ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Peyberimizin Ahlaki Özellikleri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Peyberimizin Ahlaki Özellikleri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Peyberimizin Ahlaki Özellikleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Peyberimizin Ahlaki Özellikleri I231076_gsli

Peyberimizin Ahlaki Özellikleri Empty
MesajKonu: Peyberimizin Ahlaki Özellikleri   Peyberimizin Ahlaki Özellikleri EmptyÇarş. Haz. 09, 2010 3:10 am

Peygamberimizin ahlâkının en önemli özelliği, Allah vergisi oluşudur. O
bütün güzel vasıfları, çalışıp, emek verip, bir çaba sonucu kazanmış
değildir. Onun ahlâkı Allah tarafından ihsan edilmiş, ikram edilmiştir.
Yüce Allah onu insanların örnek alacağı kusursuz, eksiksiz ve seçkin bir
şekilde yaratmıştır.

O dünyaya gözünü açıp kapayıncaya kadar hep aynı huy ve ahlâk üzerinde
yaşamıştır. Ondaki güzel vasıflar yaratılışında mevcuttu. Onu eğiten,
edep ve ahlâkın en üstün özellikleriyle süsleyen Yüce Rabbidir.

İşte bundan dolayı, onu kendisine örnek kabul eden insan, onu ne kadar
taklit edebilirse, o kadar istifadesi fazla olur, o nurdan aldığı feyiz,
o nisbette çoğalır.

Peygamberimizin ahlâkının en belirgin özelliklerinden birisi de, insan
yaratılışında var olan birbirine zıt ve ters huyları en mükemmel şekilde
bağdaştırıp, bütün duyguların ideal noktasını bulmasıdır. Hiçbir
şekilde aşırılığa kaçmadan, orta yola, doğruya ulaşmasıdır.

Peygamberimiz, herkesin arzu edip de bir türlü ulaşamadığı en üstün
değerleri ve olgunluğu mükemmel bir şekilde hayâtı boyunca ümmetine
göstermiş, bütün insanlığın gözleri önüne sermiştir.

Bazı anlar olmuş, en cesur bir fedai olarak, düşmanın kat kat
üstünlüğüne hiç aldırmadan, binlerce düşmana tek başına meydan
okumuştur. Ama bu halinde bile yumuşak kalpliliğini, merhametini geri
bırakmamıştır.

Meselâ bir savaş sonrası, öldürülmüş olarak gördüğü düşman çocuklarına o
kadar acımıştı ki, düşman da olsa çocukların öldürülmemesi gerektiğini,
çünkü onların suçsuz ve Cennetlik olduklarını haber vermişti.

O, bütün insanlığın kurtuluşu ve İslâmın dünyaya yayılması gibi yüce bir
gaye için zihnini yorarken; bu arada binleri bulan ve Arabistan'ın her
tarafına dal budak salan ümmetinin halini ve işlerini düşünürken;
çevresinde bulunan yoksul ve fakir Müslümanları hiçbir zaman unutmamış;
kendi çoluk çocuğunu, onların eğitim ve ihtiyaçlarını da ihmal
etmemiştir. Birincisini büyük görürken, öbürünü küçümsememiştir.

Bu kadar ağır ve sorumluluk isteyen bir görev üzerinde bulunduğu halde, o
yine kendisini Rabbine vermiş, günün büyük bir kısmını ibadet ve
zikirle geçirmiştir.

Kalbi her an Allah'a bağlıdır. Bu haliyle dünya ile ilişkisini kesmiş
gibi görünse de, yine o dünyanın içindedir. Bütün işlerinde Allah'ın
rızasını gözetmiştir.

Peygamber Efendimiz, dâva arkadaşlarını gözü gibi korumuş, onlara
ana-babalarından görmedikleri şefkat ve yakınlığı göstermiş, kendi
şahsına yapılan kötülüğü affetmiş, intikam almayı düşünmemiştir.
Kendisini öldürmek için tuzak kuranları yakaladığında serbest bı-

rakmış, ama Allah düşmanlarını asla bağışlamamış, onların yakasını
bırakmamıştır.

İçi bozuk, dıştan Müslüman gibi görünen münafıkların kalbine devamlı
Cehennem korkusunu vermiş, âhiretteki acı hallerini hatırlatmıştır.

İslâm toprakları, güneyde Yemen'e kuzeyde İran ve Suriye sınırına
dayandığı sırada Peygamberimiz, Arapların sultanı, Arabistan'ın hakimi
idi. Savaş sonrası düşmanın bırakıp gittiği mallar ve ganimetler
mescidin içini doldururken, en kıymetli mallar Müslümanların eline
geçtiği halde, yine o kuru bir hasır üzerinde yatacak kadar engin ruhlu;
içi ot dolu bir yastığa yaslanacak kadar mütevazı; her türlü imkân
mevcutken, açlık sıkıntısı çekecek kadar kanaatkar ve tok gönüllü idi.

Hz. Ömer'in "Bizans kralı ve İran şahı dünya nimetleri içinde yüzerken,
Resulullah kuru hasır üstünde yaşıyor" diyerek ağlaması üzerine,
Sahabîsinin gönlünü hoş tutan yüce Peygamberimiz:

"Yâ Ömer, varsın, Kisra ve Kayser dünya nimetlerinden zevklerini
alsınlar, keyif sürsünler. Âhiret nimeti bize yeter" diyerek tevekkül ve
rızasını dile getiriyordu.

Peygamberimizin ahlâkı bir meleke halindeydi, öz olarak mevcuttu. Güneş
nasıl ışık saçar, çiçekler nasıl rengi ve kokusuyla ortalığı Cennete
çevirip burcu burcu kokular saçarsa; ağaçlar nasıl türlü türlü meyveler
verir, yaratılışlarında var olanları ortaya çıkarırsa; Resul-i Ekrem
Efendimizin ahlâkî hayâtı da o şekilde normal bir seyir içinde cereyan
ediyordu.

Öyle ki, her gören, Peygamberimizin o faziletle birlikte yaratıldığı
kanaatine varırdı. Hiç kimse ondan o fazilete aykırı bir şeyin
görüleceğine inanmazdı. O her zaman muhtaçlara yardım eder; zayıfları
korur; tatlı sözlü, güler yüzlü bulunur; izzet ve vakarını muhafaza
eder; tevazu ve hoşgörüsünü hiç kimseden esirgemezdi. Güneş nasıl ki,
Allah'a inananın da, inanmayanın da üzerine doğarsa, Peygamberimizin
dünyayı kaplayan şefkati de küçük-büyük, gençihtiyar, müslim-gayr-i
müslim herkese aynı şekilde yayılırdı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Peyberimizin Ahlaki Özellikleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ahlaki ama hukuki değil
» Peyberimizin Coşkun Merhameti Şafkati
» Peyberimizin Fakir ve Kimsesizlere Merhameti
» Dram Özellikleri
» Komedi Özellikleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Din Kültürü-
Buraya geçin: