ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Tanzimat Edebiyatı Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Tanzimat Edebiyatı Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Tanzimat Edebiyatı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Tanzimat Edebiyatı I231076_gsli

Tanzimat Edebiyatı Empty
MesajKonu: Tanzimat Edebiyatı   Tanzimat Edebiyatı EmptyPaz Haz. 06, 2010 3:38 am

Prof. Ahmet Hamdi Tanpınar;Tanzimat ve ondan sonra gelişen edebi
cereyanları inceleyebilmek için Türk toplumunu etkilemiş bir kaç realite
üzerinde durmak gerektiğini belirtir. Zira Tanzimat edebiyatı bir
medeniyet değişmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bunu gözden
uzak tutmamak gerekir.
Tanzimat ve sonrası dönemlerde Türk toplumunu etkileyen sosyal ve
kültürel olaylar aynı zamanda edebiyatımızın da değişmesi ve
yenileşmesine ortam hazırlamıştır. Bu önemli olaylar şunlardır:
1- 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı
2- 1876 ve 1908 birinci ve ikinci meşrutiyet denemeleri.
3- 1918 imparatorluğun dağılışı ile 1923'te Cumhuriyet ilanı ve
Ankara'nın başkent oluşu.
Bu önemli siyasi olaylar ve demokrasi denemelerinin her biri genellikle
bir edebi hareketin başlangıcı ve gelişme ortamı olmuşlardır.
19. asır Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme ve çöküş devridir. Büyük
fetihler artık gerilerde kalmıştır. Ordular yenilgilerden kurtulamaz
olmuştur.III. Selim devrinde ilk kez orduda yapılan ıslahat hareketleri
ile Avrupa'nın teknik ve kültürel üstünlüğü anlaşılmış ve imparatorluk
yönünü batıya çevirmek zorunda kalmıştır.
İşte Tanzimat edebiyatına verilen isimde 3 Kasım 1839'da Reşit Paşa
tarafından ilan edilen ve Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme
beratının yürürlüğe konmuş olmasından doğmuştur. Bu olay daha sonraları
Tanzimat Fermanı olarak adlandırılacak,gerek siyasi alanda gerek edebi
ve toplumsal hayatta batıya yönelmenin resmi bir belgesi sayılacaktır.
Edebiyat Tarihçilerimizde 1839 yılını Tanzimat edebiyatının başlangıcı
olarak kabul edeceklerdir.
Tanzimat dönemiyle yeni açılan mekteplerde öğretimin Türkçe'ye dönmesi,
gazeteciliğin başlaması ve garp etkisiyle beraber gelişen milli şuur
sonucunda yepyeni bir ortam doğmuştur. Tanzimat edebiyatı dediğimiz
edebi yenileşme ister istemez toplum bünyesinde ki bu değişmelere,uyanan
yeni fikir akımlarına paralel olarak ortaya çıkmış,yeni bir medeniyet
değişiminin sonucu olarak gelişmiştir. Tanzimat dönemiyle birlikte
edebiyatımızda sosyal ve siyasal konular günlük olaylar tartışma alanına
çekilmiştir.
Tanzimat edebiyatının ilk nesli olan Şinasi,Ziya Paşa,Namık Kemal'in
amaç bakımından gayretleri aşağı yukarı aynıdır. Bu ilk nesil birbiri
ardından ve birbirlerini bütünleyen çalışmalarıyla Türkiye'de siyasi
Tanzimat devriyle ölçülmeyecek kadar geniş bir aydınlar sınıfı
yetiştirmişlerdir. Asıl yaptıkları iş ise Türkçe'nin gelişmesine
gösterdikleri çaba olmuştur. Bilhassa Şinasi'nin (1826-1871) çıkarmış
olduğu Tasvir-i Efkar gazetesi çevresinde uyandırdığı halkçı dil
hareketi ve peşinden gelenlerin getirdiği yeni edebiyat anlayışı bunda
önemli bir rol oynamıştır. Aynı zamanda Tanzimat edebiyatının kurucusu
sayılan Şinasi şiirde ilk defa eski şekiller içinde yeni kavramları
kullanmıştır. Namık Kemal ise daima geniş yankılar uyandıran eserler
yazmış,neslinin en gür sesli şairi ve dava adamı olarak görülmüştür.Ziya
Paşa divan şiiri geleneğini sürdürmesine rağmen,siyasi ve sosyal
düşünceler,halk dilinin yazı dili olmasını savunan fikirleriyle
arkadaşlarının ortak ülkülerine katılmıştır.
Tüm bu yapılmak istenenlere rağmen Tanzimatçılar beş asır devam eden
divan edebiyatı geleneğinden tam olarak kurtulamamışlardır. Bu ilk
neslin genel sanat felsefesi “toplum için,vatan için,hürriyet ve halk
için sanat” anlayışı olmuştur.
Tanzimat edebiyatının birinciler kadar kavgacı olmayan ikinci nesli
diyebileceğimiz Hamit,Ekrem ve Samipaşazade Sezai gibilere
gelince;bunlar ustalarının izinde yürümekle beraber,siyasi ortamın ve
devlet yönetimindeki baskının Tanzimat'ın ilk yıllarına oranla
ağırlaşması sonucu “Toplum için sanat” felsefesini bırakıp “Sanat için
sanat” görüşünü benimsemişlerdir.
Tanzimat Edebiyatının bu iki nesli arasında Namık Kemal,Şinasi,Abdülhak
Hamit gibi güçlü temsilcileri yetişmiş olmasına rağmen, o yıllarda son
çırpınışlarını gösteren eski edebiyatla,tutunmaya çalışan yeni edebiyat
boğuşma halindedir.Bu devirde okuyan ve yazan kitle arasında eski
edebiyata bağlı olanlar hala kabarıktır.Buna rağmen yeni neslin
görüşleri bilhassa bizim için tamamen yeni olan gazete
yazıları,roman,tiyatro,eleştiri gibi nesir çeşitlerinde daha kısa
zamanda ve kolayca zafere erişir.

Tanzimat Edebiyatının Genel Özellikleri:

a. Tanzimat edebiyatı sanatçıları, Divan edebiyatında bulunan şiir,
tarih, mektup, v.b gibi edebiyat türlerini Batı anlayışına göre
yenileştirmişler; ayrıca, Divan edebiyatında hiç bulunmayan makale,
tiyatro, roman, hikaye, anı, eleştirme, v.b. gibi yeni edebiyat türleri
getirmişlerdir.
b. Tanzimat edebiyatının özellikle ilk devirlerinde yetişen sanatçıların
çoğu (Ziya Paşa, Namık Kemal, v.b...) Montesquieu, Rousseau, Voltaire,
v.b. gibi Fransız devrimci yazarlarının etkisi altında kalarak, makale
ve şiirlerinde zulme, haksızlığa, hırsızlığa. geriliğe karşı şiddetli
bir dille mücadeleye girişmişler; vatan, millet, hürriyet. hak, adalet,
kanun, meşrutiyet. v.b. gibi kavramları memlekete yaymaya çalışmışlar,
“toplum için sanat” anlayışını benimsemişlerdir. Tanzimat edebiyatının
ikinci devrinde yetişen sanatçılar ise (Recai-zâde Mahmut Ekrem,
Abdülhak Hâmit, Sami Paşa-zâde Sezai v.b.) toplum işlerine daha az
karışmışlar, “sanat için sanat” anlayışını benimser görünmüşlerdir.
c. Çoğu Fransız edebiyatını örnek olarak alan bu sanatçıların bir kısmı
Klasisizm (Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Ali Bey, v.b.).bir kısmı da Realizm
(Recai-zâde Mahmut Ekrem, Sami Paşa­zâde Sezai, Nabi-zâde Nâzım, v.b.)
akımlarının etkisi altında eserler vermişlerdir.
ç. Tanzimat edebiyatı, Divan edebiyatının tersine olarak, seçkin kişiler
için değil, halk için meydana getirilen bir edebiyat olmak iddiasıyla
ortaya çıkmıştır. Bu görüşü benimseyen sanatçılar (Şinasi, Ziya Paşa,
Namık Kemal, Ahmet Mithat, Ali Bey, v.b.) özellikle makale, tiyatro,
anı, kısmen de roman türlerinde bu yolda eserler vermişlerdir. Tanzimat
edebiyatının ikinci devrinde yetişen bazı sanatçılar ise (Recai-zâde
Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit, v.b.) bu amaçtan uzaklaşmış
görünmektedirler.
d. Bu görüşün bir sonucu olarak, dilin sadeleşmesi, konuşma dilinin yazı
dili haline gelmesi düşüncesi savunulmuştur. Tanzimat edebiyatının
başlıca sanatçıları (Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat, Ahmet
Cevdet Paşa, Şemseddin Sami, v.b.) dil konusunda böyle düşünmekle
birlikte, hiçbiri eski alışkanlıklarından kurtulup da büsbütün konuşma
diliyle yazmış değildir. Sade dil, daha çok, tiyatro; anı, mektup, bir
dereceye kadar da makale ve romanlarda kullanılmıştır. Tanzimat
edebiyatının ikinci devrinde yetişen sanatçıların bir kısmı ise (
Recai-zâde Mahmut Ekrem, Sami Paşa-zâde Sezai, özellikle Abdülhak Hamit)
konuşma dilinden epey uzaklaşmışlardır.
e. Tanzimat edebiyatında en önemli yenilik, nesirde, anlatımın
kuruluşunda görülmüştür. Bu edebiyatta söz hüneri göstermek değil,
birtakım düşünceleri halka yaymak amacı güdüldüğünden, “seci” ler
atılmış, asıl düşünce ile ilgisi bulunmayan doldurma sözlere yer
verilmemiş, düşünceler sayfalarca süren uzun cümleler yerine kısa
cümlelerle anlatılmaya çalışılmıştır.
f. Tanzimat edebiyatı nazmında şiirin konusu genişletilmiş, günlük
hayatla ilgili her türlü olay, duygu ve düşünce şiir konusu olarak
seçilmiştir;
İlk zamanlarda Divan edebiyatı nazım biçimlerinin dışına pek çıkılmamış,
yeni düşünceler eski biçimler içinde söylenmiş (Ziya Paşa, Namık Kemal
v.b.) ise de sonraları eski biçimler büsbütün bırakılarak yeni biçimler
kullanılmaya başlanmıştır (Recai-zâde Mahmut Ekrem, özellikle Abdülhak
Hamit, v,b.) ; yeni nazım biçimleri ilkin Fransızca'dan yapılan manzum
çevirilerde görülmüş, telif şiirlerde çok sonra kullanılmıştır;
beyitlerin başlı başına birer bütün olmasıyla yetinilmeyip, bütün
mısralar aralarında bir anlam bağı bulunmasına, Divan şiirindeki “parça
güzelliği” anlayışı yer yine şiirin baştan sona kadar belli bir düşünce
etrafında gelişmesine; yani “konu birliği” ne ve “bütün güzelliği” ne
önem verilmiştir: genel olarak aruz vezni kullanılmakla birlikte,
Türk'lerin tabiî ve ulusal vezninin hece vezni olduğu anlaşılmış, bu
vezinle yazmaya tarafçılık edilmiş (Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Cevdet
Paşa v.b), fakat bu istek geniş bir akım halini alamamış, sadece birkaç
sanatçı (Ethem Pertev Paşa, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Vefik Paşa,
Abdülhak Hâmit, Recai-zâde Mahmut Ekrem v.b.) tarafından girişilen
birkaç deneme ile yetinilmiştir.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Tanzimat Edebiyatı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Divan Edebiyatı Nazım Birimleri
» Divan Edebiyatı
» Edebiyat-ı cedide (Servet-i fünun edebiyatı)
» Türk Edebiyatı Dönemleri
» Eski Türk Edebiyatı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Türkçe - Edebiyat-
Buraya geçin: