertiplediği Osman Gâzinin de
dâvet edildiği sûikast plânlı düğüne katıldı. Tedbirli hareket eden
Osman Bey, Yarhisar ve Bilecik’i fethederken Bilecik tekfurunun oğluna
gelin gitmekte olan Yarhisar tekfurunun kızı Holofira’yı da esir aldı.
Holofira, İslâmiyeti kabul edip, Müslüman oldu. Nilüfer adını aldı.
Orhan Bey, Nilüfer Hâtunla evlendi. Babası Osman Gâzi, 1299 târihinde
istiklâlini îlân edince, devleti idârî bölgelere ayırdı. Orhan Gâzi
1301’de Sultanönü bölgesinin beyliğine tâyin edildi. 1302’de Yenişehir
ile İznik arasındaki Köprühisar’ın fethine gönderildi. Köprühisar’ı
fethedip, Çavdarlı aşiretinin Osmanlı hudûduna tecâvüzlerinin önüne
geçti. 1315’te Çavdar beyini esir alıp, Çavdarlı aşîretinin suçlularını
cezâlandırdı. 1317’de Karatekin, Karacebeş, Tuzpazarı, Kapucuk ve
Keresteci kalelerinin fetih harekâtına katıldı. Muhârebelerde gösterdiği
muvaffakiyetle babası ve gâzilerin kendisine olan güvenini daha da
arttırdı. Osman Gâzi, 1320 yılından îtibâren, yaşının ilerlemesi ve
romatizmasının şiddetlenmesiyle, oğlunun idâresini görmek istedi. Orhan
Gâziyi seferlerde kumandan tâyin etti. 1321 Mudanya-Gemlik Seferinde,
Mudanya’yı fethetti. Bursa’nın denizle irtibâtını kesti. 1325’te
Bursa’nın güneyindeki Atranos’u fethedince, şehrin ablukasını daha da
şiddetlendirdi. 1326 yılında Bursa’nın Pınarbaşı mevkiine gelerek,
karargâhını kurdu. Şehrin kalesini kuşattı. 1314 yılından beri abluka
altındaki Bursa Kalesini kurtarmaktan ve yardımdan ümîdini kesmiş olan
kale kumandanı, teslim şartlarını görüşmeye mecbur kaldı. Orhan Bey, 6
Nisan 1326 târihinde Bursa’yı teslim aldı. Osman Gâzi Bursa’nın fethini
işitince memnun olup, Orhan Beyi yerine vâris tâyin etti. Diğer
evlatlarının ve kumandanlarının Orhan Beye bîat edip, ona karşı itâatli
olmalarını bildirdi. Osman Beyin Bursa’nın fethinden önce, fetih
sırasında veya fetihten sonra öldüğüne dâir kaynaklarda muhtelif
rivâyetler mevcuttur. Ancak bu kaynakların çoğuna göre Osman Bey,
Bursa’nın fethinden hemen sonra vefât etmiş ve Gümüşlü Kümbete
defnedilmiştir.

Osmanlı Devletinin ikinci sultânı olarak tahta geçen Orhan Gâzi,
Alâeddin Paşayı vezir tâyin etti. Devlet Merkezi Yenişehir’den Bursa’ya
nakledildi. Askerî, idârî faâliyetlere ağırlık verilip, iktisâdî
müesseseler kuruldu. Aşîret kuvvetlerine ilâveten “yaya” denilen piyâde
sınıfı orduya dâhil edildi. Orhan Gâzi, 1327’de Bursa’da gümüş akçesini
bastırdı. Tâyinlerde bulunup, Akçakoca’ya Kandıra, Kara Mürsel’e İzmit
Körfezinin güneyi ve Abdurrahmân Gâziye de yeni fethedilen Aydos ve
Samandra’nın idâresi verildi. Bu kumandanlar, bulundukları mevkilerde
fetihlerle de vazîfeliydiler.

Osmanlıların Boğaz sâhillerine kadar genişlemeleri Bizans’ı
telâşlandırdı. Türklerin Sakarya Irmağı sâhilinden Karadeniz
istikâmetinde ilerlemesini durdurmak ve İznik kuşatmasını kaldırtmak
için, Bizans İmparatoru Üçüncü Andronikos ordu hazırladı. 1329 yılında
İstanbul’un Anadolu yakasına geçti. Floken’de karargâhını kurdu. Orhan
Gâzi, İznik kuşatmasına bir miktar asker bırakarak, sekiz bin kişilik
kuvvetle Bizanslılara karşı harekete geçti. Maltepe (Pelekanon)
mevkiinde düşmanla karşılaştı. 1329 Mayısında meydana gelen
Osmanlı-Bizans muhârebesi, sabahtan akşama kadar sürdü. Bizans
İmparatoru bir günlük muhârebenin sonunda, büyük ümitlerle Rumeli’nden
Anadolu’ya geçirdiği ordusunun, Osmanlılar karşısında dayanamayacağını
anladı. Gece karanlığından istifâde etmeyi düşünen İmparator, muhârebe
meydanından karargâhına dönmek isterken Orhan Gâzi, fırsatı kaçırmadı.
Gece muhârebe şartlarını iyi bilen ordusuyla Bizanslıları tâkibe geçti.

Bizans ordusu gece taarruzuna uğrayınca, paniğe kapılarak, birbirine
girdi. İmparator yaralı vaziyette canını kurtarabildiyse de, ordusu imhâ
edildi. Savaşı kazanan Orhan Gâzi, İznik şehrinin kuşatmasını
şiddetlendirdi. Bizanslıların İznik kumandanı, Pelekanon Muhârebesinin
netîcesini öğrenince, artık kendisine yardım edilemeyeceğini
kestirdiğinden, Osmanlıların adâletine sığınarak teslim oldu. Kaleyi
teslim alan Orhan Gâzi, ahâliden arzu edenlerin eşyâlarıyla birlikte
gitmesine müsâade etti. Ayrıca Osmanlı Devletinin tebaası olarak kalıp,
yalnız cizye vermek şartıyla, âdet ve ananelerini muhâfaza
edebileceklerini de îlân etti. Halkın büyük çoğunluğu Osmanlı idâresini
tercih etti. Muhârebe ve kuşatmada eşleri ölen kadınlar, Orhan Gâziye
mürâcaat edip, sâhipsiz kaldıklarını, Müslüman olup, Osmanlılardan
isteyenlerle evlenebileceklerini bildirdiler. Orhan Gâzi, İznik’in yerli
kadınlarının arzularını îlân edip, isteyenlerin bunlarla
evlenebileceklerini ve bunlarla evlenenlerin İznik muhâfazasında
vazîfelendirileceğini açıkladı. Ayrıca halktan İznik’te kalıp Müslüman
olmayanlara, İslâmiyetin gayrimüslimlere olan hukûku tatbik edilip,
vergilendirildi. Osmanlı Devletinin merkezi, geçici olarak İznik’e
taşındı. Şehir îmâr edilip, İslâmî eserlerle süslendi. Orhan Gâzi,
İznik’in en büyük kilisesini câmiye çevirtip burada Cumâ namazını kıldı.
Manastırını da medreseye çevirtti. İmâret yaptırdı. Orhan Gâzinin
hayırsever hanımı Nilüfer Hâtun, imâret; oğlu Süleymân Paşa medrese ve
diğer hayır sâhipleri de şehirde pek çok sosyal tesis kurdular. Bundan
sonra, bölgenin ticârî bakımdan meşhur şehirlerinden olan İzmit’in
kuşatılması şiddetlendirildi. Bizans İmparatoru, deniz yoluyla İzmit’in
yardımına geldi. Orhan Gâzi Osmanlı Devletinin ilk sulh antlaşmasını,
İzmit’in muhâsarası esnâsında, Bizans İmparatoru Üçüncü Andronikos ile
yaparak kuşatmayı kaldırdı.

1331’de Taraklı, Mudurnu ve Göynük kasabaları Osmanlı ülkesine katıldı.
1333’te Gemlik, 1336’da Kirmasti, Mihaliç ve Ulubad kasabaları
fethedildi. 1337’de şiddetli bir şekilde tekrar kuşatılan İzmit teslim
olmak zorunda kaldı. İzmit’in fethiyle Kocaeli Yarımadasının tamâmı
Osmanlıların eline geçti. Daha sonra Hereke, Yalova ve Armutlu’nun da
fethedilmesiyle Osmanlı Devletinin hudûdu Boğaz sâhiline dayandı.
Bizans’ın Anadolu ile irtibatı sâdece Şile ve Boğaziçi’nde kaldı. Orhan
Gâzinin Bizans’ı iyice sıkıştırması, Üçüncü Andronikos’u antlaşmaya
mecbur etti. 1341 Osmanlı-Bizans Antlaşmasına göre Anadolu’daki Şile ve
Üsküdar Orhan Gâzinin akıncılarından emin olmak şartı ile diğer yerler
Osmanlı Devletine kaldı.

Diğer taraftan Karesi beyinin ölümü üzerine, babasının yerine geçen
Demirhan’a muhâlefet eden kardeşi Dursun Bey ölüm korkusu yüzünden Orhan
Gâziye sığındı. Dursun Bey, birâderlerinin yerine hükümdâr olmak için
Orhan Gâziden yardım istedi. Dursun Bey yardım edildiği takdirde
Balıkesir ile berâber bâzı şehirleri Osmanlılara vermeyi vaad etmesi
üzerine Orhan Gâzi, Karesi üzerine sefere çıktı. Demirhan Bey, Orhan
Gâzinin üzerine geldiğini duyunca, Balıkesir’den Bergama’ya kaçtı.
Bergama’nın muhâsarası sırasında Dursun Bey kaleden atılan okla öldü.
Teslim olmaya mecbur kalan Demirhan Bey, Bursa’ya getirildi. Balıkesir,
Manyas, Edincik, Kapıdağı ve havâlisi Osmanlı topraklarına katıldı. Bu
arada Bizans’taki saltanat mücâdelesinde taht iddiâcıları Orhan Gâzinin
desteğini sağlamak istediler. Altıncı Yuannis Kantakuzen, kızı
Teodora’yı Orhan Gâziye verdi. Orhan Gâzi, 5000 Osmanlı askerini Avrupa
kıtasına geçirip Kantakuzen’e yardımcı gönderdi. Yardım için Trakya’ya
geçen Osmanlı askeri, bölgede keşif yaparak çevreyi tanıdı. Orhan
Gâzinin desteğiyle Bizans tahtına sâhip olan Altıncı Yuannis Kantakuzen,
1347’de damadını Üsküdar’a dâvet ederek görüştü. Orhan Gâzi, Üsküdar’da
üç gün misâfir kaldı. Kantakuzen, Bizans tahtındaki yerini
sağlamlaştırınca Papa’yla gizli irtibat kurdu ve Akdeniz, Ege, İstanbul
ve Karadeniz’de koloni rekâbetindeki Venediklileri destekledi. Buna
karşılık Orhan Gâzi de Cenevizlilere yardım etti. Ayrıca 1352’de Üsküdar
ve Kadıköy ile Marmara adalarını fethettirdi. Kantakuzen aleyhine
Bulgarlar ve Sırplar batıdan harekete geçince Osmanlılara karşı Papalık
ile ittifak içinde olmasına rağmen, Orhan Gâziden yardım istedi. Orhan
Gâzi, Bizanslılardan Gelibolu Yarımadasındaki kalelerden birinin
verileceğine âit söz alınca, oğlu Vezir Süleymân Paşa kumandasında on
bin kişilik bir Osmanlı kuvveti gönderdi. Kantakuzen, Osmanlı askerinin
yardımıyla Dimetoka’da Bulgar ve Sırplara karşı başarılı muhârebeler
yaptı. Orhan Gâzinin oğlu Süleymân Paşa Anadolu’ya dönerken Bizans
İmparatorunun Gelibolu Yarımadasında Osmanlılara verdiği Çimpe Kalesinde
asker bıraktı. Osmanlıların 1353’te Çimpe Kalesine yerleşmeleriyle
Rumeli’deki fetihler için üsse sâhip olmaları, bölgenin kontrolünü
sağladı. 1354’te Gelibolu’nun fethi ile Avrupa kıtasındaki Osmanlı
toprakları devamlı genişledi. Süleymân Paşa kumandasındaki Osmanlı
kuvvetlerinin Bolayır ve Tekirdağ’ına kadar, bütün Marmara kıyılarına
hâkim olmaları, Kantakuzen’i telaşlandırdı. Osmanlıları bölgeden atma
faâliyeti içine girdi. Orhan Gâzi ile İzmit’te görüşüp, Çimpe Kalesini
on bin altın karşılığı satın alabileceğini söyledi ve Osmanlı
kuvvetlerinin Gelibolu’dan çıkmalarını istedi. Orhan Gâzi, teklifleri
kabul etmedi. Kantakuzen, Balkan ve Hıristiyan devletleriyle ittifak
kurmak istediyse de müttefik bulamadı. Kantakuzen, 1355’te Bizans
tahtından indirilince, yerine Yuannis Paleolog getirildi. Yuannis,
Osmanlıların Avrupa kıtasındaki hâkimiyetine karşı koyulamayacağını
bildiğinden Orhan Gâzi ile iyi geçinme yolunu seçti. Orhan Gâzinin oğlu
Halil’i korsanlardan kurtarıp, on yaşındaki kızını Osmanlı şehzâdesine
vermeyi kararlaştırdı. Ancak daha sonra Papalık ile münâsebetlerde
bulundu. Hattâ Bizans’ın Ortodoksluğu bırakarak Katolikliğe geçmesini
plânladı. Böylece Lâtin devletlerinden daha çok yardım alacağını ümit
ediyordu. Buna karşılık Orhan Gâzi fetih hareketini hızlandırdı.
Süleymân Paşa, 1356 senesinde Doğu Trakya’ya geçerek Malkara ile Keşan
ve Çorlu’yu aldı. Bölgedeki Osmanlı hâkimiyetini kuvvetlendirmek için
Anadolu’dan Türk-İslâm nüfûsu getirilerek iskân edildi. Rumeli
fütûhatında, Osmanlıların yerli ahâliye iyi muâmelesi, din, mezhep, dil
hoşgörüsü; can, mal, ırz, emniyeti sağlaması, bölgeye sulh, sükûn, huzur
ve refâh getirdi.

Trakya’da bu son fetihlere kardeşi Murâd Beyle devâm eden Süleymân Paşa,
1359 senesinde bir avı tâkibi sırasında düşerek kırk üç yaşında vefât
etti. Rumeli fethine, Gâzi Murâd Bey devam etti. Oğlunun vefâtına
ziyâdesiyle üzülen Orhan Gâzi rahatsızlandı. Veliahtlığa getirdiği Murâd
Beye şu nasîhatlarda bulundu:

“Oğul, saltanatına mağrûr olma. Unutma ki, dünyâ, hazret-i Süleymân’a
kalmamıştır. Unutma ki, dünyâ saltanatı geçicidir, lâkin büyük bir
fırsattır. Allah yolunda hizmet ve Peygamber efendimizin (sallallahü
aleyhi ve sellem) şefâatine mazhariyet için, bu fırsatı iyi değerlendir.
Dünyâya âhiret ölçüsüyle bakarsan ebedî saâdeti fedâ etmeye değmediğini
göreceksin. Oğul! Rumeli Hıristiyanları rahat durmayacaktır, sen o
cânibe yürü. Rumeli fethini tamamla. Konstantiniye’yi ya fethet, yâhut
fethe hazırla, civardaki Türk beyleriyle mesele çıkarmamaya çalış. Ahâli
her ne kadar bizi istese de başlarında bulunan beyler, beyliklerinden
geçme taraftârı gözükmez. Daha bir zaman idâre edecekler, lâkin sonunda
olmuş meyve gibi avucuna düşecekler. Anadolu’da gâile çıkmazsa Rumeli
işini rahat halledersin. Bu yüzden Anadolu’nun sessizliğini bozmamaya
gayret et. Cennetmekân babam Osman Gâzi Han, Söğüt ve Domaniç’ten ibâret
bir avuç toprağı beylik yaptı. Biz Allah’ın izniyle beyliği hanlığa
çevirip sultanlığı ikmal ettik. Sen daha da büyüğünü yapacaksın.
Osmanlıya iki kıta üstünde hükmetmek yetmez. Zîrâ i’lâ-yı kelimetullah
azmi dünyâya sığmayacak kadar yüce bir azimdir. Selçuklunun vârisi biz
olduğumuz gibi Roma’nın vârisi de biziz. Oğul, Kur’ân-ı kerîm’in
hükmünden ayrılma. Adâletle hükmet. Gâzileri gözet. Dîne hizmet edenlere
hizmeti şeref say. Fakirleri doyur. Zâlimleri ise cezâlandırmakta
tereddüt gösterme. En kötü adâlet, geç tecellî eden adâlettir. Sonunda
hüküm isâbetli dahi olsa, geciken adâlet zulümdür. Oğul, biz yolun
sonuna geldik, sen daha başındasın. Cenâb-ı Mevlâ saltanatını mübârek
kılsın.”

1360’ta rahatsızlığı artarak vefât etti. Bursa’daki Gümüşlü Kümbet’e
defnedildi.

Şahsiyeti nesillere örnek mâhiyette olan Orhan Gâzi, halîm selîm olup,
son derece merhametliydi. Kolay kızmaz, kızınca da belli etmezdi.
Askerlerini ve tebaasını kendisinden fazla korurdu. Muhârebelerde zâyiât
durumuna dikkat ederdi. Zâyiâta sebep olacak yerlerin fethini
kuşatmayla kolaylaştırıp, teslimini beklerdi. Çok âdildi. Dîni bütün bir
Müslüman olup, ülkede İslâm hukûkunu tereddütsüz tatbik ettirirdi.
Orhan Gâzinin İslâm ahlâkına hayrân olup adâletine gıpta eden
Hıristiyanlar, kendi soyundan ve dîninden hânedânların yerine, Osmanlı
idâresini tercih ederlerdi. İyi bir teşkilâtçı, cesur bir kumandan
olduğu gibi mükemmel bir idâreciydi. İlme, âlimlere ve gönül sultanı
mânevî şahsiyetlere hürmetkârdı. Âlimlerin sohbetinde bulunup, onlarla
istişâre ederdi. Îmâr ve iskân siyâsetine önem verip, devrinde
fethedilen beldelere Türk-İslâm nüfûsu yerleştirirdi. Osmanlı ülkesinin
nüfûzunu arttırıp, devleti müesseseleştirdi.

Devletin topraklarını altı misli büyüten Orhan Gâzinin vefâtı sırasında
Osmanlı Devleti Bilecik, Bursa, Balıkesir, Bolu ve civârı, Kocaeli,
Sakarya, Eskişehir, Çanakkale, İstanbul’un birkaç kalesi hâriç Anadolu
yakası, Ankara, Ayaş, Beypazarı, Nallıhan, Kızılcahamam, Haymana,
Polatlı, Soma, Kırkağaç, Domaniç, Bergama, Dikili, Kınık, Marmara
Adaları, Trakya’da Tekirdağ, Lüleburgaz, İpsala, Keşan gibi şehir ve
kalelere hâkim bulunuyordu.

Orhan Gâzi, Sultan olunca, devlet teşekküllerini kuvvetlendirdi ve
yenilerini kurdu. Saltanatının üçüncü yılında hükümdârlık alâmetinden
olarak Bursa’da gümüşten akçe kestirdi. Akçenin bir tarafında Kelime-i
şehâdet ile Hulefâ-i Râşidîn’in (radıyallahü anhüm) isimleri yâni; Ebû
Bekr, Ömer, Osmân ve Ali yazılı idi. Diğer tarafında; Orhan bin Osman,
basıldığı târih olan H.727 ve Osmanlıların mensup olduğu Kayı boyunun
damgası vardı.

Osmanlı Devletinde ilk fütûhatı yapanlar aşîret kuvvetleri olup, hepsi
atlı idi. Bu kuvvetler uzun süre muhâsara hizmetlerinde bulanamadıkları
için muvaffakiyetler gecikiyordu. Orhan Gâzi, bu yüzden Bursa’nın
fethinden sonra, askerî teşkilâtta yenilikler yaptı. Türk gençlerinden
dâimî ve esaslı bir yaya ordusu kuruldu. Askerî birliklerde onluk sistem
tatbik edildi. Piyâde askerler, onar, yüzer kişilik manga ve bölüklere
ayrıldı. On kişiye onbaşı ve yüz kişiye yüzbaşı zâbitler tâyin edildi.
Bin mevcutlu kuvvetlerin başındakilere de binbaşı rütbesinde subaylar
tâyin edildi. Müsellem denilen süvârî kuvvetinin otuz askeri, bir ocak
kabûl edildi. İlk plânda biner kişilik birlikler hâlinde kurulan yaya ve
müsellem askerlerinin sayıları zamanla arttırıldı. Günlük birer akçe
olan ücretleri, iki akçeye çıkartıldı. Ayrıca muhârebe dışında
işleyebilecekleri arâziler de verildi. Timar sisteminin tatbikiyle
askerî hizmete tâyin edilenlerin miktârı, tertip edilen kadroyu çok
geçtiğinden, bunların nöbetle sefere gitmeleri ve sefere gidenlere,
gitmeyenlerin yardımcı olmaları kânun hâline getirildi. Sefere
gitmeyenlere “yamak” denildi. Yamaklara yardım karşılığı ücret
verilirdi.

Osmanlı devlet teşkilâtı, ilk defâ Orhan Gâzi zamânında teşkil olundu.
İlk devlet teşkilâtında Anadolu Selçukluları ile İlhanlıların
teşkilâtları örnek alınarak bir hükümet mekanizması kuruldu. Bunun esâsı
Beylik merkezindeki dîvândı. Bu dîvâna devlet reisi olan pâdişâh
başkanlık ettiği gibi îcâbında pâdişâh adına vezir de başkanlık
yapabilirdi. Osmanlı Devletinin ilk veziri Orhan Gâzinin tâyin ettiği
Hacı Kemâleddîn oğlu Alâeddîn Paşa idi. Vezirler “paşa” unvânını
taşırlardı. Devletin askerî ve idârî bütün işlerinde pâdişâha yardımcı
olurlardı. Şehir ve kazâlar kâdı ve subaşıların idâresindeydi. Kadı,
idârî ve adlî; subaşı da âsâyişle askerî işlere bakardı. Orhan Gâzi
devrinde en yüksek kadılık makâmı Bursa kadılığı olup, tâyinlere de
bakardı.

Orhan Gâzi devrinde fethedilen beldeler, ilmî, mîmârî ve sosyal
tesislerle süslendi. İznik fethedilince, manastırını medreseye
çevirterek ilk Osmanlı medresesini kurdu. Yine İznik’te yaptırmış olduğu
imâretin açılışında kendi eliyle fakirlere ve gâzilere aş dağıttı.
Ahâlisinden Müslim ve gayrimüslim hiç kimsenin aç ve açıkta kalmamasına
gayret etti. Bursa’da, câmi, imâret, tabhâne, yol, köprü ve hamamlar
yaptırdı. Hanımı Nilüfer Hâtun da; İznik’te bir imâret, Nilüfer Çayı
üzerinde köprü ve çeşme gibi pek çok hayrât inşâ ettirdi. İlk Osmanlı
medresesi olan İznik Medresesinin müderrisliğine zâhirî ve bâtınî
ilimlerde derin âlim Dâvûd-i Kayserî tâyin edildi. Dâvûd-i Kayserî,
Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin Füsûs-ül-Hikem adlı eserini
Matla-ı Husûs-il-Kelim fî Şerh-i Füsûs-ül-Hikem adıyla şerh edip,
talebelerine okuttu. Bu eser, güzel İslâm ahlâkının Osmanlı
topraklarında yayılmasında rol oynadı.

Orhan Gâzi, gâzilerin yetişmesinde, yeni fethedilen yerlerin İslâm
beldesi olmasında, fetih öncesi hazırlıkların yapılmasında, gazâ
esnâsında askerin şevke getirilmesinde büyük emekleri geçen âlimler ve
dervişlere de hürmet edip onların barınmaları ve hizmetlerini kolayca
îfâ edebilmeleri için, tekke ve zâviyeler yaptırdı. Bu dervişlerden
Geyikli Baba ve Derviş Murâd meşhurdur.

Orhan Gâzi, vefât ettiği zaman; Murâd, İbrâhim ve Halil ismindeki üç
oğlu hayatta idi. Süleymân Paşa ve Kâsım isimlerindeki oğulları
kendisinden önce vefât etmişlerdi. Süleymân Paşa ile Murâd Bey, Yarhisar
tekfurunun kızı Nilüfer Hâtun’dan, Halil Bey ve Kâsım Bey, Bizans
kayseri Kantakuzen’in kızı Teodora’dan; İbrahim Bey ile Fatma Sultan,
Rum prensesi olan Aspurça’dan doğmuştur. Kendisinden sonra oğlu Sultan
Birinci Murâd Han, Osmanlı sultânı oldu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Orhan Gazi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ertuğrul Gazi
» Osman Gazi
» Fener 'Gazi' oldu!
» Gazi Üni. liderliği bırakmıyor..
» Battal Gazi Serisi - Online İzle - Cüneyt Arkın

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Tarih-
Buraya geçin: