ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Beynin Gelişimi ve Özellikleri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Beynin Gelişimi ve Özellikleri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Beynin Gelişimi ve Özellikleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258222
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Beynin Gelişimi ve Özellikleri I231076_gsli

Beynin Gelişimi ve Özellikleri Empty
MesajKonu: Beynin Gelişimi ve Özellikleri   Beynin Gelişimi ve Özellikleri EmptyÇarş. Haz. 09, 2010 11:56 pm

Beynin yapısı ve gelişimi üzerindeki çalışmalar çok gerilere
gitmemektedir. İlk çalışmalarda uzmanlar, hafıza kaybı, cücelik, felç
gibi hastalıklardan ölen kişilerin beyinlerinden aldıkları kesitlerde
incelemeler yapmışlar ve beynin hangi bölümlerinin hangi görevleri
üstlendiklerini bulmuşlardır. Çalışmalar, parçalanan hasta beynin,
sağlıklı olanla karşılaştırılması esasına dayanmaktadır. Özel
laboratuvarların ve tekniklerin son yıllarda gelişmesiyle, beyin
üzerinde somut deneyler yapılmaya başlanmış, zihinlerde çözümü bekleyen
birçok sorunun cevabı verilmiştir.İlk ipuçları, hastalıklı beyinlerin
hastalıkları nedeniyle geçirdikleri ruhsal değişikliklerini
gözlemleyerek elde edilmiştir.

Beyin, merkezi sinir sisteminin en önemli bölümü olarak, kafatasının
içinde saklı bulunur. Böylelikle de dış koşullardan ve darbelerden
korunmuş olur.Evrimsel gelişimi itibariyle beynin en eski bölümü, diğer
bölümler tarafından neredeyse tamamen örtülmüş olan ‘’ana beyin’’ dir.

Her canlı türünün ortaya koyduğu, kendine özgü tepkileri mevcuttur.Bu
tepkiler canlıların gelişimi ile orantılı olarak karmaşıklaşır ve
alternatiflerini doğurur.En basiti; bir salyangozun antenlerine
dokunduğumuz zaman, hayvanın derhal antenlerini içeri çekmesi, birkaç
saniye sonra da eski konumuna getirmesidir. Bunu her tekrarlayışımızda
aynı tepkiyi verecektir; üretebileceği bir alternatifi olmayacaktır.Aynı
deneyi gelişmişlik düzeyi daha üst sınıfta olan bir canlı üzerinde
denediğimiz zaman, farklı sonuçlarla karşılaşmamız mümkündür. İlkinde
muhtemelen kendini korur,tekrarı halinde ise herhangi bir şekilde bizi
etkisiz hale getirmeye çalışır ya da kendini oradan uzaklaştırır. Bu
durum salyangoz deneyinden çok farklı neticelerin ortaya çıkması olarak
değerlendirilebilir.

‘Davranış’ dediğimiz şey aslında, temelde programlanmış, yeme, içme,
çiftleşme, kaçma ve uyku gibi özelliklerden meydana gelir. İlkel
canlılarda içgüdü olarak isimlendirilen davranışlar, belli işaretler
yaratılmasıyla start alacak, tıpkı bilgisayar programı gibi otomatik
davranışlar ortaya konacaktır.İşte bu hoşlanılan ve hoşlanılmayan
duygulardan oluşan değerler, o canlıda ‘’Temel bilinç alanı’’nın
doğmasına neden olur.Hemen insanın aklına, ‘bu temel bilinç alanı,
beynin neresinde yer alır?’ sorusu geliyor…

Evrimsel gelişim içinde yükselerek gelişen hayvanların beyinleri
incelendiğinde, beynin evrimleşmesi ile birlikte ‘’eylemlere duyguları
katma‘’ ilkesinin de artan oranda başarıldığı görülmektedir.Duyguların
işe karışmaları öylesine gelişmiştir ki, sonuçta duygular özelliklerini
değiştirmiş ve geliştirmiştir. ‘’Bilinç’’ haline gelen duygular,
insanlarda, düşünmek, planlamak, kıyaslamak, fikir üretip geliştirmek,
karar vermek, gözlemleyip sonuç çıkarmak gibi son derece karmaşık
işlemlerin gerçekleştirilebilmesine yardımcı olur.

Duygusal hayatımızın en eski kökü, koklama duyusuna dayanır ya da diğer
bir deyişle kokuyu alıp inceleyen, koku lobudur. Koku lobundan, duyguya
yol açan eski merkezler gelişmeye başlayıp beyin sapının baş kısmını
çevreleyecek kadar genişledi. Kokuların büyük ölçüde hatırlatma gücüne
sahip oldukları bilinir.Örneğin, bazı anahtar kokular, kişilerin
çocukluğundaki birçok olayın yeniden hatırlanmasını sağlar. Bundan başka
beyindeki nöronlar arasında yeni bağlantıların kurulması ile oluşan
beyin ağı, daha önceden depolanmış bilgilerle bağlantı kurulup yeni
çıkarımların ortaya konmasını sağlar. Birtakım yeni düşünce ve
duyguların oluşması ve bunların farkına varmak da insanda benlik
bilincinin hissedilmesi sonucunu doğurur.

Beynin isimlendirilmiş bölümlerinin görev ve fonksiyonları hakkındaki
bilgiler de şöyle:

Ensemizin arkasına denk gelen bölgede beynimizin, beyincik (küçük beyin)
adı verilen bölümü yer alır. Bütün istemli ve istemdışı (otomatik) kas
hareketlerinin koordine edilmesinden sorumludur. Motorik düzenleme ve
denge merkezidir.Vücudun duruşu ile iskelet kaslarının kasılma
derecesini düzenler.Duyu organlarından gelen tüm impulslar ve büyük
beyinden gelen tüm emirler, beyincikte toplanır.Emirleri ve impulslari
koordine eden beyincik, sonucu kaslara iletir.

Acı, sıcaklık ve belirli diğer duyusal değişiklikler (impulslar) talamus
içersinde duyu olarak benlik kazanır.Gelen uyarıların ‘’iyi’’,’’kötü’’
olarak değerlendirilebilmesi için beyin korteks (dış beyin) inin ilgili
merkezlerine iletilir. Buraya ulaşan yüzlerce uyarı arasından hangisine
konsantre olabileceğimizi saptar.Korku ve sevinç duygularının
algılanması da talamusta olmaktadır.

Talamusun altında yer alan hipotalamus bölümü, vücut sıcaklığı, su
dengesi, iştah, karbonhidrat ve yağ metabolizması, uyku, vücut ağırlığı
ve heyecan mekanizmalarından sorumludur.Bu bölümde oluşacak en ufak
aksaklık, direkt ölümle sonuçlanır.

Hipotalamusun görevini yerine getirmedeki en büyük yardımcısı,
hipofiz’dir.Hemen hemen tüm hormonal dengeyi yönetir. Cinsel tavır ile
cinsel davranışları belirler. Ayrıca tiroid, sindirim organları ve
cinsel organların çalışmalarını yönlendirir. Stres reaksiyonlarının bir
bölümünün yönetilmesi, etkilerinin saptanması ve gri beyin hücrelerine
(korteks=dış beyin) yollanması da hipofizin görevleri arasındadır.

Epifiz talamusun üst yüzeyinde, yuvarlak yapılı bir bezdir. Beyin yarım
kürelerinin arasında yer alır.Epifiz salgısı yumurtalıkların işlevlerini
ya doğrudan doğruya ya da hipofiz üzerindeki etkisi nedeniyle dolaylı
olarak etkiler. Bu salgı, yumurtalıkların çalışmasını durdurucu
niteliktedir. Ayrıca, insanın günlük yaşam ritmini ayarlar, gece ve
gündüze, ışık değişimlerine karşı tepki gösterir.

Üstten baktığımız zaman, beynin, ortasından derin bir yarıkla ikiye
ayrılmış olduğunu görürüz. Biri diğerinin simetrisi görünümündeki bu iki
lob ‘’Corpus Callosum=Nasırlı cisim) adı verilen bir köprü ile
bağlanmıştır. Beynin iki loblu yapısının izdüşümü, morfolojik yapıda da
gözlenmektedir. İki gözümüz, iki kulağımız, iki bacağımız ve kolumuz
vardır. Bunların bütün işlevlerini koordine eden iki ‘’hareketli’’
merkez vardır. Yürümek, tutmak ve çiğnemek gibi hareketleri yönlendiren
bu merkezlerin yanı sıra beyinde, kasların dokunma ve eklem yerlerinin
şekil alma duyarlılıklarını yöneten iki de ‘’duyumsal’’ merkez
bulunmaktadır. Korteksimizde (Üst beyin) yine buna benzer biçimde iki
görme ve işitme merkezimiz vardır. İşitme merkezini ele alalım: Sağ ve
sol lobda birer işitme merkezi bulunur. İlginç bir nokta, gürültü ve
müzik sağ yarım küredeki işitme merkezince daha iyi değerlendirilmekte,
buna karşılık soldaki merkezde, konuşma, anlatma ve açıklama gibi
vasıflar daha başarılı olarak algılanıp, gerçekleştirilmektedir. Görme
merkezimizde de bu asimetrik durum göze çarpmaktadır. Soldaki merkez
daha çok yazıları (kelime ve harfleri) değerlendirirken, beynin sağ
yarım küresinde yer alan görme merkezi ise, figürler, formlar (biçimler)
konusunda aktif olmaktadır.

Bedenimizin sağ ve sol tarafındaki bazı organlar, beynin kendisine göre
ters olan bölümü tarafından yönetilirler.

‘’Temel Bilinç Alanı’ nın beyinde bir merkezi var mı?” sorusuna gelelim.
Beyinle ilgilenen bilim adamları, beyinde bu yönde bir merkezin
olmadığı düşüncesindeler. Pribram için hologram ile beynin işleyiş
biçimi arasında benzerlik çok çarpıcı idi. O, hatıraların, beynin içinde
belirli bir bölgede yerleşik bulunamayacağı, hologram prensibine uygun
şekilde homojen dağılarak snapslara yazılacağı görüşündeydi.

İndiana Üniversitesinde bu kurama inanmayan ve öfkeyle karşı çıkan
biyolog Paul Pietsch’nin deneyleri Pribramı doğrular nitelikteydi.
Deneylerinde semenderi denek olarak kullanan Pietsch, beyni çıkartılmış
bir semenderin ölmediğini biliyordu. Semender beyni dışarda olduğu süre
içinde baygın yatıyor, ama beyni yerine konduktan sonra hemen normale
dönebiliyordu. Pietsch eğer semenderin beslenme davranışı beynimizin
içindeki belirli herhangi bir merkezden yönetilmiyorsa,mantıksal olarak
beynin yerleştirilme biçiminin hiçbir önemi olmayacağını düşünüyordu.
Eğer bir sorun yaratacaksa, Pribram’ın kuramının yanlış olduğu ortaya
çıkacaktı. Pietsch, semenderin beyninin sağ ve sol yarımkürelerinin
yerlerini değiştirdi, ama büyük bir şaşkınlıkla semenderin normal
beslenme davranışlarına kısa bir sürede döndüğünü gözlemledi. Başka bir
semenderin beynini baş aşağı yerleştirdi. İyileşince onun da normal
biçimde beslenmekte olduğunu gördü. 700’e yakın deneğin beyinlerini
dilimledi,fiskeledi,ameliyatla çeşitli bölümlerini aldı; ama sonuç hiç
değişmedi. Bu deneylerdeki bulgular, Pietsch’i Pribram’a inanmış hale
getirdi.

Bu yüzden, beynin birçok merkezinin yerini kesin olarak bilmek ve
tanımlamak mümkün olamamaktadır.Beyne gelen impulslar, enformasyonlar ve
bilgiler, o bilgi türü için görevli merkezlerce algılanır. Daha sonra
snaptik bağlantılardan yararlanarak, bütün yüzeyine yayılır ve aynı anda
değişik yerlerde saklanır.

Beyin bir halogramdır. Beynin işleyiş yasaları, tek boyutlu ve
nedenselliğe dayalı bir mantıkla kavranılmayacak derece komplekstir. Onu
anlayabilmek için yeni sibernetik yasalara gerek duymaktayız.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Beynin Gelişimi ve Özellikleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Beynin Yapısı
» Türkçenin Tarihi Gelişimi ve Devirleri
» Genetiğin Dünya da ve Türkiye de Tarihsel Gelişimi
» Genetiğin Dünyada ve Türkiye'de Tarihsel Gelişimi
» Yakın Dövüş Ninja Karakter Gelişimi (Tam Klavuz)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Biyoloji-
Buraya geçin: