ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Atmosferin Faydaları Nelerdir? Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Atmosferin Faydaları Nelerdir? Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Atmosferin Faydaları Nelerdir?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Atmosferin Faydaları Nelerdir? I231076_gsli

Atmosferin Faydaları Nelerdir? Empty
MesajKonu: Atmosferin Faydaları Nelerdir?   Atmosferin Faydaları Nelerdir? EmptyPtsi Haz. 07, 2010 6:23 am

Güneşten gelen zararlı ışınları
süzer.

Meteorların dünyamıza düşmesini büyük oranda engeller.

Canlılar için gerekli gazları bulundurur.

İklim olayları meydana gelir.

Dünyamızın aşırı ısınmasını ve soğumasını engeller.

Güneş ışınlarını dağıtır. Böylece gölgede kalan yerlerin de
aydınlanmasını sağlar.

Dünya ile birlikte dönerek sürtünmeden doğacak yanmayı engeller.


Hissedilmeyen Yük
Atmosferi teşkil eden gazlar cm² alan başına yaklaşık 1 kg'lık bir
kuvvetle tesir eder. Atmosfer basıncının sadece % 1 oranındaki
değişikliğinde bile şiddetli fırtınalar ve tayfunlar meydana gelebilir.
Bütün canlılar, farkında bile olmadan bu basınç değeri ile tam bir ahenk
içinde yaşamaktadır. İşte hava basıncı dediğimiz hava zerrelerinin
tesiri bütün meteorolojik hâdiselerin her safhasında birinci derecede
rol oynar.

Yukarıya doğru yükseldikçe gazlar seyrekleşir ve bunun neticesi olarak
atmosfer basıncı düşer. Buna bağlı olarak da içimizdeki sıvı maddelerin
basıncı artar (vücudumuzun dörtte üçünün sudan ibaret olduğunu
hatırlayalım). Hattâ öyle ki kaynayıp buharlaşacak hale gelir. Çünkü tüy
gibi hafif zannettiğimiz hava esasen muazzam bir ağırlığa sahiptir.
Vücudumuzun bir parmak ucu kadar sahasına 1 kg'lık basınç yaptığını
belki çoğumuz bilmez. Bu, bir insan vücudunun yaklaşık 15 ton havanın
ağırlığı altında olması demektir. Meğer sırtımızda ne ağır yük varmış da
haberimiz yokmuş. Peki neden bunu hissetmiyoruz? Dış hava basıncını
Yaratan, vücudun içinden onu dengeleyecek dışarıya doğru aynı değerdeki
basıncı ihmal etmemiş. Dışta hava basıncı ne kadarsa, içten dışa da tam o
kadar basınç var. Araba lastiklerindeki basıncın havadaki basıncın iki
misli kadar bir değere haiz olduğunu hatırlatırsak fark edemediğimiz
basıncın ne derece yüksek olduğunu bir derece anlayabiliriz. Bu denge
bozulduğu takdirde insan hayatı tehlikeye girer. Hava basıncının yok
denecek kadar az olduğu yüksekliklerde insanın yaşaması, işte bunun için
mümkün olmaz. Dağa çıkan kimselerde görülen rahatsızlanmalar ve burun
kanamalarının sebebi bu basınç farkıdır. Atmosfer dışına çıkan
astronotlar ise ancak içinde hava basıncı bulunan özel elbiseleriyle
uzayda dolaşmak zorunda kalırlar.

Atmosferdeki Denge
Atmosfer gazları mahiyetleri gereği uzay boşluğuna kaçmak isterken,
yeryüzü bu gazları emmek ve tutmak ister. Ancak öylesine harika bir
denge kurulmuş ki; her ikisi de vuku bulmaz. Dünyamızın kütlesi;
yarıçapı, sıcaklığı ve yerçekimi gibi birçok faktörler kullanılarak, o
kadar ince hesaplama ve ayarlamalar yapılmış ki, akıllar değil hayaller
dahi şaşkınlığa düşmektedir.

Eğer Dünya'mız Güneş'e daha yakın olsaydı hava daha fazla ısınacak,
ısınan gazlar yükselip atmosferi terk edecekti. Biraz uzak olsaydı, o
zaman da yeryüzüne çöküp kalırlardı. Yerçekimi şimdikinden biraz fazla
veya tersine az olsaydı, aynı durum ortaya çıkardı. Ayrıca, gelen ısı
yerkürede bir süre tutulabilmelidir. Bu görevi de karbondioksit gazı
üstlenmektedir.

Atmosfer denen bu esrarengiz perdenin bir an için başımızdan
kaldırıldığını düşünebiliriz. O zaman dünyanın diğer gezegenlerden farkı
kalmayacaktı. Meselâ Ay'da olduğu gibi ısı gündüzleri 120 dereceye
çıkabilirdi. Sonuçta herşey kavrulacak, geceleri ise düşen sıcaklıkla
birlikte herşey donacaktı. Bununla kalmayacak göktaşlarının sağanakları
yüzünden kozmik ve morötesi ışınların bombardımanından delik deşik
olacaktı. Yanı başımızdakine bile sesimizi duyuramayacak, ışık saçılma
göstermeyeceğinden karanlıkta kalacaktık. Ufak bir bitki bile
yeşeremeyecekti. Kuşlar gibi uçaklar da havalanamayacaktı. Velhasıl
cansız ruhsuz soğuk sessiz ölü bir dünya ile karşı karşıya kalacaktık.

Çok soğuk ve zifiri karanlık içerisinde hızla yol alan her ihtiyacı
temin edilmiş sıcak ve aydınlık bir yuva üzerindeyiz. Bu yuva üzerinde
eksikliğini duyduğumuz hiçbir şey yok. Bu yuvanın ne kadar mükemmel
tefriş edildiğini daha iyi fark etmek için başka gezegenlere hattâ fazla
uzağa gitmeğe gerek yok, kapı komşumuz Ay'a bir göz atmak yeterli.

Acaba bu fiillerin kaynağını kör tabiatta ve şuursuz sebeplerde
arayanlar; cansız ve şuursuz zerrelerin, kâinatın bütün projesini, insan
başta olmak üzere her varlığın, her işini ve ihtiyacını ayrıntısına
kadar bilecek bir ilme sahip olmaları gerektiğini, her şeye güçlerinin
yettiğini farz etmeleri gerektiğini biliyorlar mı?

Hava (atmosfer)

Alm. Luft (f), Fr. Air (m), İng. Air. Dünyâ atmosferini meydana getiren
gaz karışımı. Ancak, atmosferin halk arasındaki yaygın adı �ava�olarak
bilinir. 100 km�in altında moleküler azot ve oksijen hakimdir. Su
buharının donmasından sonra hacim olarak azot havanın % 78 ve oksijen %
21�ni teşkil eder. Geri kalan % 1 de esas olarak argon vardır. Buna
ilâveten karbondioksit ve az miktarda neon, helyum, kripton, ksenon,
hidrojen, metan ve nitro oksit mevcuttur.

Atmosferi oluşturan gazların karışımı. Kuru havayı oluşturan temel
gazlar:
Gaz Formül Oran (%)
Nitrojen N2 78.084
Oksijen O2 20.946
Argon Ar 0.930
Karbondioksit CO2 0.034

Meteorolojik açıdan en önemli gaz su buharıdır.

Havanın en değişken kısmı olan su buharı en nemli havada bile %3�en daha
az bulunursa da hayâtın devamı için gerekli bir maddedir. Hayat için
gerekli olan diğer bir değişken bileşen ozon (O3)dur. Deniz seviyesinde
milyonda 0,07 olan yoğunluğu denizden 30 km yüksekteki ozon tabakasında
milyonda 10� yükselir. Ozon tabakası güneşten gelen ultraviyole
ışınlarının çoğunu toplayarak, dünyâyı zararlı ışınlardan korur. Havada
ayrıca sülfür dioksit, azot dioksit ve çok az miktarda amonyak, karbon
monoksit ve iyot bulunur. Dünyânın ilk atmosferindeki hava muhtemelen su
buharı, amonyak, hidrojen ve metandan meydana gelmiştir. Oksijen, daha
sonra su buharından fotosentez yâni bitkilerin nefes almaları sonucu
meydana gelmiştir. Argon gibi diğer gazları dünyâdaki radyoaktif
maddelerin zamanla ayrışmasından ortaya çıkmıştır. Hidrojen gibi ilk
atmosferdeki hafif gazlar dünyâdan çok önce kaçmışlardır.

Hava sürekli olarak canlılar (biyosfer) vâsıtasıyla çevrim izinde
bulunur. Tüm oksijenin biyosfer çevriminde yaklaşık 3000 yılda bir defa
geçtiği tahmin edilmektedir. Havanın karbondioksit bileşiminin ise her
10 yılda bir kullanılıp, yerine konduğu da diğer bir tahmini meydana
getirmektedir.

Havanın bileşenlerinin oranı 17. asırda tesbit edilmiştir. Bunlardan
karbon dioksit ve su buharı dünyâdan yansıyan radyasyonun tutulmasında
etkili olur. Böylece dünyâ ise dengesinde önemli rol oynar.
Karbondioksit atmosfere hayvan ve bitkilerin nefes almaları ve
bakterilerin organik maddeleri bozmasıyla ve karbonlu yakıtların
yanmasıyla geçer. Yakıtların yanmasıyla atmosferdeki karbondioksit
seviyesi yükselmektedir ve muhtemelen iklim değişikliklerine de sebep
olmaktadır. Karbondioksit, bitki ve denizlerin alınmasıyla havadan
ayrılır.

Çok az miktarda bulunan radyoaktif gazları kozimik radyasyon sonucu ve
radon gibi radyo aktif maddelerin ayrışmasıyla ortaya çıkar. 1945�en bu
yana atom maddeleri ile yeni radyoaktif kirlilikler meydana gelmiştir.
Bir atom bombası noktasından sonra sunî radyoaktivit yere hemen düşer,
ancak bâzı kısmı düşmeden aylarca havadan kalabilir.

Yükseklerde hava, elektrik yüklü iyon ve serbest elektronlarından
ibârettir. Havanın yaklaşık 80 km�e kadar kimyâsal bileşimi aynıdır.
Bunun üstünde atomik oksijen artar ve 130 km�in üzerinde oksijenin
çoğunluğu atomiktir. Atomik oksijen moleküler oksijenin ultraviyole ile
ayrışması ile meydana gelir.

Meteorolojide ise hava denince, sıcaklık, barometrik basınç, rüzgârın
hızı ve yönü, rutubet, bulut durumu, görüş şartları ve yağış durumu vs.
akla gelir.

Bulutların teşekkülü:
Bulutlar yere düşmeyecek kadar küçük, milyonlarca buz kristalinin veya
su damlacıklarının bir araya gelmesinden teşekkül eder. Havadaki su
damlacıkları hava sıcaklığının donma noktasına geldiği kritik anda
bulutları meydana getirirler. O zaman su damlacıkları buz hâlini
alabilirler. Ama gerek su ve gerekse buz parçacıklarının teşekkülü için
iki şey lâzımdır. Bunlardan birincisi, nemli hava yükselmeli, basıncını
ve sıcaklığını etrafındaki atmosfere bırakmalıdır. İkinci şart; üzerinde
yoğunlaşarak buz kristali veya su buharı hâline gelebileceği bir toz
parçası mevcut olmalıdır. Bu toz parçacıklarına �oğunlaşma
çekirdeği�veya �uz çekirdeği�denir.

Bir bulutun teşekkül etmesi demek, mutlaka yağış hâdisesinin meydana
gelmesi demek değildir. Yoğunlaşma damlaların veya kristallerin aşağı
düşmesine sebep olmaz. Yükselen su, havanın kuvvetini yenecek kadar
büyük olsalar bile buharlaşırlar. Buz, kristal (bergeron) proses (olayı)
ve birleşme prosesi (işlemi, olayı) yoğun taneciklerin büyüklüğünü izah
etmeye yardım eder. Hem buz kristalleri, hem de 0°C�in altındaki
sıcaklığa sâhip su damlacıkları, buz kristallerinin üzerinde yoğunlaşır.
Düşecek kadar büyümeden düşmezler. Bâzan düşerlerken eriyerek yağmura
dönerler. Şâyet bulut hiçbir buz kristaline sâhip değilse, bulut içinde
aşağı düşen parçacıklar, birleşerek büyürler. Bir parça ne kadar
büyürse, diğer parçaları kendine ekleme ve zemine ulaşma ihtimali
fazladır. Bulutların meydana geliş şekilleriyle hava geniş bir bölgede
saniyede birkaç santimetre hızla yükselirse, tabaka şeklinde bulutlar
meydana gelir. Bilhassa siklonlarda ve sıcak bölgelerde görülür.
Saniyede birkaç metre gibi ve daha yüksek hızla yükselen havada konveks
bir yapı görülür. Yâni yükseldikçe kalınlaşır. Bunlar kümülo-nimbus
bulut adını alır. Bir bulutu ayırd etmenin en kolay yolu, şekline ve
yüksekliğine bakmaktır.

İlk bulut sınıflandırmasını 1833�e Lukettoward adındaki Londralı bir
kimyâger yapmıştır. Dünya Meteoroloji Teşkilâtının sınıflandırmasına
ışık tutan bu sınıflandırmaya göre 10 çeşit bulut vardır. Bunlar üç ana
sınıfa ayrılır:

En yüksek bulutlar: Yükseklikleri 8-10 kilometre arasındadır. Buzdan
meydana gelmişlerdir. Cirrus, Cirro-stratus ve Cirro-cumulus adını
alırlar. Orta yüksek bulutlar: Su ve buz parçacıklarından meydana gelir.
Alto-cumulus ve alto-stratus denir. Alçak bulutlar: Üç kilometreden az
yükseklikteki bulutlardır. Su damlacıklarından müteşekkildir.
Stratus-stratocumulus ve nimbo-stratus adı verilir. Diğer iki çeşit
bulutun adı Cumulo-nimbus ve cumulustur. Bâzan bu bulutlar birleşerek
değişik tipte bulutlar meydana gelir.

Güneş, rüzgâr ve rutûbet: Uzun zaman güneş açması antisiklonlarda
havanın alçalması demektir. Alçak irtifada rüzgârın hızı ve istikameti
hava ile zeminin sürtünmesi ve yeryüzü şekliyle yakından ilgilidir.
Hava, engebeli zeminde; deniz yüzeyindeki ve bilhassa yüksek irtifadaki
hava kütlelerinden daha yavaş hareket eder. Bu da sürtünmenin
mevcudiyetini göstermektedir. Hava akımı, vâdilerde ve meskun mahalde
tabiatın yapısına göre kanalize olur.

Havanın rutûbetini ifade etmenin çeşitli yolları vardır. Bunlardan
Rölatif Rutûbet �ağıl Nem�usûlü en çok kullanılanıdır.

Sis: Zemin seviyesindeki bulutumsu hava kütlesine denir. Görüş
şartlarına mâni olur. Tayyare ve motorlu vâsıtalar için tehlike arz
edebilir.

Hava kütleleri: Aynı sıcaklık ve nem seviyesindeki büyük hava sahaları.
Yüzlerce kilometre genişliğinde hava sahaları, aynı seviyede nem ve
sıcaklık olan deniz veya kara parçaları üzerine çökünce hava kütleleri
meydana gelmiş olur. Hava kütleleri aşağılarındaki sathın özelliklerini
taşırlar. Sıcak olan tropikal ve soğuk kutbî hava kütleleri belli başlı
hava kütleleridir.

Hava kütleleri, dünyâ yüzeyi üzerinde hareket ederek ısı dağılımını
dengelemeye çalışırlar. Meydana geldikleri bölgelerden ayrılıp farklı
özelliklerdeki sahalar üzerinde gezdikçe sıcaklık ve nem seviyeleri
devamlı değişikliğe uğrar. Fakat bir yandan da kutuplarda ve tropik
bölgelerde yeni hava kütleleri meydana gelir.

Çok farklı özellikleri olan hava kütleleri, karşılaştıkları zaman
birbirleri ile karışmazlar. İki yarımkürede de, yumuşamış tropikal ve
kutupsal hava kütleleri arasında bir sınır teşkil eden �utup
cepheleri�vardır. Bu sınırlar, belirsiz ve düzensiz hava durumu olan
bölgelerdir.

Kutup cephelerinde, ekvatora doğru hareket etmek isteyen kutupsal hava
kütleleri ile kutuplara doğru hareket etmek isteyen tropikal hava
kütleleri arasındaki mücadele sonucu depresyonlar (hava çöküntüleri)
meydana gelir. Bu depresyonlar, fırtınalı ve yağmurlu havaya sebebiyet
verirler.

Sıcak tropikal hava kütlesiyle soğuk kutupsal hava kütlesi karşılaştığı
zaman, sıcak hava soğuk havanın üzerine doğru yükselmeye başlar. Sıcak
havanın boşalttığı yerlerde basınç düştüğü için o bölgelere soğuk hava
akımı olur. Böylece, depresyonun teşekkül ettiği bölgenin çevresinde bir
hava devri meydana gelir. Soğuk hava güneye, sıcak hava da kuzeye doğru
hareket ederler ki, bunlara soğuk hava dalgaları ve sıcak hava
dalgaları denir. Yüzlerce kilometre uzunluğunda olan bu dalgalar boyunca
bulutlar teşekkül eder ve çeşitli şekillerde yağışlara sebebiyet
verebilirler.

Daha hızlı hareket etmekte olan soğuk hava dalgası, sıcak hava dalgasına
yetiştiği zaman hava çöküntüleri sona ererler. İki hava dalgası
birleşirler ve tek bir yağışlı hava dalgası meydana getirirler. Bunlar
yağmur veya kar yağışlarına sebeb olurlar.

Hava tahmini: Hava durumu, büyük hava kütlelerinin hareketine bağlıdır.
Hava kütlelerinin özellikleri ise altlarında bulunan kara parçası ve
deniz yüzeyi ile ilgilidir. Bazı hava kütleleri meydana geldikleri yerde
günlerce, hatta haftalarca hareketsiz dururlar. Tropik çöllerde,
okyanuslarda ve büyük kıtaların iç kısımlarında çok vâki olan böyle hava
durumunu tahmin etmek kolay olabilir. Diğer hava kütleleri yer
küresinin dönmesinin tesiri altında kalarak hızlı ve dönerek hareket
ederler. Böylece etrafındaki hava kütlelerine de çarparak onları da
harekete geçirirler. Bu tür havayı tahmin etmek çok zordur.

Hava şartlarına tesir eden faktörler: Hava tahmini yapabilmek için o
bölgede, o anda mevcut olan hava kütlesinin özelliklerini, yâni
geçmişteki sürekli hareket tarzını ve doğan sonuçları periyotları ile
birlikte bilmek gerekir. Bu zaman periyodu umumiyetle birkaç saat veya
birkaç gün olur. Benzer sebeplerin benzer neticeleri doğurabileceği
düşüncesi ile tahmin yapılır.

Hava tahmini bilhassa çiftçi ve denizcileri, işleri icabı büyük ölçüde
ilgilendirdiğinden onların ihtiyaçlarını karşılayacak tarzda
gelişmiştir. Ilıman iklimlerde dahi, hava tahmini zannedildiği kadar zor
sayılmaz. Meselâ, BatıAvrupa�ın hava durumu batı-doğu istikametinde
esen siklonlarla, hava çöküntülerine ve iki ayrı rutubet ve ısıya sâhip
hava kütlesinin altındaki ovaları birbirine birleştiren geçitlere
bağlıdır. Barometrenin düştüğünü, rüzgârın değiştiğini, alçalan ve
yoğunluk kazanan bulutların mevcudiyetini gören bir tahminci, yağmurun
gelmekte olduğunu tahmin edebilir. Bunun için yüksek ve sâbit bir
barometre, açık bir gökyüzü ve hafif bir rüzgâr, diğer bir hava kütlesi
hareketi doğana kadar, açık bir hava durumuna işaret eder.

Tahminci nasıl çalışır? Profesyonel bir tahminci işe bir hava tahmin
haritası hazırlamak suretiyle başlar. Bu harita tahmincinin bulunduğu
yer ve bunun etrafındaki geniş bir bölgeyi içine alan özel işaretlerle o
andaki hava durumunu belirten bir plândır. Civar bölgelerdeki
istasyonlardan telsiz veya diğer haberleşme vasıtaları ile elde edilen
hava durumu bilgileri bu plana işlenir.

Dünyâda bu hizmeti gören 8000�en fazla yer istasyonu vardır. Bunlar
dağların tepelerinde, gemilerde, kutuplarda ve otomatik olarak çalışan
ve karakteristikleri kaydederek belirli aralıklarla haber gönderen
birimlerde yer alır.

Tahminci; basınç, rüzgâr durumu, sıcaklık, bulutların cinsi, rutûbet ve
basınç eğilimi gibi bilgilerin yanında geçmiş ve hâli hazırdaki hava
durumunu da plâna işler. Bütün bu bilgiler, izobar denen (eşit atmosfer
basıncına sahip) eğrilerin çizilmesini sağlar. Havanın seyrini ve
değişme hızını bilen tahminci, haritası üzerindeki belli bir noktanın
yakın bir gelecekteki hava tahminini yapabilir. Günümüzde tahmincinin
işi kolaylaşmıştır. Hava durumunu tetkik için atmosfere bırakılan
balonlardaki vericiler (radyosondlar) üst kısımlardaki hava hakkında
bilgi sağlamaktadır. Bu maksatla gönderilen uyduların çektiği
fotoğraflar, bir astronotun gözüyle olaya bakış temin etmektedir.
Tahmincinin çizim ve analizle ilgili işi otomatik hâle gelmiştir.
Atmosferin bütün seviyelerinde daha güvenilir bilgiler elde edildikçe,
matematik analizin hava tahminindeki rolü gittikçe artmaktadır.

Kısa ve uzun dönem tahminleri: Kısa dönem tahminleri dört güne kadar,
uzun dönem tahminleri ise beş gün-altı ay arasında olabilmektedir. Kısa
dönemli tahminler, denizci, çiftçi ve uçak seferleri için çok mühim
kabul edilmekte, bunlar işleri ve seferlerini tahminlere
dayandırmaktadırlar. Uzun dönem tahminlerinde mevsim karakterleri ve söz
konusu bölgede o mevsimin tahmin yapılacağı zamana kadar nasıl geçtiği
konusu önem kazanır. Değişken iklimlerde daha ayrıntılı metod ve
araştırma yapılarak, hava kütlesinin tabiatı, menşei ve hareketi gözlem
altına alınır. Günümüzde okyanusların üzerindeki hava kütlelerinin
incelenmesi uzun dönem tahminlerinde geniş şekilde kullanılmaktadır.
Meselâ İngiltere gibi ülkelerde okyanuslardaki hava kütlelerinin
hareketi, iklime büyük ölçüde tesir etmektedir.

Meteorolojik tahminlerin milletlerarası ölçüde hazırlanması 1853� kadar
gerçekleştirilemedi. 1853�e ilk defa okyanuslar üzerindeki hava
kütleleri incelenerek denizcilikte kullanıldı. 1878�e Milletlerarası
Meteoroloji Teşkilâtı (IMO) kuruldu. 1951�e IMO, Dünyâ Meteoroloji
Teşkilâtı(WMO) hâlini aldı ve Birleşmiş Milletlere bağlandı.

Hava tahmininde kullanılan teknik, âlet ve usüller, her geçen gün
inkişaf etmekle beraber bir yıllık toplam tahminlerde ortalama isabet ve
başarı nisbeti fazla yüksek değildir. Bunun çeşitli sebepleri vardır.
Her türlü hava hareketlerinin cereyan ettiği ve hava değişikliklerinin
ve özelliklerinin teşekkül ettiği atmosferin muazzam büyüklüğü ve diğer
değişken vasıfları bu sebeplerden bir tânesidir. Hava tahmincileri,
atmosferde tesbit ettikleri, yağmur, kar, rüzgâr, sis gibi alâmetlere
göre hava tahmin raporları hazırlamaktadır. Bunlara dayanarak vardıkları
neticeler, yalnızca bir tahmin olarak kalmakta, muhakkak husule gelecek
mânâsını taşımamaktadır. Asırlardan beri insanların yaptıkları hava
tahminlerinde kullanılan âletler ve tahmin için faydalanılan unsurlar
büyük mikyasta değişmiş, fakat tahminlerdeki isabet aynı oranda
değişmemiştir.


atmosferin etkileri

Atmosferik karbodioksidin sera etkisi

Atmosferdeki karbondioksit gazı güneşten gelen ışınları geçirir,yani
dünyamıza gelmesini engellemez,fakat bu ışınların yeryüzünede ısı
enerjisi haline dönüştükten sonra karasal radyasyonla tekrar atmosfere
dönmelerini engeller.(greenhouse effect of atmospheric CO)

Atmosferik karbondioksidin sera etkisi

Atmosferdeki karbondioksit gazı güneşten gelen ışınları geçirir, yani
dünyamıza gelmesini engellemez, fakat bu ışınların yeryüzünde ısı
enerjisi haline dönüştükten sonra karasal radyasyonla tekrar atmosfere
dönmelerini engeller. Diğer bir anlatışla karasal radyasyon halinde
gelen sıcaklığı aynen seradaki cam gibi absorbe eder. Buna � atmosferik
karbondioksidin sera etkisi � adı verilmektedir. Onun için atmosferde
insanların teknolojik etkisi ile CO2 miktarı arttıkça yeryüzü
tabakalarının sıcaklığı artacak demektir. Bundan dolayı insan etkisi ile
�iklim değişiminden�, �kurak periyodun gelmesinden� buna bağlı olarak
'çölleşme' olayından söz edilmektedir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Atmosferin Faydaları Nelerdir?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Harita Çeşitleri Nelerdir ve Kaça Ayrılır?
» Ramazan Duaları Nelerdir?
» Organik Bileşikler Nelerdir?
» Inorganik Bileşikler Nelerdir?
» Marmara Bölgesinin Özellikleri Nelerdir?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Coğrafya-
Buraya geçin: