ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Diyabet, Belirtileri ve Önerileri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Diyabet, Belirtileri ve Önerileri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Diyabet, Belirtileri ve Önerileri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Diyabet, Belirtileri ve Önerileri I231076_gsli

Diyabet, Belirtileri ve Önerileri Empty
MesajKonu: Diyabet, Belirtileri ve Önerileri   Diyabet, Belirtileri ve Önerileri EmptyÇarş. Haz. 09, 2010 11:32 pm

Belirtiler;
İnatçı hiperglisemi neredeyse şeker hastalığı ile ilgili sizi
uyarabilecek tüm belirtilere sebep olur.Bu belirtiler:

Sık sık idrara çıkma
Aşırı susama
Bulanık görme
Halsizlik,bitkinlik
Beklenmedik kilo kaybı
Acıkma hissidir.
Mide bulantısı
Kusma
Nefes kokusu
Erkeklerde empotans
Sık idrar yolu enfeksiyonu
Adetten kesilme
Kuru ve kaşıntılı deri
Yaraların geç iyileşmesi
Sık sık idrara çıkma (poliüri) hissi vardır.Çünkü kan şekeri
yükseldiğinde böbrekler ememedikleri fazla şekeri atmak için
çalışırlar.Genellikle kan glukozu 180 mg a ulaştığında idrarda glukoz
atılmaya başlar (glikozüri). Uzun zamandır şeker hastası olanlarda bu
seviye çok daha fazla yükselmeden idrarda glukoz çıkmayabilir.

İdrarla atılan şeker beraberinde suyun da atılımını sağlar.Böylece
oluşan sıvı kaybı ile aşırı susama (polidipsi) hissi oluşur.Bu belirti
çoğu zaman hastalar tarafından sadece ağız kuruluğu olarak hissedilir.

Bulanık görmede bu susuzluk periodları esnasında gözdeki glukoz ve su
seviyelerindeki değişikliğe bağlıdır.

Hücreler yakıt maddeleri olan glukozu yeterince alamadıkları için
halsizlik ve bitkinlik oluşur. Bu kayıp yakıtı yerine koyabilmek için
vücutta biriken yağlar yakılmaya başlar ve kilo kaybı ile birlikte aşırı
acıkma hissi oluşur.Yağ hücreleri bozularak ketonlara dönüşür ve bu
ketonlar idrarla atılır. (ketonüri)Kan şekeri yükselince deri
enfeksiyonlarında artış olur.Şeker bakterilerin üremesi için uygun ortam
oluşturur.

Yüksek glukoz düzeyleri sinir harabiyetine sebep olarak geceleri ayak
ağrıları ve kramplara sebep olabilir.

İnatçı hiperglisemi uzun vadede kalp-damar hastalıkları, böbrek
hastalıkları ve görme bozuklukları gibi diabet komplikasyonlarına da
sebep olabilir.





Diabetin farklı tipleri mevcuttur.Ancak en sık görülen üç tipi:

Tip 1 diabet: Tüm diabetlilerin % 5-10 unu oluşturan tip 1 diabet
Genellikle insüline bağımlı diabetes mellitus veya juvenil diabetes
mellitus olarak adlandırılır. Tip 1 diabetin bir otoimmün hastalık
olduğu artık bilinmektedir.Vücudumuzu enfeksiyonlara karşı koruyan
mekanizmamız (immun sistem= Bağışıklık sistemi) vücudun kendisine
yönelerek pankreastaki insülin üreten beta hücrelerini yok
eder.Vücutları hiç insulin üretmez. Type 1 diabet genellikle çocukluk
çağlarında oluşur ancak daha geç yaşlarda ortaya çıkar.Genellikle 40
yaşın altındadırlar ve ince yapılıdırlar.İnsülin enjeksiyonu gerekir.Her
iki cinste görülme oranı eşittir.Beyaz ırkta daha çok görülür.
Tip 2 diabet: 20 yaş üstündeki tüm diabetlilerin %90-95 ini oluşturan
Tip 2 diabet insüline bağımlı olmayan diabet veya adult diabetes
mellitüs olarak adlandırılır. Tip 2 diabette pankreas bir miktar insülin
üretir ancak glukozun hücre içine alınması için yetersizdir.Genellikle
40 yaşın üstünde ve şişman yapılıdırlar.Genellikle uygun diyet ve
egzersizle diabet kontrol altına alınabilir. Ancak medikal tedavi ve
insülin enjeksiyonu da gerekebilir.
Gestasyonal diabet: Gebelik esnasında gelişen ve gebelik diabeti olarak
adlandırılan hastalık.Genellikle hamilelikten sonra kaybolur.Hastaların
yarısından çoğunda ise Tip 2 diabet olarak devam eder.
Diabetten korunmak için birkaç küçük öneri:

Sağlıklı vücut ağırlığınızı koruyun: Araştırmacılara göre Tip 2
diabetlilerin % 80-90 ı şişman kişilerdir.
Diyetinize özen gösterin.Toplam kalorinize özen gösteren bir diyet riski
azaltmakta ne yediğinize dikkat etmenizden daha önemlidir.Ancak sature
yağlar ve şeker açısından fakir, karbonhidrat ve lifli gıdaca zengin
diyet genellikle yardımcı olur.
Egzersiz – Egzersiz insülin direncini azaltır ve yüksek kan şekerine
karşı vücut toleransını arttırır.
Tip 2 diabet için diğer risk faktörler yaş ve kalıtımdır.Hastalık
genellikle 40 yaşın üzerinde görülür.55 yaşın üzerinde ise görülme
sıklığı daha çok artmaktadır.Eğer ailede şeker hastalığı öyküsü varsa
risk artmaktadır



Kan şekeri düzeyleri kontrol altında tutulursa uzun vadede gelişebilecek
komplikasyonlar engellenebilir.

Göz Hastalıkları : Tip 1 diabetlilerin hemen hepsinde, Tip 2
diabetlilerin ise yaklaşık % 60 ında 20 yıllık hastalıktan sonra
diabetik retinopati gelişir.Diabetlilerde aynı zamanda katarakt, makula
zararları ve glokom da görülebilir. Diabetlilerde kör olma riski
diabetli olmayanlardan 4 kez daha fazladır.
Böbrek Hastalıkları : Diabet hastalarında böbrek bozukluklarının gelişme
oranı normal kişilere oranla 20 kat fazladır.Genellikle iyi kontrol
edilmiş Tip 1 ve Tip 2 diabet hastalarının yaklaşık % 20-30 unda 15 yıl
içinde böbrek hastalığı gelişir. Böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilir ve
diyaliz veya böbrek transplantasyonu gerektirebilir.
Sinir Hasarı (Nöropati) :Diabet hastalarının yaklaşık % 30-40 ında
özellikle ayaklarda ağrı ve kramplarla syreden sinir hasarları oluşur.
Kalp Damar Hastalıkları : Kan şeker düzeylerindeki kronik yükseklik
ateroskleroz, yüksek kan basıncı, kalp krizi ve çarpıntılara eşlik
edebilir.Kandaki trigliserid seviyesinin yükselmesi ve faydalı
kolesterol(HDL) seviyesinin düşmesi ile birlikte seyredebilir. Diabetli
hastalarda çarpıntı görülme sıklığı 5 kez, koroner arter hastalığı
görülme sıklığı ise 4 kez artmıştır.Sigara içimi kalp damar
komplikasyonların gelişme riskini dramatik olarak arttırmaktadır.
Enfeksiyonlar : Yüksek kan şekeri düzeyleri bağışıklık sistemini
zayıflatarak enfeksiyon görülme olasılığını arttırır.Ağız, dişetleri,
akciğerler, deri, ayaklar, mesane ve genital bölge enfeksiyonların en
sık görüldüğü bölgelerdir.
Diabette kan şekerini kontrol altında tutmak uzun vadeli
komplikasyonları önlemek için en önemli şeydir.

Tip 1 Diabet'te insülin kullanılır.1921 de insülin keşedilmeden önce Tip
1 diabetli hastalar genellikle 1-2 yıl içerisinde ölürlerdi. Ancak
günümüzde insan insülinine neredeyse eşdeğer olan birçok kimyasal
insülin in piyasaya verilmesi ile kan şekeri kontrol altında
tutulabilmektedir.İnsülin tedavisi ile kan şeker düzeyleri mümkün
olduğunca kontrol altına alınır ve bunu yaparken de tehlikeli
hipoglisemi oluşmasının önüne geçilmeye çalışılır.Bunun için her hastada
doz ve kullanılacak insülin'in tipi Doktor tarafından ayrı ayrı
belirlenmelidir.

Etki sürelerine göre 3 tip insülin vardır:

Kısa etki süreli insülinler: Etkisi çabuk başlar ve kısa sürer.Etkisi
subkutan enjeksiyonlarda 30-60 dk'da başlar, 2-4 saatte maksimum
seviyeye ulaşır, 8 saat sürer.Acil durumlarda kullanılan tek insülindir.

Orta etki süreli insülinler:
Uzun etki süreli İnsülinler:Orta ve uzun etki süreli insülinler subkutan
enjeksiyonlarda etkisini 1-2 saat içinde gösterir, 4-12 saatte maksimum
seviyeye ulaşır ve 16-35 saat sürer.
Tip 2 Diabet'te kilo alımının sınırlandırılması, diyet, egzersiz ve ilaç
kullanımı seçenekleri arasında uygun kombinasyonlar kullanılarak kan
şekeri kontrol altında tutulabilir.

Tip 2 Diabet tedavisinde kullanılan ilaçlar:

Sulfonilüre grubu ilaçlar.Bu ilaçlar pankreası uyararak daha fazla
insülin üretimini ve açığa çıkmasını sağlarlar.Bu da kan şekeri
düzeylerini kontrol altında tutar.Bu ilaçların etkili olabilmesi için
pankreasta etkin beta hücrelerinin olması gerekmektedir.Hemen hepsi
yemekten 4 saat sonra hipoglisemiye neden olabilir ancak bu seyrek
görülen bir durumdur.Kullanılacak sulfonilüre'nin seçimi hastanın yaşına
ve böbrek işlevlerinin durumuna bağlıdır.Yaşlı hastalarda klorpropamid
ve glibenklamid gibi uzun etkili sulfonilüreler yerine gliklazid yada
tolbutamid gibi kısa etkililer kullanılırsa hipoglisemi gelişme riski
azaltılmış olur.Kilo alımını sınırlandırılması ile kan şekeri kontrol
altına alınamayan hastalarda kullanılmalıdır.Çünkü bu grup ilaçlar kilo
alımını kolaylaştırıcı etkiye sahiptirler.Şişman hastalarda ise
kullanılmamalıdır.(Bu hastalarda metformin kullanılması önerilir.)
Klorpropamid, Glibenklamid, Glibornurid, Gliklazid, Glimepirid,
Glipizid, Glikidon, etken maddesi içeren ilaçlar Sulfonilüre grubu
ilaçlardır.
Biguanidler (Metformin) Karaciğerde depolanan glikozun salınımını
azaltır. Aminoasit ve yağlardan glikoz üretimini azaltır ve glikozun
vücutta kullanımını arttırır.Etkili olabilmesi için pankreasta
Langerhans adacık hücrelerinin az da olsa etkin olması
gerekmektedir.Sıkı diyet ve sulfonilüre ler etkili olamazsa
kullanılmalıdır.Ancak şişman hastalarda ilk ilaç olarak kullanılabilir.
Hipoglisemi oluşturma tehlikesi yoktur.Böbrek bozukluğu olanlarda
laktik asidoza sebep olabileceğinden kullanılmamalıdır.Piyasada ki tek
formu Metformin etken maddeli ilaçlardır.
Akarboz: Bu grup ilaçlar barsaklardan nişasta ve sukroz sindirimini ve
emilimini yavaşlatarak kan şekerini düşürürler. Sulfonilüre veya
Biguanid grubu ilaçların tek başına etkili olmadığı durumlarda tedaviye
eklenirler.
Bu tedavilere rağmen kan şekeri düzeyleri kontrol altında tutulamayan
bazı Tip 2 Diabetlilerde insülin enjeksiyonları gerekebilir.

Diyabet Önerileri

Diyet, alkol kullanımı, aktivite seviyesi, stres, hastalıklar ilaçlar ve
hormon düzeylerindeki değişiklikler gibi bir çok faktör kan şekeri
düzeylerini etkiler.Fakat düzey kendikendine sıkı sık yapılacak kan
şekeri testleri ile izlenebilir.Böylece kan şekeri seviyelerindeki
değişikliklere göre tedavi ayarlanabilir. Bazı öneriler:

Beslenme:Diabetli hastalarda kan şekerinin normal düzeylerde
tutulabilmesi için beslenme çok önemli rol oynamaktadır. Önemli olan az
yenmesi değil ihtiyacı karşılayacak yiyeceklerin yenmesidir.Yiyecekler 4
esas gruba ayrılır:*Sebze ve meyveler(portakal, elma, muz,
havuç,ıspanak), *hububatlar,tahıllar ve ekmek (buğday, pirinç, arpa,
yulaf) ,* mandıra ürünleri (süt, krema, yoğurt) *etler, kümes
hayvanları,balık,yumurta vs. Bu 4 esas grubun herbirinden hergün yenmesi
önemlidir. Böylece vücüdun ihtiyaç duyduğu bütün besinler alınmış olur.
Yiyeceklerdeki esas besinler: karbonhidratlar, proteinler, yağlar,
vitamin ve minerallerdir.Karbonhidratlar vücuda enerji verir.
Diabetlilerde en uygun seçim fasulye, bezelye, mercimek, tahıllar,
hububatlar, sebze ve meyvelerdir.Proteinler arasında ise en uygun seçim
hafif etler ve az yağlı mandıra ürünleridir. Lifli gıdalar kan şekeri ve
yağ düzeylerini düşürmek için en sağlıklı besinlerdendir.Fazla yağlı
yiyecekler diabet hastalarında çok zararlı olabilirler.Tuzu kısıtlamak
ta önemlidir.
Egzersiz: Düzenli yapılan egzersizlerle vücuttaki fazla şeker yakılır ve
kan şekeri düzeyleri düşer.Doktorun önerdiği egzersiz şeklinin
seçilmesi ve egzersizlerden sonra kan şekeri düzeylerinin ölçülmesi
faydalıdır.Fazla enerji gerektiren egzersiz türlerinin kan şekerini
aşırı düşürebileceği unutulmamalıdır.
Stres ve Hastalıklar: Psikoljik stres veya soğuk algınlığı, grip,
bakteriel enfeksiyonlarla oluşan fizyolojik stres insülinin gerektiği
gibi işlevini sürdürmesini engelleyecek hormonların üretimine sebep
olabilirler.Kalp krizi gibi bazı hastalıklar veya büyük travmalar kan
şekeri düzeylerini yükseltebilirler.Stres ve hastalık durumlarında
kanşekeri düzeylerinin sık sık kontrol edilmesi yararlı olacaktır.
Pneumococcal pnömoniye ve gribe karşı aşılanmak riski azaltacaktır.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Diyabet, Belirtileri ve Önerileri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Takım Önerileri
» Diyet Önerileri ve Obezite
» Akciğer Kanseri, Belirtileri, Tanı, Tedavisi
» Alzheimer nedir, belirtileri, genetik faktörler, çevresel faktörler
» AIDS Belirtileri, AIDS Nedenleri, AIDS Tedavi Yöntemleri, AIDS Araştırmaları

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Biyoloji-
Buraya geçin: