ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Inorganik Bileşikler Nelerdir? Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Inorganik Bileşikler Nelerdir? Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Inorganik Bileşikler Nelerdir?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Inorganik Bileşikler Nelerdir? I231076_gsli

Inorganik Bileşikler Nelerdir? Empty
MesajKonu: Inorganik Bileşikler Nelerdir?   Inorganik Bileşikler Nelerdir? EmptyÇarş. Haz. 09, 2010 7:38 pm

canlıların kendi vücutlarında sentezleyemeyip,dışarıdan hazır aldıkları
bileşiklerdir.Hem canlı vücutunda hem de cansız ortamda bulunurlar.Küçük
moleküllü olup,devamlı ve yeterince bulunması gerekir.Canlılar bu
bileşiklere gereksinim duyar.Besin olarak kullanılan inorganik maddeler
“mineraller ve su” sindirilemezler.Enerji vermezler.Bunlar düzenleyici
maddelerdir.Karbon elementine sahip olmayan tüm moleküller İnorganik
Bileşikler olarak adlandırılr.

1) SU
Dünya üzerindeki yaşamın tamamı suya bağlıdır.Tüm yaşayan dokuların
%70-90’ı sudur.Yaşamı karakterize eden tüm tepkimeler su içeren
ortamlarda yer alırlar.Su hayat için gerekli olan en önemli
moleküldür.Bir insan,yiyeceksiz haftalarca yaşayabilir.Ancak,susuz
sadece birkaç gün yaşayabilir.Vücut için gerekli olan su miktarı günlük
çalışma durumumuza göre değişir.Günde ort.1.5-2.5 lt su almamamız
gerekir.Yaşa göre vücut ağırlığının %40-%75’i sudur.Yaşlandıkça
vücuttaki su oranı azalır.Bu su dışardan alındığı gibi,vücutta ara ürün
olarak oluşur. Canlı organizmanın büyük bir kısmı su moleküllerinden
oluşmuştur.Organizmaların yapısındaki su oranı %65-95 arasındadır.Bu
oran,su bitkilerinde %98’e kadar yükselmektedir.Tohumlarda ise su oranı
%15’den %5’e düşer.Bütün hücreler bir sulu çözeltide bulunur.Her türlü
madde değişimin “doku sıvısı”denilen çözeltiyle sağlarlar.
• Su kimyasal tepkimelerde rol alan çok iyi bir çözücüdür.Bu sayede
sindirime büyük ölçüde yardımcı olur.Su molekülünün belirgin bir
polaritesi ve hidrojen bağı oluşturmak için büyük bir eğiliminin olması
nedeniyle su,hem iyonik hem de iyonik olmayan maddelere karşı çok iyi
bir çözücüdür.
• Su pek çok organizmanın vücudunda taşıyıcı ortam olarak görev
yapar.Maddelerin vücutta bir bölgeden diğer bölgeye taşınması suyla
sağlanır.Ayrıca,su besin maddelerini kan plazması olarak taşır.
• Su, metabolizma olaylarını hızlandırır.Enzimler ancak sulu bir ortamda
çalışır.
• Idrardaki su boşaltıma,terleme olayı ile de dolaşıma
yardımcıdır.Terleme olayında vücut ısısının fazlası dışarıya suyla
atılır.Böylece vücut ısısı dengelenir.
• Su ,bitkilerde ‘fotosentez’ ana elemanı olarak bu canlılar için de çok
büyük önem taşır.
• Ayrıca su, absorbe ettiği fazla ısı ile Dünya’mızın çevresel ısısını
düzenler.Böylece hem çevresel ısı çok yükselmez ve saklandığı için ısı
kaybolmaz.

2) MİNERALLER

• Sindirilmeden direk olarak kana alınırlar.Enzimlerin yapısına
katılırlar.Vitaminlerle birlikte düzenleştirici olarak görev
yaparlar.Vücudumuzda Cl ,P, S ve N elementlerinin asit bileşikleriyle
Na, K, Ca, Mg, Fe, Mn ve Cu metallerinin baz özelliğindeki bileşiklerine
rastlanmaktadır.
• Mineraller hücrede protein,karbonhidrat,yağ gibi,organik maddelere
bağlı olarak bulundukları gibi hücrede tuz halinde de bulunabilirler.
• Minareller, vitamin-hormon-enzim v.b. moleküllerin yapısına
katılır.70kg ağırlığındaki bir insanda ortalama 3 kg mineral tuzları
vardır.
• Organizmanın yapısında az da olsa minerallere ihtiyaç vardır.
Mineraller kanın kanın osmotik basıncının ayarlanmasında ,kas
kasılmasında,kanın pıhtılaşmasında, ve sinirlere uyarının iletilmesinde
önemli role sahiptir.
• Minareller bazı enzimlerin yapılarına katılarak katalizör görevi
yapar.
• İdrar,ter ve dışkı ile dışarı atıldığından mineral içeren besinlerin
düzenli olarak vücüda alınması gereklidir.Yiyeceklerde bulunan ve
mineral olarak adlandırılan bütün maddeler aslında tuzdur.Yeterli
mineral içermeyen besin maddeleri ile beslenilirse,tuz atılması devam
edeceğinden kas krampı gibi bazı bozukluklar görülür.Sıcak ortamlara
maruz kalan insanlar daha fazla terledikleri için dışarıdan yeterince
tuz almalıdır.
Sodyum ve klor bütün vücut sıvıları içinde iyon olarak bulunur.Ancak kan
gibi hücre dışı sıvılar içindeki bu iyonların miktarı daha
fazladır.Sodyum ve klor dokularda suyu tutarak vücudu su dengesini
sağlar.Sodyum ve klor kas ve sinir sistemi işlevleri için
gereklidir.Ancak bazı böbrek hastalıklarında,yüksek
• tansiyonu olan insanlarda suyun az alınması gerekir.Çok küçük
çocukların böbrekleri fazla tuzu süzemediğinden fazla miktarda alınan
tuzdan zarar görürler.
• Sodyumla birlikte vücut sıvılarında bulunan ve hücrelerin çalışmasını
kontrol eden mineral potasyumdur.Vücutta hücre ara sıvısı ile hücre
sıvısı arasında bir sodyum,potasyum oranı vardır.Sodyum gibi potasyumun
da büyük bir kısmı,tüketilen besinlerden kolayca emilir.Fazlası
böbreklerden atılır.İshal gibi,su kaybının fazla olduğu durumlarda
potasyum kaybı da fazla olur.
• Vücutta en bol bulunan mineral kalsiyumdur.Kalsiyumun büyük bir kısmı
fosforla birlikte kemiğin ve dişin yapısına katılır.Geri kalan kısmı
kasların kasılmasında ,sinirlerde,kanın pıhtılaşmasında ve bazı
enzimlerin çalışmasında görev yapar.Vücuda alınan kalsiyumun bir kısmı
emilir.Emilmeyen kısmı dışkı ile atılır.D vitamini kalsiyumun emilmesine
etki eder.Vücuda fazla kalsiyum alınsa bile D vitamini yetersiz olursa
kalsiyum bağırsaklarda emilemez.Küçük çocuklarda kalsiyum ve D vitamini
yetersizliğine bağlı olarak’raşitizm’ denilen hastalık görülür.Yetişkin
insanlarda potasyum kaybı ile ‘osteomalazi’ denilen kemik yumuşaması
hastalığı ortaya çıkar.Vücutta en bol bulunan minerallarden biri de
fosfordur.Fosfor kalsiyumla birlikte kalsiyum fosfat şeklinde kemiklerin
ve dişin yapısına katılır.Fosfor ,nükleik asit,yağ,protein ve
karbonhidrat gibi moleküllerin yapısına da katılır.Vücudun yapısına
katılan minerallerden biri de demirdir.Vücudumuzdaki demirin yarıdan
fazlası kana kırmızı rengini veren hemoglobinin içinde bulunur.Demir
aynı zamanda kas proteinleri karaciğer,dalak ve kırmızı kemik iliğinde
bulunur.Vücuda yeteri kadar demir alınmamamsı yada vücuttan atılan demir
miktarının alınandan fazla olması durumunda demir yetersizliği
başlar.Demir eksikliğinde,hemoglobin yapılamaz ve ‘kansızlık’(anemi)
görülür.Demir bakımından zengin yiyeceklerle beslenmek sureti ile
kansızlık önlenir.İyot, tiroid bezi hormonu olan tiroksinin yapısına
katılır.Vücuda yeteri kadar iyot alınmazsa tiroid bezi iyi çalışamaz ve
tiroksin hormonunu az salgılar.Tiroksinin az salgılanması tiroid bezinin
büyümesine neden olur.Basit ‘guatr’ hastalığı denilen bu durum lahanayı
çok tüketen insanlarda,bulunan bir madde tiroid bezinde iyot bağlanma
tepkimesini engellemektedir.Sülfatlar kaslarda bulunur ve proteinlerin
yapısına katılır.Flüor dişlerin yapısına katılır.Flüorün azlığı dişlerin
çürümesine,fazlalığı dişlerin sararmasına yol açar.Bakır bazı
enzimlerin yapısına katılır.

Yani kısaca ;

• Vücut içindeki birçok enzimin ve hemoglobin gibi moleküllerin yapısını
oluştururlar.Bunlar,demir,fosfor gibi elementlerdir.

• Kemiklerin ve dişlerin normal olarak gelişmesini sağlarlar.Bunlar için
gerekli olan madensel maddeler, kalsiyum, fosfor,magnezyumdur.

• Vücut ve hücre sıvısının osmotik basıncını düzenlerler.Bunlardan hücre
içi sıvıda sodyum,klor,hücre dışı sıvıda potasyum,magnezyum,fosfor
bulunur.

• Sinirsel uyarı iletiminde ,kas kasılmasında ,Kanın pıhtılaşmasında rol
alırlar.

3) ASİT - BAZ - TUZLAR

a.) Asitler

Su içersinde çözündüğünde H+(hidrojen) iyonu veren bütün bileşikler asit
özelliğindedir.
Asitler turnusol kağıdının rengini maviden kırmızıya dönüştürür.
Asitlerin tatları ekşidir.Ama kuvvetli olanlar tadılamaz.Yapılarında
karbon içeren asitlerin çoğu organik asittir.
Laktik asit (CH3-CHOH-COOH) ; organik asite, hidroklorik asit(HCI) ise
inorganik asite örnek verilebilir.
Ayrıca asitler ayıraç olarak kullanılır.(=Nitrik asit protein ayıracı
olarak kullanılır.)

Protein + derişik nitrik asit(HNO3) >>>> ısı >>>
sarı renk oluşur


b.) Bazlar

Suda çözündüğü zaman hidroksil iyonu (OH-) veren bileşikler bazik
özellik gösterir.
Bazlar turnusol kağıdının rengini kırmızıdan maviye dönüştürür.
Yapılarında genellikle karbon,azot bulunduran bazlar organik
bazlardır.Metilamin (CH3NH2) organik baza;sodyum
hidroksit(NaOH),potasyum hidroksit (koh) gibi bazlar ise inorganik
bazlara örnek verilebilir.
Tadları acıdır.

Ba(OH)2,KOH,Ca(OH)2,NaOH gibi bazlar solunum ve fermantasyon
deneylerinde CO2 tutucu özelliklerinden dolayı ayıraç olarak
kullanılır.Bunlar aynı zamanda nem tutucu olarak da kullanılır.

Asit – Baz Dengesi

Ortamın hidrojen iyon yoğunluğunun negatif (-) logaritması asitliğin
,hidroksil iyon yoğunluğunun (-) logaritması ise bazikliğin derecesini
verir. H+ iyonu arttıkça ortam asidiktir ve pH 0 ile 7 arasında bir
değer gösterir.OH- iyonu arttıkça ortam baziktir ve pH 7 ile 14 arasında
bir değer gösterir.H+ iyonu ve OH- iyonları eşit miktarda ise ortam
nötrdür ve pH’7 dir.
PH değeri organizma için çok önemlidir.Biyokimyasal tepkimelerin
gerçekleşebilmesi için pH’ın belirli bir düzeyde tutulması
gerekir.pH’daki çok az bir değişiklik bile biyokimyasal tepkimeleri
olumsuz etkiler.Bu nedenle pH değerinin sabit kalması gerekir.İnsan
kanının pH’ı 7,4’e eşittir.İnsan kanının p H’I 7’ye düşerse ya da 7,8’in
üstüne çıkarsa ölüm olayı meydana gelir.Bazı bakteri ve mantarlar
asidik ortamlarda yaşayabilir,fakat bazik ortamlarda yaşayamazlar.

c.) Tuzlar
Asitlerle bazlar karıştığında asitin H+ iyonu ile bazın OH- iyonu
birleşir.Bu birleşim sırasında bir molekül su açığa çıkar ve tuz meydana
gelir.

HCI + NaOH =H20+ NaCL

Hidroklorik asit + sodyum hidroksit(baz) = su + sodyum klorür (tuz)

Hücrenin içinde ve hücrelerin arasında çeşitli mineral tuzları
vardır.Bunlar içinde en önemlileri sodyum,potasyum,magnezyum ve kalsiyum
tuzlarıdır.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Inorganik Bileşikler Nelerdir?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Organik Bileşikler Nelerdir?
» Atmosferin Faydaları Nelerdir?
» Ramazan Duaları Nelerdir?
» Marmara Bölgesinin Özellikleri Nelerdir?
» Harita Çeşitleri Nelerdir ve Kaça Ayrılır?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Kimya-
Buraya geçin: