ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Peygamberimizin Nezaketi Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Peygamberimizin Nezaketi Uyeol

Sitemizi REKLAMSIZ şekilde gezebilmek için, bütün bölümlere erişebilmek için ve tam anlamıyla faydalanabilmek için lütfen ÜYE OLUNUZ, eğer üye iseniz lütfen GİRİŞ YAPINIZ
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Peygamberimizin Nezaketi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rebellious
No-Post !
Rebellious


Favori Oyuncu : Metin Oktay
Mesaj Sayısı : 14623
Puan : 258171
Rep : 2564
Yer : Ali Samiyen
Cinsiyet : Erkek
Kayıt tarihi : 19/08/09
Peygamberimizin Nezaketi I231076_gsli

Peygamberimizin Nezaketi Empty
MesajKonu: Peygamberimizin Nezaketi   Peygamberimizin Nezaketi EmptyÇarş. Haz. 09, 2010 3:36 am

Peygamberimiz, bir peygamber olması dolayısıyla her seviyeden insanla
görüşüp konuşuyordu. Bunlar içinde devlet ve kabile reisleri, zengin ve
soylu kimseler olduğu gibi, fakirler, zayıf ve kimsesizler, yetimler,
kadınlar ve çocuklar da yer alıyordu.

Bütün bu sosyal yapıları, yaşayış tarzları, yaşları, başları, huyları
birbirinden ayrı olan insanlarla ilişkisini, doğru, sağlıklı ve kalıcı
bir biçimde sürdürüyordu. Bunun için, onlarla her alanda iyi diyalog
kuruyor, nazik ve geniş kalpli davranıyordu. Zaten âlemlere rahmet
olarak gönderilmesi bunu gerektirmiyor muydu?

Hizmetinde bulunan yakın Sahabîlerinin anlattığına göre, Peygamberimiz
insanların en naziki, en nezihi, en zarifi, en latifi, en ince ruhlusu
idi. Edep, terbiye ve görgü kuralları onun hayâtında en güzel ve en
ideal biçimde mevcuttu.

Peygamberimiz nezaketini hiç kimseden esirgemez, herkese tatlı ve nazik
davranırdı. Kendisine hitap edildiği veya soru sorulduğu zaman en güzel
şekilde cevap verirdi.

Hz. Âişe validemiz, "Resulullahtan daha güzel ahlâka sahip hiç kimse
yoktur. Ashabından ve ailesinden birisi kendisine seslenince, 'Buyurun'
diye karşılık verirdi. Bu sebeple Allah, ona, 'Sen yüksek bir ahlâk
üzeresin' buyurmuştur.

Peygamberimiz insanlarla ilk defa karşılaştığında nasıl davranırdı?
Selamlaşması, hal hatır sorması nasıldı? Çoğumuz merak ederiz.

Ebû Üseyd'in anlattığına göre Peygamberimiz bir seferinde amcası
Hazret-i Abbas'ın evine gider.

Hazret-i Abbas'a, "Esselâmü Aleyküm" diye selâm verir. Ev halkı da, "Ve
aleykümüsselâm ve rahmetullahi ve berekâtühü" diyerek selâmını alırlar.

Sonra Peygamberimiz, "Nasılsınız?" diye hal hatır sorar. Onlar, "Allah'a
hamd olsun, iyiyiz. Anamız babamız feda olsun, siz nasılsınız yâ
Resulallah?" dediklerinde, Peygamberimiz, "Allah'a hamd olsun, ben de
iyiyim" buyururlar.

Hz. Enes, Peygamberimizin eşsiz nezaketini şöyle anlatıyor:

"Kendisine bir şey soranı can kulağıyla dinler, soruyu soran yanından
ayrılmadıkça, onu terk etmezdi. Resulullah ile bir kimse tokalaşırsa
veya bir kimse tokalaşmak için elini uzattığında, karşısındaki kişi
elini çekmeden Resulullah elini çekmezdi. Biriyle yüz yüze gelince de,
karşısındaki, yüzünü çevirip ayrılmadıkça Resulullah o kimseden yüzünü
çevirmezdi. Önüne oturan kimseye hiçbir zaman ayaklarını uzatmazdı.
Karşılaştığı kimseye önce kendisi selâm verirdi. Ashabıyla tokalaşmaya
önce kendisi başlardı.

"Kendisini ziyarete gelenlere ikramda bulunurdu. Oturmaları için çok
kere hırkasını sererdi. Bazen de altındaki minderi misafire verir,
üzerine oturması için işaret eder, kendisi açık yere otururdu.

"Sahabîlerine güzel unvanlar verirdi. Hz. Ali'ye 'Ebû Turab', bir başka
Sahabîsine 'Ebû Hüreyre' gibi lâkaplar vermişti. Onlara şeref
kazandırmak için, hoşlarına giden isimle çağırırdı.

"Kimsenin sözünü kesmezdi. Konuşmasını yarıda bırakmazdı. Konuştuğu kişi
sözünü bitirmeden yahut gitmek üzere ayağa kalkmadan sohbetine devam
ederdi.

"Namaz kılarken birisi gelip oturursa, namazı uzatmaz, kısa keserdi.
Hemen namazını bitirip onun ne istediğini sorardı. İhtiyacını gördükten
sonra tekrar namazına devam ederdi.

"Medineli bir çocuk gelir, Resulullahın elinden tutar, istediği yere
götürürdü. Resulullah, gitmem demezdi.

"Resulullah birimize kızacak olsa, 'Bu kardeşimiz kendisini niçin
lekeliyor?' derdi.

"Resul-i Ekreme on sene hizmet ettim. Vallahi, bana 'Öf bile demedi.
Yapmakta geciktiğim veya yapmadığım bir emrinden dolayı beni
azarlamadığı gibi, ailesinden azarlayan olursa, onlara da, 'Ona
dokunmayın. Bu işi yapması takdir edilmiş olsaydı yapardı' buyururdu.

"Senelerce Resulullaha hizmet ettim. Bana hiçbir zaman kötü söz
söylemedi. Fiske vurmadı. Azarlamadı, yüzünü bile asmadı.

"Birgün bir iş için bir yere gitmemi emir buyurdu. İlk önce, 'Gitmem'
dedimse de, Allah'ın Peygamberi bana emrettiği için gitmeye karar
verdim. Huzurlarından çıktıktan sonra sokakta birkaç çocuğun oynadığını
gördüm ve onları seyretmeye daldım. Derken arkadan birisi iki eliyle
başımı tuttu. Döndüğümde baktım ki, kendisi. Gülüyor. Bana:

"Enesçiğim sana söylediğim yere gittin mi?' dedi.

"Hayır, daha gitmedim, gideceğim' dedim.

"Ben ona senelerce hizmet ettim. Vallahi bir defa olsun yaptığım bir iş
için 'Niçin yaptın?' yapmadığım bir iş için 'Niçin yapmadın?' dediğini
hatırlamıyorum."

Peygamberimizin bir başka nezaketini ve güzelliğini annemiz Hazret-i
Âişe anlatıyor:

"Peygamber Efendimiz kendi eliyle ne bir hizmetçiye, ne de bir kadına
vurmadığı gibi—Allah yolunda savaşmaktan başka—elini sertçe herhangi bir
şeye vurduğunu da görmedim.

"Peygamber Efendimiz iki şey karşısında tercihte bulunacağı zaman—günah
olmamak şartıyla—o iki şeyden hangisi daha kolaysa o şey daha çok hoşuna
giderdi. Fakat günah olduğu zaman bütün gücü ile o şeyden uzak dururdu.


"Peygamber Efendimiz kendi şahsı için kimseden öç almazdı. Ancak
kendisine getirilen kimse Allah'ın yasak ettiği bir şeyi işlemişse o
kimseden Allah için öç alırdı."

Peygamberimiz davetlilere ve misafirlerine karşı da nazik davranırdı.
Davet edilenler arasında bazıları, kalkıp gidilmesi gerektiği halde
kalkıp gitmeseler dahi Peygamberimiz onlara doğrudan gitmelerini
hatırlatmaz, nazik davranarak dolaylı bir biçimde hissettirirdi.

Böyle bir durumu yine Enes bin Mâlik rivayet ediyor:

"Peygamberimizin kızı Hz. Zeyneb'in düğünü esnasındaydı. Resulullah
halkı ekmek ve etle doyurdu.

Beni de cemaati çağırmak için gönderdi. Ziyafet bittikten sonra
Peygamberimiz (a.s.m) kalktı, ben de kendisini takip ettim.

"Davetlilerden iki kişi muhabbete dalmış, dışarı çıkmamışlardı.
Resulullah hanımlarının yanına uğruyor, selâm veriyor, hal ve
hatırlarını soruyordu. Resulullah tekrar döndü, ben de onunla birlikte
döndüm. Kapıya varınca baktık ki, o iki kişi hâlâ konuşuyorlardı. Onun
döndüğünü görünce kalkıp gittiler. Resulullah tekrar evine dönünce
ayağım kapının eşiğine koydu, benimle kendi arasına perde çekti. Allah
şu âyeti indirdi:

"Ey iman edenler! Yemek için davet olunmadan Peygamberin evine girip de
orada yemek vaktini beklemeyin. Davet edildiğinizde de girin. Fakat
yemeğinizi yedikten sonra sohbete dalmadan dağılın. Bu hareketleriniz
Peygambere eziyet verir, o da size bunu açıklamaktan sıkılır. Allah ise
hakkı açıklamaktan çekinmez." (Hucurat Sûresi, 53.)

Bundan sonra da bir başkasının evine girip çıkmak belli kaidelere
bağlanmış oldu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.arenafutbol.org
 
Peygamberimizin Nezaketi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Peygamberimizin Tevazuu
» Peygamberimizin Gençliği
» Peygamberimizin Hayası
» Peygamberimizin Yetimlere Şefkati
» Peygamberimizin Kölelere Şefkati

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ArenaFutbol | Futbol'a Dair Her Şey :: AF Cafe :: Eğlence :: Hazır Ödev ve Tezler :: Din Kültürü-
Buraya geçin: