ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Çelebi Mehmed Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Çelebi Mehmed Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Çelebi Mehmed

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258170
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Çelebi Mehmed I231076_gsli

Çelebi Mehmed Empty
MesajKonu: Çelebi Mehmed   Çelebi Mehmed EmptyPaz Haz. 06, 2010 5:47 am

Osmanlı Devletinin beşinci pâdişâhı. Doğum senesini ekserî târihçiler
1386 olarak kaydetmektedirler. Babası, Sultan Yıldırım Bâyezîd Han,
annesi ise Germiyanoğlu Süleymân Şahın kızı Devlet Hâtun’dur.
Çelebi Mehmed, küçüklüğünden itibâren devrin en yüksek âlimlerinden ders
aldı. Din ve fen ilimlerini öğrendi. 1393’te devlet idâresinde tecrübe
sâhibi olmak üzere Amasya’ya sancakbeyi tâyin edildi.

Babası ile Timur Han arasında 1403’te yapılan Ankara Muhârebesinde
Osmanlı ordusunun ihtiyât kuvvetleri kumandanlığında bulunan Çelebi
Mehmed, muhârebenin kaybedilmesi üzerine Amasya’ya çekilmek istedi.
Ancak Candaroğlu İsfendiyar Beyin yeğeni Yahya Bey karşısına çıktı. Bunu
mağlup eden Çelebi Mehmed, ilerlemesinin tehlikeli olacağını anlayarak
Bolu’ya gitti. Daha sonra Amasya’ya dâvet edilmesi üzerine maiyeti ile
harekete geçti ve şehir hâkimi Kara Devlet Şahı yenerek Amasya’ya girdi.
Çelebi Mehmed, aynı yıl civardaki hâkimleri de mağlup edip, Sivas,
Tokat ve Amasya mıntıkasına tamâmen hâkim oldu. Timur Hana esir düşen
babasını kurtarmak için bir plân hazırladı ise de muvaffak olamadı.

Bu sırada Batı Anadolu’da bulunan Timur Han, Çelebi Mehmed’in
faaliyetlerini öğrenip, ona teminât vâdeden mektubu ile yanına dâvet
etti. Bu dâvete icâbet edip yola çıkan Çelebi Mehmed, muhtelif yerlerde
türlü bâdirelerle karşılaştığından, elçiye durumu anlatıp, olanları
Timur Hana arz etmesini istedi. Kendisi Amasya’ya döndü. Çelebi
Mehmed’in bu mâzeretini kabul eden Timur, ona elindeki yerlerin
hükümdârlığını verdi ve al damgalı berât ve hükümdârlık alâmeti olarak
taç, kemer ve hırka gönderdi.

Bu sırada Yıldırım Bâyezîd’in diğer oğullarından Şehzâde Süleymân Çelebi
Edirne’de, Îsâ Çelebi Balıkesir ve Bursa’da, Mûsâ Çelebi ise Kütahya’da
sultanlığını ilan etmişti. Eski beylikler yeniden ortaya çıkarak,
Anadolu birliği parçalanmıştı. Osmanlı Devletini tekrar bir idâre
altında toplamak isteyen Çelebi Mehmed, kardeşi Îsâ Çelebi’ye karşı
Ulubâd mevkiinde giriştiği savaşı kazanarak Bursa’ya girdi ve
hükümdarlığını îlân etti (1404). Îsâ Çelebi Yalova yolu üzerinden Bizans
İmparatorunun yanına kaçtı. Emir Süleymân’ın isteği üzerine ise
Edirne’ye gönderildi. Emir Süleymân, Îsâ Çelebi’yi mühim bir kuvvetle
Anadolu’ya gönderdi. Bursa’yı almak isteyen Îsâ halkın muhâlefeti ile
karşılaştığından şehri yaktı. Çelebi Mehmed ile yaptığı ikinci
muhârebede de mağlup olunca, yanına kaçtığı İsfendiyar Beyle anlaşarak
berâberce Ankara’yı almak üzere harekete geçtiler. Ancak müttefik
kuvvetler, Çelebi Mehmed’e mağlup olup, Kastamonu tarafına çekildiler.

Bir müddet sonra Îsâ Çelebi, Aydınoğlu Cüneyd Beyin yanına gitti ve onun
aracılığıyla Saruhan ve Menteşe Beyleriyle anlaşarak tâlihini bir kere
daha denemek istedi, ancak mağlup oldu ve bu defâ Karamanoğluna iltihâk
etti. Netîcede Îsâ Çelebi bir müddet sonra yakalanarak ortadan
kaldırıldı.

Îsâ Çelebi’nin öldürülmesinden sonra Çelebi Mehmed, Anadolu’da yalnız
kaldı. Bundan sonra kendisinin kuvvetlenmesinden endişe ettiğinden
Anadolu’ya gelen Emir Süleymân ile mücâdele etti.

Emir Süleymân, Çelebi Mehmed’in elinden birçok yerleri aldığı gibi,
Aydınoğlu Cüneyd Bey ile Menteşeoğlu İlyas Beye hâkimiyetini kabul
ettirmişti. Çelebi Mehmed, onu yeniden Rumeli’ye döndürmek için kardeşi
Mûsâ Çelebi’yi Rumeli tarafına geçirtti. Mûsâ Çelebi’nin faaliyetlerini
öğrenen Süleymân Çelebi, Rumeli’ye geçti ve ilk anda Mûsâ’yı mağlup
ettiyse de, sonradan onun baskınına uğrayarak hayâtını kaybetti. Çelebi
Mehmed, Bursa’yı hâkimiyeti altına alırken, Mûsâ Çelebi de bu sırada
Edirne’de hükümdârlığını îlân etti. Mûsâ Çelebi, Anadolu’da kardeşinin
kuvvetli olduğunu bildiği için orayla alâkadâr olmayıp Bizans'la meşgul
oldu ve bir kısım yerleri onlardan aldı. Bu arada ileride büyük bir
isyan çıkaracak olan Şeyh Bedreddin’i kazasker yaptı. Şeyh, bu sûretle
nüfûzunu artıracak mevkie sâhip oldu. Bir ara İstanbul’u muhâsara eden
Mûsâ Çelebi tehlikesine karşı İmparator, Çelebi Mehmed’i Rumeli’ye dâvet
etti.

Çelebi Mehmed, Üsküdar’a gelerek İmparatorla görüştü. 1411’de İnceğiz
mevkiinde kardeşi ile yaptığı muhârebeyi kaybettiğinden gemilerle
Anadolu tarafına geçerek yaralı bir halde Bursa’ya geldi. Bir yıl sonra
Mûsâ Çelebi’yle yaptığı ikinci muhârebede de muvaffak olamadı.

Mûsâ Çelebi’nin ümerâsına karşı sert davranması, bir müddet sonra onları
Çelebi Mehmed’le anlaşmaya mecbur etti. Yeni plâna göre Çelebi Mehmed,
üçüncü defâ Rumeli’ye geçti. Kendisine katılan Sırp despotu ve bâzı
ümerâ ile Tuna’ya çekilmekte olan Mûsâ Çelebi üzerine yürüyen Çelebi
Mehmed, Çamurlu-Derbend mevkiinde meydana gelen muhârebede Mûsâ
Çelebi’yi mağlup etti. Mûsâ Çelebi, yaralı olarak kaçarken yakalanıp
boğduruldu ve Bursa’ya nakledilip, babasının türbesine defnedildi.

Daha sonra Orhan Çelebi’yi de yakalatan Çelebi Mehmed, Edirne’de bütün
devletin hükümdarı olduğunu ilân etti.

Çelebi Mehmed, Rumeli’de bulunduğu sırada Karamanoğlu Mehmed Bey,
Bursa’yı bir ay kadar muhâsara etmiş, Mûsâ Çelebi’nin cenâzesinin
geldiğini duyunca, şehri ateşe vererek memleketine dönmüştü. Aydınoğlu
Cüneyd Bey de bu sıralarda Ohri’den kaçarak Aydın’a gelmiş ve Ayaslug’u
(Selçuk) muhâsara edip, sancak beyini öldürmüştü. Bu sebeple Çelebi
Mehmed, Anadolu’ya dönünce önce Cüneyd Bey üzerine yürüyüp, Çandarlı
eliyle Menemen, Kayacık ve Nif kalelerini aldı. Ayrıca İzmir de
fetholundu. Çelebi Mehmed, Cüneyd’in annesinin ricâsı üzerine Cüneyd’i
affederek 1414’te Niğbolu Sancakbeyliğini verdi. İzmir kuşatması
esnâsında Menteşe Beyi de Osmanlılara tâbi olduğu gibi, Midilli, Sakız
ve Foça’daki Ceneviz kolonilerinin elçileri gelip, bağlılıklarını arz
ettiler. Daha sonra Teke Beyi de tâbi oldu.

Bu şekilde işlerini yoluna koyan Çelebi Mehmed, aynı yıl Bursa’ya
gelerek Germiyan ve Candar beyliklerinden takviye alıp Karaman Seferine
çıktı. Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir kasabalarını aldı ve Mehmed Beyi
mağlup etti. Bundan sonra Konya’yı kuşattı ise de, mevsimin
elverişsizliğinden dolayı Karamanoğluyla sulh akdederek döndü. Ancak
Mehmed Bey rahat durmayıp, Beyşehir ve Seydişehir’e saldırdığından,
Çelebi Mehmed, ikinci defâ Karamanoğlu üzerine gitti ve Konya ovasında
yapılan muhârebede Mehmed Beyi bir kere daha mağlup etti. Bu sırada
pâdişâh rahatsızlandığından yine sulh akdedildi. Mehmed Bey,
gerektiğinde Osmanlı ordusuna yardım göndermeyi de kabul etti. Mehmed
Bey, bu vâdini Eflâk Seferinde yerine getirmiştir.

Çelebi Mehmed, Anadolu’da Türk birliğini sağlama çalışmaları
sürdürürken, Hıristiyanlarla da dost geçinme politikası güdüyordu.
Osmanlılara tâbi olan Eflâk Prensi Mirça, taht mücâdelelerinden istifâde
ile üç yıldır vergiyi kesmişti. Kendisine voyvodalıkta rakip
çıktığından zor durumda idi. Rakibi Dan, Osmanlılara mürâcaat ederek,
yardım istemiş, Mirça Macar Kralı Sigismund’a başvurarak Osmanlıların
kendisine yardım etmesi için aracı olmasını istemiştir. Ancak Çelebi
Mehmed Sigismund’un teklifini reddedip, Candar ve Karaman beyliklerinden
yardım alarak Tuna’yı geçip, Romanya topraklarına girdi. Macar- Eflâk
ordusunu mağlup eden Çelebi Mehmed, Mirça’yı yeniden Osmanlılara tâbi
kıldı.

Osmanlılar, Erdel’e de birkaç defâ akın düzenlediler. Netîcede Macar
eyâleti baştanbaşa çiğnendi. Bu sûretle, Balkanlarda ve Adriyatik’te
Osmanlı nüfûzu kuvvetlendirildi.

Bundan sonra Çelebi Mehmed, Anadolu’da kuvvetlenmiş bulunan İsfendiyar
Beyle mücâdeleye başlamış ve Sinop’u muhâsara etmiştir. Çâresiz kalan
İsfendiyar Bey, Osmanlı Devletinin yüksek hâkimiyetini tanımıştır.
Ayrıca oğlu Kasım’ın istediği Kastamonu, Tosya, Çankırı ve Kalecik’i
pâdişâha vermiştir. Bunu müteâkip, Çelebi Mahmed, daha önce Osmanlılarda
bulunan Samsun’un alınmasını istedi. Müslüman ve kâfir olmak üzere
ikiye ayrılmış olan Samsun’un kâfir kısmını Biçeroğlu Hamza Bey kuşattı.
Kale halkı şehri yakarak gemilere binip ayrıldıklarından şehir ele
geçirildi. Müslüman Samsun’u bizzât muhâsara eden Çelebi Mehmed’e karşı
koyamayan İsfendiyaroğlu Hızır Bey, şehri teslim edip babasının yanına
döndü.

Çelebi Mehmed devrinin en önemli iç hâdisesi, Şehy Mahmud Bedreddin’in
isyânıdır. Şeyh Bedreddin, Mûsâ Çelebi zamânında Edirne’de kazaskerliğe
tâyin edilmiş ve Çelebi Mehmed’in cülûsunu müteâkip, 1000 akçe aylık ile
İznik’te ikâmete mecbur edilmişti. Şeyh Bedreddin, Edirne’de ve sonra
İznik’te eser yazmakla meşgul olup , kendisini ziyârete gelenlere
fikirlerini aşılamaya çalışıyordu. Edirne’ye gelmeden önce Anadolu’da ün
kazanmıştı. İznik’te de boş durmayan Şeyh, adamlarından Börklüce
Mustafa’yı Aydın taraflarına gönderip propaganda yaptırıyordu. Ayrıca
Torlak Kemâl adındaki adamı da daha önce Manisa taraflarında faaliyete
başlamıştı. Şeyh Bedreddîn, Börklüce Mustafa’nın hareketinin genişlemesi
üzerine hacca gitmek bahânesiyle önce Sinop’a oradan Kefe’ye ve nihâyet
daha önce tanıştığı Eflâk prensinin yanına giderek Şiîlerin bulunduğu
Deliorman taraflarına geçti. Şiî olan Şeyh Bedreddîn, İslâm’a uymayan
zararlı fikirler ortaya atıyor, haram olan hususların helâl olduğunu
ileri sürerek isyân hislerini körüklüyordu. Netîcede ilk isyân
Karaburun’da başladı ve daha sonra Manisa’da kendini gösterdi. Az
zamanda genişledi. Börklüce Mustafa isyânı, Amasya Vâlisi Şehzâde Murad
ile Bâyezîd Paşa tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. Börklüce
yakalanarak katlolundu. Manisa tarafındaki Torlak Kemâl de aynı âkıbete
uğradı. Şeyh Bedreddîn, Bâyezîd Paşa tarafından yakalanarak Serez’de
bulunan pâdişâh huzûruna getirildi. Şeyhin durumu ulemâ tarafından
tedkik olunduktan sonra, Ehl-i sünnete uymayan itikâd üzere olmak ve
cemiyet nizâmını bozmakla suçlu bulunarak, Sâdeddîn Taftâzânî’nin
talebelerinden Heratlı Molla Haydar’ın fetvâsıyla Serez pazarında asıldı
ve malları vârislerine bırakıldı.

Şeyh Bedreddîn isyânı, bu şekilde bastırıldıktan sonra Çelebi Mehmed,
yeni bir isyan tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Bu tehlike, Ankara
Meydan Muhârebesinde babasıyla birlikte Timur’a esir düşüp Semerkand’a
götürülen, Düzmece Mustafa da denilen kardeşi Mustafa idi. Uzun müddet
kendisinden haber alınamayan Mustafa, bir müddet sonra geri dönüp,
Karaman topraklarında kaldıktan sonra Rumeli’ye geçmişti. Osmanlı
tahtına oturmak niyetinde olan Mustafa, Eflâk Voyvodasının ve Niğbolu
Sancakbeyi Aydınoğlu Cüneyd Beyin yardımlarıyla faaliyete geçip, Selânik
ve Teselya’da saltanat iddiâsıyla adam toplamaya başlamıştı. Fesâdın
büyümesine mâni olmak için Çelebi Mehmed, hemen harekete geçti ve
ağabeyi Mustafa Çelebi’nin kuvvetlerini Selânik civârında mağlup etti.
Cüneyd ile birlikte Mustafa Çelebi Selânik Kalesine sığındı. Çelebi
Mehmed, ertesi sabah mültecileri istediyse de, Selânik vâlisi,
İmparatorun müsaadesi olmadan teslim edemeyeceğini beyânla özür diledi.
Nihâyet imparator da Çelebi Mehmed hayatta oldukça bunları
salıvermeyeceğini yemin ile taahhüt edince, Pâdişâh Selânik muhâsarasını
kaldırdı. Pâdişâh anlaşma gereğince, Mustafa Çelebi için, her sene
İmparatora önemli miktarda akçe ödeyecekti. Mustafa Çelebi Vakası, 1420
senesinde olmuştur.

Bu vakayı müteâkip Çelebi Mehmed, İstanbul’u resmen ziyâret ederek
İmparator tarafından karşılanmış ve Üsküdar’da İmparatora vedâ edip,
İzmit üzerinden Bursa’ya gelmiş, bir müddet sonra da Gelibolu yoluyla
Edirne’ye dönmüştür.

Pâdişâh Edirne’deyken, çıkmış olduğu avda rahatsızlandı. Nüzûl
illetinden kurtulamayacağını anlayan Çelebi Mehmed, vezirleri Bâyezîd,
İbrâhim ve Hacı İvaz Paşaları dâvet ederek, gizlice görüşüp, büyük oğlu
Amasya Vâlisi Murad’ın hemen dâvet edilmesini istedi. Kısa süren
hastalıktan sonra Haziran 1421’de vefât etti. Çelebi Mehmed’in vefâtı
son derece gizli tutuldu. Cesedi tahnit edilerek sarayda muhâfaza
edildi. Şehzâde Murâd’ın Bursa’ya gelişine kadar 40-42 gün pâdişâhın
vefâtı gizlendi. Cesedi Bursa’ya getirilerek Yeşil Türbeye defnedildi.

Osmanlı Devletinin ikinci kurucusu kabul edilen Çelebi Mehmed, ne
kardeşi Mûsâ Çelebi gibi sert, ne de diğer kardeşi Emir Süleymân gibi
yumuşak ve kayıtsızdı. Mâkul hareket eden, sabırlı, azim ve irâde
sâhibi, sözüne ve vâdine sâdık, nâzik, vakûr ve ciddî bir hükümdârdı.
Yalnız dostuna değil, düşmanlarına da kendisini sevdirerek itimât telkin
etmiş ve saydırmıştır. Onun hakkında Osmanlı târihlerinden başka
yabancı kaynaklar da iyi şehâdette bulunmaktadırlar. Küçük ve büyük 24
muhârebede bulunarak 40’a yakın yara aldığı rivâyet edilmektedir.
Emellerinin en başında babası zamânındaki yerlerin geri alınması
geliyordu ki, bu gâye için çalışmış ve büyük ölçüde muvaffakiyet elde
etmiştir. Zamanının yerli ve yabancı kaynakları onun dirâyetinden,
sebâtkârlığından, iyi ahlâkından ve daha birçok meziyetlerinden
bahsetmektedirler.

Çelebi Mehmed, kısa ömrünü savaş alanlarında geçirmiş olmasına rağmen,
memleketin îmârına da önem vermiştir. Bursa’da yaptırdığı câmi, medrese,
imâret ve Yeşil Türbesi önemli sanat eserleridir. Câminin karşısına
yüksekçe mevkide kendi türbesini yaptırdı. Türbenin karşısına düşen
medresesi bugün müze hâline getirilmiş olup, Bursa medreseleri arasında
Sultâniye adı ile meşhurdu. Bunlardan başka Edirne’de Emir Süleymân
tarafından inşâsına başlanan ve Mûsâ Çelebi tarafından devâm ettirilen
Ulu Câmi'nin (Câmi-i Atik) tamamlanması da ona nasip olmuştur. Çelebi
Mehmed, bu eski câmiye vakıf olmak üzere Edirne’deki bedesteni
yaptırmıştır. Ayrıca Amasya’da Şehzâde türbesini yaptırmıştır ki, oğlu
Kâsım burada medfundur. Edirne’deki Eski Sarayın da Çelebi Mehmed
tarafından inşâsına başlandığı rivâyet edilmektedir.

Çelebi Mehmed’in en önemli hizmetlerinden birisi de Mekke ve Medîne
halkına her sene Surre Alayı göndererek mâlî yardımda bulunma âdetini
başlatmasıdır.

Sultan Mehmed’in en büyüğü Murad olmak üzere, Mustafa, Kâsım, Ahmed,
Yûsuf ve Mahmûd adında altı oğlu ile yedi kızı vardı. Kendisinden sonra
tahta büyük oğlu Şehzâde Murad çıkmıştır.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Çelebi Mehmed
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mehmed Han III
» Vahideddin Han (Mehmed VI)
» Mehmed Han IV (Avcı)
» Karamanoğlu Mehmed Bey
» Fatih Sultan Mehmed

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Tarih-
Buraya geçin: