ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Peygamberimizin Hayası Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Peygamberimizin Hayası Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Peygamberimizin Hayası

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Peygamberimizin Hayası I231076_gsli

Peygamberimizin Hayası Empty
MesajKonu: Peygamberimizin Hayası   Peygamberimizin Hayası EmptyÇarş. Haz. 09, 2010 3:16 am

Haya, hoşa gitmeyen yahut terk edilmesi yapılmasından daha uygun olan,
bir şeyin yapılması esnasında yüzünde beliren ince kızarma hali olarak
tanımlanır. Utanma, sıkılma manalarına da gelen haya, en geniş şekliyle
İslâm ahlâkında yerini bulmuştu.

Bu ahlâk en mükemmel haliyle yine Peygamberimizde görülmektedir.
Peygamberimiz her türlü temiz huyda olduğu gibi, haya bakımından da
insanların en üstünü ve en utangacı idi.

Peygamberimiz son derece haya sahibiydi. Görülmesi ve açılması ayıp
sayılan şeylere karşı gözü kapalı, âdeta yumuktu. Bu hususta da
insanların en edeplisiydi.

Ebû Said el-Hudri, Peygamberimizin fevkalâde haya sahibi olduğunu ifade
ederek şöyle demektedir:

"Peygamber (a.s.m) öyle bir haya ve edep sahibiydi ki, kimseye
hoşlanmadığı şeyle hitap etmezdi."

Peygamberimizin haya ve edebinin üstünlüğü, o zamanlar Arabistan ve
diğer ülkelerle kıyas edilirse daha açık bir şekilde görülebilir. Çünkü o
devirde insanlığın haya ve edep adına hiçbir şeyden haberi yoktu.

Araplar herkesin gözü önünde çıplak olarak yıkanır. Hatta bazen Kabe'yi
bile çırılçıplak tavaf ederlerdi. Utanmak ve ayıp diye bir şey
bilmiyorlardı.

İşte Peygamberimiz, yaratılışı gereği Arapların bu çirkin halinden
tiksinir, rahatsızlık duyardı. İslâmı insanlara duyurmaya başladıktan
sonra Sahabîlerine her fırsatta edep ve haya dersi veriyordu.
Cahiliyeden kalma âdetleri temelinden kaldırıyor; yerine Allah'ın razı
olduğu en güzel ahlâk kurallarını yerleştiriyordu.

Abdullah bin Mes'ud'un rivayetine göre, bir gün Resul-i Ekrem Efendimiz,
Sahabîlere şu tavsiyede bulundu:

"Yüce Allah'tan hakkıyla, gerçek haya ile haya ediniz" buyurunca,
Sahabîler:

"Ya Resulallah, Allah'a hamd olsun, biz Allah'tan haya edip utanıyoruz"
dediler.

Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.m) şu tavsiyede bulunur:

"Haya etmek böyle değildir. Allah'tan hakkıyla haya etmek, başı ve başın
taşıdığı organları, karnı ve karnının içine doldurduğu organları,
haramdan korumak, ölümü ve toprak altında çürümeyi hatırda tutmaktır.
Âhireti isteyen kişi de dünyanın zinetini bırakır. İşte, kim böyle
yaparsa, Allah'tan gerçek manada haya etmiş olur."

Peygamberimizden haya dersi alan Sahabîler o derece yücelmişlerdi ki,
onların her hareket ve davranışlarında edep ve hayanın bir yönünü görmek
mümkündü.

Yaratılışları icabı her türlü kusur ve hatadan uzak bulunan, çirkin ve
kötü şeylere yanaşmayan meleklerin bile haya edip utandıkları Hz. Osman,
bu bakımdan bir sembol haline gelmişti. Bazı zamanlar Peygamberimiz
onun hayasını açıkça takdir ve methederdi.

Peygamber Efendimiz insanların kusurlarını görmez, bazen görmezden
gelir, çok zaman gözünü çevirir, kusurunu görse de yüzüne vurmaz, o
kişiyle arasındaki saygı ve sevgi perdesini yırtmazdı.

Ancak bazı kusurlar vardı ki, o kusuru o insanın düzeltmesi gerekirdi.
Çünkü o kişi o kusurun ya farkında değildir veya o davranışın bir ayıp
ve kusur olduğunu bilmemektedir.

Bir de kusur düzeltirken karşı taraf mahcup edilmemeli, herkesin içinde
onun yanlışları, eksik yanları, ayıp ve eksikleri yüzüne vurulur
şeklinde söylenmemelidir.

İşte Sevgili Peygamberimiz bütün bunlara dikkat eder, ona göre insanlara
davranırdı.

Peygamberimize yıllarca hizmet etmiş ve onun terbiyesi altında yetişmiş
olan özel talebesi Enes bin Mâlik anlatıyor:

"Peygamber Efendimiz bir adamın elbisesinde sarı bir leke gördü. Fakat
adama bir şey söylemedi. Adamcağız kalkıp gittikten sonra Sahabîlere:

"Ona söyleyin de o lekeyi temizlesin" buyurdu.

"Çünkü Peygamber Efendimiz hoşlanmadığı herhangi bir şeyi bir kimsede
gördüğü zaman, yüzyüze ona söylemeye yüzü tutmazdı."

Bir başka seferinde benzer bir olayda Peygamberimizin tavrını yine Hz.
Enes'ten dinleyelim:

"Bir gün Peygamberimizin huzuruna bir adam geldi. Sarı renkli bir koku
sürünmüştü. Süründüğü koku rahatsız edici bir şekilde çevreye
dağılıyordu.

"Peygamberimiz sevmediği, hoşlanmadığı bir şey görürse, o kişinin yüzüne
vurmaz, söylemezdi. O adamı üzüp hatırını kırmazdı. Bu sebepten, o adam
dışarı çıkınca yakınlarına şöyle buyurdu.

"Keşke şu adama sarı renkli kokuyu sürünmemesini söyleseydiniz de
yüzündekini yıkasaydı."

Peygamberimizin hayası başkalarının kusur ve ayıplarını hatırlatmaya ve
söylemeye meydan vermezdi. Söylenmesi gerekse dahi, doğrudan değil de,
dolaylı olarak uyarıda bulunurdu.

Aynı şekilde birisinden kötü bir şey duyduğu, hoşuna gitmeyen bir söz
işittiği zaman da benzer biçimde davranır, o adamın yüzüne vurmazdı.

"Falanca adam niçin böyle konuşuyor?" demez, "Bazı kimseler niçin böyle
konuşuyorlar?" derdi.

Bu konuyla ilgili bir başka halini Hazret-i Âişe annemiz anlatıyor:

Peygamberimize, bir kimsenin hoş olmayan bir şeyi yaptığı bildirilince,
"Neden falan kimse böyle diyor, böyle yapıyor?" demez, genel anlamda
"Niçin böyle yapıyorlar ve diyorlar?" şeklinde konuşurdu.

Böylece, o kimseyi yaptığı işten veya söylediği çirkin bir sözden
alıkoyar, fakat o adamın ismini vermezdi.

Yine Hz. Âişe validemizin ifadelerine göre, Peygamberimiz edebe aykırı
bir söz söylemez, böyle bir söz söylemeye kesinlikle teşebbüs bile
etmezdi. Çarşı ve pazarda herkesi rahatsız edecek şekilde yüksek sesle
konuşmazdı. Kötülüğe aynı ile karşılık vermez, aksine, hoşgörülü
davranır veya affederdi. Hoşlanmayacağı bir şeyi söylemek zorunda kalsa
bile dolaylı olarak söylerdi. Hayasının fazlalığından dolayı hiç
kimsenin yüzüne dik ve sabit bir şekilde bakıp kalmazdı.

Peygamberimizin haya ile ilgili sözleri:

Kurre bin İyas anlatıyor:

"Peygamberimizle beraberdik. Huzurunda hayadan bahsedildi. Sordular:

"Yâ Resulallah, haya dinden midir?"

Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"Evet, hatta o, dinin tamamıdır."

Sonra şöyle buyurdular:

"Haya, haramdan sakınmak, sükût etmek, suskun olmaktır. Dil sessizliği,
yoksa kalp sessizliği değil. İffet imandandır. Bunlar âhirette sevabı
arttırır, dünyalığı ise azaltır. Ama âhiretten arttırdıkları dünyalıktan
azalttıklarından daha fazladır. Cimrilik, beceriksizlik ve yaramaz söz
nifaktandır. Bunlar da dünyadan olan şeyleri arttırır ve âhiretten olan
şeyleri azaltırlar. Âhiretten azalttığı şeyler ise dünyadan
arttırdığından daha çoktur."

• • •

İbni Ömer anlatıyor:

"Peygamberimiz utangaçlıktan dolayı birisini azarlayan adama rastladı.
Adam şöyle konuşuyordu:

"Sen de çok utanıyorsun." Sanki adam, 'Bu kadar da utangaç olmak sana
zarar verir' yollu konuşuyordu.

"Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"Onu bırak, haya imandandır."

Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"İman yetmiş küsur yahut altmış küsur bölümdür. Bunların en üstünü La
ilahe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur) sözü ve en aşağısı da yolda
insanları rahatsız eden şeyleri kaldırmaktır. Haya da imandan bir
bölümdür."

• • •

Mucemmi bin Harise amcasından rivayet ediyor. Peygamber Efendimiz şöyle
buyurdu:

"Haya imandan bir bölümdür, hayası olmayanın imanı da yoktur."

• • •

Ebû Umame rivayet ediyor. Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:

"Haya ve sükût imandandır. Bunlar insanı Cennete yaklaştırır ve
Cehennemden uzaklaştırır. Hayâsızlık ve fuhuş ise şeytandandır. Bunlar
da Cehenneme yaklaştırır ve Cennetten uzaklaştırır."

• • •

Enes'in rivayetine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Fuhuş (kötülük) bir şeyde bulunursa mutlaka onu çirkinleştirir; haya da
bir şeyde bulunursa mutlaka onu güzelleştirir."

• • •

İbni Ömer'in rivayetine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:

"Haya ve iman birbirlerinin yakınlarıdır. Birarada bulunurlar. Bunun
için bunlardan biri kaldırıldığı vakit, diğeri de kaldırılır."

• • •

İbni Ömer anlatıyor:

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Allah bir kimseyi helak etmek istediği zaman ondan utanmayı kaldırır.
Utanması kalkınca hep kötülük işlediğini görürsün. Kötü kişiye kimse
güvenmez. O zaman hep hainlik yapar ve hainliğe uğrar. Bu defa da acıma
duygusundan mahrum olur ve lanetlenerek kovulur. Böylece o kişi İslâmdan
uzaklaşır."

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Peygamberimizin Hayası
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Peygamberimizin Tevazuu
» Peygamberimizin Gençliği
» Peygamberimizin Nezaketi
» Peygamberimizin Yetimlere Şefkati
» Peygamberimizin Kölelere Şefkati

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Din Kültürü-
Buraya geçin: