ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Alzheimer nedir, belirtileri, genetik faktörler, çevresel faktörler Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Alzheimer nedir, belirtileri, genetik faktörler, çevresel faktörler Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Alzheimer nedir, belirtileri, genetik faktörler, çevresel faktörler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Alzheimer nedir, belirtileri, genetik faktörler, çevresel faktörler I231076_gsli

Alzheimer nedir, belirtileri, genetik faktörler, çevresel faktörler Empty
MesajKonu: Alzheimer nedir, belirtileri, genetik faktörler, çevresel faktörler   Alzheimer nedir, belirtileri, genetik faktörler, çevresel faktörler EmptyPerş. Haz. 10, 2010 12:14 am

Alzheimer



Alzheimer: Organik beyin hastalıkları grubunda, nöropsikiatrik
sendromlarla seyreden, temel bulgusu bunama olan dejeneratif beyin
hastalığıdır.

Yaşlılıkla birlikte Alzheimer riski artıyor. Hastalığın bilinmeyen
yönleri tek tek açıklık kazandıkça tedavi umutları da güçleniyor.
Sis, Carl Sandburg 'un dile getirdiği gibi, bir yavru kedinin sessiz ve
yumuşak adımlarıyla çöker. Önce eşyalarınızı bulamamaya başlarsınız;
sonra sık sık kullandığınız sözcükleri, daha sonra en son tanıştığınız
kişilerin adlarını anımsamakta zorluk çekersiniz. Randevuları unutmak,
evinizin yolunu bulamamak, telefon numaralarını karıştırmak gibi
unutkanlıklar bir süre sonra rahatsızlık verici boyutlara ulaşır. Bu
unutkanlık krizlerini önce gizlemeye çalışırsınız, ancak bir noktadan
sonra olaylar kontrolden çıkarak yaşamınızın normal akışını bozar. Kaza
yapmadan araba kullanamazsınız, yataktan kalkınca giyinmekte zorluk
çekersiniz, her zaman yaptığınız işleri yapamaz hale gelirsiniz.
Örneğin iyi bir piyano virtüözü iseniz, eski performansınızdan eser
kalmaz; notaları bile okuyamaz hale gelebilirsiniz. Bütün bu
aksiliklere önce gerekçe bulmaya çalışır, sonra bunların rastlantı
olmadığını anlayarak büyük bir acı duyarsınız. Size neler olduğunu
anlamaya çalışırken, zihninizi kuşatan sis giderek koyulaşır.
Çocuklarınız size yabancı gibi gelmeye başlar, korkunç kâbuslar
rüyalarınızın dışına çıkarak, uyanıklık bilincinizi bulandırır.
Öyle ki zamanla kol ve bacaklarınız, bağırsaklarınız ve idrar keseniz
kontrolden çıkar. Sessiz bir uyuşukluk ve teslimiyet hali içine
yuvarlanırsınız; bir iki yıl içinde iyice yatağa düşersiniz; yatak
yaraları ve pişikler ortaya çıkar; yutkunma zorluğu başlar. Bu aşamada
ölüm yalnızca bir formalitedir.

Belirtileri kısaca şu şekilde özetlenebilir:
1. Günlük yaşam aktivitelerini etkileyen bellek kaybı
2. Günlük yaşam aktivitelerini yapmada güçlük
3. Kelime bulmada güçlük
4. Zaman ve mekan karmaşası
5. Yargı ve karara varmada güçlük
7. Sık kullanılan eşyaların yerlerini değiştirme
8. Ruh hali yada davranışlarda değişim
9. Kişilik değişimleri
10. Sorumluluktan kaçınma

Hastalık, 1906 yılında Alman psikiyatrist Alois Alzheimer tarafından
tanımlandığı zaman son derece nadir görülen bir hastalıktı. O yıllarda
insanların çoğu genç yaşta öldüğü için hastalığın ortaya çıkma şansı çok
düşüktü. O zamandan bu zamana yaşam süresi uzadığı için (ABD'de 47'den
77'ye çıktı) Alzheimer kendini gösterme fırsatını yakaladı. Bugün 4
milyon Amerikalı (75 ile 84 yaş arasındaki her 5 yaşlıdan biri, 85 ve
yukarısındakilerin yaklaşık yarısı) hastalığa yakalanmış durumda. İnsan
ömrünün her geçen gün uzadığı göz önünde bulundurulursa, önümüzdeki 10
yıl içinde bu sayının 6 milyona, 2050 yılında ise 14 milyona çıkacağı
tahmin ediliyor. ABD’de bu hastalığın maliyeti yıllık 80-90 milyar USD
civarında ve bir tek hastanın yıllık bakımı 47 bin USD civarındadır.
Anne veya babası bu hastalığa yakalanmış olan orta yaşlı insanlar, bir
taraftan ebeveynlerinin bakımını üstlenirken, diğer taraftan onlar gibi
olmamak için sağlıklı bir yaşam sürmeye çabalıyorlar. Ne var ki bu
önlemler ironik olarak onların ömrünü uzattıkça, anababalarının kaderini
paylaşma olasılığını arttırıyor. , Alzheimer'e ilişkin geleceğe
yönelik tahminde bulunmak çok zor. Ve bugünkü tedavi yöntemleri ancak
hastalara semptomatik bir rahatlık sağlıyor. Neyse ki son yıllarda bu
tablo hızlı bir değişim geçiriyor. ''Hastalık hakkında son 15 yılda
öğrendiklerimiz, bundan önceki 85 yılda öğrendiklerimizden fazla'' diye
konuşan Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Bruce Yankner,
''Yalnızca geçen yıl bilim adamları Alzheimer'ın beyne yaptığı
zararlarla ilgili çok önemli keşiflerde bulundular. Ve bu keşiflerin
ışığı altında ilaç şirketleri yarım düzine kadar yeni ilaç üzerinde
çalışmalarını sürdürüyor. Tahminlere göre bir veya birkaç ilaç gelecek 7
yıl içinde piyasaya çıkacak'' diyor.


Bütün bu gelişmelere karşın yaşamakta olan bir kişiye kesin Alzheimer
tanısı koymak bilimsel açıdan çok zor. Doktorlar bunama belirtileri
gösteren her hastaya Alzheimer tanısı koyma kolaylığına kaçmaktan
çekiniyor. Bu nedenle doktorlar diğer olasılıkları ortadan kaldırmak
için önce hastada tümör, felç veya vitamin eksikliği gibi bulguları
araştırmakla işe başlıyor.


Hastanın beyninin plaka tomarları ile ''çöplüğe'' dönüştüğü, plaka
nöronlarının ise adına ''tengıl'' denilen bükülmüş protein iplikleri ile
kaplı olduğu görülür. Son zamanlara kadar bilim adamları bu lezyonlar
hakkında yalnızca tahminlerde bulunabiliyorlardı. ''Kimse bunların ne
olduğunu, ve nelerden oluştuğunu bilmiyordu'' diye konuşan Rockefeller
Üniversitesi'ndeki Fisher Alzheimer Merkezi Bbaşkanı Paul Greengard,
''Artık bunların nelerden oluştuğunu ve bunların oluşmasına nelerin yol
açtığını biliyoruz'' diyor.


1980'li yılların başında bilim adamları APP (amyloid precursor protein)
denilen molekülü tanımlayınca ilk ipucu elde edilmiş oldu. APP,
sağlıklı nöronlar tarafından üretilen normal proteinlerdir. Bunlar, bir
iğnenin kumaş parçasından geçmesi gibi hücre zarından içeri sızarlar.
APP'nin tanımlanmasıyla vücudumuzun en az üç çeşit enzim ürettiği
belirlendi. Bunlara alfa, beta ve gama salgıları adı verilir. Bu üç
enzim APP üzerinde kısaltıcı etki yaratır. Alfadan farklı olarak, beta
ve gama enzimleri, birlikte hareket ederek, adına beta amiloid
(A-beta)denilen daha kısa, daha yapışkan bir protein üretirler. Hepimiz
A-beta üretiriz, ancak kimse bunun ne işe yaradığını bilmez. Bununla
ilgili bilinen tek şey, nöronların etrafındaki sıvının içinde
birikmeleri ve plaka oluşturmalarıdır.
Bu nasıl oluyor? Sorun normalin üzerinde üretilmeleri değildir. Harvard
Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Dennis Selkoe, tipik bir Alzheimer
hastasının sağlıklı bir insan kadar A-beta ürettiğini belirtiyor.
Selkoe'ya göre sorun bunların dışarı atılması sırasında ortaya çıkıyor.
Normal olarak A. beta hücrenin dışına çıktığı zaman erir, ancak bazen
erimesi mümkün olmayan ve adına fibril denilen şekiller oluşturur.
Bunlar birbirine yapışarak plakalar haline gelir. Her insan yaşlandıkça
plaka üretir. Gerçek sorun, bu plakaların iltihaplanma ile sonuçlanan
reaksiyonları tetiklemesidir. Beyin, genel olarak, enfeksiyonlarla
mücadele ederken serbest radikal denilen toksik ajanlar üretir. İşte bu
fibriller de benzer reaksiyonlara zemin hazırlar. Harvard
Üniversitesi'nden genetik bilimci Rudy Tanzi, ''Fibrillerin enflamasyona
yol açması durumunda, nöronlar dost ateşi sonucu ölür'' diye konuşuyor.


Plaka formasyonu hakkında bilgiler arttıkça, tengılların beyin
hücrelerini nasıl öldürdüğü konusu da açıklık kazanmaya başladı.
Sağlıklı bir nöron bir ahtapota benzer. Nöronun küresel gövdesi, akson
denilen ince uzantılarla kaplıdır. Bunlar diğer hücrelerle bağlantı
kurmaya yarar. Adına mikrotüp denilen iç yapıların çevresinde oluşan
uzantılar, dolaşım sistemi olarak görev yapar; besinleri taşır ve
kimyasal mesajları iletir. Bu sistemi adına ''tau'' denilen bir çeşit
yapışkanlı protein bir arada tutar. Tau molekülleri, mikrotüplerin
kenarlarına sıkıca yapışır. Alzheimer söz konusu olduğunda, tau
molekülleri ayrılır ve kendiliğinden düğümler oluşturur. Bu durumda
mikrotüpler parçalara ayrılır ve nöronlar ölür. Nöronlar ölürken
beraberinde isimleri, adresleri, sayıları da götürür.
Beynimizin bir santimetreküpünde,bir trilyon bağlantılı,100 milyar nöron
bulunmakta,bunların arasında her bir saniyede 10 milyonXmilyar kere
uyarı gerçekleşmektedir. Tüm bunlar 1300 gramdan hafif,sınırsız kompleks
bir kimyasal fabrikayı oluşturmaktadır. Bu fabrika içerisinde hücreler
arası bağlantılar ve etkileşimler ve bu etkileşimi sağlayan kimyasal
maddeler hafıza sistemimizin temelini teşkil eder.

Tau'nun düğümlenmesine yol açan etmen nedir? Bazı bilim adamları,
amiloid plakaların nöronların dış yüzeylerine baskı yapmasıyla işlemin
başladığını tahmin ediyor. Bunun sonucunda içerde birbiri ardına
kimyasal değişiklikler oluşur. Geçen aylarda Harvard Üniversitesi'nden
bir grup bilim adamının yürüttüğü bir çalışma, tengılların cdk5 adı
verilen enzimin başının altından çıktığını gösteriyor.

Genetik faktörler
AH ile ilişkili 3 kromozom saptanmıştır. Bunlar 21,14 ve 19.
kromozomlardır. 21. ve 14. kromozomlar 40-50 yaşlarında başlayan AH ile
ilişkili bulunmuştur. İleri yaşlarda başlayan AH ile ilişkili
bulunmamıştır.
Kısa bir süre önce 19. kromozom üzerinde APOE-e4 adlı bir genin ileri
yaşta başlayan (65 yaş üzeri)AH ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Bu
gen günümüzde de birçok araştırmacı tarafından risk faktörü olarak kabul
edilmektedir. Bu gen hastalık yapıcı değil hastalığa karşı duyarlılığı
artırmaktadır.


Alzheimer'ın patolojisi anlaşıldıkça başka sorular ortaya çıkıyor.
Hastalık bazı kişilerde 50 yaşlarında kendini belli ederken, niçin
bazılarında 90'lı yaşlarda ortaya çıkıyor? Yanıtlardan biri kalıtsallık.
Son 10 yılda araştırmacılar mutasyona uğrayan 3 genin hücrelerde
A-beta üretimini arttırdığını ortaya çıkarttılar. Bu mutasyonlar
soyaçekim yoluyla aile bireyleri arasında görülebilir. Ailesinde
Alzheimer vakası görülen kişilerde hastalık büyük bir olasılıkla 60'lı
yaşlarda ortaya çıkar. Kalıtsal kökenli vakalarda Alzheimer'ın erken
yaşlarda görülmesi nadirdir; tüm vakaların yüzde 3 ile 5'ini oluşturur.
Hastalığın yaygın şeklinde kalıtsallık payı çok yüksektir. Son
çalışmalara göre anne veya babası Alzheimer'a yakalanmış kişilerin
hastalığa yakalanma eğilimi, sağlıklı ebeveynlere sahip kişilere
oranla, 3 mislidir. Hem annesi hem de babası hastalıklı kişilerde bu
risk 5 misli artar.

Çevresel faktörler
Çevresel faktörler, genetik açıdan hastalığa eğilim taşıyan kişiler
üzerinde, normal kişilere oranla daha etkilidir. Hangi çevresel
faktörlerin hastalığı tetiklediği henüz tam olarak bilinmiyor. Bu
konuda Sally Luxon ve Diane Schuller adındaki ikizlerin örneği çok
belirgin ipuçları içermektedir. Tek yumurta ikizi olan Sally ve Diane,
aynı genleri paylaşır. Ohio'da büyüyen ikizler, gençlik dönemlerinde
aynı, hemen hemen benzer bir yaşam sürmüşlerdir. 63 yaşına gelen Diane,
yaşını hiç göstermediği gibi eşi ile seyahat etmekten zevk aymakta,
çocukları, torunları ve 86 yaşındaki annesi ile gayet iyi geçinmektedir.
Öte yandan Sally, ileri bir Alzheimer hastası olup, 1963 yılından bu
yana hiç konuşmamakta, 1994 yılından beri de yürüyememektedir. Ne
çocuklarını ne de torunlarını tanımaktadır. Diane ve Sally bugün Duke
Üniversitesi'nde yürütülmekte olan ''İkiz Alzheimer Hastaları''
çalışmasına deneklik etmektedir. İkisinin farklı kaderlerine açıklık
getirmek çok zor olmakla birlikte, bilim adamları genetik olmayan
faktörleri gün ışığına çıkartmakta bu ikisinden çok yararlandıklarını
itiraf ediyor. Kafa travması çevresel faktörlerin başında geliyor.
Otopsi raporlarından yararlanan bilim adamları, kafa travmasının amiloid
plaka birikimini tetiklediğini ortaya çıkarttı. Epidemiyolojik
çalışmalar bu ani plaka birikimlerin etkisinin uzun süreli dolduğunu
gösteriyor. Örneğin 2 bin denek üzerinde sürdürülen 5 yıllık bir
araştırma, kafa travmasının Alzheimer riskini 3 misline çıkarttığını
ortaya koydu.
Travma gibi, uyarı eksikliği de Alzheimer'a davetiye çıkartır. Dünyanın
neresinde olursa olsun, eğitimsiz kişilerde hastalığın görülme sıklığı
daha yüksektir.


Son yıllarda Indiana Üniversitesi'nde, 65 yaşının üzerindeki Afrika
kökenli 2. 200 Amerikalı üzerinde yürütülen çalışmaya göre, kırsal
bölgelerde yaşayan ve 7 yıldan daha kısa süre eğitim alan kişilerin
hastalığa yakalanma olasılığı, şehirlerde yaşayan eğitimli kişilere göre
6. 5 mislidir. Bilim adamları burada, eğitim yetersizliğinin çocukluk
dönemi yoksunluğuna yol açtığını düşünüyor. Geçtiğimiz hafta
''Neurology'' isimli tıp dergisinde yayınlanan bilimsel bir araştırma
raporu da bu savı destekliyor. Rapor, 5 ve daha fazla sayıda kardeşe
sahip olan çocukların, az sayıda kardeşe sahip olan çocuklara oranla
daha büyük bir risk ile karşı karşıya olduğunu ileri sürüyor.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Alzheimer nedir, belirtileri, genetik faktörler, çevresel faktörler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» hit nedir,tekil hit nedir, çoğul hit nedir,trafik nedir
» Genetik ve Kanser
» Diyabet, Belirtileri ve Önerileri
» Akciğer Kanseri, Belirtileri, Tanı, Tedavisi
» Genetik

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Biyoloji-
Buraya geçin: