Rebellious No-Post !
Favori Oyuncu : Metin Oktay Mesaj Sayısı : 14623 Puan : 258171 Rep : 2564 Yer : Ali Samiyen Cinsiyet : Kayıt tarihi : 19/08/09
| Konu: Diyet Önerileri ve Obezite Çarş. Haz. 09, 2010 11:32 pm | |
| Obezite: Bedenin yağı kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu, boya göre ağırlığın arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır. Hastalığın oluşumunda genetik ve çevresel faktörler değişik oranlarda rol oynar. Şişmanlığın tanısında kullanılan en pratik yöntem Beden Kitle Endeksi (BKI)'dir.
BKI= Beden Ağırlığı (kg) formülüyle hesaplanır. --------------------------- Boy (m)2
BKI 18.5 kg/m2 Zayıf 18.5-24.9 kg/m2 Normal (sağlıklı) 25-29.9 kg/m2 Fazla Kilolu 30-39.9 kg/m2 Obez 40 kg/m2 üstü Morbid Obez
Bedenin yağ dağılımını belirlemede bel çevresinin, kalça çevresine oranı kriter olarak alınır. Bel/kalça oranı kadınlarda 0.8'I, erkeklerde, 1'I aşmamalıdır. Bel çevresi ölçümü: Kadın 88 cm. Ve üstü ise obezite riskinin artığı görülür.
Obezite Risk Faktörleri
- Fiziksel aktivitede azalma - Beslenme alışkanlıkları - Yaş - Cinsiyet (kadın) - Irksal faktörle r - Eğitim düzeyi - Evlilik - Doğum sayısı - Sigarayı bırakma - Alkol
Obezitenin oluşumunda asıl neden enerji dengesindeki bozulmadır. Enerji alımı= Enerji tüketim Enerji tüketimi= Bazal metabolizma (%70) + Termogenez (%10) + Fiziksel aktivite (%20) Şayet enerji alımı enerji tüketiminden fazla olursa, alınan fazla enerji vücutta yağ olarak depo edilir ve obezite oluşur.
Obezitenin Sonuçları ve Komplikasyonları *Metabolik Hiperinsülinemi, Tip 2. Diabetus Mellutus, Hipertansiyon, Hiperlipidemi, Kardiyoavsküler problemleri, Steatoz
*Mekanik Solunum hastalıkları, Reflü özofajit, Safra kesesi taşı, Osteoartroz, Tapuk dikeni, Deri hastalıkları
Obezite Tedavi İlkeleri 1) Eğitim 2) Diyet 3) Egzersiz 4) Davranış tedavisi 5) İlaç tedavisi 6) Cerrahi tedavisi
Obezite Tedavisinde Diyet Obezite tedavisinin amaçları: Bireyin; yaş, cinsiyet, vücut ağırlığı, boy, aktivite düzeyi, sosyo-ekonomik durumu, çalışma koşulları, eğitim düzeyi ve beslenme alışkanlıklarına uygun, yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamak ve bunun neticesinde bireyi zayıflatmaktır.
Bireyin beslenme alışkanlıklarını saptamak için: Daha önce diyet yapıp yapmadığı, yemek yeme sıklığı, zamanı, yemek yeme hazırlama ve pişirme yöntemleri, sevip sevmediği besinler öğrenilmelidir.
Diyet Tedavisinin Başarılı Olması İçin 1) Birey tedaviyi kesinlikle istiyor olamlı. 2) Bireye uzun sürede yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırılmalı. 3) Doktor ve diyat uzmanı ile sürekli iletişimde olmalı. 4) Diyet uzmanının verdiği diyet, egzersiz tedavisi aynen uygulanmalı. 5) Bilinçli ve sabırlı olmalı. 6) Diyet bireye özgü düzenlenmeli. 7) Zayıflama süresi doğru saptanmalı. 8) Sık aralıklarla beslenmelidir. Sık aralıklarla beslenerek zayıflamanın faydaları nelerdir? Gereğinden fazla yemeyi ve kaçamakları önler. Çünkü sık sık beslendiğiniz için açlık hissi duymazsınız. Acıkmayı önlediği için sonraki öğüne çok acıkmamış olarak ulaşacağınız için daha az besinle doyarsınız. Ayrıca her öğün sonrasında besinlerin termojenik etkisiyle, enerji harcaması artar. Kilo verdiğiniz zaman, verdiğiniz kilonun büyük kısmı yağ kitlesinden olması gerekir. Kaybettiğiniz ağırlığın %75'I yağ kitlesinden, %25'I yağsız doku kitlesindendir. Yağsız dok kitlesi kaybının %25'I geçmemesi gerekir. Önemli olan, sadece vücut ağırlığının azaltılması değil, kaybın yağ kitlesinden gerçekleştirilmesidir. Şişman kişilerde, yağ gelen enerji oranı %10 azaltıldığında, ağırlık kaybı 1 yılda ortalama 5 kg. Ya da daha fazla oluşmuştur.
Diyet Yağını Azaltmak İçin - Etli yemeklere yağ katmayınız. - Yemeklere konan yağ miktarını azaltınız. - Yemeklerin suyundan daha çok posa kısmını tercih ediniz. - Bol sebze ve meyve tercih ediniz. - Taneli tahılları tüketiniz. - Kırmızı et yerine derisiz tavuk, hindi ve balığın beyaz etlerini tercih ediniz. - Mayonez kullanmayınız. - Yağlı yiyeceklerden uzak durun, (rus salatası gibi) - Cips, yağlı patlamış mısır, yağlı kraker, börek, çörek, pasta v.b. yiyecekleri tüketmeyin ya da seyrek ve az miktarda tüketiniz.
Doğru Besin Seçimi İçin Öneriler 1) Günde en az 3 ana öğün + ara öğünler. 2) Yavaş yavaş ve çok iyi çiğneyerek yemek yenmeli. 3) Yemek yerken çorba veya salatayla başlayınız. 4) Bol su içiniz. 5) Başkasının tabağından uzak durunuz. 6) Unutmayın, çok sevilen çok yenir. Şunu da unutmayın; bir lokma yeseniz de! 7) Daha fazla sebze, mevye ve tahıl grubunu tercih ediniz. 8) Yemeklerinizi küçük porsiyonlar halinde tüketiniz. 9) Yağ oranı düşük besinler tercih edilmeli. 10) Dışarıda mütevazı yemekleri seçiniz.
Alışverişe çıktığınızda ise şunlara dikkat ediniz: Aç karınıza alışveriş yapmayın, alınacakların listesini çıkartın, tehlikeli reyonlardan (tatlı, cips, çikolata v.b.) ve hazır besinlerden uzak durun.
Yemeklerin Hazırlarken Dikkat - Basit yemekler hazırlanmalı. - Kızartma yerine fırın, haşlama ya da ızgara tercih edin. - Krema yerine un, nişasta, patates kullanın. - Yağ yerine, lezzeti arttırmak için baharat ve taze otları kullanın. - Etlerin yağlarını ayırın. - Pişirirken atıştırma huyunuzdan vazgeçin. Unutmayın "damlaya damlaya göl olur". - Pişirirken yağsız tavalar kullanın. - Tariften yemek hazırlıyorsanız, tariftekinin yarı kadar yağ katın. - Katı yağ yerine, sıvı yağı tercih edin.
Yemek Yerken Dikkat *Evde: - Fazla yağlı ve kalorli yiyecekler gözden uzak olmalı. - Tv izlerken yemek yeme huyundan vazgeçin. - Ayakta değil masada yemek yiyin. - Yemeğinizi küçük tabakta, salatanızı büyük tabakta alın. - Tabağı tam doldurmak zorunda değilsiniz. Önce gözümüz doymalı. *Dışarıda: - Evden aç çıkmayın. - Ekmek sepetini masada bulundurmayın. - Susuz yemekleri tercih edin. - Izgara ve fırındakiler tercih edilmeli. - Fazla kaçırmışsanız bir sonraki öğün veya günde kısarak telafi edin. - Haftada bir kez tartılın. - Sabah, aç karnına, aynı tartı ve aynı giysilerle tartılın. - Menstruasyon öncesi (vücut su tutacağı için) ve konstipasyon sorununuz varsa (bağırsaklar dolu olacağı içi yapacağınız ölçüm yanıltıcı olabilir.
Herhangibir Kardiyovasküler hastalığınız varsa, "Neler yiyeceğim ? Neler yemeyeceğim ? " diye fazla düşünmeyin. Çünkü, sağlıklı kişilerin diyetinde dikkat etmesi gereken şeylere hastalığınızla ilgili bir iki ufak eklenti dışında sizi sıkıntıya düşürecek bir şey yoktur. İnsanlar beslenirken, proteinler, karbonhidratlar ve yağlardan yararlanırlar. Sağlıklı beslenme kurallarında bunlardan fedakarlık edilmez. Ancak, bu ana grupların kendi arasında dengeli olmasına ve hangi protein, hangi karbonhidrat, hangi yağın seçileceğine dikkat edilmesi gerekir. Sağlıklı Beslenme Kuralları:
Kilonuza dikkat edin. Aşırı kilolu iseniz mutlaka ideal kilonuza inin. Kilonuz normalse kilo almamaya özen gösterin. Aşırı kilo önemli bir risk faktörüdür. Kilo almada önemli etken yağlardır. Beslenmenizde yağ oranını azaltın. Normal kişiler,günlük kalori ihtiyacının %30 unu yağ olarak almalıdır. Günlük kalori ihtiyacının % 30'u 9' a bölünürse gr cinsinden yağ miktarı ortaya çıkar. İhtiyaç 1800 kalori ise, bunun 540 kalorisi yağlardan alınmalıdır.Yani günde ençok 60 gr yağ yeterlidir. Öğün atlamayın. Yemeklerde tabağınızı tam doldurmayın. Yavaş yiyin. Öğün aralarında bir şey yemek ihtiyacı duyarsanız meyve iyi bir seçimdir. Tatlılardan kaçının. Bitkisel besinleri, haşlanmış, ızgara yemekleri tercih edin. Yemeklerinizi buharda ve yanmaz tavada pişirin. Hazır gıdalardan ve hayvansal gıdalardan mümkün olduğunca uzak durun. Kanınızdaki Kolesterolün ve tiplerinin seviyesini bilin. Kolesterol doğal olarak bünyeniz tarafından üretilen bir madde olmasına rağmen alınan besinlerle de ilgilidir. LDL olarak kısaca ifade edilen tipi " kötü huylu kolesterol " diye tanımlanır. LDL damar sertliğine neden olur. HDL ise " İyi huylu kolesterol " olarak tanımlanır ve atar damarların tıkanmasını önler. Kanda düşük LDL, yüksek HDL seviyesi iyi bir durumdur. Uygun beslenme ile birlikte egzersiz, HDL seviyesini yükseltir. Beslenme biçimi ve heredite, kan kolesterolünü yükselten ve tiplerinin oranlarını etkileyen faktörlerdir. Genetik olarak edinilen herediteyi değiştirmek elimizde olmadığına göre, beslenmemizi düzenleyerek sağlığımızı koruyabiliriz. Gıdalarla alınan yağlar şu şekilde sınıflandırılır: Doymuş yağlar : Bu yağlar oda ısısında katıdır. Kolesterolü ve özellikle LDL' yi yükselten yağlardır. Etlerdeki yağlardan, yumurta, tam yağlı süt ve süt ürünlerinden, dilimize yerleşen deyimiyle fast food gıdalardan alınır.Bazı bitkisel yağlar (kakao yağı,hurma yağı,hindistancevizi yağı) da doymuş yağdan zengindir. Doymamış yağlar:Oda sıcaklığında sıvıdırlar.Kolesterolü yükseltmez. HDL seviyesini olumlu etkiler. Sıvı yağlar (Zeytinyağı, Mısırözü yağı, Kanola yağı, Artic yağ,Keten yağı,Soya yağı gibi) ile alınır. Beslenmede doymuş yağların yerine konulduğunda sağlık açısından yararı tartışılmazdır.
Aşağıdaki çizelgede yağların fraksiyonlarına göre özellikleri belirtilmiştir;
YAĞ CİNSİ Doymuş Yağ Çoklu doymamış Linoleik yağ Çoklu doymamış Alfa Linoleik Yağ (Omega 3) Tekli Doymamış Yağ Zeytinyağı %15 %9 %1 %75 Ayçiçeği Yağı %12 %71 %1 %16 Mısır Özü Yağı %13 %57 %1 %29 Kanola Yağı %7 %21 %11 %61 Soya Yağı %15 %54 %8 %23 Tereyağı %68 %3 %1 %28 Hindistancevizi %91 %2 - %7 Keten Yağı %9 - %73 (Omega 3 ve 6) % 18
Kanola Yağı: Kanola, Brasica rapa (Polonya kanolası) ve Brassica napus (Arjantin kanolası) aşılanmasından oluşan Kanada' da yetiştirilen Kanola bitkisinin tohumlarından elde edilen bitkisel bir yağdır. İnsanların besinlerle linoleic acid alması gerekir. Çünkü vücudumuz bunu sentez edemez. Lifli sebzelerde, fındıkta, tohumlarda, anne sütü, balık (tuna,karides, somon, sardalya, ringa balığı) ve tohumlardan yapılan yağlarda (kanola yağı) bulunur. Kanola bitkisinde bu yağ asitleri diğer yağlara oranla daha fazladır. Linoleic acid merkezi sinir sistemi, göz ve trombositler için gereklidir. Kolesterol seviyesini ve trigliserid seviyesini düşürür.Kan hücrelerinin akışkanlığını artırır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Dolayısıyla damar tıkanıklıklarının oluşmasını engeller. Çoklu doymamış yağları daha çok yedikçe en güçlü anti oksidan olan E vitamini ni alma imkanımız artar. Kanola yağı, ayçiçek yağı gibi yağlarda,yumurta, fındıkta bulunur. Daha az miktarda meyve, sebze, et ve balıkta bulunur. 2 çay kaşığı kanola yağında 1.9 mg E vitamini bulunur ki bu da almamız gereken miktarın 1/5 idir. Kanola bitkisinin yetiştirildiği toprağın özelliklerine bağlı olarak, bazı bölgelerde elde edilen yağların, insan vücuduna zarar verebilecek bazı toksik maddeleri içerebileceği şeklinde uyarı yayınları da vardır. Artic Yağ: Eskimolarda kalp hastalığı,damar hastalığı, artrit, romatizma, sedef hastalığı ve astımın nadir görülmesi, eskimoların kullandığı bir tür balık( Balaenoptera Acutorostrata )yağına dikkatleri çekmiştir. Bu yağ, doymamış yağ asitlerinden zengindir. Kanın akışkanlığını artırır ve inflamasyona neden olan tümör nekrotizan faktörün seviyesini düşürür. Günde 15 ml alınması kalp hastalıklarından korunma için yeterlidir. Keten Yağı: LDL kolesterol ve trigliserid seviyesini düşüren Omega 3 yağ asidinin en çok bulunduğu bitkisel yağdır.Omega 3 ihtiyacı hamurişlerine keten tohumu ekleyerek, keten tohumu ile beslenen tavuklardan elde edilen yumurtalar yiyerek karşılanabilir. Keten yağı enflamasyonu engelleyerek eklem hastalıklarındaki şişme ve ağryı önler. Sedef gibi cilt hastalıklarının düzelmesinde de yararlıdır. Keten tohumu ve keten yağı preparatlarında ayrıca lifli elemanlar da bulunur. Bu lifli elemanlar, çoklu doymamış yağ asitleri ile birlikte hem kolesterol seviyesinin iyileşmesinde hem de bağışıklık sisteminin güçlenmesinde etkilidir. Keten tohumu ile beslenen deney hayvanlarında hormona bağlı kanser türlerinin(meme,rahim ve prostat) oluşmasının engellendiği gösterilmiştir.Bu olumlu etki, içerdiği fitoöstrojen ( doğal bitkisel östrojen hormonu ) sayesindedir. Et yerken tavuk eti (özellikle göğüs kısmı), hindi eti ve balığı tercih edin. Mutlaka kırmızı et yemek zorunluğu varsa yağlarını tamamen temizleyerek kullanın. Ne eti olursa olsun deri ve yağlı bölümlerinden uzak durun. Karaciğer ve benzeri sakatatlar, pastırma, sucuk, salam, sosis, jambon ve donmuş hazır yiyeceklerden sakının. Bitkisel proteinlerden ( bakliyat) yararlanın. Tam pirinç, fasulye gibi kompleks karbonhidratlar yiyin. Beslenmenizde fitoöstrojenden zengin lifli gıdaların oranını olduğunca fazla tutun. Lifli gıdalarla beslenen kişilerde hormonal aktiviteye bağlı tümörlerin az görüldüğü saptanmıştır. Keten tohumlu yemlerle beslenen tavuklardan elde edilen düşük kolesterollü yumurta yiyin. Diğer yumurtalar haftada 3 kezden fazla olmasın. Elden geldiğince yumurta sarısından uzak durun. Süt ve ürünlerinin yağsız olmasına dikkat edin. Krema ve tereyağ yemeyin. Yağsız peynir ve çökelik kullanın. Kalp yetmezliği hastalarının Beslenme Kuralları:
Yukarda yazılı kurallar, kalp yetmezliği hastaları için de geçerlidir. Bu kurallara ilave olarak özellikle tuzsuz beslenmeye dikkat edin. Sodyum sağlık için gerekli bir mineraldir. Tüm yiyeceklerde, özellikle tuzda bulunur. Çoğu insan gereğinden fazlasını alır. Vücüt fazla sodyumdan kurtulamazsa sıvı birikir. Fazla sıvı kalbin ve böbreklerin çalışmasını zorlar ve kan basıncını yükseltir. Daha az sodyum yiyerek bu kontrol altına alınır. Ekmeğiniz ve yemekleriniz tam tuzsuz pişmelidir. Yemeğe katkı olarak konan salçada da tuz olmamalıdır. Diüretikler sodyum kaybına neden olduğu için, tam tuzsuz beslenmede günlük 2 400 mg tuz alınması( silme bir çay kaşığı tuz = 1000 mg ) kan elektrolit dengesinin bozulmaması için önerilmektedir. Tuzsuz yemeklerinize bu miktarı öğünlere bölerek ekleyin. Lezzet unsuru olarak baharat kullanın. Etleri sarmısak,sirke, limonsuyu ile terbiye edin. Hazır çorbalar, hazır gıdalar, hazır yufka, turşu, patates cipsi, mayonez, ketçap, hardal ve etsuyu tabletleri tuz içerir. Bunları kullanmayın. Tek tip rejimler sağlığı tehdit ediyor!
Kısa sürede kilo vermek isteyenlerin gözdesi haline gelen, 'Tek Tip Rejimler'in, insan sağlığım ciddi boyutlarda tehdit ettiğini biliyor muydunuz? Araştırmalar, tek tip besin veya besin değerine dayalı diyetlerin sabıkalı olduğunu ortaya çıkardı. Montignac Diyeti'nden, İsveç Diyeti'ne, Prenses Diyeti'nden Dr. Atkins Diyeti'ne kadar, uzmanlar pek çok ünlü diyeti mercek altına aldı .
Tüm dünyada olduğu gibi toplumumuzda da yerleşik bir değer haline gelen ‘ince olan güzeldir' kavramı, kadınları; kaynağı belli olmayan farklı formüllerle incelme yarışma itti. Büyük bir çoğunluk 'hayatinin hergünü diyetteyken!, diğerleri '3 gün sonra diyete giriyorum' saplantılarıyla rejim yapmayı zorunluluk addetti. Kısa zamanda kesin çözüm verdiğine inanılan diyet formülleri, ençok aranan ve tercih edilen diyetler oldu. Şimdilerde 'Hızlı incelme' trendinin yarattığı tek tip rejim salgını herkesi sarmış durumda. Bu salgın öyle bir noktaya geldi ki, güzelllik uğruna sıhhatimizi tehlikeye attıgımızı farkedemedik.
Faturası çok ağır
Ne yazık ki, 'bilinçsiz incelme'nin sağlık üzerine çıkardığı fatura bu kez oldukça kabarık. Çünkü hızlı sonuç verdiği için son zamanlarda oldukça fazla rağbet gören tek tip rejimler'in, ciddi sağlık sorunları yarattığı ortaya çıktı. Bugüne kadar 'diyet çılgınlığı'yla başa çıkmaya çalışan beslenme uzmanları, hangi tep tip diyetlerin, hangi sağlık sorunlarım yarattığım araştırmalarla ortaya koydular. Şimdi ise 'tek tip diyetlerin yarattığı sağlık sorunlarıyla nasıl mücadele edileceği tartışılıyor.
Kısa bir süre önce Hacettepe Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, tek tip besine dayalı ve çok düşük kalorili diyetlerin insan sağlığında oluşturduğu tahribatları ortaya koydu.
Araştırma bulguları hakkında bilgi veren Diyabetik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Perihan Arslan, 'Her şeye katlanıp bu yasaklı diyetleri yaşam boyu sürdürenler var. Bu kişiler zihinsel, ruhsal ve bedensel sağlıklarım tehlikeye attıklarını ne zaman anlayacaklar acaba?" diyor. Belirli bir besin öğesinin veya bir besinin tüketilmesine dayalı diyetler olarak tanımlanan 'tek tip diyetler' yıllardır çok yaygın uygulanıyor ve son zamanlarda da oldukça revaçta. Tek tip diyetlerin neden bu kadar popüler olduğuna gelince...
Fazla kiloları kısa zamanda kaybetme isteği ve bu isteğe salt ticari kaygılarla cevap vermeye çalışanlar, birbirinden beslenen sektörel bir kısır döngü yaratıyor. Sağlık ve beslenme ilişkisi sorgulamadan, işin ehli olmayan kişilerce önerilen diyetler uygulanıyor ve sonunda, ciddi sağlık problemleriyle karşı karşıya kalınıyor. Tabii, medyanın da bu gelişmede önemli bir payı var. Diyet konusundaki yazıların, uzman görüşleri alınmadan hazırlanması ve gerekli bir bilimsel ön araştırma yapılmaması, yanlış yönlendirmelerin önemli bir kaynağı.
Yağ hücreleri yerine kas kaybı oiuyor
Prof.Dr. Perihan Arslan, tek tip beslenmeye dayalı rejimlerin metabolizmada telafi edilemeyecek yavaşlamalara yol açtığım ifade ediyor. Söz konuşu yavaşlama diyet sonrasında daha süratli kilo almaya neden oluyor. Arslan'a göre diyet sırasında haftalık kilo kaybı 2 - 3 kg.'a çıktığı zaman, vücuttaki kas - yağ dengesi kas aleyhine tahrip oluyor.
Bu tür diyetleri uygulayanlar da yağ hücrelerinden ziyade kas kaybına uğruyorlar.
"Diyet denince sadece zayıflama diyeti düşünülmemeli." diyor VKV Amerikan Hastanesi'nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Koçak. Diyet özelliği olan beslenme şekli anlamına geliyor aslında. Yani kişilerin diyete olan bağımlılıklarının farklı nedenleri var. Zayıflama amaçlı yapılan diyet gibi, şişmanlama amacıyla yapılan veya diyabetiklere, sporculara göre hazırlanan diyetler de var.
Doğru diyet hangisi?
Hacettepe Üniversitesi Diyabetik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Perihan Arslan'a göre sağlıklı diyetin özellikleri şunlar olmalı:
• Sağlıklı zayıflama diyeti, haftada ortalama 1-1.5 kilo verdirmeli.
» Vücut ağırlığının kişinin ideal ağırlık düzeyine indirmeli.
• Yeterli ve dengeli (protein, karbonhidrat/ yağ/ vitamin ve mineraller birlikte) olmalı.
• Yeniden kilo alımınım önlemeye ve vücut ağırlığını korumaya yönelik olmalı.
Kışiye özel diyet şart!
Acıbadem Caroussel Hastanesi Beslenme Uzmanı Hacer Kaya da, tek tip diyetlerde dengesiz beslenmeye bağlı olarak bir besin öğesinin fazla alınırken, diğerlerinin eksik kaldığına dikkat çekiyor ve bunların önemli sağlık sorunları yarattığım belirtiyor,
En büyük hataların kilo verme amaçlı diyetlerde yapıldığı da, yapılan araştırmaların ortaya koyduğu bir gerçek. Beslenme Uzmanı Hacer Kaya; bireyin yaş, cinsiyet, boy, varsa hastalıkları, sosyo - ekonomik durumu ve beslenme alışkanlıklarının göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çekiyor.
Başka bir deyişle kişinin sahip olduğu hastalık, (diyabet gibi) diyetin niteliğini değiştirmesin! gerektiriyor. Ayrıca kişilere beslenme eğitimiyle yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve uzun dönemde verilen kilonun korunması hedeflenmesi gerekiyor.
Yapılması Gereken testler
Yaşanabilecek riskler, bu işin bir beslenme uzmanının kontrolünde yapılmasını zorunlu kılıyor. Diyete başlayacak olan kişinin öncelikle bir beslenme uzmanına giderek bazı testler den geçmesi gerekiyor. Bir endokronoloji ve bir metabolizma uzmanınır ortak kontrolünden geçtikten sonra yapılacak testler şöyle sıralanıyor:
Açlık kan şekeri, total kolesterol, trîgliserid, ürik asit, SGPT SG01 (karacier enzimlerini görmek için)
Beslenme uzmanı Hacer Kaya, gelen hastaları iki grup halinde değerlendirdiklerini anlatıyor:
"Birinci grup, sağlık ve beslenme konusunda yeterli bılgiye sahip olan ve sağlıklı bir şekilde zayıflamak isteyenlerden oluşuyor.
îkincisi ise, kendi başına veya bu konuda uzman olduğunu belirten kişilerin kontrolünde sağlıksız diyetler uygulayarak kilo veren ve tabii yine kilo alan insanlar. Bu grubun da biz lere geliş amacı, bu kez sağlıklı bil zayıflama programı ve en önemlis beslenme eğitimi almak.'
Örnek bir diyet nasıl olur?
Diyetisyen Koçak ise, dengeli bir besin dağılımı yapıldıktan sonra, bir zayıflama diyetinde hamburgerin bile olabileceğini belirtiyor. 5 - 6 kg. fa-lası olanlar için Koçak, kolay uygulanabilir ,günlük bir diyet programı da öneriyor:
SABAH: 2 dilim beyaz peynir veya l dilim az yağlı kaşar, domates - salatalık (serbest), 2 dilim kepekli ekmek veya l galeta, 5 adet zeytin ve çay (şekersiz)
ÖĞLE: Yeşil salata yarımda l tost/ l adet mayonezsiz hamburger veya 2 yumurtalı omlet île 2 dilim ekmek ve ayran
ARA: l meyve veya 2 - 3 kraker île l bardak süt veya yoğurt
AKŞAM: Izgara balık/ tavuk/ 3 - 4 adet köfte, pirzola, veya biftek (birini seçin), yeşil salata, 6 kaşık haşlama sebze i le l kase yoğurt
GECE: l meyve
Çalışanlara pratik öneriler
Özellikle çalışanlar için bu denli düzenli programları yürütmek elbette çok zor. Ama en azından şunlara dikkat etmenizde yarar var:
- Alkollü içeceklerden ve hazır meyve sularından uzak durmak
- Çayı şekersiz ve aç ık içmek
- Haftada bir kaç kez (en az 4), en az 45 dakika olması kaydıyla yürüyüş yapmak
- Günde en az 12 bardak su içmek
- Günde en fazla 2 - fincan kahve tüketmek
- Günde l kutu soda tüketmek
Hangi rejimler tehlikeli?
Özellike tek tip besin ve besin değerine bağlı olan diyetler tehlikeli diyetler listesi ne giriyor.
Prof.Dr. Perihan Arslan, tek tip diyetlerin niteliklerini şöyle sıralıyor:
• Genellikle meyve ve çorba gibi besinleri içeriyorlar
• Enerji değerleri düşük.
• Karbonhidrat içeriği yüksek (yüzde 95), protein içeriği düşük (yüzde 5), yağ içermiyorlar. • Pek çok vitamin (B6 ve B12 gibi) ile kalsiyum, çinko, demir, magnezyum ve fosfor gibi mineraller yönünden yetersiz
Tek Tip Rejimlerin Yolaçabileceği Sağlık sorunları;
Uzmanlara göre/ tek tip rejimler uzun süreli sürdürüldüğünde birçok ciddi hastalığa davetiye çıkarıyorlar. Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz:
osteoporoz/
safra taşları,
böbrek hastalıkları
kardiyovasküler hastalıklar
Bazal mitaboiizma hızı düşüyor (Vücudun çalışma hızı)
Kansızlık
Dikkat azalması
Uyuşukluk
Saç dökülmesi
Yorgunluk
Bulantı ve kusma
MONTIGNAC DİYETİ:
Karbonhidrat içeren besinlerle protein içerenlerin birbirinden ayrı alınması (gıdaları ayrıştırma) esasına dayanıyor. Montignac prensiplerine göre, öncelikle gıdalar sInıfandırılıyor. Yani enerji veren proteinler, glusitler ve yağlar île enerjik olmayan lifler, su, vitamin, mineral ve olîgo elementler birlikte alınmıyor. Bu tür beslenme mide, bağırsak sistemini bozuyor ve ülsere yol açabiliyor. Ayrıca sinir sisteminde tahribat yapıyor.
SALATA, MEYVA VE HAŞLANMIŞ PATATES DİYETLERİ:
Vücudun çok az miktarda kalori ve besin Öğeşi almasına yol açıyor. Uzmanlar mide yanması, ağrısı ve kazınması şikayeti olanların bu tür rejimlerden uzak durmaları gerektiği görüşünde birleşiyor.
KAN GRUBU DİYETLERİ:
Kişileri besinlerden uzaklaştırarak yete rsî z ve dengesî z beslenmeye yöneltiyor. Mesela bu diyet tipinde X kan grubu mensuplarının kesinlikle süt ürünleri almamast salık veriliyor. Ancak uzmanlar, kişinin ilk tanıdığı gıdanın anne sütü olduğunu ve süt ürünlerinin çok yararlı besin değerleri düşünüldüğünde bunun zararlı bir öğüt olduğunu İfade ediyor.
SOĞAN ÇORBASI DİYETİ:
Yağın kesi n l î kl e yasak olduğu bu 3 günlük diyette, anlaşılacağı gibi doğru düzgün tek yemeğiniz soğan çorbası. Bir de beyaz peynir. Çay, meyve (üzüm ve muz hariç) ile pirinç lapasına çok kısıtlı otarak izin var. Vücutta doku (kas) kaybı yaratması nedeniyle bazal metabolizma hızını yavaşlatıyor ve tekrar kilo almayı kolaylaştırıyor.
İSVEÇ DİYETİ:
Vitamin ve mineral açısından son derece yetersiz, vitaminleri açısından fakir, kolesterol yönünden zengin olduğu için de kalp hastalığı ve diyabet açısından da ciddi risk taşıyor. Bu diyette vücut kendini az yemeye adapte ettiğ inden bazal metabolizma hızı yavaşlıyor.
WORKINGGIRL (çalışan kız) DİYETİ:
Alman diyetisyenler tarafından hazırlanan, 2 haftada üç buçuk kg-kaybettirmeyi hedefleyen bu programda ağırlık karbonhidratta. Yani kan şekeri ve insüiîn salınımı dengesizliğine yol açıyor.
PATATES DİYETİ:
2 hafta sürdürülebilir olarak lanse edilen diyette hedef, bu süre zarfında toplam 4 - 5 kg. kaybetmek. Verdiği zarar Working Girl diyetiyle aynı..
ALMAN DİYETİ:
Uygulama süresi 4 hafta olan diyette karbonhidrat oranı oldukça yüksek. Ayrıca, sebze ve meyve de dengeli olarak verilmiyor. Protein oran da hayli düşük. İnsülîn salınımı ve kan şekeri dengesizliği ortaya çıkıyor.
PRENSES DİYETİ:
İngiltere kaynaklı diyet, adını Prenses Diana'dan almış, l haftada 5 kg-vermeyî vaadeden program, düşük kalorili diyetler kategorîsinde gösteriliyor. Besin öğeleri açısından çok yetersiz.
DR.ATKINS DİYETİ:
Yağlı maddeler ile proteinin tamamiyle serbest olduğu bu diyette şekerli tüm besinler yasak. Kalp hastalığına davetiye çıkarıyor. Karbonhidrat eksikliği vücutta ‘keton' adı verilen ve yüksek miktartan çok zararlı olabilen cisimlerin artmasına yol açabilir. Ayrıca kanda şeker düşüklüğü ve eksikliği de kendini gösterir.
| |
|