ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Henri Bergson - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Henri Bergson - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Henri Bergson - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Henri Bergson - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri I231076_gsli

Henri Bergson - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri Empty
MesajKonu: Henri Bergson - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri   Henri Bergson - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri EmptySalı Haz. 08, 2010 11:53 pm

Bergson, Henri Bergson, Henri: 1859-1941 yılları arasında yaşamış olan
çagdas düşünür.

Temel İlkeler: Temel eserleri arasında Essais sur les Donnees immediates
de la Conscience (Bilincin Dolayımsız Verileri Üzerine Denemeler),
Matiere et Memoire (Madde ve Bellek), Les Deux Sources de la Morale et
de la Religion (Ahlak ve Dinin İki Kaynağı) ve L'Evolution creatrice
(Yaratıcı Evrim) gibi kitaplar bulunan Bergson, Almanya'da doğup
gelişmiş olan idealist yaşama felsefesinin Fransa'daki temsilcisi olarak
tanınır. Aynı zamanda, süreç felsefesi adı verilen felsefe türünün de
en önemli temsilcilerinden olan Bergson, pozitivizmin ya da oldukça dar
bir çerçeve içinde kalan bilimsel yorumların iddialarına şiddetle karşi
çikarken, insani ve tinsel değerlerin önemini vurgulamıştır. O, işte bu
çerçeve içinde, 20. Yüzyılda gelişen akla karşi başkaldırının önemli
öncülerinden biri olmak durumundadır.

Başka bir deyişle, ondokuzuncu yüzyılda ortaya çikan maddecilik
dirimselcilik karşitlığından yoğun bir biçimde etkilenen Bergson,
bilimin bulgularını özü itibariyle bilimsel olmayan bir gerçeklik
anlayışına ulaşmak için kullanmıştır. Metafiziği, dinamizm ve
sürekliliğin önemini vurguladığı, aklın gerçekliğin yapısını bilmeye
yetili olmadığını dile getirdiği için, Bergson Romantik gelenek içinde
yer alır. Başka bir deyişle, diskürsif düşüncenin ve dolayısıyla, tüm
determinizmi ve mekanizmiyle bilimin kapsamı ve açıklama alanının
oldukça dar olduğuna dikkat çekmis ve yaşam fenomeni, bilinç ve
özgürlügün sadece ve sadece dolayımsız sezgi ile anlaşilabileceğini öne
sürdüğü için, Bergson aynı zamanda yaşam felsefesinin 20. Yüzyıldaki en
önemli temsilcisi sayılabilir.

Metafiziği: Gerçekliğin sezgi yoluyla bilinebileceğini savunduğu için
ondokuzuncu yüzyıl Alman düşünürü Schopenhauer'a çok yaklaşan Bergson,
bununla birlikte, bir ilerleme ögretisi olarak evrim teorisini çok
ciddiye alıp metafiziğine temel yaptığı için, onun kötümserliğini
paylaşmaz.

İlk araştırmalarını zihin ve beden arasındaki ilişki konusuna ayıran
filozof, zamanının bu konudaki gözde ögretisi olan psiko-fizyolojik
paralelizme, yani her psikolojik olguya onu belirleyen fizyolojik bir
olgunun karşitlık geldiğini dile getiren ögretiye şiddetle karşi
çikmistir. Bergson, bu bağlamda belleğin, ve dolayısıyla zihin ya da
ruhun bedenden bağımsız olduğunu ve amaçlarını gerçekleştirebilmek için
bedeni kullandığını öne sürmüştür.

Yaşam düşüncesini incelerken, evrimin gerçekliğini kabul eden, onu kesin
olarak belgelenmiş ya da kanıtlanmış bir teori diye gören Bergson,
evrimin mekanist bir tarzda gelişmeyip yaratıcı olduğunu iddia etmiştir.
O, bu gelişme sürecinde, biri içgüdü, diğeri de zeka yoluyla gelişen
iki çizgi bulunduğunu söylemiş ve bunlardan her ikisinin de, evrenin her
yerinde iş başinda olan yaşam atılımının eseri olduğunu savunmuştur.

Bilgi Görüşleri: Bilgi görüşünde, rasyonel düşünceye güvenmeyen, kuru
bir akılcılık ve bilimciliğe karşi çikip, bunun yerine sezgiyi temel
alan Bergson, bilincin her zaman bir şeyin bilinci olduğunu, bizim
doğrudan ve aracısız olarak yalnızca kendi tecrübemizi bilebileceğimizi
ve dolayısıyla en iyi ve en yetkin bir biçimde kendi bilinç akışımızı ve
süreyi idrak edeceğimizi belirtmiştir. Bu ise, kavramsallaştırılabilen
bir bilgi değildir; yani, bu, akıl ve analiz yoluyla değil de, ancak
yaşanarak, ve sezgi yoluyla bilinebilir.

Başka bir deyişle, Bergson felsefesinde öncelikle, kavramsal bilgiye
şiddetli bir eleştiri yöneltmiştir. Kavramların sürekli ve dinamik bir
gerçekliği, onu statik hale getirmek ve bölmek suretiyle çarpittigini
öne süren Bergson, 'biricik' olan gerçeklikle ilgili hakikatlerin
kavramsal yolla söze dökülemez, ifade edilemez olduğunu söylerken, bir
yandan da bizi gerçekliğin özüne götürecek bilgi türü olarak sezgiden
söz etmiştir. Bilimi reddetmeyen, fakat bilimsel bilginin en önemli
bilgi türü olarak görülmesine karşi çikan Bergson'a göre, gerçekliğe
nüfuz eden, nesnelerle doğrudan ve aracısız bir temas kuran başka bir
bilgi türü daha vardır. Bu bilgi dile getirilemez, söze dökülemez. Bu
bilgiye, en azından bilimsel bilgi kadar önem ve değer verilmesi
gerektiğini öne süren Bergson, analiz adını verdiği bilimsel, rasyonel
bilginin karşisına, sözcüklerle dile getirilemez olan sezgiyi
geçirmiştir.

Bergson'a göre, sezgi bize, gerçekliğin şemasını değil de, bizzat
kendisini bilme olanağı verir. Şu halde, Bergson bir şeyi bilmenin iki
yolunu birbirinden ayırır. Bu yollardan birincisi bizi bilinecek
nesnenin çevresinde hareket ettirir, oysa ikincisi nesneye nüfuz
etmemizi sağlar. Birincisinden elde edilen bilgi, nesneyi
gözlemlediğimiz bakış açısına bağlıdır; dolayısıyla, bu bilgi göreli bir
bilgidir. Buna karşin, ikincisinde nesneyle doğrudan bir temas içinde
olur ve herhangi bir bakış açısının sınırlamalarından kurtuluruz. Burada
nesneyi gerçekte olduğu şekliyle kavrarız. Bunlardan birincisi analiz,
ikincisi sezgidir.

Sezginin bize gösterdiği gerçeklik nedir? Bergson bu konuda aradığı
ipucunu kişinin kendi doğasına ilişkin sezgide bulur. Ona göre, kendi
içimize dönüp baktığımızda tecrübe ettiğimiz şey, değişen haller veya
özellikleri değişen şeyler değil de, değişmenin bizzat kendisi, süre ve
yaşamdır. Sezgi yoluyla bilinen benden hareket eden Bergson, burada
kalmayıp daha sonra dünyanın aynı süreden meydana geldiğini iddia
etmiştir. Başka bir deyişle, gerçekliğin bilimin varsaydığı gibi, madde
olmadığını göstermeye çalisan, doğanın, bilimin söylediği gibi, yalnızca
mekan içindeki maddi cisimlerden oluşmadığını savunan Bergson,
insanların mekanla düşünmeye çalistiklari için, maddeciliğe eğilimli
olduklarını iddia etmiştir. Oysa, zaman mekandan daha temel olup, bütün
gerçekliğin özü zamandır, süredir.

Anlamamız gereken şeyin, zamanın bir birikim, bir büyüyüp gelişme, bir
süre olduğunu belirten Bergson, bir adım daha ileri giderek, sürenin
yalnızca akıp giden bir şey olmakla kalmayıp, yaratıcı olduğunu savunur.
Başka bir deyişle, süre görünüşün gerisindeki gerçeklik, bilimlerin
araştırdığı gözle görülür empirik dönüşümlerin gerisindeki esas
nedendir. Buna göre, türlerin evrim geçirdiği hipotezini doğrulanabilen
deneysel bir hipotez olarak benimseyen Bergson, buradan bütün bu
evrimsel gelişmenin gerisindeki esas gücün, temel nedenin süre olduğu
metafiziksel tezine geçmiştir.

Bergson'a göre, gerçekten varolan şey madde, cansız varlık değildir;
gerçeklik süredir ve bunu yalnızca sezgi kavrayabilir. Zaman bir
birikimdir. Gelecek hiçbir zaman geçmişin aynı olamaz, zira her adımda
yeni bir birikim ortaya çikar. O bilinçli bir varlık için var olmanın
değişmek olduğunu kabul eder, zira değişmek demek olgunlaşmak demektir;
olgunlaşmak ise, sonsuzca kendi kendini yaratmak demektir. Bu, yalnızca
bilinçli insan varlığı için değil, fakat bütün gerçeklik için böyledir.
Bergson gelişmeyi, ancak süre olarak anladığımız takdirde açıklığa
kavuşabileceğimizi savunur.

Ona göre, insan işte bu yaşamda maddeyi yener, mekanın sınırlarının
üstüne çikar ve içinde salt süreyi yaşar. İnsan kendisini bütün
benliğiyle bir işe verdiği zaman da aynı şeyi duyar. Geçmiş, sürekli
olarak bugüne ve geleceğe doğru akar. İşte, bu biricik gerçeklik olarak
süredir. Bergson'a göre, süreyi yaşayabilmemizin koşulu bellektir.
Bellek zaman aralıklarını yener, geçmiş, şimdi olarak yaşanır. Süreyi
bütünlüğü içinde yakalayıveren ise sezgidir.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Henri Bergson - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Platon - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
» Empedokles - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
» Parmanides - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
» Thales - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
» Epiktetos - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Felsefe - İnsan İlişkileri-
Buraya geçin: