ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Osman Gazi Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Osman Gazi Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Osman Gazi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258093
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Osman Gazi I231076_gsli

Osman Gazi Empty
MesajKonu: Osman Gazi   Osman Gazi EmptyPaz Haz. 06, 2010 5:11 am

Osmanlı sultanlarının ilki. Dünyânın en uzun ömürlü hânedanının ve en
büyük devletlerinden Osmanlı Devletinin kurucusu. 1258 tarihinde
Söğüt’te doğdu. Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyundan Ertuğrul Gâzinin
oğludur. Türk ve İslâm terbiyesiyle yetiştirildi. İslâmî ilimler
öğretildi. Devrin örf ve âdetince mükemmel bir askerî tâlim ve
terbiyeyle yetişti. Ertuğrul Gâzinin silâh arkadaşı ve kumandanlarından
kılıç kullanmayı, kargı savurmayı, ata binmeyi öğrendi. Onların
gazâlarını dinledi. Yaptıklarından ibret alarak, gençliğinden îtibâren
gazalara katılıp, zaferler kazandı, kumandanlık vasıflarını geliştirip
kuvvetlendirdi. Bizans’ın hâkimiyetindeki Batı Anadolu gazâ memleketi
olduğundan, bölgede gazâ niyetiyle pek çok kumandan mücâhid, derviş ve
her biri birer gönül sultanı şeyh ve âlim bulunuyordu. Osman Gâzi;
Anadolu’nun İslâmlaştırılıp, Türkleşmesi faaliyetine katılan bu gönül
sultanlarından, ahîlerden, Şeyh Edebâli’nin sohbetlerine katılıp,
mâneviyâtını yükseltti. 1277 yılında, on dokuz yaşındayken bir gece
rüyâsında; Şeyh Edebâli’nin böğründen bir ay çıkıp, göğsüne girdiğini,
sonra göbeğinden, bütün âfâkı, gökyüzünü kaplayan bir ağacın çıktığını,
yüksek dağ ve pınarlara gölge saldığını ve insanların ondan çok
faydalandıklarını gördü. Rüyâsını Şeyh Edebâlî hazretlerine anlattı.
Hocası; “Müjde ey Osman! Hak teâlâ sana ve senin evlâdına saltanat
verdi. Bütün dünyâ, evlâdının himâyesinde olacak, kızım Mâl Hâtun da
sana eş olacak” diyerek rüyâsını tâbir etti. On dokuz yaşındayken Şeyh
Edebâli’nin kızı Mal Hâtun ile evlendi. Edebâlî’nin kızının Bâlâ Hâtun
olduğu da rivâyet edilmiştir. Osman Gâzi cesâreti, zekâsı, cömertliği,
İslâm dînine sadâkati ve tatbikatı herkesçe takdir edildiğinden babası
tarafından Kayı boyu beyliğine aday gösterildi. Ertuğrul Gâzi, 1281
yılında vefât edince Kayı beyi oldu.

Anadolu Selçuklu Devletinin Bizans hududundaki Kayılar, Söğüt kışlağı
ile Domaniç yaylağı arâzisine hâkimdiler. Osman Gâzi, Kayı beyi olunca,
hudut komşusu Bizans tekfurları ile iyi geçinmeye çalıştı. Bunlar
arasında en çok Bilecik Tekfuru ile anlaşıyordu. Boyda, eskiden beri
yaylağa çıkarken, ağır eşyâları Bilecik Tekfuruna emânet etmek, buna
karşılık tekfura bâzı hediyeler sunmak geleneği vardı. Emânetin teslimi
ve alınması, silahsız kimseler ve kadınlar tarafından yapılırdı.
Aşîretlerin yaylaya çıkış ve dönüşlerinde, İnegöl Tekfuru yollarını
keserek, onlara zarar veriyor, bu yüzden sık sık çarpışmalar oluyordu.
Osman Beyin kuvvet ve nüfûzunun devamlı arttığını gören İnegöl Tekfuru
Nikola, komşularından tedbir alınmasını istedi. İnegöl Tekfurunun
Bizanslılara ittifak teklifi, Bilecik Tekfuru tarafından Osman Gâziye
haber verildi. Tekfur Nikola’nın, Pazarköy (Ermenibeli)de kuvvet
topladığı tespit edilince, Osman Gâzi, Kayı ileri gelenleri, kumandanlar
ve arkadaşlarından Akçakoca, Abdurrahman Gâzi, Aykut Alp, Konur Alp ve
Turgut Alp ile görüşme yaparak, İnegöl’ün fethine karar verdi. 1284’te
Pazarköy’de meydana gelen muhârebede, Osman Gâzinin yeğeni Bay Hoca
şehit düştü. Muhârebe ardından Kulaca Kalesi fethedildi. Mağlubiyet
üzerine İnegöl Tekfuru ile Karacahisar Tekfuru birleştiler. 1288 yılında
Domaniç yakınında Erice (Ekizce)’de yapılan muhârebede, tekfurlar
tekrar mağlup edildiler. Bu muhârebede de Osman Gâzinin kardeşi Sarı
Yatu (Sarı Batı) şehit oldu. Osman Gâzinin Ekizce muvaffakiyeti, Anadolu
Selçuklu Sultânı Gıyâseddîn Mesud Şah tarafından mükâfatlandırıldı.
Gönderilen bir fermanla, Söğüt, Osman Gâziye yurt olarak verildi.

Sultandan aldığı duâ sonrasında gazâ akınlarını daha da hızlandıran
Osman Gâzi, bir baskınla İnegöl Tekfurunu ve pek çok askerini öldürdü.
İnegöl’den pek çok ganîmet aldı. İnegöl Tekfurunun öldürülmesi ve Osman
Gâzinin devamlı genişlemesi, Bursa ve İznik tekfurlarını telâşlandırdı.
Osman Gâzinin, Bizans tekfurlarına karşı tâkip ettiği siyâset; Anadolu
Selçuklu Sultanlığınca takdir edilip, tekrar mükâfatlandırıldı. 1289’da
bir fermanla, Söğüt’e ilâveten Eskişehir ve İnönü tarafları verilip,
mîrî vergiden muaf tutuldukları gibi, Beylik alâmetlerinden alem, tuğ,
kılıç ile gümüş takımlı at da gönderildi. Selçuklu sultanının hediyeleri
alınıp, fermanı okununca Osman Gâzinin gazâ akınları iyice hızlandı.
İznik’e akın tertiplendiyse de kale alınamadı, pek çok ganîmetle
dönüldü. Karacahisar ile Yarhisar tekfurları, Osman Gâzi aleyhine
ittifak kurdular. 1291’de Karacahisar fethedilince, alınan ganimetlerin
beşte biri, Anadolu Selçuklu Devleti başşehri Konya’ya gönderilip,
kalanlar muhârebeye katılan gâzilere dağıtıldı. 1292’de Sakarya
Irmağının kuzeyine akın yapıldı. Bu akınlarda Sorgan Köyü, Göynük,
Taraklı Yenicesi ve Mudurnu taraflarının askerî mevkileri tahrip edilip,
pek çok ganîmet alındı. Osman Gâzi, gazâlarda alınan ganîmetleri, hâlen
kuruluş safhasında olan devletin ihtiyaçlarını tamamlamakta kullanıyor,
kalanlarını muhârebelere katılan gâzilere dağıtıyordu. Osman Gâzinin
teşkilâtlanmaya verdiği ağırlık, 1298 yılına kadar devâm etti.

Osman Gâzinin ileriye dönük faaliyetleri, huduttaki Bizans tekfurlarını
daha da telaşlandırdı. Bilecik Tekfuru da Osman Gâzi aleyhine ittifak
içine girdi. Bizans-Rum tekfurları, Osman Gâziyi muhârebe meydanında
öldürüp yenemeyeceklerini anlayınca, entrikaya başvurdular. Yarhisar
Tekfurunun kızıyla evlenecek olan Bilecik Tekfurunun düğününe dâvet
edip, öldürmeyi plânladılar. Osman Gâziye suikast tertibi, dostu
Harmankaya Tekfuru Köse Mihal tarafından haber verildi. Gerekli
tedbirleri alan Osman Gâzi, Bizans tekfurları ile berâber dâvet edildiği
düğüne, hediye olarak kuzu sürüsü gönderdi. Düğün sonrası yaylaya
çıkacağını bildirerek, eskiden olduğu gibi değerli eşyâlarının kadınlar
vâsıtasıyla kaleye alınmasını istedi. Bilecik Tekfuru, Bizans
tekfurlarıyla ittifak hâlinde olduğundan, Osman Gâzinin teklifini kabul
edip, düğün yeri olan Çakırpınarı’na gitti. Osman Gâzi, aşîretin eşyâsı
yerine atlara silâh yükletip, harp hîlesiyle, kırk kadar gâziyi kadın
kılığında Bilecik’e gönderdi. Aşîret kâfilesi, Bilecik’e gidip, şehri
ele geçirdi. Osman Gâzi de düğünden dönen tekfurları, kurduğu pusuyla
yenilgiye uğratıp, düğüne katılanların ve askerlerinin çoğunu öldürttü.
Osman Gâziye karşı tertiplenen Bizans entrikası lehe çevrilip, gelin
dâhil, düğüne katılanların bir kısmı esir alındı. Geline Nilüfer adı
verilip, Osman Gâzinin oğlu Orhan Gâziye nikâhlandı. Fethe devam edilip,
ertesi gün Yarhisar Kalesi kuşatıldı ve ele geçirildi. Osman Gâzinin
kumandanlarından Turgut Alp ve gâziler de İnegöl’ü fethettiler.

Osman Gâzi, Batı Anadolu’da Bizans hududunda fetihlerde bulunurken,
Moğol İlhanlılar da Anadolu’yu istilâ ettiler. İlhanlı Hükümdârı Gazan
Han, Anadolu Selçuklu Sultanı Alâeddîn Şahı İran’a götürdü. Bütün
Türkiye Selçuklu Devletinin toprakları, İlhanlıların eline geçti.
İlhanlı zulmünden hicret eden birçok Anadolu Selçuklu emiri ve mâiyeti,
Osman Gâzinin gazâlarına katılmak için hizmete geldi. Böylece Osman Gâzi
1281 yılından beri arâzisini devamlı genişletip, gazâ niyetiyle
hizmetine katılanlarla devamlı güçlendi. Anadolu Selçuklu Sultanlığının
fetret devrindeki iktidar boşluğundan faydalanan Türk beyleri
istiklâllerini îlân ettiler. Osman Gâzi de iyice kuvvetlenmişti. 1299’da
istiklâlini îlân edip, tâbîlikten kurtuldu. Osman Gâziye istiklâl
âlâmetleri olan ferman, sancak, alem, tuğ, kılıç ve at ile takımı
önceden verildiğinden, istiklâlini îlân etmesiyle, devlet teşkilâtının
müesseselerini kurup, her kaleye subaşı, dizdar, kadı tâyin etti.
Köyler, timar olarak sipâhilere dağıtıldı. Bu arada Yundhisar ve
Yenişehir kaleleri fethedildi. Osman Gâzi, yeni fethedilen Yenişehir’i
merkez hâline getirdi. Burada idârî, iktisâdî ve sosyal müesseseler inşâ
ettirip, evler, dükkanlar, çarşı ve hamam yaptırdı. Devleti beş idârî
bölgeye ayırdı. Her bölgenin idâresine güvendiği, kâbiliyetli ve âdil
kumandanlar tâyin etti. Oğlu Orhan Beye Sultanönü, Gündüz Alp’e
Eskişehir, Aykut Alp’e İnönü, Hasan Alp’e Yarhisar, Turgut Alp’e İnegöl
bölgelerinin idâresini verdi.

Netîcede, dört yüz çadırla Türkiye Selçuklu-Bizans hududuna
yerleştirilen Kayı Aşîreti, 1299’da Osman Gâzinin adına izâfeten Osmanlı
hânedanı ve devletini kurmuş oldu. Osman Gâzi, İslâm dîninin
esaslarını, Türk örfünü, teşkilât ve müesseselerini safha safha
yerleştirip, mükemmelleştiriyordu. Teşkilât ve müessesesini kurarken,
İslâm dîninin farzlarından cihat emrini de yapıyorlardı. Devamlı
genişleyip, teşkilâtlanan Osmanlı tehlikesini, huduttaki tekfurlarla
halledemeyeceğini anlayan Bizans Kayseri İkinci Andronikos Poleologos,
hassa kumandanlarından Musalon’u Osman Gâzi üzerine sefere gönderdi.
Musalon kumandasındaki Bizans kuvvetleriyle Osman Gâzi, 1301’de İznik’in
kuzeydoğusundaki Koyunhisar Kalesi mevkiinde karşılaştılar. 27 Temmuz
1301 târihinde yapılan Koyunhisar Muhârebesinde, Osman Gâzi muzaffer
oldu. 1302 yılında Köprühisar Kalesi fethedildi. 1303’te Yenişehir’in
güneybatısındaki Marmaracık Kalesi fethedilip, İznik’in kuzeyindeki
Katırlı Dağı eteğine kale yapıldı. Kaleye Taz Ali kumandasındaki yüz
asker bırakılarak İznik ablukaya alındı. 1306’da Bursa Tekfurunun
idâresindeki müttefik Bizans tekfurlarına karşı sefer yapıldı. Osman
Gâzi, müttefik Bizans tekfurlarının kuvvetini Dinboz’da mağlup etti.
Kestel, Kite ve Ulubat kaleleri, Osmanlıların eline geçti. 1306’da
Osmanlılar, ilk defa Ulubat tekfuruyla askerî antlaşma imzâladılar.
Antlaşmaya göre; mülteci Kite Tekfuru Osmanlılara iâde edilecek, Türkler
Ulubat Nehrini geçmeyecekti.

Osman Gâzinin Osmanlı arâzisini devamlı genişletmesi, Bizanslıları
telaşa düşürdü. Bizanslılar, İlhanlılarla akrabâlık kurarak, Osmanlı
taarruzlarından kurtulmak istediler. Bizans Kayseri, kızı Maria’yı
İlhanlı hükümdarı Gazan Hana nişanladı. Onun ölümüyle de Olcaytu Hana
nişanlayarak, kalelerini Osman Gâzinin taarruzlarından kurtarıp, Osmanlı
hakimiyetindeki arâzilerin geri alınmasını ümit etti. Osman Gâzi,
Bizans Kayserinin ittifak arayışı içinde olduğu zamanda da gazâlarını
sürdürdü. 1307’de İznik kuşatılıp, Yalova’ya akın düzenlendi. Böylece
Osmanlılar, denize ulaştı. 1308’de Marmara Denizindeki İmralı Adası
fethedilip, deniz üssüne sâhip olundu. Bizans’ın Bursa ile deniz ulaşımı
ve irtibatı kontrol altına alındı. İznik civârındaki Koçhisar
fethedildi.

Osmanlıların Bizans hududunda tesis ettiği âdil idâre; tekfurların
zulmünden, vergilerin ağırlığından bıkan Hıristiyan ahâliden başka,
kumandanların da takdirini kazanmıştı. Rumlar, Osman Gâzinin idâresine
sığınmaya başladı. 1313’te Harmankaya Tekfuru Mihal de Osman Gâzinin
maiyetine girip, Müslüman oldu. Köse Mihal Gâzi adını alarak, pek çok
muhârebeye katıldı. Osmanlı Devletine çok hizmeti geçti. Marmara
sâhilinden Karadeniz istikâmetinde gazâ akınlarına devâm eden
Osmanlılar, 1313’te Akhisar, Geyve, Lüblüce, Lefke, Hisarcık,
Tekfurpınarı, Yenikale, Karagöz ve Yanıkçahisar kalelerini fethettiler.
Bursa, Osmanlı arâzisi ortasında bırakıldı. Bursa ablukaya alınıp,
Kaplıca ve Uludağ istikâmetlerine iki kale yapıldı. Kaplıca
istikâmetindekinin kumandanlığına Osman Gâzinin yeğenlerinden Aktimur,
Uludağ tarafındakine Balaban tâyin edilip, kalelere kumandanlarının
isimleri verildi. 1313 yılından îtibâren Bursa kuşatmaya alındı. Moğol
istilâsından Batı Anadolu’ya gelip, Kütahya’ya yerleşen Çavdarlı
Aşîretinin Osmanlıya karşı yaptığı düşmanca hareketler, Osman Gâzinin
oğlu Orhan Gâzi tarafından durduruldu. Oymahisar’da yapılan muhârebede
Çavdaroğlu esir edilip, aşîretin saldırganları cezalandırıldı. 1317
yılında Orhan Gâzi ve kumandanlarından Konur Alp, Sakarya ve Karadeniz
istikâmetindeki Karatekin, Ebesuyu, Karacebeş, Tuzpazarı, Kapucuk ve
Keresteci kalelerini fethedip, bu mevkileri Osmanlı hâkimiyetine
aldılar. Akça Koca Sakarya Nehrinin batısından İznik Kalesine kadar olan
mevkii fethetti. Buralara, adına izafeten, Koca-eli denildi.

Osman Gâzinin, gençliğinden beri Rum ve düşman tecâvüzlerine karşı
sürdürdüğü askerî hazırlığı ve mücâdelesi, devlet kurarken
gerçekleştirdiği idârî ve siyâsî faaliyetler, onu altmış yaşından
itibâren iyice yormaya başladı. Nikris (romatizma) hastalığından da
muzdaripti. Gazâ akınlarıyla yetişip, yiğitliği, cesâreti, bilgisi ve
dînine sadâkatiyle düşmanların korkusunu, Müslümanların takdirini
kazanan oğlunun idâre tarzını sağlığında görebilmek için, son yıllardaki
fetih hareketlerinde ve siyâsî hâdiselerde Orhan Gâziyi vazifelendirdi.
1321’de Orhan Gâziyi Mudanya, Kara Timurtaş Beyi de Gemlik seferine
gönderdi. Mudanya fethedilip, Bursa ablukası daha da kuvvetlendi.
Akınlara devam edilerek 1323’te Akyazı, Ayanköy, 1324’te Karamürsel,
1325’te Orhaneli denilen Atranos fethedildi. Osman Gâzi, 1314 yılından
beri çevresini ablukaya alıp, kuşatma hâlinde tuttuğu Bursa’nın fethini
görmek istiyordu. Orhan Gâzi, 6 Nisan 1326 târihinde Bursa’yı fethedip,
Osman Gâzinin ve Müslümanların arzusunu yerine getirdi. Gâzilerin
akınları netîcesinde, Bolu, Kandıra, Ermenipazarı ve Devehisarı
fethedildi. Bursa dâhil bütün fethedilen bölgeler îmar olunarak,
sâhipsiz evler gâzilere dağıtıldı. Osmanlı teşkilât ve müesseseleri
kuruldu. Hıristiyan ahâliden Osmanlı ülkesinde oturanlar, İslâm dîninin
gayrimüslimlerle alâkalı hukûku tatbik edilerek vergilendirildiler.

Osman Gâzinin hastalığı Bursa’nın fethinden sonra arttı. Hocası Şeyh
Edebâlî ve hanımı Mâl Hâtunun vefâtıyla hastalığı daha da şiddetlendi.
Vefât edeceği zaman, oğlu Orhan Beye vasiyetnâmesi, İslâmiyete olan
sevgi ve saygısını, Türk milletinin rahat ve huzurunu düşündüğünü ve
insan haklarına olan gönülden bağlılığını açıkça bildirmektedir.

Vasiyetnâmenin özü şöyledir:

“Allahü teâlânın emirlerine muhalif bir iş eylemiyesin! Bilmediğini
âlimlerden sorup anlayasın! İyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana
itâat edenleri hoş tutasın! Askerine in’âmı, ihsânı eksik etmiyesin ki,
insan ihsânın kulcağızıdır. Zâlim olma! Âlemi adâletle şenlendir ve
Allah için cihâdı terk etmiyerek beni şâd et! Ulemâya riâyet eyle ki,
şerîat işleri nizâm bulsun! Nerede bir ilim ehli duyarsan, ona rağbet,
ikbâl ve hilm göster! Askerine ve malına gurûr getirip, şerîat ehlinden
uzaklaşma! Bizim mesleğimiz Allah yoludur ve maksadımız Allah’ın dînini
yaymaktır. Yoksa, kuru gavga ve cihângirlik davâsı değildir. Sana da
bunlar yaraşır. Dâimâ herkese ihsânda bulun! Memleket işlerini noksansız
gör! Hepinizi Allahü teâlâya emânet ediyorum.”

Osmanlı sultanları, bu vasiyetnâmeye candan sarılmış, devletin 600 sene
hiç değişmeyen anayasası olmuştur. Osman Gâzinin misâfir kaldığı evde
Kur’ân-ı kerîm’e hürmeti, kurduğu Osmanlı Devletinin 623 yıl dîn-i İslâm
ile idâre edilip, 620 yıllık iktidarıyla yorumlanır.

Osman Gâzi vasiyetini yaptıktan sonra 1 Ağustos 1326 târihinde Söğüt’te
vefât etti. Kabri, Bursa’daki Gümüşlü Kümbet'tedir. Osman Gâzinin, Orhan
Beyden başka Alâeddîn Bey, Çoban Bey, Hâmid Bey, Melik Bey, Pazarlu Bey
adında oğulları, Fatma Hâtun adında bir kızı vardı. Ölümünden sonra,
devletin başına oğlu Orhan Bey geçti. Osman Gâzi, sâlih bir Müslüman
olup, İslâm ahlâkının iyi ve güzel vasıflarına sâhipti. Az sayıdaki
aşîret kuvvetleriyle, Bizans ordusunu ve tekfurlarını üst üste mağlup
edip, zaferler kazanan üstün bir kumandandı. Dünyânın en uzun ömürlü
hânedanını ve en büyük devletlerinden birini kurdu. Osman Gâzi kurduğu
hânedanla; üç kıta, yedi iklim, her çeşit ırk, dil, din, mezhep, fikir,
kültür ve medeniyetteki insanı, bünyesinde Osmanlı adı altında toplayan,
Kur’ân-ı kerîm, hadîs-i şerif ve İslâm âlimlerince övülen mânevî
hizmetlerin mirasçısı ve idârecilik vasfının 13. yüzyıldan 20. yüzyıla
kadar nesillere intikalcisidir. Osmanlı Devleti şer’î meselelerini,
kuruluşundan îtibâren Hanefî mezhebi hükümlerince hâlletti. Kazâ
merkezlerine, şehirlere tâyin edilen kadılar, Hanefî mezhebine göre
karar verirlerdi. Osman Gâzi zamânında askerî teşkilât, Oğuz töresine
göre olup, aşîret kuvvetlerine dayanıyordu.

Târihçilerin, Osman Gâzi ve kurduğu devlet hakkındaki ortak fikirleri
özetle şöyledir:

Türk ve İslâm târihinin en muhteşem devri Osmanlıların eseridir. Onlar,
millî ve İslâmî mefkûrelerinin dâhiyâne terkibi, siyâsî istikrar ve
sosyal adâletleri sâyesinde üç kıtanın ortasında ve Akdeniz havzasında,
beşer târihinde nizâm-ı âlem dâvâsının en kudretli temsilcileri
olmuşlardır.

Osmanlı hânedanı, dünyâda hiçbir âileye nasip olmayan büyük ve dâhî
pâdişâhları bir biri ardından yetiştirmekle, bu devlete yalnız en büyük
hayâtiyeti bahşetmedi. Onu millî, İslâmî ve insânî idealler çerçevesinde
milletin kalbini kazanarak cihân hâkimiyeti düşüncesinin de en sağlam
teşkilâtı hâline getirdi. İslâm dîninin, beşeriyeti saâdete, adâlete ve
insanlığa eriştirmek için îlân ettiği yüksek esaslar ve dünyâ nizâmı
mefkûresi, Eshâb-ı kirâmdan sonra en ileri derecesine Osmanlı devrinde
ulaşmıştır.

Osmanlı sultanları ilmi ve ilim adamlarını, memleketlere sâhip olmaktan
üstün tuttular. Kemâl sâhibi ilim erbâbını dâimâ takdir edip onlara
rağbet gösterdiler. Pâdişâhlar, savaşta ve barışta, kânunların
düzenlenmesinde, dînin bildirdiği hükümlere sâdık kalmakla yükselip
kuvvetlendiler. İşlerinde âlimlerle istişâre eylediler. Devlet
nizamlarının hazırlanıp, düzenlenmesini ve teftişini onlara havâle edip,
idârî mesûliyetlere onları da dâhil ettiler. Bunun için Osmanlı
Devletinde ulemâ sınıfı, hürmetli bir mevkideydi. Bu yüzden korkutmaya
dayanmaktan çok, adâleti yerleştiren kânunlar yapıldı.

Osmanlı Devleti, kavimler, dinler ve mezhepler arasında sağlam bir
âhenk, halk kitleleri arasında hiçbir fark ve tezâda müsâade etmemekle,
dünyâ târihinde milletlerarası en kudretli ve cihânşümûl bir siyâsî
varlık teşkil etti. Osmanlı Devleti ve sultanlarının dâvâları da kendi
tâbirleriyle “Nizâm-ı âlem” üzerinde toplanıyor, koca devletin hikmet-i
vücûdu ve cihâdı da, bu millî, İslâmî ve insânî esaslara bağlı bulunan
bir cihân hâkimiyeti düşüncesine dayanıyordu. Bu düşünce, gerçekten
Türk-İslâm târihinde en yüksek derecesini bulmuş ve müstesnâ bir kudret
kazanmıştı. Bu büyük siyâsî varlık, eski ve yeni devletlerden farklı
olarak, ne dışta istilâ tehditlerine ve ne de içeride çeşitli ırk, din,
mezhep mensupları ve grupların huzursuzluk endişelerine mâruz
bulunuyordu. Osmanlı cihân hâkimiyeti ve dünyâ nizâmı ideâli, şüphesiz
millî şuur ve uyanış yanında asıl kaynağını İslâm dîninden alıyordu.
Şeyh ve evliyânın himmetleriyle yükselen gazâ rûhu, küçük Söğüt
kasabasından Bursa’ya ve bu medeniyet merkezinden de Rumeli’ne
yayılıyordu. Bu arada Osmanlı Devletinin kuruluş ve yükselişinde,
tasavvuf da büyük kudret kaynağı idi. Gerçekten de Osmanlı Devletinin
kuruluş ve yükselişinde tasavvuf tarîkatleri, şeyhler, velîler ve
dervişler birinci derecede rol oynamıştır. Osman Gâzi ve haleflerinin
etrâfı, din adamları ve evliyâ ile dolmuş ve daha ilk günden Osmanlı
akınları gazâ mâhiyetini almıştır.

Nitekim Osman Gâzi, damadı olduğu büyük tasavvuf âlimi Şeyh Edebâlî’ye
intisap ederek, her hususta onunla istişârede bulunurdu. Kendisinden
sonra gelecek Osmanlı sultanlarına da İslâm âlimlerine hürmet
edilmesini, onlara her türlü kolaylığın gösterilmesini ve her işte
kendilerine danışılmasını tavsiye etti. Bu vasiyete lâyıkıyla uyan
Osmanlı sultanları, fethettikleri yerleri medrese, zâviye, imâret,
dârülkurrâ ve türbelerle kutsîleştirmişler, buralarda yetişen âlimlerle
dünyâya İslâmiyeti yaymışlar, asırlarca maddî ve mânevî güç ve
emeklerini bu uğurda harcamışlardır.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Osman Gazi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Osman Han II (Genç Osman)
» Orhan Gazi
» Ertuğrul Gazi
» Gazi Üni. liderliği bırakmıyor..
» Fener 'Gazi' oldu!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Tarih-
Buraya geçin: