ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Theodor Wiesengrund Adorno - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Theodor Wiesengrund Adorno - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Theodor Wiesengrund Adorno - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Theodor Wiesengrund Adorno - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri I231076_gsli

Theodor Wiesengrund Adorno - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri Empty
MesajKonu: Theodor Wiesengrund Adorno - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri   Theodor Wiesengrund Adorno - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri EmptySalı Haz. 08, 2010 11:50 pm

(1903- ' 1969) Toplumbilim, ruhbilim ve müzik- bilim alanlarında da
çalışmış, Frankfurt ' Okulu'nun "eleştirel kuram"ının felsefi
mimarlarından olan Alman düşünür. Sonraları tüm felsefece görüşlerine
damgasını vuracak olan Kant'ın Arı Usun Eleştirisi adli kitabını toplum
eleştirmeni ve sinema kuramcısı Siegfried Kracauei le birlikte I. Dünya
Savaşı'nın bitmesine yakın her cumartesi öğleden sonraları okumaya
başladı.

Kracauer'in rehberliği Adorno'ya, bu kitabın yalnızca bir bilgikuramı
kitabı olmadığını, aynı zamanda tinin tarihsel konumunun da
okunabileceği kodlanmış bir metin olduğunu düşündürttü. Annesinin ve
kızkardeşinin etkileriyle müziğe karşı beslediği ilgiyi beste yapmaya
dek vardırır düşünür II. Dünya Savaşı yıllarını ise Cafifornta'da
sürgünde geçirdi.

Adorno, 1924'rı Joham Wolfgang Goethe Universitesi nde Edmund Husserl
üzerine yazdığı tezi tamamlayarak fesefe doktoru derecesini aldı. Bir
yıl sonra Alban Berg ile kompozisyon çalışmak ve Arnold Schoenberg
etrafinda toplanmış müzisyenlere, bestecilere katılmak için Viyana'ya
gitti. Viyana gezisinin Adorno üzerindeki etkisi çok kalıcı oldu; "yeni
müziğin' hem önde gelen bir savunucusu oldu, hem de felsefece biçemi
Schoenberg ile Bergin "atonal" kompozisyon tekniklerinin izlerini hep
taşıyacak hale geldi. Frankfutt'taki çalışmalarına dönen Adorno,
Kierkegııard Konstrııktion der Astetichen (Kierkegaard: Estetik Olanın
Kuruluşu , I933) adli kitabıyla doçentlik sınavını verdi. Bu güç kitapta
üç konu daha bir öne çıkmaktadır:

a) Kierkegnard' da, öznellik kavramında olduğu gibi, varoluşsal öğeleri
soyut kategorilece dönüştürmek yoluyla varoluşçuluğun somutlaşma
arzusunun açığa çıkarılarak eleştirilmesi;

b) şeyleşmiş toplumsal dünyanın yani kişilerin üzerinde baskı kuran
öznelligin savlarına kayıtsız kalan kurumlar dünyasının bir okuması;

c) tanrıbilimsel düşüncelerin tarihsel ve maddi somutlaştırılmasının
sağlanması girişimi.

Adorno, Hitler Almanyasi’ ndan 1934' te kaçarak Oxford'a Memın College'a
geldi. Burada geçirdiği üç buçuk yıl içinde o zamanlar arkadaşı Max
Horkheimer’in yönetimindeki Institut für Sozial (Toplumsal Araştırmalar
Enstitüsü) dergisine makaleler yazdı; daha .sonra 1956'da yayımlanacak
Husserl üzerine bir kitap hazırladı. II. Dünya Savaşı yıllarını ABD'de
geçiren düşünür bu sıralarda Horkheimer ile ortaklaşa Dialektik,
derAufklarung (Aydınlanmanın Diyalektiği, 1947) adlı kitabı yazdı.

Savaş sona erince Enstitü'yü yeniden kurmak için Frankfurt'a dönen
Adorno izleyen yirmi yıl içinde müzik, edebiyat eleştirisı, toplumsal
kuram ve felsefe üzerine çığır açıcı pek çok kitap ve makale yazdı.
Örneğin, 1957 tarihli "Sociology and Empirical Research" (Toplumbilim ve
Deneysel Araştırma) adli makalesi artık, 1960'larda Almanya'yı kasıp
kavuran "olguculuk tartışması"nın başlatması sayılmaktadır. Adorno'nun
iki önemli felsefe kitabı da bu dönemde yazılmıştır: Negative Diyalektik
(Olumsuzlayıcı Diyalektik, 1966 ile Astetiche Theorie (Estetik Kuramı,
1970).

Adorno'nun felsefesi, içinde yaşadığı toplumsal dünya anlayışına
gösterdiği bir tepki olarak okunabilir. O, ileri Ban toplumlarının
Mark’ın çözümlediği kapitalist üretim ilişkileriyle kurulmuş olduğundan
asla kuşku duymamış, özellikle de Mark’ın meta fetişizmi ile kullanım
değerinin değişim değerince baskı altına alındığı. konusundaki
görüşlerine tümüyle kalmıştır. Adorno ayrıca iktisadı biçimlendiren
düzeneklerin aynısının sonuçta kültürel etkinlikleri de belirdiği
düşüncesini de benimser. Sermayenin, iktisadı ussallaştırmasının doğal
sonucu tahakküm ve yoksulluk (kabaca söylenirse "adaletsizlik' olurken,
kültürün ussallaştırılmasının sonucu yabancılaşma ve anlamsızlık (kabaca
söylenirse "yoksayıcılik' olmaktadır.

Avrupa'da faşizmin yükselmesinin ve işçi hareketlerinin çözülmesinin
ardında yatan -ve daha sonraları Yahudi Soykırımı ile doruğuna ulaşan-
nedenlere karşılık Adorno, modern dünyanın toplumsal ve iktisadi
örgüsüne sinmiş gerçekten kayda değer ilerici eğilimlerin varlığından
kuşku duymaya başladı. Hatta modern toplumların ussallaştırılması
tasarısının tamamlanmış olmaktan uzak olduğuna ve dolayısıyla içgüdüsel
olarak ilerici toplumsal oluşumların gelişmeci kesimleri de içinde olmak
üzere Marx'ın tarih kuramının da egemen kapitalist üretimininkine
benzer ussallaştırma yapıları talep ettiğine inanmaya başladı. Adorno'ya
göre modernliğin en köklü ikilemlerinin kökeninde usun ve
ussallaştırmanın bu yapıları varsa, modernliğin bunalımı temelde "usun
bunalımı" demektir. Her şeyden önce gerekli olan da usun eleştirilerek
tedavi edilmesidir.

Adorno'nun modern usun bunalımının merkezinde yöntemin, çözümlemenin,
sınıflandırmanın, evrenselliğin ve mantıksal dizgeliliğin her şeyden
önce geldiği modem bilimsel usçuluğun olduğuna inancı tamdır. Adorno
nesnelerden kökten bir biçimde bağımsız tanımlanan usun dağıldığını,
bozulduğunu ileri sürer.

Aydınlanma’nın Diyalektiği ’nde Adorno, ussallığın soykütüğünü çıkarmayı
amaçlar. Aydınlanma, insanın korkularının ve umutlarının bulaştığı
doğal dünyaya, söylenlere karşıdır. Usun söylenden üstünlüğü varsayımı,
böylelikle, usun insanbiçimci yansımalarından kurtuluşu haline gelir. Us
dünyayı öznel izdüşümlerden çok nesnel bir biçimde resmeder. Adorno, bu
abartılı us tablosunu hem biçim hem de içerik bakımından çelişkili
bulur. Ona göre söylen de us da insanlığın kendisini söylensel güçlerden
kurtarmak gereksinimlerini karşılamak ve tutkularını doyurmak için
doğal dünya üzerinde denetim kurma savaşımı sonucu ortaya çıkmıştır.
Demek ki, aydınlanmış usun özerkliği varsayımı için gerekli biçimsel
nitelikler, gerçekte insanın doğayla savaşımı içinde insanın soykütüğü
üzerinde temellenmektedir. Aydınlanmış us nesnel değildir; doğayı
denetim altında tutmak isteyen insanın tutkularının hizmetindedir.
böylesi bir us insanın ayakta kalma güdüsünün somutlaşmasıyla,
dolayısıyla ancak kendisi bir araç oldukça anlam kazanır.

Adorno'nun felsefece duruşu ya da etkinliği, kendisini açıkça sanatsal
modernliğin eylemlerine ve yazgısına bağlar; bu nedenle de iç
tutarlılığı eksiksizdir. Adorno felsefenin foyasını ortaya çıkarmak
ister; usçuluğu ve anlama yetisini , bunların “özdeşi olmayan
ötekisiyle” temellendirmek ister.

Adorno’nun diğer önemli yapıtları arasında Arnold Schönberg’in atonal
müziğini müzikal modernizmin en üst noktası olarak savunduğu Philosophie
der Neuen Musik (Yeni Müziğin Felsefesi -1949); somut bireysel
deneyimin modern , burjuva toplumundaki yokoluşuna ilişkin düşüncelerini
yansıtan 153 çarpıcı aforizmadan oluşan Minima Moralia (1951);
Husserl’e ilişkin , görüngübilimin kaçınılmaz soyutluğu ya da aradığı
somutluğu yitirmeye yazgılı oluşu üzerine duran ve yoğun bir okuma
sonucu ortaya çıkan Bilgikuramının Özeleştirisi: Husserl İle
Görüngübilimsel Çatışkılar Üstüne İncelemeler ,1956); Hegel Üzerine
Denemelerden oluşan , Hegel Üstüne Üç Çalışma ,1963ile Heidegger’in
varoluşçuluğunu soyut ve tarih dışı olarak yorumladığı Sahicilik Jargonu
sayılabilir.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Theodor Wiesengrund Adorno - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Platon - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
» Empedokles - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
» Parmanides - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
» Thales - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
» Epiktetos - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Felsefe - İnsan İlişkileri-
Buraya geçin: