ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Mustafa Han II Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Mustafa Han II Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mustafa Han II

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258170
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Mustafa Han II I231076_gsli

Mustafa Han II Empty
MesajKonu: Mustafa Han II   Mustafa Han II EmptyPaz Haz. 06, 2010 5:17 am

Osmanlı pâdişâhlarının yirmi ikincisi ve İslâm halîfelerinin seksen
yedincisi. Sultan Dördüncü Mehmed’in Râbia Gülnûş Sultandan oğlu olup 5
Haziran 1664’te İstanbul’da doğdu. Devrin âlimlerinden iyi bir tahsil
gördü. Devlet idâresi ve harp oyunlarını öğrendi. Mahâretli bir okçu ve
silahşordu.
İkinci Ahmed Hanın 6 Şubat 1695’te vefâtıyla tahta çıktı. Pâdişâh
olduğunda, Osmanlı Devleti, on iki yıldan beri Avusturya, Lehistan,
Rusya ve Venediklilerle harp ediyordu. Gayretli ve kahraman ruhlu bir
hükümdar olan Sultan Mustafa Hân, tahta çıkışının üçüncü günü sadrâzama
gönderdiği fermânda;

“Cenâb-ı Hak, bu âciz, bu günahkâr kuluna bir cihân pâdişâhlığı ihsân
etti. Pâdişâhların hangisi zevk ve sefâya; kendi nefsinin râhatına
düşmüş ise, eli altındaki memleketlerinin ve tebaasının huzûru ve râhatı
kaçmıştır. Biz, bugünden zevki ve sefâyı kendimize haram kıldık.
Düşmana karşı ceddim (Kânûnî) Sultan Süleymân gibi kendim sefere çıkmaya
kat’î niyet ettim. Sizler ki vezîriâzamım, vüzerâ, ulemâ, vükelâ ve
ocak ağalarısınız, cümleniz bir yere gelip, bu hatt-ı hümâyûnumu okuyup
düşününüz, gazâya gitmem mi makbul, yoksa Edirne’de oturup, kalmamız mı
münâsip? Din ve devlet ve halka hangisi faydalı, Allah için söyleşüp,
doğruyu bana bildiriniz vesselâm...” buyurarak vazîfeye başladı. Bu
Hatt-ı Hümâyûn devlet adamlarını, âlimleri, kumandanları, askerleri ve
ahâliyi çok memnun edip coşturdu. Hocası Seyyid Feyzullah Efendiyi
yanından ayırmayıp, sultanlığında da çok istifâde etti. Ordunun başında
sefere karar verip, saltanatının ilk günlerinde sevindirici zaferler
kazanıldı. 18 Şubat 1695’te Sakız Adasının Venedik İşgâlinden
kurtarılmasını temin eden Koyun Adaları Zaferi kazanıldı.

Venediklilerin sekiz harp gemisini ve bir çok cephânesini zapt eden
Koyun Adaları Zaferi kumandanlarından kalyonlar kaptanı Mezomorta
Hüseyin Paşa, Kaptan-ı deryâlığa yükseltildi. Venediklilerin Sakız’a
tekrar saldırmasıyla Mezomorta Hüseyin Paşa, 15 Eylül 1695’te düşmanı
çekilmeye mecbûr etti. Venedik donanmasını tâkip eden Hüseyin Paşa, 18
Eylül 1695’te Midilli’nin Zeytinburnu açıklarındaki deniz muhârebesinde
de parlak bir zafer kazanarak düşmanın on üç gemisini tahrip etti.

Sultan İkinci Mustafa Han, 30 Haziran 1695 târihinde, Avusturyalıların
işgâlindeki Macaristan’ı kurtarmak için, ilk Avusturya seferine çıktı.
Belgrad’da 9 Ağustos’ta topladığı Harp Divanında Janova-Lippa, Lugos ve
havâlisinin işgalden kurtarılmasına karar verildi. 9 Eylül’de Lippa
Kalesi fethedildi. 22 Eylül 1695’te Kırım Hanı Selim Giray’ın da iştirâk
ettiği Lugos Muhârebesinde, Osmanlı ordusu gâlip geldi. Lugos
Zaferinden sonra Sultan Mustafa Han, sefer mevsimi geçtiğinden, 18 Kasım
1695’te İstanbul’a döndü.

Rus Çarı Deli Petro, Karadeniz’e inmek için Azak Kalesini üç aydan fazla
kuşatmışsa da, muvaffak olamamıştı. 13 Ekim 1695’te elli bin ölü
vererek Azak’tan çekilen Deli Petro, Kefe Beylerbeyi Mustafa Paşa ve
Kırım Kalgayı Kaplan Giray’ın tâkibi sonucu daha da kayıp verdirilerek
ateşli silahları zapt edildi. Azak yenilgisinin öcünü almak isteyen Deli
Petro, Venedik, Avusturya, Hollanda ve Prusya’dan teknik eleman ve
yardım olarak 1696’da kaleyi tekrar kuşattı. Azak Kalesini müdâfaa için
bırakılan beş yüz kadar asker, Deli Petro’nun yüz binlik ordusuna karşı
altmış dört gün dayanabildi. Yardıma gönderilen kuvvetlerin zamânında
yetişememesi üzerine Azak Kalesi, 6 Ağustos 1696’da vire ile teslime
mecbur oldu. Bu hal, Sultan Mustafa Hanın ve bütün ülkenin büyük
üzüntüsüne sebep oldu. Azak Kalesinin ikmâlini ihmâl eden ve yardıma
memur edilip, zamânında yetişmeyen kumandanlar cezâlandırıldı. Kuban
Nehri ağzına Açu’ya kale yaptırılarak, Moskof yayılmasını durdurma
çâresi düşünüldü.

İkinci Avusturya Seferine 1696 baharında çıkan Sultan Mustafa Hân
kumandasındaki Osmanlı ordusu, Saksonya Kralı Nalkıran Friedric ile
General Heisler kumandasındaki düşman kuvvetleriyle 1696 yazında
karşılaştı. 27 Ağustos 1696’da Olasch yakınlarında meydana gelen
muhârebede şiddetli taarruzlar oldu. Düşman ordusu fazla dayanamayarak,
yenildi. Tameşvar tekrar zaptolundu.

Muzaffer pâdişâh, Avusturya’ya son ve kesin bir darbenin vurulması için
yeni bir seferin lüzumuna inanıyordu. Ancak, 17 Haziran 1697’de bu
maksatla çıkılan sefer, sadrâzam Elmas Mehmed Paşa ile Tameşvar Muhâfızı
Koca Câfer Paşanın Pâdişâh’ı yanlış yola sevk etmeleri sonucu Zenta
bozgununa sebep oldu. Savaşta, Sadrâzam Elmas Mehmed Paşa ile on üç
beylerbeyi ve binlerce asker şehit oldu. Sultan Mustafa Han, süvâri
kuvvetleriyle Tameşvar’a çekildi. Sadrazamlığa Amcazâde Hüseyin Paşayı
getirdi.

Zenta bozgununun tesiriyle Osmanlı ordusunda disiplin kalmamıştı. Bundan
faydalanan Avusturya kuvvetleri, Sava Nehrini geçerek Bosna eyâletine
kadar girdiler. Saray Bosna şehrine kadar olan sahalar tahrip edildi.
Ancak Bosna beylerbeyliğine getirilen Daltaban Mustafa Paşa, Bosna’da
bulunan Avusturyalılara taarruz ederek onları memleketlerine kadar
sürmeye muvaffak oldu.

Zenta Vakası, Osmanlı devlet adamlarını, sulha taraftar hâle getirdi.
Avusturya da harbe taraftar olmadığı için, İngiliz ve Felemenk
(Hollanda) elçilerinin tavassut teklifi her iki devletçe de kabul
edildi. Karlofça’da, antlaşma görüşmeleri devâm ederken, Sultan Mustafa
Han, hudut tecâvüzlerine karşı serdar tâyin edilen Sadrâzam Amcazâde
Hüseyin Paşa kumandasındaki yüz bin Osmanlı ve otuz bin Kırım askerini
Belgrad’a gönderdi. Akdeniz, Karadeniz ve Tuna donanmaları, yeni
gemilerle takviye edilerek, harekete hazır hâle getirildi. Semendire ve
Belgrad önlerinde bekleyen Osmanlı ordusu, uzun süren görüşmeler
üzerine, Kasım 1698’de geri döndü. Uzun görüşmelerden sona Avusturya,
Venedik ve Lehistan, 26 Aralık 1699’da Karlofça Antlaşmasını imzâladı.
(Bkz. Karlofça Antlaşması)

Buna göre; Macaristan’la Erdel Avusturya’ya terk edilerek, Sava ve Unna
nehirleri hudut kesildi. Mora, Dalmaçya ve Aya Mavri Adası
Venediklilere, Ukrayna ve Podolya Lehistan’a verildi. Rusya ile antlaşma
14 Temmuz 1700’de yapıldı. Azak Kalesi, Ruslara bırakıldı.

Sultan Mustafa Han, Karlofça Antlaşmasından sonra askerî ve mâlî
teşkilâtlarda ıslâhat hareketlerine girişti. Donanmada, çektiri usûlünün
kullanılması terk edilerek kalyon sistemine geçildi. Bahriyenin ıslahı
ve ihtiyaçlarının giderilmesi için bir kânunnâme îlân edildi. Ancak,
bilhassa kapıkulu ocakları arasında yapılan ıslâhâtlar, yeniçeri ve
sipâhilerin hoşuna gitmedi. Bâzı devlet adamlarının tahrikiyle başlayan
ayaklanma sonunda, Sultan Mustafa Han, 22 Ağustos 1703’te tahttan
indirildi. Saraya geldiğinde kapıda kendisini feryâd ederek karşılayan
Vâlide Sultanın elini öptükten sonra; “Kul beni tahttan indirmişler,
yerime karındaşım Sultan Ahmed’i pâdişâh eylemişler. Allah mübârek
eyleye, evlâtlarım kendisine Allah emâneti olsun” sözleriyle kendisine
ayrılan özel dâireye çekildi. Mustafa Han, hizmetleri ortadayken
karşılaştığı bu durumdan dolayı çok müteessir oldu. İstiskâ
hastalığından da muzdarip bulunan Sultan, nihâyet 20 Aralık 1703’te
vefât etti. Yeni Câmi yanında Vâlide Sultan Türbesine defnedildi. Babası
Dördüncü Mehmed Han da bu türbededir.

Dokuz yıla yakın Osmanlı sultanlığı yapan İkinci Mustafa Han, muktedir
ve değerli bir pâdişâhtı. Orduların başında sefere giden, son Osmanlı
sultanıdır. Âlimlere ve hocasına karşı hürmeti çok fazlaydı. Edebiyâta
meraklı olup Meftûnî ve İkbâli mahlasıyla şiirler yazardı.

İkinci Mustafa Han devrinde, devlet adamları ve âlimler, kıymetli ilmî
ve sosyal müesseseler yaptırmışlardır. Hocası Seyyid Feyzullah Efendi,
Fâtih’te yaptırdığı medrese ile değerli ve nâdide kitapların toplandığı
bir kütüphâne; Sadrâzam Amcazâde Hüseyin Paşa, Saraçhâne’de bir medrese,
kütüphâne ve çeşme; Sadrâzam Rami Mehmed Paşa Eyüp’te bir mektep ile
çeşme; Dâmâd Ali Paşa bir kütüphâne yaptırmışlardır. Sultan Mustafa
Hânın silâhtârı olan Çorlulu Ali Paşa tarafından tersâne içinde iki
katlı câmi yapılmıştır. İkinci Mustafa Hanın hanımı Sâliha Sultan, oğlu
birinci Mahmûd Han zamânında Azapkapısı’nda sebil, çeşme, hamam ve
mektep yaptırıp Arap Câmiini tâmir ettirerek genişletti.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Mustafa Han II
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mustafa Han IV
» Mustafa Han III
» Mustafa Han I
» Büyüklenen Mustafa
» Mustafa Er - Ankaraspor

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Tarih-
Buraya geçin: