ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Nicolai Hartmann - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Nicolai Hartmann - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Nicolai Hartmann - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Nicolai Hartmann - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri I231076_gsli

Nicolai Hartmann - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri Empty
MesajKonu: Nicolai Hartmann - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri   Nicolai Hartmann - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri EmptyÇarş. Haz. 09, 2010 12:00 am

(1882-1950) XX. yüzyılın ilk yansında Alman felsefesini oldukça
etkileyen, öğrencisi Takiyettin Mengüşoglu aracılığıyla Türkiye'deki
felsefenin yol alişında da dolayli etkileri bulunan, "yeni
varlıkbilgisi" akımı ve öğretisinin başlıca kurucusu Alman fılozof
Hartmann 'ın çizdiği düşünsel yörünge daha ilk bakışta çağdaşı Heidegger
'inkine yakından benzemektedir. Nitekim işe öncelikle bilgi ile
bilginin temelleri sorusuna yönelik Yeni Kantçı ilgilerine son vererek
başlayan Hartmann, daha sonra "varlıkbilgisi", yani varlıkların Varlığı
sorununa yönelmiştir.

Ama Heidegger 'in tam tersine bu bağlamda insanlara ya da "Dasein"a
herhangi bir öncelik tanımamıştır. "Eleştiricilik uykusundan uyanması"
ile birlikte Hartmann , aşkınsal idealizm, aşkınsal ben, pratik usun
önceliği gibi pek çok Kantçı öğretiyi reddetmiştir. Bilginin varolan
bilgiyi üretmediğini, bilinenleri de değiştiremeyeceğini gerekçe
göstererek, bilgi kuramının kimi Yeni Kantçılar'ın sandığı gibi
felsefenin tek uğraş alanı olmadığını savunmuştur. Hartmann' a göre asıl
araştırılması gereken varlık; bilinen nesneler ile o nesneleri bilenin
varlığıdır.

Yine de Hartmann 'ın Kantçılığı bütünüyle enson anlamda reddetmediği
aşağıdaki sözlerinden açıkça anlaşılmaktadır: "Filozoflar birtakım
dizgeler kurmuşlar, belli sorunlar üzerine kafa yormuşlardır. Ama tam da
seçtikleri dizgeden ötürü birtakım saçma sonuçlara ulaşmışlardır.
Dizgeler reddedilmelidir; onlar geçmişte kalmış şeylerdir. Ancak
sorunlar ölümsüzdürler fılozoflar da önerdikleri çözümlerle bu sorunlara
kalıcı katkılarda bulunmuşlardır. Bu katkılardan biri Kant 'ın
deneyimimizin kategorilerden oluştuğu yönündeki düşüncesidir.
Kategorilerin öznel oldukları çıkarımında bulunan Kant, deneyimimizin
şeylerin kendilerine uygulanamaz olduğunu göstermiştir." Kategorilerin
hem bilişimizde hem de kendinde şeylerde bulunduklarını öne sürmesi
Hartmann 'ın Kant ' tan ayrıldığı temel noktadır. Nitekim tam bu temel
ayrılık noktasında Hartmann , etkileri özellikle görüngübilim
geleneğinde son derece yakından duyumsanacak yeni bir varlıkbilgisinin
temellerini atmıştır.

Hartmann 'a göre kendilikler aralarında bir düzeyler sıradüzeni
oluşturmaktadır. En alt düzeyde uzay ile nedensellik kategorilerine konu
fiziksel kendilikler bulunmaktadır. Bunların üstünde organik
kategorilere konu bitkiler bulunmaktadır. Bitkilerden sonra gelen,
bilinç ya da amaç gibi kategorilere konu çeşitli hayvan yaşamı
formlarıdır. En sonra da toplumsal ve kültürel yaratılarıyla, Hegel'i
alıntılayarak nitelendirdiği "nesnelleşmiş tin" olarak insanlar
gelmektedir. Bu düzeyler ya da varlık katmanları çeşitli biçimlerde
birbirleriyle ilintilidirler ama alttaki kendilikler hiçbir zaman için
üsttekileri oluşturamazlar. Bu anlamda sözgelimi salt maddeden oluşan
kendilikler bir bitkinin, hayvanın ya da insanın hiçbir bölümünde yer
alamaz. Ne var ki bunun tam tersine yüksek bir varlık düzeyindeki
kendilik daha aşağı düzeydeki bir kendilikte ya da ona karşılık gelen
kategorilerde zorunlu olarak bulunmaktadır. Bu arı varlıkbilgisel ayrım
doğrultusunda Hartmann, değerler alanını nasıl temellendirilmesi
gerektiği sorusuna yönelmiştir.

Nitekim Hartmann 'ın felsefeye yaptığı en büyük katkı hiç kuşkusuz
"değer- bilgisi" alanında kendisini göstermektedir. Hartmann , en genel
anlamda söylenecek olursa, değerlerin ne Kant 'ın düşündüğü gibi ussal
istencin yaşamasına dayalı olarak varolduklarını, ne de herhangi bir
biçimde ahlâksal "yapmalısın" buyruğunca temellendirilebilir olduklarını
düşünmektedir. Değerler, aynı matematik ile mantık doğruları gibi
nesnel bir özler alanı oluşturmaktadırlar; dahası aynı onlar gibi a
priori olarak keşfedilmeleri olanaklıdır. Değerler bu anlamda Hartmann'a
göre karmaşık sıradüzenli bir dizge oluşturmaktadır. Tıpkı
varlıkbilgisinde olduğu gibi, daha yüksek değerlerin gerçekleşimi, daha
düşük değerlerin, yani öncelikle ahlâksal olmayan ya da en yalınkat olan
değerlerin gerçekleşimine dayalıdır.

Bu anlamda Hartmann 'a göre ilişki önce aile değerlerine sahip
çıkılmadan ya da toplum yaşamındaki ödevler yerine getirilmeden herhangi
bir biçimde "aziz" olunması olanağı yoktur. Bununla birlikte değerler
kendi aralarında bir çatışma yaşayabilirler. Nitekim böyle özel
durumlarla karşılaşıldığında doğru eylemin ne olduğunu belirlemek için
yapılması gereken, farklı değerlerle çoğunlukla birbiriyle çatışan
erdemler arasında bir değer bileşimi oluşturmaktır. Değerlerin insan
eylemleri olmadan gerçekleştirilmelerinin olanaklı olmadığını savunan
Hartmann , değerlerin enson gerçekleşimine kefil olabilecek insanüstü
bir güç olmadığına inanmaktadır. Bu bağlamda insanın .olmadığı bir
dünyada değer ile anlamın varlığı da söz konusu değildir. Eğer bunun
tersi gerçek olsaydı, Hartmann 'a göre insan özgürlüğü çok büyük ölçüde
sınırlanmış olacaktı. Bu durumda önceden gaçekleştirilmiş değerleri
gerçekleştiremeyeceğimiz gibi, değerlerin enson anlamda
gerçekleştirilmeleri de söz konusu edilemezdi; çünkü bengisel anlamda
değerlerin gerçekleşmesi Tanrı'ya özgü bir yetiyi zorunlu kılacaktı.

Hartmann 'ın felsefı düşünceleri ile XX. yüzyıl Alman düşünürleri
arasında yakın benzerlikler söz konusudur. Sözgelimi, bir yandan Scheler
gibi nesnel değerlerin varlığına inanan Hartmann , öte yandan Heidegger
gibi varlığın bilgiden önce geldiğini düşünmektedir. Bununla birlikte
aralarında birtakım ayrımlar da yok değildir. Scheler de Heidegger de
kendilerini felsefenin akış yönünü değiştirme savıyla ortaya çıkmış
birer devrimci olarak görmüşlerdir. Buna karşı, Hartmann 'a göre felsefe
açıkça demirbaş, başsız sonsuz sorunların çözümüyle ilerlemektedir. Bu
anlamda felsefe, felsefe için yapılmak zorundadır; yoksa Heidegger'in
belirttiği üzere yaşama ya da varoluşa yazılmış ya da yazılacak bir
önsöz değildir felsefe. Bu açıdan bakıldığında, Hartmann için herhangi
bir özne tasarımına, "Dasein"ın Heidegger felsefesinde taşıdığı öncelik
gibi varlıkbilgisel bir öncelik tanınamaz.

Heidegger düşüncelerinde yukarıdan aşağıya doğru ilerlerken, Hartmann
tam tersi yönde ilerlemeyi doğru görerek daha aşağıda olan varlık
katmanlarından başlayarak giderek daha yukarıdakilere yönelen bir
düşünme yordamını benimsemiştir. Sözgelişi "gerçek zaman", fıziksel
nesneler ile olayların meydana geldiği birlik içinde akan zamandır. Buna
karşı insan farkındalığına karşılık gelen "yaşama zamanı", gerçek
zamanı içine yerleşmiş olmakla birlikte onun doğasını belirlemek gibi
bir yeti taşımamaktadır. Nietzsche ile Kierkegaard 'ın en genel anlamda
varoluşçu olarak nitelenebilecek görüşlerine karşı büyük bir duygudaşlık
besleyen Hartmann , şaşırtıcı bır biçimde bu iki düşünürün düşmanı
Hegel ' e de büyük bir yakınlık duymaktadır. Bu ilk bakışta çelişkili
görünen durum gerçekte Hartmann 'ın önyargısız bir biçimde hangi
düşünürde önemli gördüğü ne varsa alabilme yetisi taşıyan esnek bir
felsefe konumu geliştirebilmiş olmasının başlıca nedenidir.

Hartmann'ın felsefece düşünüşünü serimlediği başlıca yapıtları
şunlardır:

Yeni Kantçı Marburg Okulu'nda yer aldığı dönemin görüşlerini yansıtan
ilk yapıtı Platon Logik der Seinı (Platon'a Göre Varlığın Manası, 1909);


Philosophıe Grund frageır der Biologie (Biyolojinin Temel Felsefe
Sorunları , 1912);

Grundüge einerMetaphyrsik der Erkeırntnir (Bir Bilgi Metafiziğinin
Temelleri , 1921);

Yeni Kantçılık' tan kopuşunun izlerinin iyice belirginleştiği iki
ciltlik Die Philosophıe der Deutschen Idealismus (Alman İdealizminin
Felsefesi , 1923-1929);

Ethik (Etik, 1926);

Dar Problem der geirtigeıı Sein (Tinsel Varlık Sorunu , 1933);

Fılozofların çoğunluk düşündüğünün tersine varlıkbilgisinin
bilgikuramına değil de bilgikuramının varlıkbilgisine dayanması
gerektiğinin temellendirilmeye çalışıldığı, bu amaçla da bir nesnenin
düşüncesinin ya da bilgisinin olabilmesi için öncelikle o nesnenin
varlığını zorunlu olduğunun savunulduğu Neue Wege der Ontologie
(Varlıkbilgisinin Yeni Yolu , 1942)

Son olarak Philosophıe der Nature (Doğa Felsefesi , 1950).

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Nicolai Hartmann - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Platon - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
» Empedokles - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
» Parmanides - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
» Thales - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri
» Epiktetos - Yaşamı Ve Savunduğu Düşünceleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Felsefe - İnsan İlişkileri-
Buraya geçin: